{"title":"Boris Koçnev’in Makalesi ve İlk Selçuklu Sikkesi: Arslan Yabgu’nun 415 (1025) Yılında Kermîne’de Bastırdığı Fels","authors":"Sadi S. Kucur","doi":"10.23897/usad.1417078","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1417078","url":null,"abstract":"Türk Hakanlığı (Karahanlılar) numismatı Boris Koçnev 2001 yılında yayınladığı makalede Selçuklular’ın Dandanakan Savaşından önce darb ettirdikleri bazı sikkeleri tanıtmıştır. Bunlardan Türk Hakanlığı hakimiyetindeki Mâverâünnehir’de Semerkand ve Buhara arasında bulunan Kermîne’de 415 (1025) yılında darbedilen ilk sikkelerin Musa Yabgu’ya ait olduğu sonucuna varmıştır. Makalede bu ilk sikkeden başka Selçuklu tarihi için önemli olan 417 (1026-27), 419 (1028) ve 420 (1029) yıllarında, aynı darphanede darp edilen sikkeleri de tanıtmıştır. İlk sikkenin Musa Yabgu’ya ait olduğuna dair tezini delillendirmek için Musa Yabgu ve oğullarının 435 (1043-44), 439 (1047-48), 443 (1051-52) ve 446 (1054-55) yıllarında Herat’ta darp ettirdikleri dinarları da eklemiştir. \u0000Ancak zaman, mekân yani sikkenin darp edildiği tarih ve yer ile buradaki siyasî gelişmeler dikkate alındığında Koçnev’in özellikle ilk sikke hakkındaki iddiasının isabetli olmadığı kanaatindeyiz. Bu araştırmada Koçnev’in görüşleri anahatlarıyla tanıtıldıktan sonra asıl konumuzu teşkil eden 415 (1025) tarihli ilk sikkenin Musa Yabgu’ya değil, kardeşi Arslan Yabgu’ya ait olması gerektiği ortaya konmuştur. Bu sikkelerin Selçuklular tarafından çok erken bir tarihte Türk Hakanlığı bölgesinde, üstelik sikke darp ettirdiği bilinmeyen Arslan Yabgu tarafından darp ettirilmiş olması Selçuklu tarihinin erken tarihi için büyük önem taşımaktadır.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"53 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141383952","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Matrakçı Nasuh’un Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irakeyn Adlı Eserinde Konya Kalesi","authors":"Ela Özkan, Zekeriya Şi̇mşi̇r","doi":"10.23897/usad.1411696","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1411696","url":null,"abstract":"Minyatürler geçmişe ışık tutan, tarihi belgelere görsel nitelik kazandıran en önemli kaynaklardan biridir. Topografik konulu minyatürler ise Osmanlı dönemi minyatür sanatının önemli bir kısmını oluşturmakta olup konu ile ilgili en önemli minyatürlü yazmalardan biri de hiç şüphesiz Matrakçı Nasuh’un Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irakeyn isimli eseridir. Matrakçı Nasuh, bu eserinde Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferinde İstanbul’dan hareket ederek Tebriz’e kadar ordunun geçtiği bütün menzillerin fizikî durumunu ve topoğrafyasını tasvir etmiştir. Konya kenti de bu kapsamda minyatürü yapılan menzillerden biridir. Bu çalışmayla Matrakçı Nasuh’un Konya minyatürünü resmederken konuya yaklaşımı, öncelik verilen ögelerin saptanması, kalenin form, renk, üslup bağlamında tanımlanması ve aynı zamanda sanatçının üslubunun mimariye nasıl yansıdığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca minyatür ayrıntılı olarak tanıtılıp çalışma sonucunda minyatürde yer alan kale ile eldeki bilgiler ışığında kalenin özgün durumu arasında bağlantılar kurularak araştırmada varılan sonuçlar aktarılmaya çalışılacaktır.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139145161","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Gizemli Figür: İran ve Suriye’den Seramik Heykeller C. 1150-1250","authors":"Melanie Gi̇bson","doi":"10.23897/usad.1411703","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1411703","url":null,"abstract":"İslâm’ın gelişi ile birlikte putperestliğin yasaklanmasından sonra heykeltıraşlık sanatına çok ihtiyatlı yaklaşılmış ve İslâmî bir sanatsal ifade biçimi olarak görülmemiştir. Ancak Selçuklular zamanında gelindiğinde durum değişmiş ve sanat genel anlamıyla bazı değişikliklere uğramıştır. Nitekim daha önce önem verilmeyen heykeltıraşlık sanatına büyük bir alaka gösterilmiş ve sanatçıların ve onların destekçilerinin ilgisini çekmiştir. Bunun neticesinde sanatın kendisinden önce ve sonra ayırt edici özellikler bulduğu Selçuklular döneminde yeni bir sanatsal üslup ortaya çıkmış, birçok yeni dekoratif tema geliştirilmiş ve farklı temalarla insan heykelleri ve figürinleri yapılmıştır. 1150-1250 yılları arasında yeni bir moda ile gelen talep, sistematik alçı, seramik ve metal heykel üretimini teşvik etmiştir. Bu dönemde başta Kâşân, Rakka, Rey ve İsfahan gibi şehirlerde çok sayıda seramik heykel ve figürin üretilmiştir. Bu çalışmada, Selçuklu dönemi seramikleri üzerinde çok sayıda çalışması bulunan Melanie Gibson tarafından kaleme alınan “Gizemli Fı̇gür: İran ve Surı̇ye’den Seramik Heykeller c. 1150-1250” adlı makale İngilizce aslına sadık kalınarak Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Makalede Selçuklular döneminde üretilen seramiklerin içeriği ve üretim aşamaları ile ilgili bilgi verilmesinin yanında, Kâşân ve Rakka’da üretilen, çeşitli müzelerde ve koleksiyonlarda bulunan on beş adet seramik figürün hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"30 7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139159558","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Son İlhanlı Başkenti Sultaniye ve Orta Çağ’daki Ticarî Önemi","authors":"Ahmet Özturhan, Abdullah Mesut Ağir","doi":"10.23897/usad.1411685","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1411685","url":null,"abstract":"Möngke Kağan, Hülâgû Han’ı Ön Asya’ya göndermesinden kısa bir süre sonra Hülâgû Han tarafından İlhanlı Devleti tesis edildi. Hülâgû Han, İlhanlıların ilk başkenti olarak Meraga’yı tercih etti. Ardından Abaka döneminde İlhanlı başkenti Tebriz olarak belirlendi. Gâzân Han dönemine gelindiğinde İlhanlılar şehirler kurma anlamında yeni bir evreye girdi. Gâzân Han, Şenb-i Gâzân ve Mahmudâbâd gibi yeni yerleşim yerleri inşa ettirdi. Ayrıca Argun Han’ın İlhanlıların yaylak olarak kullandığı Şeru-yazı’da yeni bir şehir inşa etmek fikrini benimsedi. Ancak bu şehir Sultan Olcaytu’nun gayretleri ile tamamlandı. Sultan Olcaytu yeni kurulan şehre Sultaniye ismini vererek ülkenin dört bir tarafından sanatkârlar ve tacirleri bu şehre göçtürdü. Bunun yanında şehri başkent olarak belirledi. Böylece şehir kısa bir süre içinde Yakın Doğu’nun önemli ticaret merkezlerinden biri haline dönüştü. Fakat Sultaniye’nin hızla yükselen cazibesi Sultan Olcaytu’nun ölümüyle azalmaya başladı. Tüm bunlara rağmen Sultaniye şehri XV. yüzyılın başlarına kadar Yakın Doğu’nun önemli siyasî ve ticarî merkezlerinden biri olmaya devam etti. Bu çalışma Sultaniye şehrinin kuruluşu, yükselişi ve Orta Çağ’da ticarî ehemmiyetini dönemin kaynaklarını referans alarak irdelemeye çalışacaktır.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"R-19 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139277779","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Türkiye Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev Döneminde Devlet Yapılanması","authors":"Selim Kaya","doi":"10.23897/usad.1349848","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1349848","url":null,"abstract":"Giyath al-Din Kaykhusraw I, Sultan of Seljuk of Rum, restructured the state administratively after ensuring political unity and stability in the country during his second reign. This configuration, carried out within a plan and program; It has been established on four basic principles as strong administration, strong economy, cohesive society and border principality policy. In this context, besides qualified commanders and lords, scholars and intellectuals were assigned in the state administration. The political and administrative powers of the princes were limited, and a balance was established between the active forces in social and cultural life. Commercial activities were given importance by ensuring road safety throughout the country, and military expeditions were organized to reach the seas in order to have ports. The Divan-i mezalim was worked effectively, and a peaceful environment was provided to non-Muslims as well as to the Muslim population. This situation enabled even non-Muslims from other countries to come to the Seljuk country. The policy of protecting the religious belief and national consciousness of the people was followed by protecting the Ahi's, which is the Anatolian futuvvet, and other mystical formations. In this article, in which the change and transformation in the administration policy and state administrative structure during the second reign of Sultan Giyath al-Din Kaykhusraw are expressed, a literature review in accordance with the historical methodology related to the subject was made, and then a historical-philosophical perspective with a panoramic view has been revealed.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"8 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139310555","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Methods and Techniques Applied in the Castle Sieges during The Seljuk State of Anatolia","authors":"Mesut Çitak","doi":"10.23897/usad.1411293","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1411293","url":null,"abstract":"Selçuklu Türkleri 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından Anadolu’yu yurt edinmek maksadıyla fetih hareketlerinde bulundular. Bu fetih hareketlerinin büyük kısmını kale muhasaraları oluşturmaktadır. Kale muhasaraları kendine özgü taktiği ve teknolojisi olan savaşlar olup hem kuşatan hem de kuşatılan açısından meydan savaşlarına göre daha riskli savaşlardır. Meydan savaşları birkaç saat içinde olup biterken kuşatma savaşları günler hatta aylarca sürebiliyordu. Bu süreç içinde kuşatıcı orduda açlık ve bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkabiliyordu. Bu nedenle kuşatmanın baştan sona tüm ayrıntılarıyla planlanması ve en kısa sürede bitirilmesi gerekmekteydi. Gelişigüzel yapılan plansız bir kuşatma kalabalık orduların az sayıdaki savunucular karşısında mağlup olmasına neden olabiliyordu. Ortaçağın simgesi haline gelmiş kaleler Anadolu’nun her yanına yayılmıştı. Anadolu Selçukluları kuşatma stratejisini doğru planlayarak ve kuşatmaya uygun silah teknolojisini kullanarak bahsi geçen bu kaleleri ele geçirebilmişlerdir. Bu çalışmada Anadolu Selçuklularının kale kuşatmasını nasıl planladıklarını, kuşatmanın aşamalarını ve kuşatmada kullandıkları silahların neler olduğunu ortaya koymaya çalışacağız.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"66 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139314638","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Büyük Selçuklularda Devlet-Yönetim Anlayışı ve İtaat Kavramı","authors":"B. Sarici","doi":"10.23897/usad.1348678","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1348678","url":null,"abstract":"Selçuk Bey’in İslâm’ı kabulünden sonra onun oğul ve torunları Mâveraünnehir bölgesinde faaliyet göstermeye başlamışlardı. Zaman içerisinde Horasan’a geçen Selçuklular burada Gaznelilerle mücadele ettiler. Bu mücadele onlar için oldukça zorluydu ama kırılma noktası 1040 yılında yaşandı. Dandanakan Savaşı’ndan sonra bağımsız bir devlet hâline gelen Selçuklular kısa süre içerisinde geniş toprakları ele geçirdiler. Selçuklular devletleşme yolunda ilerlerken kendi öz geleneklerinden gelen yönetim anlayışlarını benimsemişlerdi. Eski Türk ananesi idare mekanizmasının temel unsurları arasındaki güçlü konumunu daima korudu. Tuğrul Bey gibi bazı hükümdarların merkezîleşme çabaları bu geleneklerle çatışmıştı ancak köklerden gelen anlayışlar değiştirilememişti. Devletin sınırlarının genişlemesiyle birlikte idari sistemde ve yönetim anlayışında bazı yenilikler ve değişimler meydana geldi. Selçukluların başarılı bir devlet olarak yükselmesinde benimsedikleri devlet modeli ve yönetim anlayışı etkiliydi. Ayrıca bu başarının oluşmasında yönetilenlerin gösterdiği itaat de önemliydi. İtaati temin eden temel etkenler ise iyi bir yönetim sistemiyle yakın ilişkiliydi. Hükümdarın nitelikleri ve devlet mekanizmasının ilerleyişi itaatin başlıca teminatçılarındandı. Selçuklu sultanları sosyal devlet anlayışını benimseyen ileri görüşlü hükümdarlardı ve bu nitelikleri kuruluşlarından itibaren henüz bir asır geçmeden kıtalararası bir devleti başarıyla yönetmelerine sebep olmuştu. Sultan Alp Arslan yahut oğlu Melikşah, devlet hazinelerini halkları için harcamaktan geri durmayan liderlerdi. Alp Arslan ülkesindeki fakirleri gözettiği gibi ilim talepkârlarını da geri çevirmiyordu. Selçuklu sultanlarının hâmilikleri toplumun itaatini artırdığı gibi başarılı bir devlet yönetimini de temin ediyordu. Bu çalışmada, Selçukluların devlet gelenekleri ve yönetim anlayışları temel özellikleri ile ele alınmaya çalışılmıştır. Büyük Selçukluların yönetim anlayışında zamanla meydana gelen değişimler ve bu değişimleri etkileyen kültürel etkenler değerlendirilmiştir. Ayrıca Büyük Selçuklu Devleti’ne itaat gösteren çeşitli unsurların bağlılıklarının altında yatan sebepler ile ortaya çıkan neticeleri yorumlayıp devlet anlayışıyla ilişkisini ortaya koyabilmek hedeflenmektedir.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"269 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324283","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Seyyid Burhaneddın Cemetery Tomb Research Excavatıon","authors":"Fehmi Gündüz","doi":"10.23897/usad.1328469","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1328469","url":null,"abstract":"Türbe ve kümbetler bir milletin varlığını kanıtlayan en önemli kültür varlıklarıdır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmesi dünya tarihi açısından oldukça mühim sonuçlar ortaya çıkarmıştır ki bu geçiş döneminde ilk Müslüman Türkler geçmişteki kültür ve geleneklerini yeni dinleriyle kaynaştırmasını çok iyi bilmişlerdir. Bu durumun en iyi kanıtı ise bilimde, sanatta, sosyal yaşam da ve mimaride kendisini göstermektedir. Türklerin İslam’ın sancaktarlığını yapmış olduğu 11. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar her alanda olduğu gibi ölü gömme geleneklerinde de değişikliklerin olduğunu tarihsel süreç ve dönem içerisinde değişen mimari geleneklerden takip edebilmekteyiz. Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri olan Kayseri’de de sayısız eski mezarlık bulunmakla birlikte; ne yazık ki günümüze sadece Seyyid Burhaneddin Mezarlığı asli halini büyük oranda koruyarak gelebilmiş mezarlıklardan biridir. Seyyid Burhaneddin Mezarlığı 13. yy’den beri içerisine gömü yapılan, bir mezarlık alanı olarak kullanılan; Anadolu’nun da en eski mezarlıklarından biri olarak önemli bir yere sahiptir. İslâm coğrafyasında tanınmış şahsiyetlerin mezar anıtları türbe olarak ifade edilmekteyken özellikle Türklerin Müslüman olmasıyla “kümbet, makam, meşhed, buk‘a, darîh, kubbe, ravza” gibi adlarla da anılmıştır. Bu adlandırmalar genellikle yapının ait olduğu kişinin makam ve mevkiini, mensup olduğu sosyal, dinî ve siyasî zümreyi, ayrıca yapının mimari özelliğini yansıtmakla birlikte birbirinin yerine de kullanılmıştır. Tarihi bir mezarlığın içerisindeki türbe ve kümbetleri koruma altına almak, kısacası tarihi eserlerimizi koruma altına almak bizler için en önemli görevlerin başında gelmelidir.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"47 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139335198","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Structural Comparison of Classic Ottoman Period Single-Domed Mosques in Konya and Edirne Cities","authors":"Arif Misirli, Şule YILMAZ ERTEN","doi":"10.23897/usad.1319141","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1319141","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti’nin geniş bir coğrafyada hakimiyet sürmesi, aynı dönem içerisinde farklı kentlerde günümüze dek taşınan önemli ve özgün mimari eserler ortaya koymasını sağlamıştır. Bu eserlerdeki benzerlik veya farklılıklar, günümüzde Osmanlı Devleti’nin izlerinin görülmesini ve medeniyetlerin yapısal gelişimlerini takip etmede araştırmacılara yol göstermektedir. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girerek uzun yıllar önemli bir başkenti olan Edirne ile Selçuklu Devleti’nden sonra Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girerek önemli İslami eserlere ev sahipliği yapan Konya kentlerindeki Osmanlı Devleti’nin klasik dönemine ait tek kubbeli cami yapılarının mimari ve yapısal özelliklerinin karşılaştırılmalı olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda Edirne’deki Osmanlı Klasik Dönemi olarak değerlendirilen tek kubbeli camilerden Keşan Hersekzade Cami, Lari Cami, Kadı Bedrettin Cami, Süle Çelebi Camii, Hıdır Ağa Camii, Defterdar Mustafa Paşa Camii, Şeyh Çelebi Camii, Yahya Bey Camii ile Konya’daki Akşehir Hasan Paşa İmaret Camii, Piri Mehmet Paşa Camii, Yağmapınar Mescidi, Karapınar Sultan Selim Camii ve Ilgın Lala Mustafa Paşa Camileri ele alınmıştır. Bu camiler, yapıların kubbe genişliği, kubbe geçiş ögeleri, kubbe kasnağı biçimi, son cemaat yeri düşey taşıyıcıları, yapı malzemeleri ve duvar yapım teknikleri ile kemer tipleri bakımından karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda Osmanlı Devleti’nin Edirne’de ve Konya’da bıraktığı Klasik Dönem eserleri karşılaştırıldığında kubbe açıklıkları ile malzeme ve duvar yapım tekniği bakımından Konya’daki eserlerin daha gelişmiş olduğu görülmüştür. Konya ve Edirne kentlerinde Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönemi’nde inşa edilen tek kubbeli camilerinde görülen en büyük farkların duvar örgüsünde ve kubbe çaplarında olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129348340","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Siyaset ve Hilâfet Arasında Bir Eyyûbî Meliki: El-Melikü’l-Muizz İsmâil","authors":"Nuran Ünal","doi":"10.23897/usad.1319133","DOIUrl":"https://doi.org/10.23897/usad.1319133","url":null,"abstract":"Yemen coğrafyası farklı etnik kimlik ve mezheplerle karmaşık bir yapıya sahip olsa da Eyyûbî hâkimiyetine girmesiyle beraber siyasî istikrara kavuşmuştur. Öte yandan Eyyûbî melikleri Tûranşâh ve Tuğtegin dönemlerinde sağlanan düzen Tuğtegin’in ölümüyle birlikte yerine geçen oğlu el-Melikü’l-Muizz İsmâil döneminde bozulmaya başlamıştır. Bu zatın iktidara geldiği ilk günden itibaren emîrlerine ve memlûklerine karşı sergilediği menfi tutumları bölgedeki imamlar ile mahallî hanedanlıkların işine yaramış ve bunlar Yemen’deki Eyyûbî hâkimiyetine son vermek için faaliyetlere girişmişlerdir. Etrafındaki muhaliflerin artmasıyla git gide yalnızlaşan el-Muizz iktidarının son yılında halifeliğini ilan ederek halkı ve aile üyelerini kendisine biat etmeye çağırmıştır. Mamafih onun hilâfet iddiası da işe yaramamış uyguladığı yanlış ve sert politikalar yüzünden memlûkları tarafından öldürülmüştür. Bu çalışmada Eyyûbîlerin Yemen’deki hakimiyetlerinin sarsılmasında etkili olan el-Melikü’l- Muizz’in siyasî faaliyetleri ve hilâfet iddiası ele alınacaktır.","PeriodicalId":309217,"journal":{"name":"Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi","volume":"42 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126753473","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}