Türkoloji DergisiPub Date : 2023-08-29DOI: 10.53372/turkoloji.1333766
Safinaz Kuru, Yakup Çeli̇k
{"title":"Acı Vatandan Ana Yurda Dönüş Yolculuğu: Fikrimin İnce Gülü ve E-5 Romanları","authors":"Safinaz Kuru, Yakup Çeli̇k","doi":"10.53372/turkoloji.1333766","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1333766","url":null,"abstract":"Adalet Ağaoğlu’nun Fikrimin İnce Gülü edebiyatımızda ‘’ilk yol romanı ‘’olarak kabul edilir. Romanda Almanya’dan Türkiye’ye tatile gelen bir işçinin tek başına yaptığı yolculuk merkeze alınarak 1970’li yılların panoraması sunulmaktadır. Güney Dalı’ ın E-5 romanı da aynı konuyu yine Almanya-Türkiye arasında geçen yolculuk üzerinden ele alması bakımından benzerdir. Her iki romanda da yolculuk, göç, Almanya’ya gönderilen Türk işçilerinin ve ailelerinin durumu, kişisel ve toplumsal duyarlılıklar ele alınmıştır. Yazarların konuyu ele alışı, kullandıkları anlatım teknikleri, roman kişileri ve mekânların özellikleri birbirinden farklıdır. Fikrimin İnce Gülü’nde Mercedes marka arabası ile aynileşen roman başkişisi Bayram insani değerlerini yitirmiş bir anti-kahraman örneği iken E-5 romanında babasının ölüsünü koliye koyarak yurda getiren Salim, dışlanma ve bilgisizliğin kurbanı olan bir işçidir. Makalede her iki roman benzer ve farklı yönleri ile ele alınıp karşılaştırılacaktır.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124403898","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2023-03-31DOI: 10.53372/turkoloji.1224929
Oğuz Öcal
{"title":"BİR GÜN TEK BAŞINA ROMANINDA HAZCI ANLAYIŞIN TEZAHÜRÜ: AÇILANI KAPATMA DÜŞKÜNLÜĞÜ","authors":"Oğuz Öcal","doi":"10.53372/turkoloji.1224929","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1224929","url":null,"abstract":"Vedat Türkali’nin ilk eseri olan Bir Gün Tek Başına (1974), 27 Mayıs 1960 darbesini hazırlayan gelişmelere de değinen, ancak insan varlığını tehdit eden unsuru, içinde olunan ancak farkında olunmayan haz düşkünlüğü durumu olarak görünüşe çıkaran bir romandır. Bu çalışmada insan varlığı için bir tehdit olduğunu iddia ettiğimiz haz düşkünlüğü durumu, olumsuz olanın tekrarlanmasıyla elde edilir ve bilinen bütün eylemleri belirleyen bir husus olarak dikkati çeker. Pek çok şekilde ifadesini bulabilen bu belirleyici durum, romanda ise kendisini asıl kişi Kenan’ın şahsında ve onun seçimleriyle görünüşe çıkarır. Bir seçmen olan Kenan, Galatasaray Lisesinden mezun olmuş ve felsefe eğitimi almış birisi olmasına rağmen on beş yıl önce yaşadığı bir duruma takılıp kalmış durumdadır. Yıllar önce yaşanan bu durum, basit bir travma iken hesaplaşılıp aşılmadığı için zamanla evirilmiş ve haz alınan bir unsura dönüşmüştür. Olumsuz bir şekilde tekrarlandığı için ilk halinden farklı bir şeye dönüşen bu durum ise onun hem içinde olduğu ancak farkında olmadığı durumun ismi olur hem de yaşamın akışı içinde açılan olanakları kapatmasının, bağımlı birisi olarak kalmasının, karşısına çıkan zorluklarla mücadele etmek yerine gerileyip ölmek istemesinin ve kendisini sürekli aşağılayarak acı çektirmesinin nedeni olarak dikkati çeker. \u0000Bu makalede Kenan’ın içinde olduğu halde farkında olmadığı haz düşkünlüğü durumunun eylemlerini nasıl belirlediği ortaya konmuştur.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"364 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122038553","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-10-02DOI: 10.53372/turkoloji.1116672
Murathan Küçük
{"title":"Mehmet Ȃkif Ersoy’un Kur’an Mealinin Dil Özellikleri","authors":"Murathan Küçük","doi":"10.53372/turkoloji.1116672","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1116672","url":null,"abstract":"Kur’an’ın Türkçe tercümeleri, bütün diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi Türkler tarafından manasının anlaşılması ve ibadetlerin daha bilinçli yerine ge¬tirilmesi için bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Türklerin İslamiyeti kabul ettiği ilk yıllardan başlayarak yeni bir dinin kurallarının, terimlerinin anlaşılması ve ge¬tirdiği esaslar doğrultusunda sosyal hayatın düzenlenmesi için Türk dilinin tarihȋ dönemleri içerisinde birçok Kur’an tercümesinin yapıldığı görülmektedir. 19. yüzyılın ilk dönemlerinden bu yana, ulaşılabilir ve anlaşılabilir bir Kur'an düşüncesi, Kur'an tercümeleri konusunda yapılan tartışmaların merkezinde yer almıştır. Buradan hareketle Cumhuriyet döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütçe görüşmeleri sırasında alınan bir karar üzerine Diyanet İşleri Reisliği, Kur’an’ın tercümesi için Mehmet Âkif’e teklifte bulunmuştur. Ȃkif 1925 yılında, yapılacak çalışmanın dinî ve ilmî sorumluluğunu düşünerek uzun bir tereddütten sonra tercüme yerine meal denilmesi şartıyla teklifi kabul etmiştir. 1926-1929 yılları arasında yoğun bir mesai sarf edip meali bitirdiyse de vefatına kadar üzerinde çalışmasını sürdürmüştür. Mehmet Âkif, döneminde kaleme alınan diğer meallerden farklı olarak özgün bir eser ortaya koymuştur. Bu makalede Mehmet Âkif’in Kur’an mealinin dil özellikleri; ‘Giriş’, ‘Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye Tercümesi’, ‘Mehmet Ȃkif Ersoy’un Kur’an Meali’, ‘Kur’an Mealinin Dil Özellikleri’, ‘Dil ve Anlatım Yöntemi’, ‘Dilbilgisel Unsurlar’ ve ‘Sonuç’ başlıkları altında ele alınıp değerlendirilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130319481","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-10-02DOI: 10.53372/turkoloji.1119668
Meryem Mercan
{"title":"MEHMED ÂKİF’İN SAFAHAT’A YANSIYAN YAKIN ÇEVRESİ","authors":"Meryem Mercan","doi":"10.53372/turkoloji.1119668","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1119668","url":null,"abstract":"Safahat, ihtiva ettiği manzum hikâyelerle bir bakıma çağının “manzum romanı” olarak kabul edilebilir. Bu gerçekçi roman, Realizm ve Natüralizm gibi sanat akımlarının da etkisiyle neşet ettiği dönemin tarihî ve sosyolojik görünümünü gözler önüne serer. Çünkü Âkif, hikâyelerinde bizzat içinde yaşadığı toplumu anlatmış ve hikâye kahramanı olarak onlara yer vermiştir. Âkif; ailesi, dostları, değer verdiği düşünce insanları gibi gerçek hayatta yaşamış kişilere hikâyelerinde yer verirken hayal gücüyle oluşturduğu kurmaca kahramanların da son derece realist kişiler olmasına dikkat etmiştir. Âkif, sanat anlayışı ve edebiyata yüklediği eğitici işlevin de etkisiyle her an karşılaşabileceğimiz sıradan insanları hikâye kişisi olarak kullanmış, halkı kendine özgü telaffuz ve eğitimlerine uygun bir dille konuşturmuştur. Bu yazıda, Mehmed Âkif’in Safahat adlı eserinde –özellikle de manzum hikâyelerinde- yer alan yakın çevresi tespit edilmeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122356200","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-10-02DOI: 10.53372/turkoloji.1093960
A. Doğan
{"title":"TÜRKİYE TÜRKÇESİ DİL BİLGİSİNDE “BİRLİKTE” TERİMİ ÜZERİNE","authors":"A. Doğan","doi":"10.53372/turkoloji.1093960","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1093960","url":null,"abstract":"Türkçede sözcüklerin basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üç yapıda bulunduğu belirtilir. Basit sözcükler, sözcük kökünün herhangi bir yapım eki almadığı, türemiş sözcükler sözcük kökünün yapım eki alarak yeni anlam kazandığı, birleşik sözcükler ise en az iki sözcüğün çeşitli sebeplerle yan yana gelerek yeni bir işlev ve anlam için kullanıldığı sözcüklerdir. Aslında, Türkçedeki sözcük yapıları bunlarla sınırlı değildir. Türkçede bugüne kadar pek dikkat çekilmeyen ve/veya birleşik başlığı altında ele alınan ancak birleşik tanımına uymayan bazı sözcükler vardır. Bunlar, söz dizimindeki kullanımları itibarıyla yan yana bulunamadıkları için birlikte sözcük yapısını oluştururlar. Türkiye Türkçesinde bazı bağlama edatları bu yapıdaki sözcüklerden oluşur. Bunun yanında bazı zarf veya sıfatların önündeki isme gelen +A veya +DAn ekleriyle birlikte oluşturduğu yapılar da birlikte çekim edatları olarak adlandırılabilir. Çünkü, bunlar da yan yana kullanılmanın dışında birleşik olma için gerekli en az iki eş değer birleşenin yeni bir anlam ve işlev için kullanılması kuralına uymazlar. “İsim+(öncül ek / zarf-sıfat)= çekim edatı” yapısında olan bu birimler de birlikte terimiyle anılabilir. Sözcük düzeyindeki birlikte yapıların yanında Türkiye Türkçesinde ek düzeyinde birlikte yapılar da vardır. Bunlar da ek düzeyindeki birlikte yapıları oluştururlar. Dolayısıyla, söz konusu çalışmada Türkiye Türkçesindeki birlikte terimi sözcük düzeyinde, bağlama edatları ve çekim edatları üzerinden; ek düzeyinde ise çeşitli ekler üzerinden incelenmiş ve söz konusu terimin dil bilgisinde kullanılmasının gerekliliğine dikkat çekilmiştir.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"87 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117272281","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-09-22DOI: 10.53372/turkoloji.1073736
Fatih Usluer
{"title":"GÜRGAN LEHÇESİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ","authors":"Fatih Usluer","doi":"10.53372/turkoloji.1073736","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1073736","url":null,"abstract":"Esterabad bölgesine ait olup bugün konuşulmayan Gürgan lehçesinde yazılmış Mahremnâme, Muhabbetnâme ve Câvidânnâme gibi metinlerin tamamı Hurufilere aittir. Bu metinlerden bazıları 20. yüzyıldan itibaren çevrilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada Gürgan lehçesine ait metinler çevrilirken yapılan hatalar değerlendirilecektir. Değerlendirmelerimiz sadece Gürgan lehçesi ile sınırlı kalmayıp Hurufi literatürü, standart Arapça ve Farsça ibareler, nüsha okumalar gibi konulardaki eksiklikleri ve hataları da kapsayacaktır.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"60 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126464146","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-09-20DOI: 10.53372/turkoloji.1123173
Betül YALÇINKAYA AKÇİT
{"title":"THE WATER WOMAN IN THE MIDDLE AGES: ON THURING VON RINGOLTINGEN'S ADAPTATION OF MELUSINE AND THE BETRAYAL MOTIF","authors":"Betül YALÇINKAYA AKÇİT","doi":"10.53372/turkoloji.1123173","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1123173","url":null,"abstract":"Supernatural beings were considered as animals in medieval Europe and for this reason were widely included in both church iconography and literature. This emerged from the idea of a transitive figure that blurred the boundaries between human and animal. Thus, hybrid beings come to the fore both in church descriptions and in literature. In particular, supernatural beings whose upper body is human, lower body is in the form of a snake or fish, and whose habitat is water have been the subject of literature in various contexts. Among these supernatural beings, Melusine, known as a water woman, was developed in various versions in medieval Europe and reached its final schematic features in two French writers, Jean d'Arras and Couldrette, written around the End of the 14th and the beginning of the 15th century. The basis of melucinic narratives is based on a taboo-bound marriage and the motif of betrayal that follows it. The oldest German version of Melusine is the prose novel by Thüring von Ringoltingen, published in 1474. This study examines the motivations for Ringoltingen's writing of his Melusine adaptation, the points at which he differentiates in the main narrative scheme and the way he portrays the Melusine figure. In addition, this study discusses the two-staged betrayal motif in Ringoltingen's by associating this two-staged motif with the desire of an supernatural being like Melusine to attain an eternal soul.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"360 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115918141","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-09-20DOI: 10.53372/turkoloji.1076231
Türkân Yeşi̇lyurt
{"title":"THE ENDLESS JOURNEY OF THE HERO IN MELİH CEVDET ANDAY'S POEMS WITH THE TITLE GILGAMIS BEHIND IMMORTALITY","authors":"Türkân Yeşi̇lyurt","doi":"10.53372/turkoloji.1076231","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1076231","url":null,"abstract":"Melih Cevdet Anday's poetry book Gilgamesh Behind Immortality consists of three parts: \"End of Summer Poems\", \"Night on the Farm While Waking Up from Noon Sleep\" and \"Gilgames Behind Immortality\". There are four poems in this final chapter, which has the same title as the book: \"Burst to the Sun\", \"Civilized and Wild\", \"Forest and Order\", and \"Death and Immortality\". These four poems; The hero's endless journey has been examined in the context of his departure, initiation, and return. Departure is a journey call to the hero. Initiation are tests that the hero must pass. The return, on the other hand, is the return of the hero, who has passed the exams and is enlightened, to the place where he left off. Gilgamesh; thanks to agriculture, animal husbandry and trade, abundance and fertility are experienced; He is the king of the city of Uruk, where his people are protected from enemies by a wall built around it. Also, the keeper of the cedar forests is the hero who slew the beast along with his friend Enkidu. Gilgamesh fears death after the death of his friend Enkidu. He seeks infinity. For this, he seeks and finds Utnapishtim, who has been given immortality. However, he goes through many adventures on his way. Gilgamesh returns to Uruk initiated. He has changed and transformed as a result of his experiences. It has passed from the period of ignorance to the period of enlightenment.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132912286","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-09-20DOI: 10.53372/turkoloji.1116429
Ş. Yüce
{"title":"MEHMET ÂKİF’İN SANAT VE ESTETİK ANLAYIŞI","authors":"Ş. Yüce","doi":"10.53372/turkoloji.1116429","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1116429","url":null,"abstract":"Mehmet Âkif, hayatı ile eserini birleştiren bir şahsiyettir. Şahsiyet, aynı zamanda kendinde ulvî değerleri toplayan ve her konuda insanlığa örnek olan bir kişiliktir. O, dönemlere ve topluma göre değişmez. Muhiti kendisine uydurur ve toplumun öncüsü olur. Âkif, eserleriyle değerler yaratır ve bu değerleri içselleştirir. Samimidir, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatır. Âkif, kendi misyonunu her zaman ve her yerde hakikati ifade etmek olarak görür. \u0000 O, birçok meziyete sahip olan bilinçli bir Türk aydınıdır. Âkif, eserlerinde bilim, sanat ve dini bir bütünlük içinde değerlendirir. Hem Doğu hem de Batı kültür ve medeniyetini iyi bilen Âkif, resim ve musikiye büyük bir önem verir. Çocuklarına resim dersi aldırır. Bizde resmin uzun süre yasaklanmasını eleştirir. Ayrıca kendisi Türk ve Batı musikisiyle de yakından ilgilenir. \u0000 Mehmet Âkif göre insan olmanın en önemli niteliği ahlaklı olmaktır. O, bu nedenle karakterinden ve prensiplerinden taviz vermez. Şaşaadan kaçar ve kibrin esiri olmaz. Bu çalışmada, Âkif’in sanat ve estetik anlayışı bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmeye çalışıldı ve onun farklı özellikleri üzerinde duruldu.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127892961","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkoloji DergisiPub Date : 2022-09-20DOI: 10.53372/turkoloji.1123963
Ayşe Tepebaşi
{"title":"ARIF NIHAT ASYA'S PROSE POEMS","authors":"Ayşe Tepebaşi","doi":"10.53372/turkoloji.1123963","DOIUrl":"https://doi.org/10.53372/turkoloji.1123963","url":null,"abstract":"Arif Nihat Asya, one of the important names of Turkish literature in the Republican Period, never severed his ties with art and literature in the fifty-five years from the 1920s when he became interested in art. Arif Nihat Asya, who is a versatile artist, has made a lot of mention of his name with his works in the field of poetry, but he has an important place in Turkish literature with his works in the field of prose. The artist, who tried genres such as jokes, mensur poetry, travel writing, letters and short prose in the field of prose, collects his works in this field in ten books. \u0000Although Asya started its artistic life by writing poetry, its interest in prose poetry, which was frequently preferred by Tanzimat, Servet-i Fünûn and national literary artists, which entered our literature through translations from Western literature especially between 1930 and 1945, increased during this time. The artist, who concentrated on prose poetry between these years, managed to attract the attention of many writers and poets of his time with his works in this genre. \u0000In this study, the prose poems written by Arif Nihat Asya throughout his art life will be examined thematically and technically, and explanations will be made by giving examples of prose poems.","PeriodicalId":266829,"journal":{"name":"Türkoloji Dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127172977","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}