Kader最新文献

筛选
英文 中文
Abū al-Muʿīn al-Nasafī’s Defence of Prophecy (Nubuwwa): An Examination of Prophecy and its Justification in Islamic Theology 纳萨夫对预言的辩护(努布瓦):伊斯兰神学对预言及其正当性的考察
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1274265
Muhammet Saygi
{"title":"Abū al-Muʿīn al-Nasafī’s Defence of Prophecy (Nubuwwa): An Examination of Prophecy and its Justification in Islamic Theology","authors":"Muhammet Saygi","doi":"10.18317/kaderdergi.1274265","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1274265","url":null,"abstract":"This article aims to investigate the rational arguments presented by Abū al-Muʿīn al-Nasafī for justifying prophecy as a significant phenomenon in human history. The study begins by analysing al-Nasafī’s definition of prophecy, followed by examining its linguistic, philosophical, and theological implications. The possibility and necessity of prophethood are explored from two distinct perspectives: natural reason and divine wisdom. In terms of natural reason (ʿaql), prophethood falls under the category of possibilities (mumkināt), which implies that its existence is not impossible according to reason. When it comes to the divine wisdom of God, prophethood is considered a necessity (wājib), as it would be inconceivable for God to abandon humanity without guidance in the realm of existence. The author presents numerous arguments supporting both categories. For instance, several factors justify the rationale behind the institution of prophecy, such as the limitations of the human mind in acquiring knowledge, the need to express religious knowledge with clarity and precision, and the significance of preserving this knowledge for future generations. Al-Nasafī argues that prophetic reality provides the most plausible explanation for our body of knowledge in various fields such as astronomy, more precisely “science or knowledge of the stars” (al-ʿilm bi al-nujūm), and medical science held by humanity. Moreover, essential skills and crafts passed down from generation to generation, such as farming and dressmaking, that are essential for human survival, can only be attributed to prophetic reality. Al-Nasafī also maintains that the institution of prophecy is the exclusive factor that can adequately explain the presence of various languages throughout the world. According to him, the first human language was taught by a prophet, and all subsequent languages are derived from this original language. The second part of the paper centres on al-Nasafī’s criteria for validating the authenticity of a prophetic assertion. In al-Nasafī’s view, miracles constitute the most critical means by which an individual claiming prophethood can demonstrate their claim. Following, the paper highlights al-Nasafī’s differentiation between magic tricks or illusions executed by skilled magicians and miracles performed by prophets. Although magicians can manipulate and fool their audience using sleight of hand, the allure and mystique surrounding their illusions start to fade away once the causes or mechanics of those illusions become apparent. Conversely, as miracles are investigated and pondered over, they become increasingly precise and powerful. Lastly, as per al-Nasafī, merely having an intellectual understanding or belief in God alone is inadequate to achieve the happiness promised by the religion. Only through the institution of prophethood, one can comprehend the meaning (ḥikma) of our existence or life on Earth and acquire the benefits that pertain to both this world and the","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87054315","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Fârâbî’nin Yetkinlik Metafiziği Açısından Kelâm
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1274055
Rıza Tevfik Kalyoncu
{"title":"Fârâbî’nin Yetkinlik Metafiziği Açısından Kelâm","authors":"Rıza Tevfik Kalyoncu","doi":"10.18317/kaderdergi.1274055","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1274055","url":null,"abstract":"Bu makalede Fârâbî metafiziğinin genel yapısı içerisinde kelâm ilminin konumu incelenmektedir. Makale iki bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda Fârâbî’nin yetkinleşme düşüncesi çerçevesinde metafiziğin pozisyonu üzerinde durulmaktadır. İkinci kısımda ise Fârâbî’nin el-İbâne ʿan ġarażi Arisṭoṭâlîs fî kitâbi mâ baʿde’ṭ-ṭabîʿa eserinin yakın bir okuması yapılmakta ve Fârâbî’nin mille teorisi dahilinde kelâm ilminin nazarîliği ile ilgili yaklaşımı analiz edilmektedir. Makalede yetkinleşme ve anlam teorilerinin Fârâbî’nin felsefesindeki genel konumu irdelenmeksizin bu iki teorinin Fârâbî’nin metafizik ve kelâm ile ilgili analizlerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. Makalede Fârâbî metafiziğinin onun yetkinleşme ve anlam teorileri arka planında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi, konuyla ilgili ikincil literatür dikkate alınarak irdelenmektedir. Bu iddiaya delil olarak Fârâbî’nin felsefî ilimleri aklî yetkinleşmenin basamakları olarak tarif etmesi ele alınmaktadır. Özellikle Taḥṣîlü’s-saʿâde, Risâle fi’l-‘aḳl ve Kitâbü’l-Ḥurûf eserlerindeki ilgili pasajların yakın bir okuması yapılarak Fârâbî’nin yetkinleşme ve anlam teorilerinin metafizik ile ilgili analizlerinin arka planını nasıl oluşturduğu filozofun argümanları üzerinden açıklanmaktadır. \u0000Diğer taraftan makalede el-İbâne eserinin Fârâbî’nin metafizik kurgusu içerisinde nasıl değerlendirilmesi gerektiği yetkinleşme ve anlam teorilerinin bu eserdeki uzanımları aktarılmaktadır. Bu eser ile ilgili olarak ikincil literatürde farklı yorumlar yapılmıştır. Makalede bu yorumlar bağlamında Fârâbî’nin yetkinleşme ve anlam teorileri çerçevesinde eserin metafizik ilminin mahiyeti ile ilgili kısımları analiz edilmektedir. Zira Fârâbî açısından aklî yetkinleşmenin son basamağını oluşturan metafizik aynı zamanda en yüksek ilimdir. Bu durum Fârâbî’nin “nazar-ı ilâhî” kavramıyla birçok kez ifade edilmektedir. Kelâm bu çerçevede aklî yetkinleşme içerisinde ortaya çıkmayan bir ilim olması nedeniyle metafizik olma vasfı kazanamaz. Yetkinleşme teorisinin Fârâbî’nin metafizik ve kelâm ile ilgili düşüncelerine etkisi konu ile ilgili yapılan çalışmalarda ifade edilmektedir. Bu makalede ise yetkinleşme ve anlam teorileri metafiziğin ve kelâm ilminin konumu ile ilgili olarak el-İbâne eserindeki pasajlar üzerinden tahlil edilmektedir. Fârâbî’nin bu eserindeki ilâhî ilim ve metafizik arasındaki ayrımı araştırmacılar arasında tartışma konusu olmuştur. Makale metafiziğin yetkinleşme ve anlam teorilerinin Fârâbî'nin küllî ilim yaklaşımını etkilediği üzerinde durmaktadır. Makalenin son bölümünde Fârâbî'nin mille teorisi anlam teorisi zemininde ele alınmaktadır. Bu amaçla makalede, Fârâbî’nin felsefenin bir kopyası ya da benzeri olarak mille düşüncesinin, kelâm ilmini sözel anlam alanı ile felsefî anlam alanı arasında hareket eden bir ara ilim haline getirdiği ileri sürülmektedir.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88899929","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Between Following And Criticizing Sirāj al-Dīn al-Urmawî's Relationship with Fakhr al-Dīn al-Rāzī's Mohaqqiq Identity: The Case of Human Acts 追随与批判之间Sirāj al- d - n al-Urmawî与Fakhr al- d - n al-Rāzī的Mohaqqiq身份关系:以人的行为为例
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1283900
Erkan Baysal
{"title":"Between Following And Criticizing Sirāj al-Dīn al-Urmawî's Relationship with Fakhr al-Dīn al-Rāzī's Mohaqqiq Identity: The Case of Human Acts","authors":"Erkan Baysal","doi":"10.18317/kaderdergi.1283900","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1283900","url":null,"abstract":"İslam düşünce tarihinin en etkili şahsiyetlerinden biri Fahreddin Râzî’dir (ö. 606/1210). Başta metafizik ve teolojik bahisler olmak üzere birçok konu ile ilgili problem oluşturan müşekkik, sorunları mezhepler üstü çözmeye çalışan muhakkik ve birçok farklı görüşü en üst kavramlarda buluşturan câmi kimlikleri, kendinden sonraki bütün düşünürleri ciddi anlamda etkilemiştir. Bu yüzden gelenekte bütün ekoller onun geride bıraktığı felsefî ve ilmî dinamizmi tevarüs etmek zorunda kalarak oluşturduğu problemler ve sunduğu çözümlerle ilgili bir tutum sergilemiştir. Onu bu denli vazgeçilemez ve etkili kılan asıl önemli saik ise onun problem oluşturan, kelamı felsefeye, felsefeyi de kelama taşıyan, kelamı esas alarak felsefeyi, felsefeyi de esas alarak kelamı eleştiren müşekkik kimliğidir. Bu nedenle hayatı boyunca siyasi ve toplumsal olarak Eş‘arîlik içinde değerlendirilen Râzî’nin eserlerine bakıldığında onun farklı ekoller tarafından sahiplenilmeye ve farklı şekillerde yorumlanmaya uygun bir düşünür olduğu açıkça görülmektedir. Birçok Ehl-i sünnet kelamcısının, Râzî’nin kelâmî-Eş‘arî bir tema ile yazdığı eserleri ön plana çıkarması, onun mezhepler üstü muhakkik kimliğinin gölgelenmesine neden olmuştur. Buna karşılık bazı düşünürlerin Râzî’yi filozof-kelamcı ve muhakkik kimliği ile bilinmesi ve tanınması noktasında bir gayret içinde oldukları görülmektedir. Özellikle Kemâleddin İbn Yunus’tan (ö. 639/1242) bir şekilde istifade eden ilmî şahsiyetlerde bu gayret açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Buna örnek olarak Efdâlüddin el-Hûnecî (ö. 646/1248), Esîrüddin el-Ebherî (ö. 663/1265 ), Necmüddin el-Kâtibî (ö. 675/1277) verilebilir. Bu şahsiyetler bir taraftan Râzî’nin ilmî mirasının yaygınlaşması noktasında etkin bir rol oynarken, diğer taraftan ise Râzî’nin mezhepler üstü muhakkik kimliği ile ön plana çıkarılmasında etkili olmuşlardır. Onun söz konusu ilmî mirasını tevarüs eden Sirâceddin el-Urmevî (ö. 682/1283) de, onun daha çok mezhep üstü sorunları çözen muhakkik kimliğini tesis eden önemli isimler arasında yer almaktadır. Bu tesisin bariz bir şekilde ortaya çıktığı konuların başında ise insan fiilleri gelmektedir. Urmevî, insan fiilleri konusunda başta el-Erba‘în olmak üzere Râzî’nin insanın kudret ve tesirini yok sayacak düzeyde cebrîliği andıran ifadelerini revize etmeye çalışmaktadır. O, Lübâb isimli eserinde bir taraftan Râzî’nin el-Erba‘în isimli eserini ihtisar ederken, diğer taraftan ise Râzî’nin insan fiilleri konusundaki Eş‘arî tutumunu ciddi şekilde eleştirmektedir. Bunu da büyük ölçüde bizzat Râzî’nin el-Metâlibü’l-‘âliye mine’l-‘ilmi’l-ilâhi gibi ansiklopedik eserlerinde dile getirdiği argümanlar ekseninde yapmaktadır. Kuşkusuz bunun da sıradan bir durum olmadığı açıktır. Çünkü insan fiilleri, düşünürlerin ulûhiyyet tasavvurunu ve Allah-insan ilişkisini belirleyen konuların başında gelmektedir. Bu çalışmada Râzî’nin bu konudaki tutumu, Urmevî’nin felsefî ve kelâmî eleştirileri tespit edilmeye çalışılacaktır. Böylece insan fiilleri eksenind","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76347904","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Role of Khilāfiyāt and Juristic Disputations in the Emergence of Juristic Method in Usūl Literature Khilāfiyāt与法学争论在Usūl文献法学方法产生中的作用
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1279947
H. Yetki̇n
{"title":"The Role of Khilāfiyāt and Juristic Disputations in the Emergence of Juristic Method in Usūl Literature","authors":"H. Yetki̇n","doi":"10.18317/kaderdergi.1279947","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1279947","url":null,"abstract":"Fıkıh usûlü literatüründe fukahâ ve mütekellimîn metodu olarak nitelenen iki yazım yöntemi olduğuna dair yaygın bir kabul vardır. Bu iki yöntemin ayırıcı nitelikleri hakkında bazı açıklamalar dile getirilmekle birlikte, bu ayrımın hangi ölçülere göre yapıldığı, ayrışmanın temelinde hangi saiklerin olduğu ve bu yöntemlerin özellikle hangi dönemlerde yaygınlık kazandığı gibi hususlarda derinlikli bir izah mevcut değildir. Bu çalışma, söz konusu hususları biraz daha aydınlatmayı hedeflemekte ve özellikle fukahâ metodunun ortaya çıkışı üzerinde hilâf tartışmalarının ve münazaraların etkisi üzerinde durmaktadır. \u0000İslamî ilimlerin ilk dönemlerindeki hararetli ilmî tartışmalarının önemli bir bölümünü dini bilginin kaynak ve yöntemlerine dair meseleler oluşturuyordu. Kelâm meseleleri ile ilgilenen alimler tarafından, kelâm meseleleriyle iç içe işlenen bu yöntem tartışmaları, sonrasında müstakil bir disiplin haline gelecek olan usûl meseleleriydi. Aynı dönemde Hanefîler de kendilerinin geliştirip sistemleştirdiği fıkıh çalışmalarını kayıt altına alarak, fıkıh ilminin ilk müktesebâtını tedvin ediyorlardı. Hanefîler kelâmcılar tarafından sürdürülen bu yöntem tartışmalarına, fıkıh mesâilinin temellendirilmesi bağlamında dahil oldular. İlk dönem ilimlerinin gelişmesinde etkili olan bu tartışma geleneği, cedel tekniğinin öğrenilmesi ile yeni bir boyut kazandı. Önce kelâmcılar ve sonra fakihler bu yöntemi tartışmalarında ve eserlerinde kullanmaya başladılar. Hicrî dördüncü ve beşinci asırda fıkıh ilminin revaç bulması ile birlikte fıkıh münazaraları entelektüel alanda çok daha yaygın ve önemli hale geldi. \u0000Aynı doğrultuda ihtilaflı fıkıh meselelerinin delillendirilerek tartışıldığı hilâf literatürü de gelişme gösterdi. Söz konusu gelişmeler, hilâf mesâilinin delillendirilmesinde ve fıkıh münazaralarında işe yarayacak usûl eserlerinin ortaya çıkmasında etkili oldu. İşte fukahâ metodunun ilk ve en tipik eseri sayılan Debûsî’nin Takvîm’i, fürû fıkıh konusu sayılabilecek pek çok başlığa yer veren, tartışmaları bolca fıkıh örneği üzerinden işleyen, kıyas ve illet başlıklarında cedel bahislerini genişçe ele alan ve kelâm tartışmalarına mesafeli duran tarzıyla, dönemin münazara geleneğinin ihtiyaçlarına hitap ediyordu. \u0000Debûsî’nin geliştirdiği bu usûl anlayışı kısa sürede dikkat çekti ve hicrî beşinci asır tamamlanmadan bu metodu benimseyen pek çok fıkıh usûlü eseri yazıldı. Özellikle Pezdevî’nin usûl eseri, sonraki Hanefî usûl literatüründe esas alınan model bir metin haline geldi. Gazâlî ve Râzî sonrasında İslamî ilimlerin felsefe ve mantık hakimiyeti altına girdiği dönemde ise fukahâ metodu popülerliğini yitirdi. İlmü’l-bahs ve’l-münazara ile cedel ilimleri mantık disiplini altında incelenmeye başlandı. Ancak bu dönemden sonra da bazı Hanefîler fukahâ metodu ile usûl eseri yazmaya ve felsefî kelâmın etkisi altındaki Hanefîler dahi yazdıkları karma nitelikli eserlerde Pezdevî’nin Usûl’ünü esas almaya devam ettiler.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85892679","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İbn Hazm’ın Mûcize Anlayışı
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1246786
H. Bulut
{"title":"İbn Hazm’ın Mûcize Anlayışı","authors":"H. Bulut","doi":"10.18317/kaderdergi.1246786","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1246786","url":null,"abstract":"Zâhiriyye ekolünün en büyük temsilcisi olan Ebû Muhammed Ali b. Ahmed b. Hazm el-Endelüsî (öl. 456/1064) fakih, muhaddis, tarihçi, edip ve şair kimliği ile önemli eserler vermiş bir âlimdir. Diğer dinlere karşı İslamiyet’in üstünlüğünü savunduğu gibi, İslam düşüncesi içinde ortaya çıkan mezheplere karşı da Ehl-i sünnet anlayışını ısrarlı bir şekilde savunmuştur. Eserlerinde kelam ilminin hemen her konusuna yer vermiş, bu bağlamda nübüvvetin imkânı, Hz. Muhammed’in peygamberliği ve nübüvvet halkasının son temsilcisi olduğuyla alakalı konularla yakından ilgilenmiştir. Bu çalışma, el-Fasl başta olmak üzere el-Usûl ve’l-fürû‘, ed-Dürre fî mâ yecibu i‘tikâduhu ve İlmü’l-kelâm alâ mezhebi Ehli’s-sünne ve’l-cemâ‘a adlı eserlerinden hareketle İbn Hazm’da nübüvvetin imkanı, Hz. Muhammed’in peygamberliği ve bunun ispatında mûcizenin yeri ve önemi gibi konulara yer verilmiştir. İslam âlimlerinin hemen hepsi peygamberlerin tanınmasında sistemlerini mûcize delili üzerine kurmuşlardır. Onlara göre peygamberlik iddiasında bulunan bir kimsenin bu iddiasını teyit edecek olağanüstü bir delil/deliller getirmesi gereklidir. Muhataplarını dinen sorumlu tutabilmesi için bunu yapması zorunludur. Bir hadisenin peygamberlik iddiasında bulunan şahsı tasdik eden bir delil olabilmesi ve mûcize diye isimlendirilebilmesi için; ilâhî bir fiil olması, olağanüstü bir tarzda zuhur etmesi, peygamberlik iddiası ve tehaddî ile birlikte meydana gelmesi, iddiadan hemen sonra zuhur etmesi gibi özellikler taşımalıdır. İşte bu özelliklere sahip olan bir delilin, başkaca delillere ihtiyaç duymadan iddia sahibinin doğruluğunu ispat edeceği kabul edilir. Kelamcılar, peygamberin doğru sözlü olduğunu gösteren onlarca delilin arasında sadece tehaddî özelliği bulunanlara mûcize adını vermişlerdir. Dolayısıyla mûcize kavramının kelamcılar tarafından icat edilmiş özel bir kavram olduğunda şüphe yoktur. Çalışmanın omurgasını oluşturan İbn Hazm’ın konu hakkındaki görüşlerine bakıldığında şunları ifade etmek gereklidir. İbn Hazm, öncelikle nübüvvetin imkân dâhilinde olduğunu, yüce Allah’ın insanlar arasından elçiler seçip göndermesinin tarihen vuku bulduğunu ve inanç esasları bakımından peygamberler arasında bir fark olmadığını açıklamıştır. İbn Hazm, peygamberlerin tanınıp bilinmesinde mûcize faktörüne ağırlık vermiş, bir bakıma sistemini bu esas üzerine inşa etmiştir. Ancak o, mûcize kavramını kelamcıların kabul ettiği şekilde kullanmaya pek özen göstermemiş, kelam kitaplarında gördüğümüz şekilde mûcizenin özelliklerini ya da vasıflarını açıklamak ve sıralamak gibi bir hedefi olmamıştır. O, uzun bir zaman diliminde kavramlaşan mûcize terimini –söz konusu hassasiyetleri dikkate almadan- peygamberlere ait her bir hârikulâde olay için kullanmıştır. İbn Hazm’ın mûcize anlayışıyla alakalı olarak en fazla dikkat çeken husus, mûcizenin bir şartı olarak tanımlanan tehaddî vasfını zorunlu görmemesidir. O, tehaddî şartını mûcizenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edenleri eleştirmiş ve böyle bir anlayışın","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77728185","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Mu‘tezilî Tanımlar Literatürünün Kayıp Halkası: Kādî Abdülcebbâr’ın Ḥudûdü’l-elfâẓ’ı –İnceleme ve Neşir–
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1283664
Serkan Çeti̇n, U. Kilavuz
{"title":"Mu‘tezilî Tanımlar Literatürünün Kayıp Halkası: Kādî Abdülcebbâr’ın Ḥudûdü’l-elfâẓ’ı –İnceleme ve Neşir–","authors":"Serkan Çeti̇n, U. Kilavuz","doi":"10.18317/kaderdergi.1283664","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1283664","url":null,"abstract":"İslâm düşüncesinde farklı alanlarda disiplinlerin/ilimlerin teşekkülüne müteakip disiplinlerin/ilimlerin kendilerine özgü kavramları ve terminolojileri de oluşmaya başlamış ve daha sonraki süreçte bu kavramsallaştırmaya katkı sunacak müstakil tanım (ḥudûd) risâleleri telif edilerek her disiplindeki/ilimdeki kavramın anlam ve kullanım çerçevesi daha da netleştirilmiştir. Temel olarak kullanılan kavramın ıstılahî anlamının belirlenmesi ve böylece takip edilen kelâmî temayülün desteklenmesi adına, kelâm ilmi özelinde de bu türe ait eserler kaleme alınmıştır. Kelâm ilmi özelinde bu alana en büyük katkıyı ise şüphesiz Mu‘tezilî kelâmcılar vermiştir. Nitekim başta Kādî Abdülcebbâr (ö. 415/1025) olmak üzere öğrencileri Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî (ö. 420/1029’dan sonra) ve İbn Şervîn (V./XI. yüzyılın ilk yarısı) gibi isimler tarafından kelâmî kavramları ihtiva eden özgün risâleler telif edilmiştir. Zeydî kelâmcı ve fakih Ebü’l-Kāsım el-Büstî’nin (ö. 420/1029 civarı) henüz bir nüshasına ulaşılamayan Tehẕîbü’l-ḥudûd’u da bahsedilen eserlerle eş zamanlıdır. Bu gelenek, İmâmî-Mu‘tezilî çizgide Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin (ö. 460/1067), kurgusu ve yer yer yaptığı açıklamalar itibariyle mûcez bir kelâm eseri hüviyeti de taşıyan el-Muḳaddime fi’l-medḫal ilâ ṣınâʿati ʿilmi’l-kelâm’ı ve Şerîf el-Murtazâ’ya (ö. 436/1044) nispet edilen el-Ḥudûd ve’l-ḥaḳāʾiḳ isimli eserde yansımasını bulmuştur. Ebû Ca‘fer el-Mukrî en-Nîsâbûrî’nin (ö. VI./XII. yy.’ın ortaları [?]) el-Ḥudûd’u ise bu gelenek içerisindeki en hacimli örnek olarak göze çarpmaktadır. \u0000Mu‘tezilî gelenek içerisinde mevcut eserler arasında ilki olması açısından bu türe ait en önemli eser, yakın zamana kadar kayıp olduğu düşünülen ve tarafımızdan keşfedilen bir mecmua içerisinde, önemli bazı diğer Zeydî-Mu‘tezilî eserlerle birlikte bulunan, Kādî Abdülcebbâr’ın Ḥudûdü’l-elfâẓ isimli risâlesidir. Genel olarak kelâmî kavramların yer aldığı ve kısmen fıkha ve mezhepler tarihine ilişkin kavramların da bulunduğu bu risâlede Kādî Abdülcebbâr dile dayalı bir tanım teorisi ortaya koymuştur. Buradaki yaklaşımı, el-Muğnî’sinde tanım ve tanımlamaya yönelik ortaya koyduğu görüşlerle uyumludur. Nitekim klasik mantıkta beş tümel üzerinden yürütülen tanım (ḥad) ve betim (resm) yerine, ele alınan kavramın manasına mutabık ve ondan daha açık olan bir lafız üzerinden yapılan lügavî tanım metodunu benimsemiş ve bu doğrultuda ele aldığı kavramın kısa bir tanım ve açıklamasına yer vermiştir. Bu durum, önceki Mu‘tezilî kelâmcılar tarafından felsefeye mesafeli yaklaşmaları nedeniyle Aristotelesçi tanım anlayışının alternatifi olarak kullanılan dile dayalı tanım anlayışının, Kādî Abdülcebbâr tarafından da tevarüs edildiğini açıkça göstermektedir. Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî’nin el-Ḥudûd’u gibi Kādî’yi takip eden dönem bazı kaynaklarda görülen yaklaşım da onun etkisini imlemektedir.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80479538","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Benjamin Libet’in ‘Özgür İrade Deneyi’, Bilimsel Eleştirileri ve Kelâmî Perspektifi
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1284040
Nursena Çeti̇ngül
{"title":"Benjamin Libet’in ‘Özgür İrade Deneyi’, Bilimsel Eleştirileri ve Kelâmî Perspektifi","authors":"Nursena Çeti̇ngül","doi":"10.18317/kaderdergi.1284040","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1284040","url":null,"abstract":"Kelâm literatüründe “kulların fiilleri” başlığı altında ele alınan özgür irade; Kelâm ilminin temel meselelerinden biridir. Benjamin Libet’in özgür irade sorusuna yanıt aramak amacıyla gerçekleştirdiği meşhur deneyi, özgür irade tartışmalarının, nörobilim sahasına taşınmasına sebep olmuştur. Libet deneyinin mantığında, kişinin istemli fiili gerçekleştirirken bilinçli olduğu an ile beynindeki nöral aktivitenin karşılaştırılması vardır. Libet’in deneklerinde, karar verme sürecindeki beyin aktivitesinin bilinçsiz anda başladığı gözlenmiştir. Bu deney sonuçları nörobilimde uzun zaman boyunca, özgür iradenin bir illüzyon olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Her ne kadar Libet, bilinçli niyetin eylemi son anda durdurmayı sağlamakla veto etkisi oluşturduğunu iddia etse de, yakın zamanda yapılan çalışmalar, Libet’in özgür irade için bulduğu veto çözümünün işe yaramadığını göstermiştir. Libet deneyinin çıkarımlarını başından beri en çok eleştirenler genellikle felsefeciler olmuştur. Bu makalede, Libet deneyleri hakkında Marcel Brass, Alfred Mele, Peter Ulric Tse gibi isimlerin eleştirilerine yer verilmiştir. Bununla beraber, özellikle geçtiğimiz yıllarda nörobilimci Aaron Schurger’in, Libet için kilit rolde olan hazırlık potansiyeli kavramını deneysel ve matematiksel olarak yeniden yorumlaması ve alternatif bir model önermesinden bahsedilmiştir. Makalede, Schurger’in hazırlık potansiyelinin aslında hazır olan bir beyni yansıtmayabileceğine dair olan iddiası işlenmektedir. Schurger’e göre hazırlık potansiyeli zaten beyinde var olan gelişigüzel dalgalanmalardan ibarettir ve alınan kararların yegane sebebi değildir. Aslında hazırlık potansiyelinin, karar alma sürecinden ziyade, beyindeki nöral gürültüyle ilişkili olduğu iddia edilmiştir. Schurger’in kritiği ve getirdiği yeni model sayesinde, Libet deneyinin özgür iradeyi dışlamadığı anlaşılmıştır. Fakat bu, özgür iradeye bir kanıt da teşkil etmez. Konu gizemini korumaya devam ederken, Kelâmın bu tartışmalardan uzak kalması düşünülemez. Makalede ayrıca, kulların fiilleri hususunda kelâmdaki Cebriyye, Eş’ariyye, Maturidiyye ve Mu’tezile’nin görüşlerine değinilerek Libet deneyinin bu ekoller için ne anlam ifade edebileceği sorgulanmıştır. Buna göre Cebriyye, deterministik görüşüyle Libet deneyinin hatalı bir yorumuna karşılık gelebilecekken; Mu’tezile, Libet deneyini açıklamakta en zorlanacak ekol olabilir. Sonuç olarak, istemli fiillerde insanın kesbini ve Allah’ın yaratmasını beraber düşünen görüşlerin en isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Eş’ariyye’deki kesb nazariyesinin net bir izahı yapılamamasına rağmen, Maturidiyye’nin cüz’i iradenin yaratılmamış olduğunu ve istemli fiillere iki tesirin etki ettiğini söylemesi; özgür iradeyi en sağlam bu ekolün temellendirdiğini düşündürmektedir. Bu tarz tartışmaların sağlıklı bir zeminde ilerlemesi için multidisipliner metotların izlenmesi oldukça önemlidir. Ayrıca Kelâmcıların bilimsel çalışmalara ciddiyetle yaklaşması gerektiği kadar, bilimsel iddialar karşısında tam","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74929936","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Sadruşşerîa’nın Vahdet-i Vücûd Eleştirisinin Tahlili
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1232362
Güvenç Şensoy
{"title":"Sadruşşerîa’nın Vahdet-i Vücûd Eleştirisinin Tahlili","authors":"Güvenç Şensoy","doi":"10.18317/kaderdergi.1232362","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1232362","url":null,"abstract":"Sadruşşerîa (öl. 747/1346), Mâtürîdî kelâmının müteahhir dönemini temsil eden kelâmcılardan biridir. O, düşünce sistemini İbn Sînâ, Râzî ve Tûsî’ye yönelik eleştirileri üzerine kurmuştur. Bu isimlere yönelik eleştirileri onun kendi varlık anlayışından kaynaklanmaktadır. Müteahhir dönem kelâmcılarının çoğunluğunun kabul ettiği varlık-mâhiyet ayrışması, varlığın mâhiyet üzerine zaitliği, zihnî varlığın hakiki olarak kabulü gibi meselelerde Sadruşşerîa müteahhir dönem kelâmcılarından farklı düşünmektedir. Onun söz konusu bu varlık anlayışı vahdet-i vücûd düşüncesine yönelik tahlillerini de etkilemiştir. Çalışmada ilk olarak Muhammed Bedirhan’ın teklif ettiği çerçeve ile ilgili bilgiler verilecektir. Sonrasında Sadruşşerîa’nın vahdet-i vücûd eleştirilerinin anlamlandırılması amacıyla kısaca vahdet-i vücûdçu sufilerin görüşleri özetlenecek, en sonda ise Sadruşşerîa’nın vahdet-i vücûd düşüncesine dair tahlilleri incelenip vahdet-i vücûd üzerine yapılmış çalışmanın sunduğu çerçeve kullanılarak netleştirilecektir. Sözü edilen çerçeve, alt başlıkları olmakla birlikte vahdet-i vücûd eleştirilerini rasyonel temelli ve şer‘î temelli itirazlar şeklinde tasnif etmektedir. Rasyonel temelli itirazlar kelâm ve felsefe geleneklerinden yöneltilirken; şer‘î temelli itirazlar selefi düşünürler, fakihler ve sufilerden gelmektedir. Sözü edilen çerçeve vahdet-i vücûd teorisine yönelik eleştirileri tasnif etmesi açısından kuşatıcıdır. Bu çerçeve kullanılarak Sadruşşerîa’nın yaklaşımının netleştirilmesi ve eleştirilerinin kaynağının tespit edilmesi gerekmektedir. Bedirhan’a göre sufilerin teorisi pratik ve teorik olmak üzere iki açıdan diğer ekol mensupları ile çatışma halindedir. Birincisi tasavvufun hal olmasını ifade ederken, ikincisi tasavvufun da bir ilim olması bakımından diğer entelektüel grupların tasavvufa bakışını şekillendiren noktadır. Bedirhan, çerçevesindeki teorik çatışma kısmını Câbirî’nin üçlü tasnifi üzerine bina etmiştir. Söz konusu tasnife göre burhan, beyan ve irfan olarak adlandırlan geleneklerden, irfan başlığı altında yer alan tasavvuf, zikredilen önceki iki gelenekle hesaplaşmaktadır. Bununla birlikte, burhan ve beyan gelenekleri de irfan geleneğinin epistemolojik ve ontolojik kabullerine yönelik eleştirilerini sunmaktadır. Düşünce geleneklerinin birbirlerine yönelik eleştirilerinin arkasında, karşı grubun metafizik teorisinin yetersiz olduğu iddiası yer almaktadır. Sunulan çerçeveye göre, Sadruşşerîa’nın eleştirileri kelâm geleneği içinden sunulan eleştiriler olarak okunabileceği gibi ittihadı seyr-i sülük mertebelerinden birine hasreden bir sufi olduğu için sufi gelenek içinden sunulan eleştiriler olarak da okunabilir. Sadruşşerîa sufilerin metafizik teorisini savundukları iki delil zikredip bu delilleri cevaplandırmakta, ayrıca duyu bilgisi ve varlığın lafzen ortaklığına dayanan bir karşı delil sunmaktadır. O, ittihad düşüncesinin bir mertebeye has olduğu görüşüyle de sufilerin metafizik teorisinin zayıflığına işaret etme amacı taşımaktadır. Ça","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87103724","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Kelâmın Felsefîleşme Süreci
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1284036
F. İbi̇ş
{"title":"Kelâmın Felsefîleşme Süreci","authors":"F. İbi̇ş","doi":"10.18317/kaderdergi.1284036","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1284036","url":null,"abstract":"Eş‘arî kelâm tarihinde bilinen yaygın dönemlendirme İbn Haldûn’un Gazzâlî üzerinden yaptığı mütekaddim ve müteahhir kelâmcılar ayırımıdır. Kimileri bunu yapay ve gerçeği yansıtmayan bir dönemlendirme olarak değerlendirse de biz bunun böyle olduğunu düşünmüyoruz. Bu dönemleri tam olarak birbirinden ayıran şeylerin neler olduğu, yeni dönemde ne türden büyük farklılıklar ve değişikliklerin yaşandığı bilinmeden dönemlendirmenin mantığını ve gereğini anlamak ve anlamlandırmak pek mümkün görünmüyor. İki dönemin kelâm faaliyetini ayrıştıran en önemli faktör kuşkusuz ikinci döneme damgasını vuran felsefedir. Felsefenin müteahhir dönem üzerinde çok ciddi etkilerinin olduğu muhakkaktır. Müteahhir dönem Eş‘arî kelâmcıların felsefeyle kurduğu doğrudan ilişki kelâmda yaşanan pek çok değişikliğe kaynaklık etmiştir. Bu değişiklikler kelâmda yöntem anlayışından tanım teorisine, delil kullanımından doğa, akıl ve nefis teorilerine, en önemlisi de fâil-i muhtar Tanrı tasavvurundan imkan-vücup metafiziğine, cevher-arazdan metafiziğin başat konusu umûr-i âmmeye kadar pek çok alanda kendini göstermiştir. En nihayet Gazzâlî ile başlayan ve Fahreddin er-Râzî ile tekâmül eden süreçte yaşanan değişiklikler kelâmı felsefîleşmenin eşiğine getirmiş, süreç sonunda kelâm tümel (metafizik) bir disipline dönüşmüştür. Bu durum doğal olarak metafizik düşünce ile kelâmî düşüncenin iç içe geçmesine sebebiyet vermiştir. Kelâmın en şerefli, en yüce ilim olduğundan bahsetmek başka, onun tümel olduğunu ortaya koymak daha başkadır. Gazzâlî bu bağlamda kelâm ilmini ilk defa dinî tümel bir disiplin olarak ilan ve ikame etmiştir. Bu ikame aslında felsefî/metafiziksel bir anlam ve mesajı barındırır. Gazzâlî’nin kelâmı tümel olarak nitelemesi, kelâm için disipliner anlamda kuşatıcılığı ve önceliğiyle hem ait olduğu alanın ilimlerine hem de kendi dışındaki ilimlere karşı bir meydan okuma olarak yorumlanabilir. Unutulmamalıdır ki kelâm bir yandan felsefeyle, metafizikle yüzleşip hesaplaşırken, inceleme alanına aldığı konularla tümelleşirken bir yandan da ait olduğu ve temsil ettiği dinî karakterini muhafaza etmekle yükümlüdür. Kelâmın felsefe karşısındaki konumunu felsefede varlıktan bilgiye, mebdeden meâda, âlemden Tanrı’ya nüfuz alanı alabildiğine geniş ve etkin olan, zaman zaman haricî/aynî varlığın önüne geçen zihnî varlık düşüncesinin gücünü ve etkisini kırmaya yönelik bir direnç olarak tanımlamak mümkündür. Son tahlilde kelâm genelde dışa dönük bir hakikate sahip tüm varlıkların, özelde Tanrı ve insanın zihnî varlık kategorisine indirgenmesine karşı çıkmakta ve varlıkların zihin dışındaki ontolojik bütünlüklerini, gerçeklik ve etkinlik alanlarını korumaya çalışmaktadır. Kelâmın felsefeyle kurduğu yoğun temas aslında varlığı bir bütün halinde görme ve değerlendirme çabasının, inanç sistemiyle düşünce sistemi arasında bir muvafakat kurma kaygısının sonucudur.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85403385","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ekolojik Krizin Sorumlusu Monoteizm mi? Tanrı-Alem İlişkisinin Ekofeminist Tasavvurları
Kader Pub Date : 2023-06-30 DOI: 10.18317/kaderdergi.1255426
Sevcan Öztürk
{"title":"Ekolojik Krizin Sorumlusu Monoteizm mi? Tanrı-Alem İlişkisinin Ekofeminist Tasavvurları","authors":"Sevcan Öztürk","doi":"10.18317/kaderdergi.1255426","DOIUrl":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1255426","url":null,"abstract":"Bu makale, ekolojik krizinin kökeninin teolojik nedenlere, özellikle de Hıristiyanlığın geleneksel monoteist Tanrı tasavvuruna dayandığı iddiasından hareket etmektedir. Makalenin amacı, monoteist Tanrı tasavvurunun ortaya koyduğu Tanrı ve alem ilişkisi anlayışının ekolojik krizin temel sebebi olduğu suçlamasını, bunun önde gelen temsilcilerinden olan ekofeminist teolojinin argümanları çerçevesinde değerlendirmektir. Ekolojik krizin teolojik boyutları ile incelenmesini içeren literatürde konuyu insan ve doğa ilişkisi boyutuyla değerlendiren çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, nispeten az sayıda da olsa, konuyu Tanrı ve alem ilişkisi çerçevesinde ele alan çalışmalar da bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı ekofeminist teologların ortaya koyduğu çalışmalardan oluşmaktadır. Bu çalışmaların en belirgin ortak özelliği, ekolojik krizle ilişkili olarak geleneksel monoteist Tanrı tasavvuru karşısında ekofeminist teologların ortaya koydukları eleştirel tavırdır. Eleştirilerin merkezinde monoteist Tanrı tasavvurunun Tanrı’nın birliğine değil; Tanrı’nın sıfatları arasında mutlak güce ve mutlak aşkınlığa yaptığı vurgu yer almaktadır. Özellikle Batı Hıristiyanlığında hâkim Tanrı anlayışını temsil ettiği iddia edilen monoteist tasavvur, ekofeminist teologlara göre, gerçekliği açıklamada düalist bakış açısının da uygulanması neticesinde hiyerarşik bir Tanrı-alem ilişkisini desteklemektedir. Tanrı, güç ilişkilerini meşru hale getiren ve zayıf olanın ezilmesini mümkün kılan, bu dünyanın dışında ve bu dünyayı aşan bir varlık olarak tasvir edilmektedir ve monoteist Tanrı tasavvuru, bu sebeple, ekofeminist teologlar tarafından eleştirilmektedir. Ekofeminist teologlar, geleneksel monoteist Tanrı tasavvuruna alternatif olarak iki öncü ekofeminist teolog Rosemary R. Ruether ve Sally McFague’nün sırasıyla savunduğu panteist ve panenteist Tanrı tasavvurlarını önermektedirler. Çalışmanın bahsi geçen amacı doğrultusunda, ekofeminist teolojinin önerdiği ve çağdaş Hıristiyan felsefi teolojisinde Tanrı-alem ilişkisi yaklaşımları arasında öne çıkan panteist ve panenteist yorumlar ekolojik kriz bağlamında ele alınmaktadır. Ekofeminist söylemin teoloji alanına uygulanmasında ortaya çıkan bazı problemler ekofeminist teologların öne sürdükleri alternatif Tanrı tasavvurları açısından değerlendirilmektedir. Çalışma dört bölüm içermektedir. Öncelikle ekofeminizm akımının teoloji ile ilişkisinin boyutları ortaya koyulmuştur. Sonra ekofeminist teolojinin monoteist Tanrı tasavvuruna yönelik eleştirisinde ortaya koyduğu temel argümanları tartışılmıştır. Daha sonra ekofeminist teolojinin monoteizm karşısında sunduğu alternatif Tanrı tasavvurları olan panteist ve panenteist tasavvurlar ele alınmıştır. Son olarak ise ortaya koymuş olduğu argümanlar çerçevesinde ekofeminist teolojinin ve Tanrı tasavvurlarının içeriksel ve metodolojik açılardan bir değerlendirmesi yapılmıştır.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"78009649","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
相关产品
×
本文献相关产品
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信