{"title":"HZ. MUHAMMED’İN HAK-BATIL MÜCADELESİNDE UYGULADIĞI METOTLAR","authors":"Sebahattin Uçar","doi":"10.56361/usul.1369904","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1369904","url":null,"abstract":"Tarih boyunca insanlar, birbirine zıt iki temel yol üzere mücadele etme ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu yollardan biri hak, diğeri ise batıl yoldur. Hak ve batıl var oldukça bu mücadele devam edecektir. \u0000Allah, peygamberleri ve onlarla birlikte gönderdiği kitaplar aracılığı ile insanları haktan yana olup batıla karşı mücadele etmeye çağırmaktadır. Şeytan ise, egosu ve kendisine uyanlar aracılığı ile hakka karşı batıl uğrunda mücadele eder. Böyle olunca batıla karşı mücadele etmek kaçınılmaz olmuştur. Bu mücadele, peygamberlerin ve inananların üzerine düşün en önemli görevlerdendir. \u0000İslam, vahye dayanan tüm hak için yapılan mücadelenin genel adı olmuştur. Daha önceki peygamberlerin kendi kavimlerine yaptıkları çağrı ve mücadeleler, Hz. Muhammed (s.a.v.)’den itibaren tüm insanlığa yönelik evrensel bir mahiyet kazanmıştır. Hak adına batıla karşı yapılan mücadelelerin, bir takım temel özellikler taşıdıkları ve bunların geçmişten günümüze kadar değişmedikleri anlaşılmaktadır. Günümüzdeki zararlı ve sapkın akımların yaptıkları olumsuz propagandalar, batıl adına yapılan mücadeleler olarak da ifade edilebilir. Batıl adına yapılan mücadelelerin yoğunluk kazandığı günümüzde, evrensel peygamber tarafından hak adına yapılan mücadelede uygulanan metotlar büyük önem arz etmektedir.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":"71 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141121586","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KUR’ÂN-I KERİM’İN CEM‘İNDE NESHEDİLEN ÂYETLER MESELESİ","authors":"Meral Salman","doi":"10.56361/usul.1384686","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1384686","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerim, Hz. Peygamber vefat ettiğinde yazıya geçirilmiş ancak bir Mushaf haline getirilmemiştir. Bunun bir nedeni vahiy geliş sürecinin devam etmesidir. Bir diğer nedeni ise nesh sürecinin devam etmesidir. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in vefatından önce gerçekleşen son arzada Kur’ân muhtevası nihai şeklini almış ve neshedilen âyetler (lafız ve hüküm bakımından) Kur’ân metni dışında kalmıştır. Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’ân-ı Kerim’in Mushaf haline getirilme sürecinde ise neshedilmemiş ayetler Mushafa dahil edilmiştir. Bu bakımdan metni mensuh ayetlere dair bazı rivayetler hadis kitaplarında yer almaktadır. Recm âyeti, süt emzirme âyeti, Ahzâb ve Beyyine Suresinin bir bölümü hakkında nesihten bahsedilmektedir. Bunlardan en meşhuru recmle ilgili rivayetlerdir. Recmle ilgili uygulamaların zaman bakımından Hz. Peygamber’in vefatından sonra devam ettiğinden bahsedilmektedir. Bu nedenle alimler çoğunlukla recmle ilgili meseleyi metni mensuh, hükmü bâki olan bir konu olarak değerlendirmektedir. Ancak bu konuda farklı yaklaşımlar da bulunmaktadır. Sonuçta Kur’ân-ı Kerim’in son şekli Cebrail vasıtasıyla son arzada Hz. Peygamber’e bildirilmiş olup neshedilen âyetler Kur’ân-ı Kerim’de yer almamıştır.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":"107 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141124605","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"HİNDUİZM’DE TANRI-İNSAN İLİŞKİSİNDE TEMAYÜZ EDEN KAVRAMLAR","authors":"Muhammed Ulaş","doi":"10.56361/usul.1416121","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1416121","url":null,"abstract":"Tarih boyunca dinler, insan hayatının bir bütünü ve vazgeçilmezi olmuştur. Tanrıya inanç duygusu, ilk insandan günümüze kadar devam edegelmiştir. İnsanın kendisini, çevresini ve doğayı sorgulaması, Tanrı-insan ve insan-evren arasındaki ilişkiyi araştırma çabasına bürünmesi Dünyanın her yerinde, var olan tüm milletlerde, geçmiş tarihlerde süregelmiştir. İnsanın kutsal ile olan irtibatı yaşamının birçok kısmını etkilemiştir. Primitif kültürlerden modern çağa ve günümüzde de din olgusu varlığını sürdürmüştür. \u0000Biz bu çalışmamızda Hinduizm’de Tanrı-İnsan ilişkisinde temayüz eden/öne çıkan kavramları inceleyeceğiz. Bu başlık altında vahiy başta olmak üzere Hint inancında Tanrı ile irtibat halinde olan ve oluşan unsurları araştıracağız. Hinduizm’de vahiy şruti kelimesiyle işitilen, görülen anlamında kullanılmaktadır. Belli bir peygamber ve vahiy tasavvuru olmayan Hint dinide vahiyler genellikle rişi adı verilen bilge kişiler tarafından alınır. İnsanüstü güçlere sahip bu fenomenler duyusal ve sezil özellikleri sayesinde vahye ulaşırlar. Ayrıca ilk kutsal kitapların yazarı olarak da kabul edilen rişiler Hinduizm’de Tanrıdan sonra en otoriter kişiler olarak kabul edilir. \u0000Tezimiz, Hinduizm’de vahiy konusunda eksik olduğu düşünülen bu boşluğu doldurma amacı gütmektedir. Bu sebeple araştırmamızda şruti, smriti, vedalar ve rişi gibi Tanrıyla doğrudan bağlantısı olan ve ayrıca vahiy statüsüne giren kavramlar ele alınmıştır. Tezimizin Hinduizm’de vahiy olgusunun anlaşılmasına katkıda bulunmasını ümit ediyoruz.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":" 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141127339","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kur’ân’ın Anlaşılmasında Hitâbî Dilin Bir Özelliği Olarak Takdîm-Te’hîr Meselesi: Mü’min Sûresi 45-46. Ayet Örneği","authors":"Sevim Gelgeç","doi":"10.56361/usul.1463351","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1463351","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerim’in tarihsel bağlamının yanı sıra metin yapısına ait özelliklerinin bilinmesi, Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması açısından son derece önemlidir. Bu metinsel özellikler vahyin nazil olduğu toplumun diliyle çok yakından alakalıdır. Malum olduğu üzere ilâhî kelamın ilk muhatapları, yazılı kültür alışkanlığına sahip olmayan, sözlü gelenek ve düşünce tarzını benimsemiş kimselerden müteşekkil idi. Dolayısıyla Hz. Peygamber’e (a.s.) vahiy sözlü hitap şeklinde indirilmiş ve bu hitabî dil Kur’ân’a yansımıştır. Başka bir ifadeyle, Kur’ân’ın ifade biçiminde (üslûbunda) sözlü kültür ve buna bağlı olarak sözlü dilin etkileri mevcuttur. Bu makalede öncelikle, sözlü dilin bir özelliği olarak takdîm-te’hîr üslûbu üzerinde durulmuş, bunun bir örneği olarak Mü’min sûresi 46. ayet sûrenin nüzûl bağlamı dikkate alınarak incelenmiştir. Çünkü şifâhî söz kitabî metne dönüştüğünde kaybolan anlam kayıplarının, ancak o sözün bağlamının tespiti ile izale edileceği açıktır. Buna göre Mü’min sûresi 46. ayet -ön kabuller ve sonraki çıkarımlar bir yana- kendi tabiî zemininde değerlendirildiğinde, müşriklerin Hz. Peygamber’i (a.s.) öldürme planları yaptıkları bir atmosferde; onu ve müminleri yüreklendirme, cesaretlendirme ve teskin etmek üzere nâzil olduğu görülmüştür. Yine makalede, her dilde var olan ve söylenen söze dikkat çekmek ve vurgulamak için kullanılan takdim-te’hîr üslûbunun, hitabî olarak nâzil olan Kur’an’a uygulanması durumunda, ayetin doğru anlaşılmasına katkı sağlayabileceği düşünülmüştür. Bu çerçevede Kur’ân’ın bağlamsal bütünlüğü ve üslûbu (hitabî dilin özellikleri) dikkate alınmadan yapılan yorumların, Mü’min sûresi 46. ayetin nüzûl zeminindeki aslî anlamını gölgeleyebileceği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla bu makalede, Kur’ân’ın hitabî dilinin kitâbî metne dönüşmesiyle birlikte ayetlerin kaybolan bağlamının tespit edilmesi ve takdim-te’hîr gibi toplumun gündelik dilinde var olan özelliklerin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":" 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141128137","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İslâmî İlimlerin Teşekkülünde Mevâlî'nin Rolü: Emevîler Dönemi, Kûfe Şehri Özelinde Bir İnceleme","authors":"Ahmet Enes Duman, Osman Aydınlı","doi":"10.56361/usul.1452416","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1452416","url":null,"abstract":"Erken dönem İslâm fetih hareketleri ile beraber İslâm toplumuna girmeye başlayan gayrı Arap Müslümanları ifade etmek için kullanılan mevâlî kavramı, Emevîler tarihinin en tartışmalı konularından bir tanesini teşkil etmektedir. Mevâlî, Araplar ile kurmuş oldukları “velâ” ilişkisi ile yeni topluma entegre olarak siyasi, ekonomik, kültürel, edebî ve ilmî sahalarda yer edinmiştir. Muhtelif sahalarda mevâlînin katılımının keyfiyeti ve kemmiyeti ise günümüz akademisinin güncel araştırma meselelerinden biridir. Bu makale, mevâlînin siyasi, ekonomik, kültürel ve edebî yönünü değil, Emevî Devleti bağlamında oryantalistler tarafından “İslâmî ilimlerin teşekkülünde mevâlînin rolü\" şeklinde ortaya atılan iddiayı -Araplar ile mevâlînin karşılaşma alanlarından biri olan- Kûfe şehri üzerinden tabakat kitapları kullanılarak “Prosopografi” yöntemi ile saptamayı hedeflemektedir. Makalede öncelikle kavramsal arka plan verilmiş, ardından konunun tarihsel süreci tartışmanın ortaya çıkmasında etkili olan oryantalistlerin görüşleri üzerinden aktarılmış ve akabinde Arap araştırmacıların mesele hakkındaki fikirleri ele alınmıştır. Daha sonra çalışmada takip edilen süreç ve sonuçlar sunulmuştur. Ulaşılan veriler incelenirken “Arap-mevlâ dağılımı, mevlâların ilişki kurmuş oldukları kabileler, Adnânî ve Kahtânî kabilelerinin oranı” başlıklarına yoğunlaşılmış ve veriler grafiklerle somutlaştırılarak yorumlanmıştır.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":" 32","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141128941","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Vehb b. Münebbih Rivâyeti Bağlamında “On Emir”","authors":"Erhan Turan","doi":"10.56361/usul.1453486","DOIUrl":"https://doi.org/10.56361/usul.1453486","url":null,"abstract":"İslami ilimlerin temel kaynaklarından biri olan Sünnet, hadislerin davranışa dönüşmesi olarak tanımlanabilir. Bu anlamda Hz. Muhammed’e s.a. ait olduğu ifade edilen sözlerle birlikte sahâbe ve tâbiûn sözleri de davranış oluşturması bakımından önem kazanarak temel eserlerde yer almıştır. Maktû‘ olarak adlandırılan ve nadir de olsa ihtiva ettiği bilginin daha önceki vahiy kaynaklı din sahiplerine ait kitaplardaki bilgilere benzerliği sebebiyle tenkit edilen tâbiûn sözlerinden bazıları, İslam âlimleri tarafından kullanılarak ilgili eserlerde yer almış ve bilgi kaynağı olmuştur. Bununla beraber bir kısım İslâm âlimi tarafından aktardığı bazı rivâyetleriyle tenkide uğrayan Vehb b. Münebbih, nakilleriyle önem arz etmiş ve ayrı bir araştırma konusu yapılmıştır. Aynı şekilde oryantalistler de O’nu özel ilgi alanı olarak araştırmalarına konu etmiş, Tevrât ve İncîl esaslı anlatımlara benzer nakillerinin fazlalığıyla tenkitlerinde odak noktası haline getirmiştir. Bu bağlamda Vehb b. Münebbih’e izafe edilerek tenkide konu edilen, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta önemli bir yere sahip ‘On Emir’ rivâyeti örnek olarak gösterilebilir. İlgili rivâyet on emre dair maddelerle birlikte Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’da kastedilen anlamlarıyla incelenerek kıyas edilmiştir. Zikredilen dört bilgi kaynağında yer aldığı haliyle Vehb’ten nakledilen rivâyet mukayese edildiğinde elde edeceğimiz bilgi, tekst ve kontekst ilişkisi bakımından ayrı bir değer taşımaktadır. Bu kıyas, ehl-i kitâb ile ilgili nakledilen bilginin doğruluğu noktasında ve interdisipliner düşünceye katkı sağlaması bakımından da önem kazanmaktadır.","PeriodicalId":497744,"journal":{"name":"Usul İslam Araştırmaları","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141129550","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}