{"title":"PALEOMICROBIOLOGY: FROM ARCHEOLOGY TO MICROBIOLOGY","authors":"Oktay Keski̇n, Yusuf Albayrak","doi":"10.17498/kdeniz.1394502","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1394502","url":null,"abstract":"Paleomikrobiyoloji, antik kalıntılardan elde edilen mikroorganizma kalıntıları üzerinde yapılan mikrobiyolojik çalışmaları içeren bir disiplindir. Arkeoloji Bilimi, az sayıdaki yazılı kaynaklarla ortaya konulanlar dışındaki boşlukları doldurmak ve tarihi sağlam temeller üzerine dayandırmak üzere ortaya çıkmış, eski çağlarda insanoğlunun elinden çıkan maddesel kültür (kültür varlıkları) kalıntılarını inceleyerek geçmişimi aydınlatmayı amaç edinen bir bilim dalıdır. Arkeolojik buluntulardan mikrobiyolojik bazı incelemelerle geçmişe ait bazı veriler elde edilmesine olanak sağlar hale gelmiştir. Geçmiş insan biyolojisi, yaşam yolları ve ortamları hakkında bilgi ortaya çıkarmak için arkeolojik buluntulardan antik ve antik mikroorganizmaların kullanılması ”arkeolojik mikrobiyoloji”, hücrelerin genetik materyali olan DNA, proteinler veya kimyasal belirteçler kullanılarak eski mikroorganizmaların incelenmesi ise “paleomikrobiyoloji” olarak isimlendirilir. Bu alan, arkeoloji ve mikrobiyolojiyi birleştirerek, geçmiş toplulukların mikrobiyel dünyasını anlamak için benzersiz bir bakış açısı sunar. Paleomikrobiyoloji, antik topluluklarda yaygın olan hastalıkları belirleyerek bu toplulukların sağlık durumu hakkında önemli bilgiler sağlar. Örneğin, tüberküloz ve çeşitli mikroorganizmaların antik kalıntılarda tespit edilmesi, bu hastalıkların tarih öncesi topluluklar arasında nasıl yayıldığını anlamamıza yardımcı olur. Mikroorganizma kalıntıları, antik göç hareketlerini ve farklı topluluklar arasındaki mikrobiyel etkileşimleri ortaya koymada kritik bir rol oynar. Göç ve ticaret yollarını belirleyerek, paleomikrobiyoloji, tarih boyunca farklı kültürler arasındaki etkileşimleri aydınlatır. Makale, paleomikrobiyolojinin arkeolojiye sağladığı önemli katkıları ve gelecek dönemlerdeki potansiyel etkilerini incelemektedir. Paleomikrobiyoloji, antik toplulukların sağlık durumu, hastalıkların yayılımı, tarımın evrimi ve göç hareketleri gibi konularda kapsamlı bilgiler sağlar. Antik kalıntılardan elde edilen mikroorganizma DNA'sı analizi, tarihsel süreçlerin ve mikrobiyel etkileşimlerin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Ayrıca, gelecekteki teknolojik gelişmeler ve interdisipliner işbirliği ile birlikte, paleomikrobiyolojinin arkeoloji alanında daha da önemli bir rol oynaması beklenmektedir. \u0000Sonuç olarak, paleomikrobiyoloji, insanlık tarihine dair yeni bakış açıları sunan ve arkeoloji disipliniyle birlikte geçmişin mikrobiyel dünyasını keşfeden heyecan verici bir araştırma alanını temsil eder. Bu disiplinin ilerlemesi, antik toplulukların yaşam koşulları, sağlık durumları ve kültürel etkileşimleri hakkında daha derinlemesine bir anlayışa ulaşmamıza katkı sağlayacaktır.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"21 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138985310","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"НАЦИОНАЛИЗМ В ТУРЕЦКОЙ НАЦИОНАЛИСТИЧЕСКОЙ ПАРТИИ: ОТ ЧКМП К ИЙИ ПАРТИИ - НАЦИОНАЛЬНЫЕ ПАРТИИ В ТУРЦИИ","authors":"Ali Rıza SAVAŞ, Ahmet Hilkmet ZABUN","doi":"10.17498/kdeniz.1298283","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1298283","url":null,"abstract":"Fransız İhtilali ile ortaya çıkan ve sonrasında dünyanın önemli bir bölümünü etkileyen milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti'ni de etkilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde milliyetçilik hareketi ulus-devlet bilinci olarak kendini göstermiştir. \"Türk\" ve \"millet\" kavramlarına yapılan vurgu bu anlamda milliyetçilik göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Cumhuriyet dönemi Türk siyasal hayatında birçok parti kurulmuş ve yönetime talip olmuştur. Bu partiler belirli toplumsal kesimlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış ve genelde bir ideolojik hareketin de temsilcileri konumunda olmuşlardır. Sol, sağ, liberal, din ve milliyet temelli siyasal partiler siyasal faaliyetler yürütmüşlerdir. Bu çalışmada çok partili demokratik hayatta Türk milliyetçiliğini hareket noktası olarak kabul eden ya da toplumsal kesimlerce Türk milliyetçiliği bağlamında konumlandırılan partilere ve partileşme sürecine ilişkin tarihsel akış ve karşılaştırmalara yer verilmektedir. İlk olarak, milliyetçilik kavramının ortaya çıkışı, tanımları ve Türkiye'deki milliyetçi hareketlerin teorik çerçevesi ele alınmaktadır. Kavramın çeşitli tanımları yapılmakta ve kökenine ilişkin farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu bağlamda milliyetçiliğin vatandaşlık, vatanseverlik, etnikçilik, yabancı düşmanlığı, şovenizm gibi kavramlarla ilişkili olarak zenginleştiği vurgulanmakta, Almanya, İngiltere veya Fransa'nın milliyetçiliğin beşiği olduğu görüşlerine yer verilmektedir. Bu doğrultuda CMKP, MHP, BBP ve İYİ Parti’nin tarihsel gelişim süreçlerine yer verildikten sonra analiz ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Değerlendirme aşamasında ise Türkiye'de milliyetçilik vurgusuyla öne çıkan partiler ile milliyetçi olarak algılanan partilere ilişkin karşılaştırma ve değerlendirmeler yapılıyor. Milliyetçiliğin önemli bir oy potansiyeline sahip olduğu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde her dönem temsil edilme olanağına sahip olduğu ve yüzde yirmi oy potansiyeline sahip olduğu değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277430","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ИССЛЕДОВАНИЕ ТЕОРИИ ТРАНСФОРМАЦИОННОГО ЛИДЕРСТВА В КОНТЕКСТЕ КОНЦЕПЦИИ ЛИДЕРСТВА: ПРИМЕР МУСТАФЫ КЕМАЛА АТАТЮРКА","authors":"Mehmet Güney UĞUR, Mehmet Ferhat ERDOĞAN","doi":"10.17498/kdeniz.1355834","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1355834","url":null,"abstract":"Liderlik kavramı günümüzde oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Liderlik, bir grubun ya da organizasyonun hedeflerini belirleme, yönetme ve başarma sürecinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, dönüşümcü liderlik kavramı da son yıllarda giderek önem kazanmaktadır. Dönüşümcü liderlik, liderin takipçilerini destekleyerek, onların potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olarak, onları özgürleştirmeye çalıştığı bir liderlik anlayışıdır. Bu liderlik anlayışında lider, takipçilerinin ihtiyaçlarını anlayarak, onların katılımını teşvik eder ve onlara ilham verir. Mustafa Kemal Atatürk de dönüşümcü liderlik örnekleri arasında yer almaktadır. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sürecinde, toplumda köklü bir değişim yaratan bir liderdir. O, Türk halkının potansiyelini ortaya çıkarmak için çalışmış ve onların özgürleşmesi için mücadele vermiştir. Bu çalışma kapsamında, lider ve liderlik kuramları, bu kuramların teorilerini literatürden faydalanılarak tanımlarını yaparak dönüşümcü lider olarak Mustafa Kemal Atatürk örneği incelenecektir. Dönüşümcü liderde bulunması gereken özelliklerden yola çıkılarak, Mustafa Kemal Atatürk dönüşümcü liderlik özellikleri taşıyan önemli bir liderdir. O, takipçilerinin potansiyelini ortaya çıkarmak için mücadele vermiş ve onların özgürleşmesine katkı sağlamıştır. Liderlik kavramı açısından Atatürk'ün liderliği, dönüşümcü liderlik anlayışının örneklerinden biri olarak gösterilebilir.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"215 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277276","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KANT’S CRITICISM OF THE FOURTH PARALOGISM","authors":"Fatih ÖZGÖKMAN","doi":"10.17498/kdeniz.1323172","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1323172","url":null,"abstract":"Descartes duyulur her şeyin varlığından şüphe edebileceğini fakat kendisinin varlığından şüphe edemeyeceğini iddia eder. Çünkü ona göre kendimizin dışındaki şeylerin varlığı duyularımız tarafından doğrudan algılanmaz aksine bir tür çıkarıma dayanır. Buna karşı Kant, varlığı çıkarıma dayalı olan şeylerin şüpheli olduğundan hareketle dış görünüşlerin varlığının da çıkarıma dayalı olduğundan dolayı tüm dışımızdaki şeylerin şüpheli olduğu sonucunun çıkarsanmasını mantıksal bir yanlış çıkarım olarak görür. Kant’a göre bir çıkarımda mantıksal yanlış ise ancak orta terimin öncüllerde çift anlamlı kullanılmasından dolayı meydana gelir. Bununla birlikte Kant’ın bu çıkarımda çift anlamlı gördüğü “dışımızda” ifadesi, orta terim olmadığı gibi gerçek orta terim de çift anlamlı değildir. Kant ayrıca dış dünyanın varlığına yönelik şüpheciliğe karşı da transandantal idealizm ve empirik realizme dayalı bir argüman geliştirir. Buna göre eğer dışımızdaki şeylerin algımızın ötesindeki varlıkları reddedilir ve sadece algımızın gerçekliği kabul edilirse, dışımızdaki şeylere karşı şüphecilik de ortadan kaldırılmış olur. Çünkü dışımızdaki görünüşler aynı zamanda bir algı olarak sadece bizim bilincimizde vardır. Bu nedenle kendimizden şüphe etmiyorsak bilincimizdeki şeylerden de şüphe edemeyiz. Bununla birlikte Kant’ın bilincimiz ile dışımızdaki şeylerin bilgisi arasında epistemolojik bakımdan yaptığı ayrım bu çözümün önünde bir engel olarak görülebilir. Dahası bu çözüm, rüyaların ve halüsinasyonların da algısal gerçekliğini kabul etmeyi gerektirebilir. Son olarak Kant, algımızın nedeni olarak uzayda yer kaplamayan ve düşünmeyen bir numenin varlığını çıkarsar ve onu bilincimizin nedeni olarak da kabul eder. Fakat bu numenal nedenin sonuçtaki niteliklerden yoksun olması, Kant için tutarsızlık olarak görülebilir.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"2013 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277335","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Исламский хадж с точки зрения соотношения идентичности и пространства Социологический анализ статусной ценности женщин","authors":"Fatma ÇAKMAK","doi":"10.17498/kdeniz.1330066","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1330066","url":null,"abstract":"Kadın kimliğinin tarih öncesi dönemlerde ve modern zamanlardaki temsiline ilişkin yaklaşımlar farklı paradigmaların eşliğinde değerlendirilmiş ve kutsal mekan olgusunun kadının ontolojik statüsüne dair ortaya koyduğu fikirsel çerçeve üzerinde yeterince durulmamıştır. Bu çalışmada kadın mekan ilişkisi, kutsal mekanlar ekseninde gerçekleşen “insan-mekan etkileşimi” üzerinden temellendirilmiştir. Bu amaçla sembolik anlamlar ve çağrışımlarla birlikte sosyolojik olarak da derin bir anlam alanına sahip olan hac ibadeti İslami kodları ekseninde ele alınmış ve İslam haccının kadının ontolojik varlığı ve toplumsal statüsü konusundaki somut yapısı ve sembolik yönleri farklı boyutlarıyla analiz edilmiştir. Bu kapsamda öncelikle kavramsal çerçevenin kuşatıcılığı analiz edilmiştir. Diğer taraftan hac mekanları ve ritüelleri ile birlikte ideal bir düşünsel zemine oturtulmuş olan kadın kimliğinin tipolojik görünümlerine dair ideal planda öne çıkan yorum biçiminin, zaman içerisindeki anonimleşmesi üzerinde durulmuştur. Çalışma teorik tarama yöntemi ile konu hakkındaki kaynakların birbirini bütünleyecek biçimde ele alınması ile gerçekleştirilmiş; araştırmanın fikirsel bağlamı İslami, filolojik ve sosyolojik kaynakların bir arada kullanıldığı multidisipliner bir literatürden hareketle oluşturulmuştur. Ayrıca bazı kadın düşünür ve yazarların kaleme almış oldukları kişisel hac hatıratlarından yapılan referanslarla konunun teorik arka planı zenginleştirilmiştir. Sonuç olarak lehte ve aleyhte olmak üzere kadının toplumsal kimliği ile ilgili İslami kaynak ve göstergelerin ele alınışında İslam’da kulluğun ikmali olarak tanımlanan kutsal bir yolculuğa denk gelen hac ibadetinin özgün bir düşünce zeminine sahip olduğu dikkati çekmiştir. İslam haccında kurucu bir aktör olarak Hz. Hacer’in görünen kadın kimliği ve bu çerçevede kadının kimlik değerini yücelten sembolik zenginlik derin bir düşünsel repertuar sunması itibariyle alternatif yorum mekanizmaları arasında yerini almakta gecikmiştir.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"154 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136276850","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"АНАЛИЗ ПОЛИТИЧЕСКИХ ВОЗМУЩЕНИЙ В ИРАНЕ С УЧЕТОМ ГЕОГРАФИЧЕСКИХ АСПЕКТОВ","authors":"Ghadir GOLKARIAN, Zohreh HEIDARIBENI","doi":"10.17498/kdeniz.1354719","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1354719","url":null,"abstract":"İnsan davranışları üzerinde bazı faktörlerin etkisi kaçınılmazdır. Bu bağlamda coğrafi faktörlerin etkisi de çok eskilerden beri düşünürler ve Sosyo- kültürel ve Sosyo- psikolog araştırmacıların araştırma alanı olmuştur. Yaşam koşulları, çevre, doğa ve diğer unsurlar insani eylemlerine etki bıraktığı gibi birçok eğilimlerin de ana kaynağı haline gelmiştir. Konu itibariyle, iklimsel koşulların ve doğal çevredeki farklılıkların insan üzerinde olan etkileri ve insanın davranışını belirli reaksiyonlar olarak ortaya koymasına neden olabilmektedir. Herodot ve Aristoteles'ten İbn Sina, Montesquieu ve İbn Haldun'a kadar düşünürler, filozoflar, politikacılar, büyük liderler ve sosyal bilimciler bile, iklim ile insan davranışları arasındaki ilişkiyi araştırmışlar ve üzerinde kanaatlerini ileri sürmüşlerdir. Hipokrat ve onun takipçileri, MÖ 5. yüzyılda, ikilimin ve coğrafi koşulların insan alışkanlıkları, ahlakı ve fizyolojisi üzerindeki etkisini öne sürmüşlerdir. İran, dört mevsimli bir ülke olarak aynı zamanda çok etnikten oluşan bir ülkedir. Dolayısıyla İran’da yaklaşık 2 asırdan beri siyasi alanda kendini göstermiş olan politik olaylar, devrimsel eğilimler ve protestoların gerçekleşmesinde işte iklimin ve coğrafi faktörlerin etki oranı dikkat çekicidir. İklimin insanla bağlı olarak davranış özellikleri üzerindeki etkisi ile elverişli ve motive edici coğrafi temellerin varlığı da hareketlerin ve isyanların oluşmasında rol oynamıştır. İran'ın coğrafi yapısına bakılınca, tam bir kavşak niteliğine sahiptir. Bundan dolayı saldırıların, askeri savaşların ve kültürel karşılaşmaların merkezi haline gelmiş ve yıllarca birçok dış etkenlerin etkisine maruz kalarak gerek etniksel gerekse de dinsel değişimleri tecrübe etmiştir ve etmektedir. Bu yüzden İran’ın demografisi farklı ve çok milletlerden oluşan bir ülke sayılmaktadır. Dolayısıyla toplumsal çeşitliliğe neden olan biyolojik ve coğrafi çeşitlilik, farklı coğrafi bölgelerdeki topluluklara özel ve benzersiz bir kimlik kazandırmıştır. Böyle bir durumda meşru hareketin ana aktörleri, diğer coğrafi bölgelerin ve etnik grupların İran'ın statüsünü iyileştirme ve iktidara katılma motivasyonunu oluşturmuştur.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"190 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136277273","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KURT TEPESİ ÇEVRESİNDEKİ YERLEŞİMLER VE AVLAKLAR","authors":"Bahattin ÇELİK, Hatice TOSYAGÜLÜ ÇELİK","doi":"10.17498/kdeniz.1329312","DOIUrl":"https://doi.org/10.17498/kdeniz.1329312","url":null,"abstract":"Güneydoğu Anadolu’da son yıllarda yapılan çalışmalar Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ışık tutmaktadır. Özellikle de Şanlıurfa’da gerçekleştirilen yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarıyla birlikte Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ait merkezlerin bu bölgede yoğun olduğu ortaya konmuştur. Göbekli Tepe başta olmak üzere, Karahantepe, Yeni Mahalle, Nevalı Çori, Ayanlar Höyük, Harbetsuvan Tepesi, Sefertepe, Sayburç, Hamzan Tepe ve Taşlıtepe bunlardan bazılarıdır. 2014 yılında keşfedilen Kurt Tepesi yerleşimi Şanlıurfa il sınırları içinde Şanlıurfa’nın 45 km doğusunda, Tek Tek Dağları olarak bilinen kalkerli platoların kuzeyinde yer almaktadır. Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e tarihlendirilen Kurt Tepesi’nde T-biçimli dikilitaşlar ve mimarı yapı kalıntıları gün yüzüne çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra çok sayıda çakmaktaşı, obsidyen alet ve boncuklar ele geçmiştir. Çalışmamızda 2014 yılında Kurt Tepesi çevresinde yapmış olduğumuz araştırma sonucunda tespit ettiğimiz Avlakları ve sivil yerleşimleri anlatılacaktır. Kurt Tepesi çakmaktaşı ve obsidyen buluntuları yerleşimi Erken PPNB ve Orta PPNB evresi arasına tarihlendirmemizi sağlamaktadır.","PeriodicalId":484415,"journal":{"name":"Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136278772","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}