{"title":"EFLAK – BOĞDAN’IN BİRLİĞİ MESELESİ VE OSMANLI BASININA GÖRE PRENS CAROL’UN ROMANYA TAHTINA ÇIKIŞI","authors":"Togay Seçkin BİRBUDAK","doi":"10.32953/abad.1345048","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1345048","url":null,"abstract":"Tuna’nın kuzeyi XIV. Yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti için önemli bir hedef haline gelmiş ve Romanya’nın tarihî voyvodalıkları olan Eflak ve Boğdan düzenlenen seferler neticesinde önce haraca bağlanmış, Fatih Sultan Mehmed zamanında ise kesin olarak hâkimiyet altına alınmıştır. Dört asırdan uzun bir süre elde tutulan Eflak ve Boğdan, Balkanlardaki genel idare anlayışından farklı bir metotla merkezî idareye bağlı otonom yapılar olarak konumlandırılmıştır. 
 Ancak XVIII. Yüzyıldan itibaren gerek idarede yaşanan aksaklıklar ve gerekse Rusya ile yaşanan savaşlar bu beylikler üzerindeki Osmanlı hâkimiyetini önemli derecede zayıflatan gelişmeler olmuştur. Bunlara ilaveten beyliklerden yükselen birlik yanlısı politik hareketlerin de etkisiyle XIX. Yüzyılın ikinci yarısında ilk önce Tuna prenslikleri tek bir idare altında birleşmiş, sonrasında da bağımsız Rumen devleti tesis edilmiştir. 
 Söz konusu çalışma Eflak ve Boğdan beyliklerinin kesin bir şekilde birleşmesini sağlayan ve ileride bağımsız Romanya’nın ilk kralı unvanını kazanacak olan Alman Prensi Carol’un ülkenin başına geçiş sürecini Osmanlı basınında yer alan haberler ekseninde ele almaktadır.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365672","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Malkara Rüştiye Mektebi","authors":"Sezai ÖZTAŞ","doi":"10.32953/abad.1350134","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1350134","url":null,"abstract":"Eğitim, milli aidiyet duygusunun gelişiminde katkı sağlamakla beraber toplumların geleceğini tayin etmek yönüyle bir fener görevi görmektedir. Bu görev, Osmanlı Devleti’nin klasik döneminde hem doğuyu hem de batıyı aydınlatırken değişen dünya düzeni modernleşme ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Nitekim Osmanlı Devleti, eğitimin öneminin her zaman farkında olmuş ve artan savaş mağlubiyetlerini kapatmak amacıyla XVIII. yüzyıldan itibaren bu alanda reformlar yapmaya da özen göstermiştir. Atılan adımlarla eğitim kademeli hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu kademelerden birisi de Sultan II. Mahmud tarafından açılan rüştiyeler olmuştur. Açılan, bu statüdeki kurumların amacı esasen öğrencilerin idadiye daha iyi hazırlanmasını temin etmektir. II. Mahmud döneminde sınırlı sayıda da olsa, 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile nüfusu 500 haneyi aşan yerlerde rüştiyelerin açılması zorunlu kılınarak, taşrada da yaygınlaşması sağlanmıştır. Taşrada açılan rüştiyelerden birisi de Malkara’da açılan Malkara Mekteb-i Rüştiyesi’dir. Bu çalışmada Malkara Mekteb-i Rüştiyesi arşiv belgeleri ve maarif salnamelerine göre incelenmiştir. Malkara’da açılan bu rüştiye, kazada bulunan sakinler tarafından yapılmış olup, bölgenin eğitim ve öğretime vermiş olduğu önemi göstermesi bakımından da önem arz etmektedir.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365668","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"KÜLTÜREL HUMOR ve EMİR KUSTURICA SİNEMASI","authors":"Mustafa SÖZEN","doi":"10.32953/abad.1332060","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1332060","url":null,"abstract":"Bu makale, kültürel humor ve Emir Kusturica sineması arasındaki bağıntıların panoramik bakış altında ele alınıp değerlendirilmesi üzerine kurulmuştur. Çalışmanın giriş bölümünde mizah, estetik deneyim ve Balkan kültürü arasındaki ilişkilere değinilmiş, bir sonraki kısımda Emir Kusturica sinemasının ana özellikleri belirtilmiş ve son kısımda da onun filmografisinin en önemli dokuz filmi ele alınarak daha yakın plandan bakılmaya çalışılmıştır. Humor olgusu son tahlilde kültürel insan deneyimidir ve bunun nedeni de mizahın dil ve kültürel dokuya derinden bağlı oluşudur. Humor, sanatsal biçimlerde (özellikle dramatik olanlarda), bireysel ahlaksızlıkların, kötülüklerin ya da eksikliklerin bazı zamanlarda alay, ironi, parodi veya başka yöntemlerle kınanması için kullanılan bir araç niteliği taşır. Balkan coğrafyası kültürel humor bağlamında ele alındığında onun kendine özgülüğü hemen fark edilir. Balkan toplumu, mizah olgusunu hayatın doğal bir özelliği olarak görme ve mümkün olan her zaman/mekânda kullanmaya eğilimlidir. Emir Kusturica sineması da bu bağlamda özel bir yere sahiptir. Onun filmleri kendi coğrafyasında kök salmış humor’u, kelimenin tam anlamıyla insanların yaşam praksisiyle sorunsuz bir şekilde birleştiren yaratımlardır. Kusturica Balkan zihniyetini humor prizması aracılığıyla yansıtırken, ideolojik yanlışları ve bu toplumların totaliter ruha tepkimelerini alegoriler üzerinden de eleştirir. Bu da onun filmlerindeki humor öğesinin taşıdığı rolün sadece eğlence değil, düşünsel temelli bir sanat olarak da öne çıkmasını yaratır.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"48 4","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365674","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Ömer Seyfettin'in Milliyetçilik Anlayışının Bağlamı, İçeriği ve Temel Motifleri","authors":"Aydoğan KUTLU","doi":"10.32953/abad.1333072","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1333072","url":null,"abstract":"Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde, farklı ideolojilerin rekabet içinde farklı siyasal, toplumsal, kültürel ve hatta iktisadi çözüm önerileri geliştirdiği bir bağlamda yazan Ömer Seyfettin, 20. yüzyıl boyunca en önde gelen hikâyecilerden biri olmuştur. Fazlasıyla döneminin koşulları içinde düşünen ve yazan bir yazarın niçin Cumhuriyet Türkiyesi’nin en önemli, en saygın yazarlarından biri haline geldiği sorusunu kalkış noktası alan bu çalışma, yanıtın edebiyattan çok siyasette, daha açıkçası yazarın milliyetçi ideolojisinde yattığını kabul etmektedir. Bu bağlamda Ömer Seyfettin’in milliyetçilik anlayışını ele alan çalışma, onun aslında dönemsel ihtiyaçlar içinde beliren kavramlarının ve temalarının kendi iç bütünlüğünü ve çelişkilerini araştırmaktadır. Bu bağlamda tarihsel arka planda Osmanlı İmparatorluğu’nun geçirdiği dönüşüm ve Balkan milliyetçiliklerinin gelişerek zafere ulaşması yer alırken; onların tepkisel yansıması olarak ırka ve kana vurgu yapan, devlet karşısında bireyi önemsizleştiren, vatan kavramı belirsiz ama milletler arasında Sosyal Darwinist bir rekabeti ve her milletin kendi mefkûresini gerçekleştirmek için mücadelesini meşrulaştıran bir milliyetçilik vücut bulmaktadır. Bu milliyetçilik anlayışının kendi çelişkilerine ışık tutabilmek için ise kadın, din ve dil gibi kamusal tartışmalardaki yaklaşımları incelenmektedir. Bu konular, farklı ideolojilerin kesişim alanında yer aldığı için ideolojik savrulmaların daha net görülmesini sağlamaktadır. Nihayetinde çalışma, Ömer Seyfettin’in milliyetçiliğinin özgün vurgularına ve çelişkilerine karşın, milliyetçiliği geniş kitlelere basitleştirerek sunmayı başardığı için kanonik olmayı başardığı savıyla sona ermektedir.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365669","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"RUMELİ’DE KURULAN İLK OSMANLI ŞEHRİ: KURULUŞUNDAN XVI . YÜZYIL SONLARINA KADAR ŞEHR-İ ERGENE","authors":"Hacer ATEŞ","doi":"10.32953/abad.1347575","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1347575","url":null,"abstract":"Osmanlılar Rumeli’ye geçtikten sonra iskân faaliyetleri neticesinde mevcut Bizans şehirlerini geliştirmişlerdir. İlerleyen zaman içinde Rumeli coğrafyasında yeni şehirler de kurulmuştur. Rumeli’de Osmanlılar tarafından kurulan ilk şehir olma özelliğini taşıyan Ergene şehri Sultan II. Murad’ın Ergene Nehri üzerinde yaptırdığı taş köprü etrafında kurulmuş bir yerleşim ünitesidir. XV. yüzyılda Ergene olan ismi buradaki XVI. yüzyılda köprüye istinaden Cisr-i Ergene da anılmaya başlanmış, XIX. yüzyılda ise Uzunköprü ismini almıştır. Ergene şehri taş köprü civarında yine Sultan II. Murad’ın yaptırdığı imaret ve diğer vakıf yapıları etrafında gelişme göstermiştir. Vakıf yapıları bu Bu çalışmada öncelikli olarak tahrir defterleri ve muhtelif arşiv vesikaları incelenerek Osmanlı döneminde Rumeli’de bir şehrin oluşum ve şehirleşmenin hangi unsurlar çerçevesinde geliştiği Ergene şehri özelinde ele alınacaktır.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"367 2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365670","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı’da Nüfus ve Beşerî Sermaye: Selanik Örneği","authors":"Kazım BAYCAR, Ömer Faruk METE","doi":"10.32953/abad.1350864","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1350864","url":null,"abstract":"Tarihsel bağlamda nüfus çalışmaları akademi dünyasında gün geçtikçe daha fazla ilgi görmeye başlayan bir alan haline gelmiştir. Bu çalışma tarihsel demografi kapsamında on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun en gözde vilayetlerinden biri olan Selanik’in demografik yapısını incelemeyi amaçlamaktadır. Selanik bu dönemde ticaretin hakim olduğu bir liman kenti olduğu kadar, farklı dinî ve etnik aidiyetlere mensup insanların da bir arada yaşadığı bir kent olması yönüyle pek çok çeşitliliği içinde barındırmaktaydı. Kentin bu özelliği çalışmamızın konusunu oluşturmasında etken olmuştur. Makalemizin veri kaynakları Selanik kentinde yaşayan insanların sayısı, yaşları ve fiziksel özellikleri kadar bu değişkenlerden hareketle türeteceğimiz beşerî sermaye verileri oluşturmaktadır. Söz konusu veriler Tanzimat'ın başından itibaren imparatorluğun birçok bölgesinde tutulan nüfus kayıtlarından biri olan 1841 tarihli Müslim ve gayrimüslim nüfus defterlerinden elde edilmiştir. İçerik itibarıyla son derece zengin niteliğe sahip bu defterler Selanik’te her bir erkek hane reisinin ismi, şöhreti, fiziksel özellikleri, yaşları, meslekleri, erkek çocuk sayısı ve engellilik durumları gibi bilgiler sunmaktadır. Oluşturduğumuz veri kümesinden hareketle Selanik nüfusunun temel özellikleri farklı toplumsal bileşenler arasında mukayeseli bir biçimde değerlendirilecektir.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"10 5","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365671","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"FATİH SULTAN MEHMED’İN EFLÂK PRENSİ III. VLAD DRAKULA (KAZIKLI VOYVODA) İLE OLAN MÜCADELESİ","authors":"Yusuf HEPER","doi":"10.32953/abad.1343458","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1343458","url":null,"abstract":"Eflâk Prensi Vlad Țepeş, Sigishoara kentinde 1431 yılında dünyaya geldi. Çocukluk yılları Transilvanya’da geçti. Daha sonra babasının Edirne’ye gelerek iki oğlunu rehin bırakmasıyla birlikte onun Anadolu topraklarında 6 yıl süren esaret hayatı başladı. 1448 yılında yakaladığı ilk fırsatta Osmanlı desteğiyle Eflâk voyvodası oldu. Ne var ki kuzeni II. Vladislav’ın Eflâk’a gelişiyle Boğdan’a geçti. Bir süre sonra Macar desteğiyle ikinci kez Eflâk voyvodalığına geçerek bu sefer silahlarını Osmanlı’ya karşı doğrulttu. Vlad Țepeş, Osmanlı’ya ödemesi gereken yıllık haracı göndermediği gibi Tuna Yalılarında bulunan Türk köy ve kasabalarını ateşe verdi. Bunun üzerine sultan Mehmed büyük bir orduyla Eflâk seferine çıktı. O, güçlü olan rakibinin karşısına çıkmaktansa stratejik geri çekilme yöntemiyle Fatih’i durdurmayı denedi. Hatta sultan Târgovişte’ye gelmezden evvel bir gece baskınıyla onu öldürmeyi dahi planladı. Ancak Fatih, Eflâk ordusuyla karşılaşmayınca onun yerine voyvodalığı kardeşi Radu’ya verdi","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365675","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"TÜRKİYE’DE CUMHURİYET FİKRİNİN GELİŞİMİ VE CUMHURİYET’İN İLANI SÜRESİNDE YAŞANAN FİKRİ TARTIŞMALAR","authors":"Saniye VATANDAŞ, Celalettin VATANDAŞ","doi":"10.32953/abad.1351235","DOIUrl":"https://doi.org/10.32953/abad.1351235","url":null,"abstract":"Etkisini her geçen gün daha çok hissettiren yasal, askeri, siyasi, ekonomik, kültürel alandaki sorunları, Avrupa’da oluşan ve gelişen sistemi farklı boyutlarıyla ve miktarlarıyla da olsa model alarak çözüme kavuşturma biçiminde başlayan Türk modernleşmesi, zaman içerisinde gelişip olgunlaşmış, bu olgunlaşma sürecinin önemli aşamaları olan Tanzimat ve Meşrutiyet eşiklerini takiben en önemli aşamasına 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet sistemine geçerek sahip olmuştur. Sürecin en önemli konu başlıklarından birini, siyasal sistemin niteliği sorunu oluşturmuştur. Tanzimat döneminde başlayan ve zaman içerisinde daha da belirgin hale gelen siyasal sistemi önceleri revize etme, sonraları ise değiştirip yenisini inşa etme yönünde gelişen fikri çabalar, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 29 Ekim 1923 günü fiili bir devrime dönüşmüştür. Fakat Cumhuriyet’in ilan ediliş biçimi ve Cumhurbaşkanının yetkileri konusu, süreç içerisinde önemli fikri tartışma ve çatışmalara yol açmıştır. Cumhuriyet’in ilanından birkaç ay önce başlayan fikri tartışma ve çatışmalar, Cumhuriyet’in ilanı ile en üst düzeyine erişmiştir. Bu araştırma Cumhuriyet’in ilanını ve bu süreçte yaşanan fikri tartışma ve çatışmaları konu edinmektedir. Cumhuriyetin ilanı öncesinde ve ilanı sonrasında yaşanan fikri tartışma ve çatışmalar eşliğinde söz konusu ilanın gerçekleşme süreci detaylı bir şekilde tespit edilmeye çalışılmıştır. Konu, başta dönem gazetelerinde yer alan makaleler, haberler ve duyurular olmak üzere dönem resmî belgeleri, beyanatları, Meclis tutanakları eşliğinde incelenmiştir.","PeriodicalId":474865,"journal":{"name":"Anadolu ve balkan araştırmaları dergisi","volume":"2 4","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135365673","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}