{"title":"Female Urban Consciousness and Fosforlu Cevriye as a Flaneuse Novel","authors":"Esen Kara","doi":"10.32600/huefd.1169166","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1169166","url":null,"abstract":"Bu makale, Suat Derviş’in, Fosforlu Cevriye (1968) romanında, kadın bedeninin kentle diyaloğundan ortaya çıkan bir yazı estetiği kullanarak, bir modern edebiyat kahramanı olan flanör/flanöz figürüne alternatif bir bakış açısı yarattığını ve bu sayede Türk edebiyatının modern/modernlik imgeleminde gerek biçim gerekse içerik açısından önemli bir yer tuttuğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Derviş, bu romanında, bir flanöz figürü olarak Fosforlu Cevriye karakterini; Charles Baudelaire’in ve Walter Benjamin’in, modernite üzerine yazdıkları metinlerde değindikleri şekilde, kentin kıyısında ve eşiğin ötesinde yürüyen bir kadın olarak tasarlar. Fakat modern edebiyatta kendini yineleyen, kentte yürüyen ayrıcalıklı beyaz erkek formülünden farklı olarak Cevriye, sokak çocuğu, seks işçisi ve kadın olarak kentte var olan ve kentin gerçek bilgisine sahip olan alternatif bir flanöz figürüdür. Karakterin deneyimleri, anıları ve arzularıyla biçim alan roman mekanlarının her biri alternatif kent haritalarına dönüşür. Modern kentin heterojenliğinin ve bireyin tesadüflerle örülü gündelik hayatının romandaki izdüşümü olan bu öznel haritalar kentsel belleğin de harcını oluşturur. Dişil kent bilincinin, merkezi kaydırılmış görme-görülme biçimleri sunduğu romanda, geçirgen ve özgün bir kadın olarak kentte görünür olabilen Fosforlu Cevriye karakteri metnin sınırlarını aşarak dile, kültüre ve hafızaya yerleşir.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69708997","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Sosyoloji Üzerine Sosyolojik Düşünmek: ‘Socius’ Kavramı ve Vadettikleri","authors":"Abdülkadir İnce","doi":"10.32600/huefd.1177281","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1177281","url":null,"abstract":"Sosyoloji modern bir bilim olarak iki yüzyılı aşkın bir tarihe sahip olmasına karşın günümüzde hâlâ konusunun, mahiyetinin, diğer bir ifadeyle neliğinin tartışıldığı bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyolojinin neliği sorusuna kurucu isimlerden çağdaş isimlere kadar birçok sosyolog farklı yanıtlar vermiş; fakat sosyolojinin hâlâ müphem bir kavram ve muğlak bir alan olmasının önüne geçilememiştir. Sosyolojinin konusunun, ilgi alanının ve inceleme nesnesinin net bir şekilde belirlenememesi sosyolojik bilginin dağınık, düzensiz ve parça parça olmasına; bir başka deyişle sağduyu bilgisi hâline gelmesine yol açmıştır. Bu çalışma, sosyolojik bilginin sağduyu bilgisi hâline gelmiş karakterine yönelik eleştirilerden hareketle sosyoloji üzerine bir tür sosyolojik düşünme çabasının ürünüdür. Çalışmada, Bauman’ın sağduyu – sosyoloji arasındaki farklardan yola çıkarak yaptığı açıklamalar temelinde, bilimsel bir etkinlik olarak sosyolojinin sağduyu bilgisi hâline gelmiş sosyoloji pratiklerinden nasıl ayrılabileceğine yönelik teorik bir çerçeve belirlenmiştir. Bu teorik çerçevenin pratikte uygulanabilirliği ise Nilgün Çelebi’nin socius kavramı aracılığıyla değerlendirilmektedir.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47574949","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"The Impact of Newspapers on William Blake’s 'The French Revolution' and 'Tyger'","authors":"Hüseyin Alhas","doi":"10.32600/huefd.1104369","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1104369","url":null,"abstract":"This study explores the impact of newspapers on William Blake’s perception of the French Revolution in the light of archival documents. The Revolution is indeed one of the defining events that deeply influenced the poetry of Blake. However, how the poet learned about the course of the events in France and what his sources were have been a matter of debate. Various studies indicated that the poet followed the turbulent events of the Revolution closely through several sources ranging from the political statements of the politicians to the dinner conversations at Joseph Jonson’s, from newspapers to the sophisticated political works of Thomas Paine and Edmund Burke. Among these sources, the newspapers appear to be the most influential source for Blake due to their accessibility and ability to provide a constant flow of information about the events of the Revolution. Accordingly, focusing on Blake’s The French Revolution (1791) and “Tyger” (1792-93) in the light of the original newspaper documents from British archives, this study hypothesises that the impact of the early phases of the French Revolution on William Blake’s poetry was shaped by the newspapers of the period. Furthermore, the newspapers’ representation of the Revolution as an embracing, liberating and pacifist force had direct impact on Blake’s poetry. After 1793, the Revolution entered into a new bloody phase, also known as The Reign of Terror Period, during which many people, including the members of the monarchy, were executed. This new phase posed threat for the British monarchy; therefore, the newspapers of the period started to employ counter-revolutionary discourse. During this period, Blake continued to use newspapers as a source, however, instead of using the content of the columns directly, he subverted the news by attributing positive connotations to the monstrous image of revolution and revolutionaries.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48479228","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"İ. S. Turgenyev’in 'Birük' Adlı Öyküsü ve “Birük” Sözcüğünün Kökeni Üzerine","authors":"Ümmügülsüm Dohman","doi":"10.32600/huefd.1099451","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1099451","url":null,"abstract":"XIX. yüzyıl Rus edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883), şiir türünde verdiği eserlerle başladığı yazın hayatına düzyazı türüyle devam etmiştir. 1844’lü yıllardan itibaren Sovremennik adlı dergide yayımlanan öyküleri 1852 yılında Avcının Notları adlı öykü derlemesinde birleştirilmiştir. Son halinin yirmi beş öyküyü içerdiği bu derlemede bulunan Birük adlı öykü çalışmamızın konusudur. Çalışmamızın çıkış noktası ise “birük” sözcüğünün kökeni üzerine yapılan çalışmaların bulunmaması ve bu sözcüğün Türk kökenli oluşudur. Buradan hareketle hazırladığımız bu çalışmanın temel amacı Turgenyev’in öyküsüne adını veren “birük” sözcüğünün etimolojisini incelemek, kökeniyle ilgili ileri sürülen tezleri sunmak ve “birük” sözcüğünü Rusça ve Türk dilleri üzerine hazırlanan açıklamalı, etimolojik, deyim sözlükleri temelinde inceleyerek kökenini belirlemek ve bu sözcükle bağlantılı olarak ortaya çıkan deyimleri ve soyadını belirtmektir. Bununla birlikte Turgenyev’in yaşamını, sanatını, Avcının Notları adlı öykü seçkisini ve Birük öyküsünü ana hatlarıyla açıklamaktır. Araştırmamızda kullandığımız etimolojik, morfolojik, fonolojik, karşılaştırma ve betimleme yöntemleri sonucunda “birük” sözcüğünün Türk kökenli bir sözcük olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte Birük adlı öyküde başka Türk kökenli sözcüklerin de bulunduğu görülmüş dolayısıyla Turgenyev’in eserlerinin Rusça söz varlığındaki Türk kökenli sözcükleri göstermesi bakımından incelenebileceği önerilmiştir.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69708859","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Türkiye’de Yaratıcı Sınıfın Yükselişi","authors":"Orhan Samet Pençe, Serkan Coşkun","doi":"10.32600/huefd.1142900","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1142900","url":null,"abstract":"İletişim ve bilişim teknolojilerinin yükselişi günümüz toplumlarının tüm hayat alanlarında bilgiye dayalı bir yapılaşmanın gelişmesine yol açarken, “yaratıcılığın” ise bu oluşumun başat değeri olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Bu durum çalışma ilişkileri ve meslek yapılarında da büyük değişikliklere neden olmuştur. Bu çerçevede yeni sosyal ekoloji düzeninin mesleki örgütlenme, istihdam ve nihayetinde toplumsal tabakalaşma tasarımının temel belirleyicisinin emek değerden bilgi değere kaydığı görülmektedir. Sosyal bilimler literatüründe bu yeni düzenin en üst konumuna bilişsel ve sosyal becerilerini kullanarak anlamlı yeni biçimler üreten, girişimci ve sembolik becerilere sahip aktörler yerleştirilmektedir. Bu kategoride konumlandırılanlar ise “yaratıcı sınıf” olarak kavramsallaştırılmaktadır. Bu kapsamda çalışmada Türkiye'de yaratıcı sınıfın yükselişi ve tarım, işçi ve hizmet sektörlerindeki mesleki konumlanma eğilimleri incelenmiştir. Böylece sektörlere göre farklılaşan istihdamın genel görünümü üzerinden Türkiye'nin bilgi toplumu olma yolunda kat ettiği mesafeyi anlamak amaçlanmıştır. Bu amaçla Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) Türkiye'de 2004-2020 yılları arasındaki istihdama ilişkin veri setleri kullanılmış ve betimsel tarama modeli kullanılarak yaratıcı sınıfın durumu, çalışanların sektörel dağılımı ve gelirleri incelenmiştir. En çarpıcı bulgular şu şekilde özetlenebilir: (1) Yaratıcı sınıf, 2014 yılında genel istihdam oranında son sırada yer alırken, 2020 yılında ikinci sıraya yükselmiştir. (2) 2005-2020 yılları arasında tarım sektörü istihdam içerisindeki payı açısından son sıraya gerilemiştir. (3) Yıllar geçtikçe yaratıcı profesyonellerin oranı azalırken süper yaratıcı çekirdeklerin oranı artmıştır. (4) 2005-2020 yılları arasında en çok kazanan yaratıcı sınıf olmuştur. (5) Bununla birlikte, işçi sınıfı, yıllar içinde ortalama yıllık kazançta en yüksek artışı yaşamıştır.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69708942","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Edward Bond’s Theatrical Dystopias: 'The Chair Plays'","authors":"Tugba Aygan","doi":"10.32600/huefd.1112045","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1112045","url":null,"abstract":"İki Dünya Savaşı, nükleer soykırımlar, Nazi Almanyası ve Stalinist Rusya’nın totaliter rejimlerinin yarattığı atmosfer gibi olumsuzluklarla şekillenen distopya yazını, yirminci yüzyılın en önemli türlerinden biri haline gelir. Yazıldığı dönemin karamsar atmosferini yansıtan distopik eserler, baskı ve huzursuzluklarla dolu, tatmin edici olmayan bir geleceğin portresini sunmayı amaçlar. Distopya, ortaya çıkışından bu yana roman türünde öne çıksa da, yüzyılın sonlarına doğru İngiliz tiyatrosu da distopyaya açılır. Oyunlarındaki şiddet betimlerinin yanı sıra modern drama ve toplum hakkındaki radikal açıklamaları nedeniyle çağdaş İngiliz tiyatrosunun kötü çocuğu olarak anılan Edward Bond, The War Plays (1985, Savaş Oyunları) ve The Chair Plays (2000, Sandalye Oyunları) üçlemeleriyle İngiliz tiyatrosuna ilk teatral distopyaları kazandırır. Tiyatronun toplumsal değişime yönelik bilinci harekete geçirmesi gerektiği görüşünü savunan Bond, bu amaçla oyunlarında yoğun bir şekilde sosyal ve politik konulara eğilir. Bu çalışmanın amacı, içerik ve tema bakımından benzer tek perdelik oyunlardan oluşan Sandalye Oyunları üçlemesini bir distopya örneği olarak tartışmaktır. Baskıcı rejimler, kendi hayatları üzerinde söz sahibi olamayan kimsesiz insanlar, yaşamların her anına nüfuz etmiş korku ve huzursuzluk hâli gibi distopik ögeler üçlemenin her oyununda merkezdedir. Yakın bir geleceğin portresini sunan oyunlar, oldukça kasvetli ve mutsuz bir gelecek öngörüsünde bulunarak toplumları bu tür muhtemel senaryolara karşı uyarır ve teatral birer distopyaya dönüşür.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69709105","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Forensic Manipulation Analysis on Digital Audio Recordings","authors":"Erkan Burucu","doi":"10.32600/huefd.1106795","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1106795","url":null,"abstract":"Bu çalışmada ses kayıtları üzerinde yapılan manipülasyonların belirlenebilmesi için analiz edilmesi gereken görsel-işitsel ve dilbilimsel parametreler tasnif edilerek açıklanmış ve adli amaçlı yapılan incelemelere nasıl katkı sağlayacağı üzerinde durulmuştur. Ortaya konulan parametrelerle oluşturulan inceleme formu ile ses kayıtları üzerinde yapılmış olan manipülasyonların tespitinde etkin bir yöntemin ortaya konulması amaçlanmıştır. Önerilen yöntem, kesme (X), kopyalama (C) ve karıştırma (M) yöntemleriyle manipülasyon yapılarak, anlam bütünlüğü bozulmuş test kayıtları üzerinden sınanmıştır. Araştırmaya incelemeci olarak katılan ses inceleme alanında uzman gönüllü katılımcılardan, önerilen yöntemdeki parametrelerle oluşturulmuş inceleme formu aracılığı ile manipüle edilmiş test kayıtları üzerinde inceleme yapmaları istenmiştir. Katılımcılarca belirlenen bulgular üzerinde yapılan analizler sonucunda; katılımcıların önerilen yöntem ile test kayıtlarındaki manipülasyonların belirlenmesine yönelik bulgular elde ettiği görülmüştür. Karıştırma ve kopyalama yöntemiyle yapılan manipülasyonlarda katılımcılarca tespit edilen bulgu sayısının, kesme yöntemiyle yapılan manipülasyonlara nazaran daha yüksek olduğu görülmüştür. Öte yandan bu fark görsel ve işitsel incelemede görülürken, dilbilimsel incelemede görülmemektedir. Bu nedenle gerek kesme yöntemiyle gerekse diğer yöntemlerle yapılan manipülasyonların belirlenmesinde dilbilimsel inceleme ile elde edilen bulguların önerilen yöntemin tutarlılığına önemli katkılar sağladığı sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69709030","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 'Deli Filozof' Adlı Romanında Toplumu Aydınlatma Girişimleri","authors":"Ali Algül","doi":"10.32600/huefd.1099597","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1099597","url":null,"abstract":"Aristoteles Poetika adlı eserinde katharsis kavramını merkeze alarak tiyatronun insanları duygularından arındırmada, eğlendirmede ve eğitmede oynadığı rol üzerinde durur. Aristoteles’in görüşleri sonraki dönemlerde tiyatro sanatının dışında diğer yazın türleri için de bir kurala dönüşür. Halkı eğlendirerek eğitme anlayışı Batı’da XIX. yüzyıla kadar devam eder. Türkiye’de ise yazının toplumu eğitmedeki önemi çağdaşlaşmanın başladığı Tanzimat yıllarında fark edilir. Dönemin aydınları roman, tiyatro ve öykü gibi yazınsal türleri memleketi gerilikten, gericilikten kurtarmak için kullanır. Böylece diğer alanlarda olduğu gibi yazında da bir aydınlanma devinimi ortaya çıkar. Tanzimat’ın ilk yıllarında başlayan ve 1870’lerde ivme kazanan Türk aydınlanması, II. Abdülhamit döneminde yavaşlasa da sürer. Ağır bir sansürün gölgesinde yazarların yapıt verdiği “İstibdat Devri”nde romancılığa başlayan Hüseyin Rahmi, teokratik devlet anlayışından laik Cumhuriyet’e geçiş sırasında ve sonrasında yazdığı romanlarıyla Türk ulusunu dogmatik zihniyetten, gericilikten, hurafelerden arındırmaya çalışır. Bu gayretlerinin en önemli göstergelerinden biri de bu çalışmanın konusu olan Deli Filozof’tur. 1930’ların başında kaleme aldığı yapıtında Hüseyin Rahmi, Cumhuriyet rejiminden de güç alarak okuru; din, yazgı, ekonomi, eğitim, kinin ve cinayetin yanlışlığı, bilgisizliğin doğurduğu olumsuz sonuçlar gibi farklı konularda aydınlatmak ister. Çalışmada Hüseyin Rahmi’nin aydınlanma düşüncesini vermek için ele aldığı konuları başarılı bir biçimde temalaştırıp temalaştırmadığı açığa çıkarılmaktadır.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47360665","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"A Sociological View of the Family on the Basis of the Traditional-Modern Dichotomy: Peyami Safa's Novel 'Canan'","authors":"Ezgi Hazal Turhan","doi":"10.32600/huefd.1081554","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1081554","url":null,"abstract":"Aile kurumu insanlık tarihinin en başından beri varlığını sürdüren yegâne oluşumlardan biridir. Toplumsal hayatın dinamik bir yapıya sahip olması toplumun bütün kurumlarının zaman içinde değişmesine neden olmuştur. Aile kurumu da diğer kurumlarda olduğu gibi birçok yapısal değişikliğe uğramıştır. Ancak aile, geçirdiği tüm değişimlere rağmen günümüze kadar ulaşabilme yeteneğine sahip olmuştur. Diğer toplumsal oluşumlardan onu ayıran en önemli özelliği ise bireylerin doğduğu ve sosyalizasyon sürecine hazırlandığı ilk topluluk/grup olmasıdır. Bu nedenle aile, birçok bilim dalının ilgisini çekmiş ve üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu bilim dallarından biri ise sosyolojidir. Sosyolojinin alt dallarından biri olan aile sosyolojisi; aileyi, aile tiplerini, ailenin kültürel arka planını ve aileye ait tüm özellikleri mercek altına almaktadır. Türkiye’de yapılan aile çalışmalarının birçoğu ise ailenin Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma hareketleri sonrası geçirdiği değişimlere odaklanmaktadır. Bu bağlamda, Peyami Safa'nın Canan romanında öne çıkan evlilik, boşanma, kadın ve erkeğin aile içindeki durumu, nitel araştırma yöntemlerinin bir parçası olan doküman analizi yöntemi ile çeşitli temalara ayrılarak incelenmiş ve analiz edilmiştir.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69709281","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Mehmet Celâl’in Manzum Tarihleri ve İstanbul’un Fethine Dair","authors":"İ. Avcı","doi":"10.32600/huefd.1135296","DOIUrl":"https://doi.org/10.32600/huefd.1135296","url":null,"abstract":"Kaynaklarda “ara nesil şairi” olarak anılan Mehmet Celâl, yaşadığı dönemin tanınmış simalarından biridir. Mehmet Celâl’in şiir, hikâye, roman, makale ve tenkit gibi türlerde birçok eseri vardır. Bunlar içinde 1891-1895 yılları arasında, bir seri hâlinde yazdığı manzum tarihleri önemli bir yere sahiptir. Muallim Nâcî’nin etkisiyle yazdığı ortalama 150-300 beyitlik bu kısa mesnevilerde Osmanlı tarihini ve padişahlarını anlatan şair şu isimlere yer vermiştir: Osman Gazi, Orhan Gazi, I. Murat, I. Bayezit, Çelebi Mehmet, II. Murat, Fatih, II. Bayezit, Yavuz, Kanuni, II. Selim ve III. Mehmet. Şairin bu 12 eser haricinde bir iki eksik dışında II. Abdülhamit’e kadar geçen Osmanlı padişahlarını anlattığı Selâtîn-i Âl-i Osmân ve Merhûm Muallim Nâcî’nin Selimiyye’sini Terbi başlıklı şiirleri ile II. Abdülhamit, 1897 Türk-Yunan Savaşı ve Gazi Osman Paşa hakkında yazılmış eserleri varsa da ilk 12 şiir kapsam ve bütünlük olarak diğerlerinden biraz daha farklıdır. Bu çalışmada şairin sözü edilen bu manzum tarihleri konu edilecek ve ardından bir örnek olarak Fâtih Sultân Mehmed-i Sânî Yâhûd İstanbul Fethi adlı şiiri üzerinde durulacaktır.","PeriodicalId":30677,"journal":{"name":"Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69708877","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}