宗教思维的可能性与困难

Rafiz Manafov
{"title":"宗教思维的可能性与困难","authors":"Rafiz Manafov","doi":"10.15745/da.1181538","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu çalışma, İslam dini düşüncesinin rasyonelleşme sürecinin olanak, ihtiyaç ve zorluklarını tartışmayı amaçlamaktadır. İslam düşüncesinin inanç ve akıl ya da dinsel ve düşünsel boyutları arasındaki ilişkiler konusu her zaman güncel olmuştur. Bazen bu iki boyut birbiriyle özdeşleştirilmiş veya tamamen ayrıştırılmış, bazen de aralarındaki farklılıklar ön plana çıkarılarak değerlendirilmiştir. Özellikle vahye dayalı dinler söz konusu olduğunda dinin ilahî boyutunu anlamak için onun inanç unsurları daha çok tartışmaların merkezinde yer almıştır. Dinin düşünce boyutuna gelince, beşeri unsurlar içermesi dolayısıyla inancın tarihsel zemini, sosyolojik gerçekliği ve hatta coğrafi koşulları sorgulamalardan kendisini kurtaramamıştır. Akıl (rasyonalist boyut) ve inanç (dini boyut) arasındaki farklılıklar söz konusu olunca, özellikle dini kaygılarla ve bazen de epistemik nedenlerle tartışma kaçınılmaz olmuştur. İlâhi din(ler)in insan çabalarıyla şekillenen felsefe ve akılla ilişkisi, dinin zaman içerisinde kazandığı rasyonel boyutlar hiç de her zaman tekdüze bir şekilde kabul görmemiştir. Bu unsurların aklileşme ile ilişkisi bazen olumlu, bazen de engelleyici olmuştur. Şöyle ki, bazen dinlerin ortaya çıkış koşulları, hitap ettiği toplumun inanç ve alışkanlıkları, doğduğu coğrafyanın özellikleri, siyasi ve kültürel olaylar dinin rasyonelleşmesini yavaşlatmıştır. Erken dönem öncesi ve sonrasındaki gelişen bir takım sosyal gerçeklikler ve toplumsal alışkanlıkların neden olduğu sonuçların bilim insanları tarafından çoğunlukla göz ardı edildiği kanaatindeyiz ve bu etkileşimin temel unsurlarından dikkate alınmadığını düşünüyoruz. Çalışmamızın içeriğini ağırlıklı olarak bu gibi tartışmalar teşkil edecektir. \nBunun yanı sıra çalışmamızda, akılcı unsurların dini düşünceye dâhil edilmesi ve rasyonelleştirmeyi hızlandırma açısından erken dönemlerde gerçekleşen fetih faaliyetlerinin ve çeviri hareketlerinin son derece önemli olduğunu göstermeye çalışacağız. Makalemizde aynı zamanda, yeni fethedilen önemli bilim ve felsefe merkezlerinin, dini düşüncenin rasyonelleşmesi için yeni ihtiyaçlar ve fırsatlar yarattığını savunuyoruz. Kanaatimizce, Kur’an'ın bilime teşvik ve yönlendirmesi de bilginin yaygınlaşmasını ve bilimsel etkileşim sürecine zemin hazırlamış ve rasyonelleşme sürecini kolaylaştırmıştır. Bu işbirliğine, tarihsel olarak cahiliye (ümmi) özelliği taşıyan Arap toplumunun bilimsel merakı da eklenmiş ve onların da bilimsel faaliyetlere katılımını sağlamıştır. Bu gibi olumlu katkıların yanı sıra, İslam öncesi toplumsal yaşam biçimleri ve zihinsel alışkanlıklar da rasyonelleşme sürecinin önündeki engeller olarak görülmektedir. Çalışmamızda, Arap toplumunun yazılı bir kültüre sahip olmayışının bilgi aktarım hızını yavaşlattığını ileri sürüyoruz. Şöyle ki, erken dönemlerde yazının yaygın olmamasının dini konuları felsefî formülasyonlarla kavramsal düzeyde ifade etme işini zorlaştırmış ve kendisinden sonraki dönemler için birçok tartışmanın nedeni olmuştur. Böylece rasyonelleşme sürecinin bahsi geçen bütün imkân, ihtiyaç ve fırsatlarına rağmen, yukarıdaki sosyo-psikolojik nedenlerle zorlu bir dönem olduğu anlaşılmaktadır. \nBu çalışmamızda İslam dininin ortaya çıkışından kısa süre sonra içsel ve dışsal nedenlerle, kimi zaman pratik-pragmatik bir zorunluluk olarak, kimi zaman da zaten kutsal metnin kendi buyruğunun gereği olarak aklîleşme sürecinin imkân, ihtiyaç ve zorluklarını belirlemeye çalışacağız. İslam öncesi gerek felsefî düşünüşün, gerekse de Arap zihin yapısının, dünya görüşünün ve dilsel ifadelerinin İslam düşüncesinin hem imkânı ve engelleyici unsuru olduğunu düşünüyoruz. Rasyonelleşme sürecindeki tartışmalı bir kavram olarak akla yaklaşımın, toplumsal ihtiyaçtan ve dinî inançtan ileri gelen nedenlerle farklı ele alındığı kanaatindeyiz. Bu durum bazen akılsal düşünceni temsil eden rasyonalist düşünürlerden dinsel kaygılarla kuşkulanmayı gerektirmiş, , zaman zaman da onların tenkit, hatta tekfir edilmelerine sebep olmuştur. Bu yaklaşımın temelinde genellikle dini endişelerin olduğu bir gerçektir ve dinsel kaygılarla eleştiren düşünürlerden birkaç örnekle bahsedeceğiz. Çalışmamızda, rasyonelleşme sürecinin erken dönemlerinde yaşanan sorunlarla sınırlı kalmaya çalışsak da, gerekli gördüğümüzde antik ve ortaçağ döneminin kimi yazarlarına da başvurduk.","PeriodicalId":32322,"journal":{"name":"Dini Arastirmalar","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Dinsel Düşüncenin Rasyonelleşme İmkanı ve Zorlukları\",\"authors\":\"Rafiz Manafov\",\"doi\":\"10.15745/da.1181538\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Bu çalışma, İslam dini düşüncesinin rasyonelleşme sürecinin olanak, ihtiyaç ve zorluklarını tartışmayı amaçlamaktadır. İslam düşüncesinin inanç ve akıl ya da dinsel ve düşünsel boyutları arasındaki ilişkiler konusu her zaman güncel olmuştur. Bazen bu iki boyut birbiriyle özdeşleştirilmiş veya tamamen ayrıştırılmış, bazen de aralarındaki farklılıklar ön plana çıkarılarak değerlendirilmiştir. Özellikle vahye dayalı dinler söz konusu olduğunda dinin ilahî boyutunu anlamak için onun inanç unsurları daha çok tartışmaların merkezinde yer almıştır. Dinin düşünce boyutuna gelince, beşeri unsurlar içermesi dolayısıyla inancın tarihsel zemini, sosyolojik gerçekliği ve hatta coğrafi koşulları sorgulamalardan kendisini kurtaramamıştır. Akıl (rasyonalist boyut) ve inanç (dini boyut) arasındaki farklılıklar söz konusu olunca, özellikle dini kaygılarla ve bazen de epistemik nedenlerle tartışma kaçınılmaz olmuştur. İlâhi din(ler)in insan çabalarıyla şekillenen felsefe ve akılla ilişkisi, dinin zaman içerisinde kazandığı rasyonel boyutlar hiç de her zaman tekdüze bir şekilde kabul görmemiştir. Bu unsurların aklileşme ile ilişkisi bazen olumlu, bazen de engelleyici olmuştur. Şöyle ki, bazen dinlerin ortaya çıkış koşulları, hitap ettiği toplumun inanç ve alışkanlıkları, doğduğu coğrafyanın özellikleri, siyasi ve kültürel olaylar dinin rasyonelleşmesini yavaşlatmıştır. Erken dönem öncesi ve sonrasındaki gelişen bir takım sosyal gerçeklikler ve toplumsal alışkanlıkların neden olduğu sonuçların bilim insanları tarafından çoğunlukla göz ardı edildiği kanaatindeyiz ve bu etkileşimin temel unsurlarından dikkate alınmadığını düşünüyoruz. Çalışmamızın içeriğini ağırlıklı olarak bu gibi tartışmalar teşkil edecektir. \\nBunun yanı sıra çalışmamızda, akılcı unsurların dini düşünceye dâhil edilmesi ve rasyonelleştirmeyi hızlandırma açısından erken dönemlerde gerçekleşen fetih faaliyetlerinin ve çeviri hareketlerinin son derece önemli olduğunu göstermeye çalışacağız. Makalemizde aynı zamanda, yeni fethedilen önemli bilim ve felsefe merkezlerinin, dini düşüncenin rasyonelleşmesi için yeni ihtiyaçlar ve fırsatlar yarattığını savunuyoruz. Kanaatimizce, Kur’an'ın bilime teşvik ve yönlendirmesi de bilginin yaygınlaşmasını ve bilimsel etkileşim sürecine zemin hazırlamış ve rasyonelleşme sürecini kolaylaştırmıştır. Bu işbirliğine, tarihsel olarak cahiliye (ümmi) özelliği taşıyan Arap toplumunun bilimsel merakı da eklenmiş ve onların da bilimsel faaliyetlere katılımını sağlamıştır. Bu gibi olumlu katkıların yanı sıra, İslam öncesi toplumsal yaşam biçimleri ve zihinsel alışkanlıklar da rasyonelleşme sürecinin önündeki engeller olarak görülmektedir. Çalışmamızda, Arap toplumunun yazılı bir kültüre sahip olmayışının bilgi aktarım hızını yavaşlattığını ileri sürüyoruz. Şöyle ki, erken dönemlerde yazının yaygın olmamasının dini konuları felsefî formülasyonlarla kavramsal düzeyde ifade etme işini zorlaştırmış ve kendisinden sonraki dönemler için birçok tartışmanın nedeni olmuştur. Böylece rasyonelleşme sürecinin bahsi geçen bütün imkân, ihtiyaç ve fırsatlarına rağmen, yukarıdaki sosyo-psikolojik nedenlerle zorlu bir dönem olduğu anlaşılmaktadır. \\nBu çalışmamızda İslam dininin ortaya çıkışından kısa süre sonra içsel ve dışsal nedenlerle, kimi zaman pratik-pragmatik bir zorunluluk olarak, kimi zaman da zaten kutsal metnin kendi buyruğunun gereği olarak aklîleşme sürecinin imkân, ihtiyaç ve zorluklarını belirlemeye çalışacağız. İslam öncesi gerek felsefî düşünüşün, gerekse de Arap zihin yapısının, dünya görüşünün ve dilsel ifadelerinin İslam düşüncesinin hem imkânı ve engelleyici unsuru olduğunu düşünüyoruz. Rasyonelleşme sürecindeki tartışmalı bir kavram olarak akla yaklaşımın, toplumsal ihtiyaçtan ve dinî inançtan ileri gelen nedenlerle farklı ele alındığı kanaatindeyiz. Bu durum bazen akılsal düşünceni temsil eden rasyonalist düşünürlerden dinsel kaygılarla kuşkulanmayı gerektirmiş, , zaman zaman da onların tenkit, hatta tekfir edilmelerine sebep olmuştur. Bu yaklaşımın temelinde genellikle dini endişelerin olduğu bir gerçektir ve dinsel kaygılarla eleştiren düşünürlerden birkaç örnekle bahsedeceğiz. Çalışmamızda, rasyonelleşme sürecinin erken dönemlerinde yaşanan sorunlarla sınırlı kalmaya çalışsak da, gerekli gördüğümüzde antik ve ortaçağ döneminin kimi yazarlarına da başvurduk.\",\"PeriodicalId\":32322,\"journal\":{\"name\":\"Dini Arastirmalar\",\"volume\":\" \",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2022-12-07\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Dini Arastirmalar\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.15745/da.1181538\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Dini Arastirmalar","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15745/da.1181538","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

摘要

本研究旨在探讨伊斯兰教宗教合理化进程的必要性和难点。伊斯兰教的信仰和思想以及宗教和智力层面之间的关系一直在更新。有时这两个维度是分开的或完全分开的,有时它们之间的差异是由前景来评估的。特别是,当谈到一个有前途的宗教时,它的信仰元素被置于更多争议的中心,以了解宗教的规模。随着宗教规模的扩大,五要素并没有回避对信仰历史、社会现实甚至地理环境的质疑。当思想和信仰之间存在差异时,不可避免地会讨论宗教问题,有时还会讨论认识论原因。正如人类努力所表明的那样,宗教的哲学和智慧从未接受宗教的理性维度。这些因素之间的关系有时是积极的,有时是阻碍性的。因此,有时宗教现象减缓了他所拜访的人的信仰和习惯,减缓了他出生的形象的特征,减缓了政治和文化事件中宗教的合理化。Erken dönemöncesi的儿子是一位名叫Geişen bir takım的sosyal gerçeklikler,他是一位杰出的父亲。这就是讨论将如何证明我们工作的内容。同时,我们将试图表明,早期的节日活动和翻译活动对于反思宗教和加速智能物体的合理化是极其重要的。同时,在我们的文章中,我们主张新的主要科学和哲学中心为宗教合理化创造了新的需求和机会。我国法律促进了《古兰经》知识的传播和发展以及科学互动的进程。此外,阿拉伯社区具有无知特征的科学好奇心也增加了,使他们能够参与科学活动。同样,积极的参与被视为伊斯兰教之前社会生活和心理习惯合理化进程的障碍。在我们的工作中,阿拉伯社区继续减缓没有书面文化的信息流。因此,在早期,写作的宗教很难用哲学公式来表达,这导致了后来的许多争论。因此,尽管有所有的机会、需求和机会,理性化过程已经被讨论过,但由于上述社会心理原因,这是一个艰难的时期。Buçalışmamızda Il slam dininin ortayaçıkış。我们需要在伊斯兰教之前思考一种哲学,所以我们认为阿拉伯思想的结构、世界观和伊斯兰教的语言都是可能的,也是阻碍因素。作为一个合理的概念,我们正处于我合理化方法、社会需求方法和我未来信念的边缘。事实上,有时理性主义思想代表着智力思维,不得不受到宗教问题的质疑,有时是因为他们的智慧甚至没有得到承认。在这种方法的基础上,我们将讨论一些常见的宗教问题和担忧的例子。在我们的作品中,如果我们试图局限于合理化过程早期发生的问题,我们也适用于处于古代和中世纪早期的作家。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
Dinsel Düşüncenin Rasyonelleşme İmkanı ve Zorlukları
Bu çalışma, İslam dini düşüncesinin rasyonelleşme sürecinin olanak, ihtiyaç ve zorluklarını tartışmayı amaçlamaktadır. İslam düşüncesinin inanç ve akıl ya da dinsel ve düşünsel boyutları arasındaki ilişkiler konusu her zaman güncel olmuştur. Bazen bu iki boyut birbiriyle özdeşleştirilmiş veya tamamen ayrıştırılmış, bazen de aralarındaki farklılıklar ön plana çıkarılarak değerlendirilmiştir. Özellikle vahye dayalı dinler söz konusu olduğunda dinin ilahî boyutunu anlamak için onun inanç unsurları daha çok tartışmaların merkezinde yer almıştır. Dinin düşünce boyutuna gelince, beşeri unsurlar içermesi dolayısıyla inancın tarihsel zemini, sosyolojik gerçekliği ve hatta coğrafi koşulları sorgulamalardan kendisini kurtaramamıştır. Akıl (rasyonalist boyut) ve inanç (dini boyut) arasındaki farklılıklar söz konusu olunca, özellikle dini kaygılarla ve bazen de epistemik nedenlerle tartışma kaçınılmaz olmuştur. İlâhi din(ler)in insan çabalarıyla şekillenen felsefe ve akılla ilişkisi, dinin zaman içerisinde kazandığı rasyonel boyutlar hiç de her zaman tekdüze bir şekilde kabul görmemiştir. Bu unsurların aklileşme ile ilişkisi bazen olumlu, bazen de engelleyici olmuştur. Şöyle ki, bazen dinlerin ortaya çıkış koşulları, hitap ettiği toplumun inanç ve alışkanlıkları, doğduğu coğrafyanın özellikleri, siyasi ve kültürel olaylar dinin rasyonelleşmesini yavaşlatmıştır. Erken dönem öncesi ve sonrasındaki gelişen bir takım sosyal gerçeklikler ve toplumsal alışkanlıkların neden olduğu sonuçların bilim insanları tarafından çoğunlukla göz ardı edildiği kanaatindeyiz ve bu etkileşimin temel unsurlarından dikkate alınmadığını düşünüyoruz. Çalışmamızın içeriğini ağırlıklı olarak bu gibi tartışmalar teşkil edecektir. Bunun yanı sıra çalışmamızda, akılcı unsurların dini düşünceye dâhil edilmesi ve rasyonelleştirmeyi hızlandırma açısından erken dönemlerde gerçekleşen fetih faaliyetlerinin ve çeviri hareketlerinin son derece önemli olduğunu göstermeye çalışacağız. Makalemizde aynı zamanda, yeni fethedilen önemli bilim ve felsefe merkezlerinin, dini düşüncenin rasyonelleşmesi için yeni ihtiyaçlar ve fırsatlar yarattığını savunuyoruz. Kanaatimizce, Kur’an'ın bilime teşvik ve yönlendirmesi de bilginin yaygınlaşmasını ve bilimsel etkileşim sürecine zemin hazırlamış ve rasyonelleşme sürecini kolaylaştırmıştır. Bu işbirliğine, tarihsel olarak cahiliye (ümmi) özelliği taşıyan Arap toplumunun bilimsel merakı da eklenmiş ve onların da bilimsel faaliyetlere katılımını sağlamıştır. Bu gibi olumlu katkıların yanı sıra, İslam öncesi toplumsal yaşam biçimleri ve zihinsel alışkanlıklar da rasyonelleşme sürecinin önündeki engeller olarak görülmektedir. Çalışmamızda, Arap toplumunun yazılı bir kültüre sahip olmayışının bilgi aktarım hızını yavaşlattığını ileri sürüyoruz. Şöyle ki, erken dönemlerde yazının yaygın olmamasının dini konuları felsefî formülasyonlarla kavramsal düzeyde ifade etme işini zorlaştırmış ve kendisinden sonraki dönemler için birçok tartışmanın nedeni olmuştur. Böylece rasyonelleşme sürecinin bahsi geçen bütün imkân, ihtiyaç ve fırsatlarına rağmen, yukarıdaki sosyo-psikolojik nedenlerle zorlu bir dönem olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmamızda İslam dininin ortaya çıkışından kısa süre sonra içsel ve dışsal nedenlerle, kimi zaman pratik-pragmatik bir zorunluluk olarak, kimi zaman da zaten kutsal metnin kendi buyruğunun gereği olarak aklîleşme sürecinin imkân, ihtiyaç ve zorluklarını belirlemeye çalışacağız. İslam öncesi gerek felsefî düşünüşün, gerekse de Arap zihin yapısının, dünya görüşünün ve dilsel ifadelerinin İslam düşüncesinin hem imkânı ve engelleyici unsuru olduğunu düşünüyoruz. Rasyonelleşme sürecindeki tartışmalı bir kavram olarak akla yaklaşımın, toplumsal ihtiyaçtan ve dinî inançtan ileri gelen nedenlerle farklı ele alındığı kanaatindeyiz. Bu durum bazen akılsal düşünceni temsil eden rasyonalist düşünürlerden dinsel kaygılarla kuşkulanmayı gerektirmiş, , zaman zaman da onların tenkit, hatta tekfir edilmelerine sebep olmuştur. Bu yaklaşımın temelinde genellikle dini endişelerin olduğu bir gerçektir ve dinsel kaygılarla eleştiren düşünürlerden birkaç örnekle bahsedeceğiz. Çalışmamızda, rasyonelleşme sürecinin erken dönemlerinde yaşanan sorunlarla sınırlı kalmaya çalışsak da, gerekli gördüğümüzde antik ve ortaçağ döneminin kimi yazarlarına da başvurduk.
求助全文
通过发布文献求助,成功后即可免费获取论文全文。 去求助
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
14
审稿时长
18 weeks
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信