{"title":"不要为怀疑和死亡而构建。","authors":"Kenan Alparslan","doi":"10.15745/da.1171650","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ölüm kaygısı varoluşsal sorunların başında gelmektedir. Dindarlık ise ölüm kaygısıyla baş etmede önemli bir işlev görmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, ilişkisel ve deneysel araştırmaları sistematik olarak gözden geçirerek dindarlık ve ölüm kaygısı arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Ele alınan araştırmalar, iki önemli sonuca dikkat çekmektedir. Birincisi, dindarlık ve ölüm kaygısı arasında oldukça tutarsız sonuçlar olmasına rağmen, özellikle içsel dini yönelim ölüm kaygısı ile olumsuz ilişkilidir. İkincisi, ölümlülük belirginliği dindarların dinî inançlarını daha da arttırırken, dindar olmayanlar üzerinde tutarsız sonuçlar üretmektedir. Öte yandan, bu araştırmaların önemli bazı eksiklikleri de bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, metodolojik zayıflıklardır. Araştırmalarda kullanılan dindarlık ve ölüm kaygısı ölçümleri çok çeşitlilik göstermekte ve bunların güvenilirliği ve kültürler arası geçerliliği sorun olabilmektedir. Dindarlığı ve ölüm kaygısını örtük olarak ölçmek bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir. İkinci önemli eksiklik, deneysel çalışmaların çok az sayıda olması ve olanların da çoğunlukla Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olmalarıdır. Çalışmaların büyük çoğunluğunun Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olması, dinî çeşitliliklerin ve özgünlüklerin göz ardı edilmesine neden olduğu söylenebilir. Dolayısıyla farklı dinî ve kültürel geleneklerden çalışmaların (özellikle deneysel) yapılması bu kısıtlılığın giderilmesi adına bir ihtiyaç olarak durmaktadır.","PeriodicalId":32322,"journal":{"name":"Dini Arastirmalar","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":"{\"title\":\"DİNDARLIK VE ÖLÜM KAYGISI ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR DERLEME\",\"authors\":\"Kenan Alparslan\",\"doi\":\"10.15745/da.1171650\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Ölüm kaygısı varoluşsal sorunların başında gelmektedir. Dindarlık ise ölüm kaygısıyla baş etmede önemli bir işlev görmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, ilişkisel ve deneysel araştırmaları sistematik olarak gözden geçirerek dindarlık ve ölüm kaygısı arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Ele alınan araştırmalar, iki önemli sonuca dikkat çekmektedir. Birincisi, dindarlık ve ölüm kaygısı arasında oldukça tutarsız sonuçlar olmasına rağmen, özellikle içsel dini yönelim ölüm kaygısı ile olumsuz ilişkilidir. İkincisi, ölümlülük belirginliği dindarların dinî inançlarını daha da arttırırken, dindar olmayanlar üzerinde tutarsız sonuçlar üretmektedir. Öte yandan, bu araştırmaların önemli bazı eksiklikleri de bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, metodolojik zayıflıklardır. Araştırmalarda kullanılan dindarlık ve ölüm kaygısı ölçümleri çok çeşitlilik göstermekte ve bunların güvenilirliği ve kültürler arası geçerliliği sorun olabilmektedir. Dindarlığı ve ölüm kaygısını örtük olarak ölçmek bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir. İkinci önemli eksiklik, deneysel çalışmaların çok az sayıda olması ve olanların da çoğunlukla Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olmalarıdır. Çalışmaların büyük çoğunluğunun Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olması, dinî çeşitliliklerin ve özgünlüklerin göz ardı edilmesine neden olduğu söylenebilir. Dolayısıyla farklı dinî ve kültürel geleneklerden çalışmaların (özellikle deneysel) yapılması bu kısıtlılığın giderilmesi adına bir ihtiyaç olarak durmaktadır.\",\"PeriodicalId\":32322,\"journal\":{\"name\":\"Dini Arastirmalar\",\"volume\":\" \",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2022-11-28\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"1\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Dini Arastirmalar\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.15745/da.1171650\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Dini Arastirmalar","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15745/da.1171650","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
DİNDARLIK VE ÖLÜM KAYGISI ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR DERLEME
Ölüm kaygısı varoluşsal sorunların başında gelmektedir. Dindarlık ise ölüm kaygısıyla baş etmede önemli bir işlev görmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, ilişkisel ve deneysel araştırmaları sistematik olarak gözden geçirerek dindarlık ve ölüm kaygısı arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Ele alınan araştırmalar, iki önemli sonuca dikkat çekmektedir. Birincisi, dindarlık ve ölüm kaygısı arasında oldukça tutarsız sonuçlar olmasına rağmen, özellikle içsel dini yönelim ölüm kaygısı ile olumsuz ilişkilidir. İkincisi, ölümlülük belirginliği dindarların dinî inançlarını daha da arttırırken, dindar olmayanlar üzerinde tutarsız sonuçlar üretmektedir. Öte yandan, bu araştırmaların önemli bazı eksiklikleri de bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, metodolojik zayıflıklardır. Araştırmalarda kullanılan dindarlık ve ölüm kaygısı ölçümleri çok çeşitlilik göstermekte ve bunların güvenilirliği ve kültürler arası geçerliliği sorun olabilmektedir. Dindarlığı ve ölüm kaygısını örtük olarak ölçmek bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir. İkinci önemli eksiklik, deneysel çalışmaların çok az sayıda olması ve olanların da çoğunlukla Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olmalarıdır. Çalışmaların büyük çoğunluğunun Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olması, dinî çeşitliliklerin ve özgünlüklerin göz ardı edilmesine neden olduğu söylenebilir. Dolayısıyla farklı dinî ve kültürel geleneklerden çalışmaların (özellikle deneysel) yapılması bu kısıtlılığın giderilmesi adına bir ihtiyaç olarak durmaktadır.