{"title":"北极领导人的冥王与十四行诗代数:范范例","authors":"Rıdvan Kalaç","doi":"10.35415/sirnakifd.1239118","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sitte’ye önemli bir değer atfetmiştir. Bu katılımcılar, bu eserlerdeki hadislere güven duyduklarını, bir hadisin bu eserlerden birisinde nakledilmesi durumunda kabul edeceklerini ifade etmişlerdir. Geri kalan katılımcılar ise isnad ve metinle ilgili araştırmalardan sonra hadislerin sıhhatlerinin tespit edileceğini düşünmektedir. Müderrislerin günümüzde Kur’aniyyun diye popüler olan grup hakkında fikir sahibi oldukları görülmektedir. Müderrislere göre bu grubun asıl amacı Kur’an’ın mesajını ortadan kaldırmaktır. Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtî ve Gazâlî önemli bir yer edinmiş görünmektedir. Bilhassa Suyûtî’nin Arapça gramer konusundaki yetkinliği, hadis alanına da teşmil edilmiştir. Müderrisler, Suyûtî’nin büyük bir münekkit muhaddis olduğunu ve bundan dolayı onun hadislerine sorgusuz sualsiz itimad edeceklerini belirterek bu hususta tam bir teslimiyet örneği sergilemişlerdir. Son olarak müderrislerin büyük bir kısmı günümüz hutbe ve vaazlarında hadise yeterince önem verilmediğini düşünmektedir.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1000,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Şark Müderrislerinin Hadis ve Sünnet Algıları: Van Örneği\",\"authors\":\"Rıdvan Kalaç\",\"doi\":\"10.35415/sirnakifd.1239118\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sitte’ye önemli bir değer atfetmiştir. Bu katılımcılar, bu eserlerdeki hadislere güven duyduklarını, bir hadisin bu eserlerden birisinde nakledilmesi durumunda kabul edeceklerini ifade etmişlerdir. Geri kalan katılımcılar ise isnad ve metinle ilgili araştırmalardan sonra hadislerin sıhhatlerinin tespit edileceğini düşünmektedir. Müderrislerin günümüzde Kur’aniyyun diye popüler olan grup hakkında fikir sahibi oldukları görülmektedir. Müderrislere göre bu grubun asıl amacı Kur’an’ın mesajını ortadan kaldırmaktır. Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtî ve Gazâlî önemli bir yer edinmiş görünmektedir. Bilhassa Suyûtî’nin Arapça gramer konusundaki yetkinliği, hadis alanına da teşmil edilmiştir. Müderrisler, Suyûtî’nin büyük bir münekkit muhaddis olduğunu ve bundan dolayı onun hadislerine sorgusuz sualsiz itimad edeceklerini belirterek bu hususta tam bir teslimiyet örneği sergilemişlerdir. Son olarak müderrislerin büyük bir kısmı günümüz hutbe ve vaazlarında hadise yeterince önem verilmediğini düşünmektedir.\",\"PeriodicalId\":33450,\"journal\":{\"name\":\"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi\",\"volume\":null,\"pages\":null},\"PeriodicalIF\":0.1000,\"publicationDate\":\"2023-04-08\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1239118\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"0\",\"JCRName\":\"RELIGION\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1239118","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"0","JCRName":"RELIGION","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
摘要
今天,许多传统教育工作者活跃在安纳托利亚东部地区。这些平民在没有国家支持的情况下成功地获得了公众的支持,没有指导东部社区,并承担了指导其宗教生活方式的重要使命。在这种背景下,范是第一年计划他的奖牌。当这里的学者们审视课程时,故事的科学性被教授,领导力被认为在故事和故事的本质中发挥着重要作用。本研究的目的是考察这些文明中的一些领导人在范进行泰迪熊活动的事件和看法。研究数据是通过半配置形式的访谈收集的,访谈对象是从范的活跃媒体中选出的一个样本组的领导人。根据这些数据,领导层的行动和方法,骨骼在宗教中的位置,骨骼是否松动,Hz。无论先知是否有权禁止它。Peygamber'in sünneti denilice ilk olaakıllarına ne geldiği gibi pekçok konu hakkında anlamlıbulunan tespitler paylaşılmıştır。事实上,作为《古兰经》的解读者和大脑,了解领导人及其后代的故事是很重要的。然而,对领导者、事件和性别问题有不同的处理方法。例如,很大一部分领导人(14人)、运动和骨骼都是不同的。与我关系密切的8位领导都说过,性和事件之间存在着公开的关系。另一方面,混乱和骨骼的外观与六名参与者的外观相同。已经确定了一些与领导层事件和披露有关的重要会议。例如,13名领导人表示,整件事可能是暴力的,其他人则表示整件事可以是暴力的。一半以上与哈迪斯和神性关系密切的人在他们的防御思想中幸存了下来。最后,这些参与者回答了他们被问及的关于整个事件的性质、性质和性质的问题,并为他们正在经历的一些或所有医疗事件辩护。Müderrislerin tamamına yakını,sünnetin Kuran gibi bağlayıcıolduğunu saunmuşlardır。其中三名参与者没有完全联系。根据这些,Hz。先知与他对五个花瓶所做的事情无关。在一些领导者的头脑中,当道德寓言被优先考虑时,形式就是优先考虑的。几乎一半的领导人对古巴遗址有着重要的价值。这些参与者表示,他们相信这些作品的事件,他们将同意被转移到其中一部作品中。其余参与者认为,在检查了技术和文本后,将确定事件。今天的领导人看到,他们有一个像库拉尼亚这样受欢迎的团体的想法。根据领导人的说法,该组织的主要目的是从《古兰经》中删除这一信息。Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtîve Gazâlîönemli bir yer edimmişgörünmektedir。众所周知,沙特阿拉伯语法的管辖权也在活动区域得到了确认。领导人已经表明,Suite是一位伟大的律师,因此不会受到质疑。最后,大部分领导人认为我们的节日和承诺不够重要。
Şark Müderrislerinin Hadis ve Sünnet Algıları: Van Örneği
Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sitte’ye önemli bir değer atfetmiştir. Bu katılımcılar, bu eserlerdeki hadislere güven duyduklarını, bir hadisin bu eserlerden birisinde nakledilmesi durumunda kabul edeceklerini ifade etmişlerdir. Geri kalan katılımcılar ise isnad ve metinle ilgili araştırmalardan sonra hadislerin sıhhatlerinin tespit edileceğini düşünmektedir. Müderrislerin günümüzde Kur’aniyyun diye popüler olan grup hakkında fikir sahibi oldukları görülmektedir. Müderrislere göre bu grubun asıl amacı Kur’an’ın mesajını ortadan kaldırmaktır. Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtî ve Gazâlî önemli bir yer edinmiş görünmektedir. Bilhassa Suyûtî’nin Arapça gramer konusundaki yetkinliği, hadis alanına da teşmil edilmiştir. Müderrisler, Suyûtî’nin büyük bir münekkit muhaddis olduğunu ve bundan dolayı onun hadislerine sorgusuz sualsiz itimad edeceklerini belirterek bu hususta tam bir teslimiyet örneği sergilemişlerdir. Son olarak müderrislerin büyük bir kısmı günümüz hutbe ve vaazlarında hadise yeterince önem verilmediğini düşünmektedir.