{"title":"赫兹。克里姆中央检查:Yûnus Surrsi 88。设备示例","authors":"H. Kiliç","doi":"10.33420/marife.916580","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kur’an’i Kerim tarihin farkli donemlerinde yasayan peygamberlerin yaptigi dualardan cesitli ornekler vermektedir. Bu dualarin bir kismi inkârda direnen toplumun azaba ugramasini talep yani beddua niteligine sahiptir. Geleneksel kabule gore Hz. Musa tarafindan dillendirilen Yunus suresi 88. ayetteki dua ifadelerinin de benzer vurgular tasidigi soylenebilir. Şoyle ki Hz. Musa Yuce Allah’tan maddi refah ve zenginligin aldatici cazibesine kapilan Firavun ve esrafinin mal ve servetlerini yok etmesini, kalplerini katilastirmasini, nihayetinde de bu guruhun iman etme emaresi gostermeden canlarini almasini istemektedir. Muteakip ayetlerde bu duanin kabul edildigi belirtilmekte ayrica Firavun basta olmak uzere inkârcilarin suda bogulma suretiyle cezalandirildigi bilgisi paylasilmaktadir. Muhtemelen Hz. Musa’nin dua ifadelerinin mana ve maksadini belirleyen en onemli karine, metin ici bu baglamdir. Ayetin icinde bulundugu pasaj hic suphesiz dogru mana ve yoruma ulasmada cok buyuk katki sunan onemli bir karinedir. Ancak baglamdan yola cikilarak ulasilan sonucun ayetin kendi ic butunlugu ile tutarli olmasi ayrica konuyla ilgili diger ayetlerdeki veriler ve Kur’an’in vazettigi ilkelerle desteklenmesi ya da en azindan celismemesi gerekmektedir. Aksi bir durum ayetin vermek istedigi mana ve mesajin buharlasmasi veya yanlis anlasilmasina yol acabilir. Hz. Musa’nin Yunus suresindeki dua ifadelerini degerlendirmede bu ilkeler yeteri kadar islevsel kilinmamis, hatta cogu zaman goz ardi edilmistir. Bunun sonucunda konu sadece kavimlerini irsad etmekle sorumlu peygamberlerin beddua edip edemeyecegi meselesine indirgenmis, vahiy tarafindan inkârciliklari tescillenen toplumlar hakkinda bedduanin câiz oldugu sonucuna varilmistir. Ancak Hz. Musa’nin duasi mustakil bir sekilde ele alindiginda konuyla ilgili rivayetler Firavun ve esrafinin mal ve servetlerinin hârikulâde bir sekilde kullanilamaz hale geldigini nakletmektedir. Bu bilgi Hz. Musa’nin duasiyla gerceklesen hadisenin Firavun onculugundeki musrik guruhun baslarina gelen kitlik, sel baskini, cekirge, hasere ve kurbaga istilasi gibi buyuk bir felâket oldugunu ortaya koymaktadir. Bu felâketler konuyla ilgili diger ayetlerde vurgulandigi sekilde musrik guruhun inkârda diretmelerine sebep olan kibir, gurur gibi kotu duygulardan arindirarak iman etmelerini saglama hedefine yoneliktir. Zira Kur’an-i Kerim cesitli zorluk ve sikintilarla yuzlesen insanin kulluk yapmaya uygun bir hâlet-i ruhiyeye buruneceginden bahsetmektedir. Boyle bir tavir baslarina gelen her bir musibetten sonra Hz. Musa’dan yardim isteyen Firavun ve esrafi icin de gecerlidir. Meselenin bu boyutu Hz. Musa’nin duasinin sonucunda vuku bulan felâketin de ayni amaca hizmet ettigini gostermektedir. Ancak dua ifadelerindeki isaret disinda bu hadisenin sarahaten zikredilmemesi, diger felâketlere gore geri planda kalmasina sebep olmustur. Buna ragmen soz konusu hadise Hz. Musa’ya bahsedilen dokuz mucize arasinda gosterilmis, en siddetli sekilde vuku bulan son felâket oldugu belirtilmistir. Bu hadise de dahil Misir’da yasanan felâketler Hz. Musa’nin nubuvvetinin delili olmasi itibariyla “mucize”, inkârci guruhu cezalandirarak ibret almasini saglamasi yonunden “azap” olarak adlandirilmistir. Dolayisiyla Hz. Musa’nin yaptigi duayi inkârda direnen kavminin topyekun helâk edilmesini talep olarak yorumlamak mumkun degildir. Konuyla ilgili diger ayetlerin yani sira dua ifadelerinde zikredilen kelimeler de Hz. Musa’nin beddua etmedigini aksine kotu davranislarin pencesi altindaki toplumun islah ve terbiyesini arzuladigini vurgulamaktadir. Zaten Kur’an-i Kerim nihâi azap surecinin insanlarin birtakim sikinti ve dertlerle bogustuklari bir zaman diliminde degil, bolluk ve refah icerisinde tahakkuk edecegini beyan etmektedir. Duanin kabuluyle gerceklesen olayin Misir’da yasanan son felâket oldugu dikkate alindiginda suda bogulma hadisesinin bu felâketin ardindan gerceklestigi soylenebilir. Konuyla ilgili nakledilen bilgiler de iki olay arasinda yaklasik kirk yillik bir surenin bulundugunu bildirmektedir. Bu baglamda Hz. Musa yaptigi dua ile Yuce Allah’tan bolluk ve refahin verdigi azginlikla iyice yoldan cikan ve helâk edilmeleri an meselesi olan halkinin digerlerinden farkli olarak akillarini baslarina getirecek cok siddetli bir musibetle yuzlesmelerini arzu etmektedir. Azginlik ve sapkinliklari maddi imkânlardan kaynaklandigi icin yasanan felâket ekonomik hayata buyuk bir darbe indiren mahiyette tahakkuk etmistir. Ancak Hz. Musa’nin besledigi iyi niyet ve umide ragmen soz konusu felâket iman noktasinda halkina bir fayda saglamamis, sikintilarla gecen donemin ardindan yasanan bolluk ve refah ortaminda suda bogularak helâk olmuslardir. Bu bakimdan dua ifadeleri Hz. Musa’nin Yuce Allah’tan inkârda direten halkina son kez de olsa bir firsat verme talep ve arzusunu, ayni zamanda da halkinin iman etmesi icin sergiledigi azami gayret ve cabayi yansitmaktadir.","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2021-05-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Hz. Musa’nın Beddua İfadelerine Yönelik Kur’an-ı Kerim Merkezli Bir İnceleme: Yûnus Sûresi 88. Ayet Örneği\",\"authors\":\"H. Kiliç\",\"doi\":\"10.33420/marife.916580\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Kur’an’i Kerim tarihin farkli donemlerinde yasayan peygamberlerin yaptigi dualardan cesitli ornekler vermektedir. Bu dualarin bir kismi inkârda direnen toplumun azaba ugramasini talep yani beddua niteligine sahiptir. Geleneksel kabule gore Hz. Musa tarafindan dillendirilen Yunus suresi 88. ayetteki dua ifadelerinin de benzer vurgular tasidigi soylenebilir. Şoyle ki Hz. Musa Yuce Allah’tan maddi refah ve zenginligin aldatici cazibesine kapilan Firavun ve esrafinin mal ve servetlerini yok etmesini, kalplerini katilastirmasini, nihayetinde de bu guruhun iman etme emaresi gostermeden canlarini almasini istemektedir. Muteakip ayetlerde bu duanin kabul edildigi belirtilmekte ayrica Firavun basta olmak uzere inkârcilarin suda bogulma suretiyle cezalandirildigi bilgisi paylasilmaktadir. Muhtemelen Hz. Musa’nin dua ifadelerinin mana ve maksadini belirleyen en onemli karine, metin ici bu baglamdir. Ayetin icinde bulundugu pasaj hic suphesiz dogru mana ve yoruma ulasmada cok buyuk katki sunan onemli bir karinedir. Ancak baglamdan yola cikilarak ulasilan sonucun ayetin kendi ic butunlugu ile tutarli olmasi ayrica konuyla ilgili diger ayetlerdeki veriler ve Kur’an’in vazettigi ilkelerle desteklenmesi ya da en azindan celismemesi gerekmektedir. Aksi bir durum ayetin vermek istedigi mana ve mesajin buharlasmasi veya yanlis anlasilmasina yol acabilir. Hz. Musa’nin Yunus suresindeki dua ifadelerini degerlendirmede bu ilkeler yeteri kadar islevsel kilinmamis, hatta cogu zaman goz ardi edilmistir. Bunun sonucunda konu sadece kavimlerini irsad etmekle sorumlu peygamberlerin beddua edip edemeyecegi meselesine indirgenmis, vahiy tarafindan inkârciliklari tescillenen toplumlar hakkinda bedduanin câiz oldugu sonucuna varilmistir. Ancak Hz. Musa’nin duasi mustakil bir sekilde ele alindiginda konuyla ilgili rivayetler Firavun ve esrafinin mal ve servetlerinin hârikulâde bir sekilde kullanilamaz hale geldigini nakletmektedir. Bu bilgi Hz. Musa’nin duasiyla gerceklesen hadisenin Firavun onculugundeki musrik guruhun baslarina gelen kitlik, sel baskini, cekirge, hasere ve kurbaga istilasi gibi buyuk bir felâket oldugunu ortaya koymaktadir. Bu felâketler konuyla ilgili diger ayetlerde vurgulandigi sekilde musrik guruhun inkârda diretmelerine sebep olan kibir, gurur gibi kotu duygulardan arindirarak iman etmelerini saglama hedefine yoneliktir. Zira Kur’an-i Kerim cesitli zorluk ve sikintilarla yuzlesen insanin kulluk yapmaya uygun bir hâlet-i ruhiyeye buruneceginden bahsetmektedir. Boyle bir tavir baslarina gelen her bir musibetten sonra Hz. Musa’dan yardim isteyen Firavun ve esrafi icin de gecerlidir. Meselenin bu boyutu Hz. Musa’nin duasinin sonucunda vuku bulan felâketin de ayni amaca hizmet ettigini gostermektedir. Ancak dua ifadelerindeki isaret disinda bu hadisenin sarahaten zikredilmemesi, diger felâketlere gore geri planda kalmasina sebep olmustur. Buna ragmen soz konusu hadise Hz. Musa’ya bahsedilen dokuz mucize arasinda gosterilmis, en siddetli sekilde vuku bulan son felâket oldugu belirtilmistir. Bu hadise de dahil Misir’da yasanan felâketler Hz. Musa’nin nubuvvetinin delili olmasi itibariyla “mucize”, inkârci guruhu cezalandirarak ibret almasini saglamasi yonunden “azap” olarak adlandirilmistir. Dolayisiyla Hz. Musa’nin yaptigi duayi inkârda direnen kavminin topyekun helâk edilmesini talep olarak yorumlamak mumkun degildir. Konuyla ilgili diger ayetlerin yani sira dua ifadelerinde zikredilen kelimeler de Hz. Musa’nin beddua etmedigini aksine kotu davranislarin pencesi altindaki toplumun islah ve terbiyesini arzuladigini vurgulamaktadir. Zaten Kur’an-i Kerim nihâi azap surecinin insanlarin birtakim sikinti ve dertlerle bogustuklari bir zaman diliminde degil, bolluk ve refah icerisinde tahakkuk edecegini beyan etmektedir. Duanin kabuluyle gerceklesen olayin Misir’da yasanan son felâket oldugu dikkate alindiginda suda bogulma hadisesinin bu felâketin ardindan gerceklestigi soylenebilir. Konuyla ilgili nakledilen bilgiler de iki olay arasinda yaklasik kirk yillik bir surenin bulundugunu bildirmektedir. Bu baglamda Hz. Musa yaptigi dua ile Yuce Allah’tan bolluk ve refahin verdigi azginlikla iyice yoldan cikan ve helâk edilmeleri an meselesi olan halkinin digerlerinden farkli olarak akillarini baslarina getirecek cok siddetli bir musibetle yuzlesmelerini arzu etmektedir. Azginlik ve sapkinliklari maddi imkânlardan kaynaklandigi icin yasanan felâket ekonomik hayata buyuk bir darbe indiren mahiyette tahakkuk etmistir. Ancak Hz. Musa’nin besledigi iyi niyet ve umide ragmen soz konusu felâket iman noktasinda halkina bir fayda saglamamis, sikintilarla gecen donemin ardindan yasanan bolluk ve refah ortaminda suda bogularak helâk olmuslardir. Bu bakimdan dua ifadeleri Hz. Musa’nin Yuce Allah’tan inkârda direten halkina son kez de olsa bir firsat verme talep ve arzusunu, ayni zamanda da halkinin iman etmesi icin sergiledigi azami gayret ve cabayi yansitmaktadir.\",\"PeriodicalId\":33325,\"journal\":{\"name\":\"Marife Dini Arastirmalar Dergisi\",\"volume\":\" \",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2021-05-28\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Marife Dini Arastirmalar Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.33420/marife.916580\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.33420/marife.916580","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Hz. Musa’nın Beddua İfadelerine Yönelik Kur’an-ı Kerim Merkezli Bir İnceleme: Yûnus Sûresi 88. Ayet Örneği
Kur’an’i Kerim tarihin farkli donemlerinde yasayan peygamberlerin yaptigi dualardan cesitli ornekler vermektedir. Bu dualarin bir kismi inkârda direnen toplumun azaba ugramasini talep yani beddua niteligine sahiptir. Geleneksel kabule gore Hz. Musa tarafindan dillendirilen Yunus suresi 88. ayetteki dua ifadelerinin de benzer vurgular tasidigi soylenebilir. Şoyle ki Hz. Musa Yuce Allah’tan maddi refah ve zenginligin aldatici cazibesine kapilan Firavun ve esrafinin mal ve servetlerini yok etmesini, kalplerini katilastirmasini, nihayetinde de bu guruhun iman etme emaresi gostermeden canlarini almasini istemektedir. Muteakip ayetlerde bu duanin kabul edildigi belirtilmekte ayrica Firavun basta olmak uzere inkârcilarin suda bogulma suretiyle cezalandirildigi bilgisi paylasilmaktadir. Muhtemelen Hz. Musa’nin dua ifadelerinin mana ve maksadini belirleyen en onemli karine, metin ici bu baglamdir. Ayetin icinde bulundugu pasaj hic suphesiz dogru mana ve yoruma ulasmada cok buyuk katki sunan onemli bir karinedir. Ancak baglamdan yola cikilarak ulasilan sonucun ayetin kendi ic butunlugu ile tutarli olmasi ayrica konuyla ilgili diger ayetlerdeki veriler ve Kur’an’in vazettigi ilkelerle desteklenmesi ya da en azindan celismemesi gerekmektedir. Aksi bir durum ayetin vermek istedigi mana ve mesajin buharlasmasi veya yanlis anlasilmasina yol acabilir. Hz. Musa’nin Yunus suresindeki dua ifadelerini degerlendirmede bu ilkeler yeteri kadar islevsel kilinmamis, hatta cogu zaman goz ardi edilmistir. Bunun sonucunda konu sadece kavimlerini irsad etmekle sorumlu peygamberlerin beddua edip edemeyecegi meselesine indirgenmis, vahiy tarafindan inkârciliklari tescillenen toplumlar hakkinda bedduanin câiz oldugu sonucuna varilmistir. Ancak Hz. Musa’nin duasi mustakil bir sekilde ele alindiginda konuyla ilgili rivayetler Firavun ve esrafinin mal ve servetlerinin hârikulâde bir sekilde kullanilamaz hale geldigini nakletmektedir. Bu bilgi Hz. Musa’nin duasiyla gerceklesen hadisenin Firavun onculugundeki musrik guruhun baslarina gelen kitlik, sel baskini, cekirge, hasere ve kurbaga istilasi gibi buyuk bir felâket oldugunu ortaya koymaktadir. Bu felâketler konuyla ilgili diger ayetlerde vurgulandigi sekilde musrik guruhun inkârda diretmelerine sebep olan kibir, gurur gibi kotu duygulardan arindirarak iman etmelerini saglama hedefine yoneliktir. Zira Kur’an-i Kerim cesitli zorluk ve sikintilarla yuzlesen insanin kulluk yapmaya uygun bir hâlet-i ruhiyeye buruneceginden bahsetmektedir. Boyle bir tavir baslarina gelen her bir musibetten sonra Hz. Musa’dan yardim isteyen Firavun ve esrafi icin de gecerlidir. Meselenin bu boyutu Hz. Musa’nin duasinin sonucunda vuku bulan felâketin de ayni amaca hizmet ettigini gostermektedir. Ancak dua ifadelerindeki isaret disinda bu hadisenin sarahaten zikredilmemesi, diger felâketlere gore geri planda kalmasina sebep olmustur. Buna ragmen soz konusu hadise Hz. Musa’ya bahsedilen dokuz mucize arasinda gosterilmis, en siddetli sekilde vuku bulan son felâket oldugu belirtilmistir. Bu hadise de dahil Misir’da yasanan felâketler Hz. Musa’nin nubuvvetinin delili olmasi itibariyla “mucize”, inkârci guruhu cezalandirarak ibret almasini saglamasi yonunden “azap” olarak adlandirilmistir. Dolayisiyla Hz. Musa’nin yaptigi duayi inkârda direnen kavminin topyekun helâk edilmesini talep olarak yorumlamak mumkun degildir. Konuyla ilgili diger ayetlerin yani sira dua ifadelerinde zikredilen kelimeler de Hz. Musa’nin beddua etmedigini aksine kotu davranislarin pencesi altindaki toplumun islah ve terbiyesini arzuladigini vurgulamaktadir. Zaten Kur’an-i Kerim nihâi azap surecinin insanlarin birtakim sikinti ve dertlerle bogustuklari bir zaman diliminde degil, bolluk ve refah icerisinde tahakkuk edecegini beyan etmektedir. Duanin kabuluyle gerceklesen olayin Misir’da yasanan son felâket oldugu dikkate alindiginda suda bogulma hadisesinin bu felâketin ardindan gerceklestigi soylenebilir. Konuyla ilgili nakledilen bilgiler de iki olay arasinda yaklasik kirk yillik bir surenin bulundugunu bildirmektedir. Bu baglamda Hz. Musa yaptigi dua ile Yuce Allah’tan bolluk ve refahin verdigi azginlikla iyice yoldan cikan ve helâk edilmeleri an meselesi olan halkinin digerlerinden farkli olarak akillarini baslarina getirecek cok siddetli bir musibetle yuzlesmelerini arzu etmektedir. Azginlik ve sapkinliklari maddi imkânlardan kaynaklandigi icin yasanan felâket ekonomik hayata buyuk bir darbe indiren mahiyette tahakkuk etmistir. Ancak Hz. Musa’nin besledigi iyi niyet ve umide ragmen soz konusu felâket iman noktasinda halkina bir fayda saglamamis, sikintilarla gecen donemin ardindan yasanan bolluk ve refah ortaminda suda bogularak helâk olmuslardir. Bu bakimdan dua ifadeleri Hz. Musa’nin Yuce Allah’tan inkârda direten halkina son kez de olsa bir firsat verme talep ve arzusunu, ayni zamanda da halkinin iman etmesi icin sergiledigi azami gayret ve cabayi yansitmaktadir.