{"title":"巴德尔-加兹瓦的部落忠诚度","authors":"Abdurrahim Arslan","doi":"10.15869/itobiad.1343937","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Câhiliye döneminde Araplar, değişik geleneklerin hâkim olduğu ve temelini asabiyetin teşkil ettiği kabile sistemi çatısı altında yaşıyorlardı. Kabilenin aldığı kararlar gerek siyasî gerek sosyal açıdan toplumun hayatında birinci derecede etkili oluyordu. İslâmiyet’in doğuşu sırasında kabile asabiyeti hayret verici bir şekilde etkisini göstermeye devam etmiş, bu da Kureyş ve Arap kabilelerini apaçık olan gerçekler karşısında kibirli kılmıştır. Hz. Peygamber ve Müslümanları Mekke’den göçe zorlayan Kureyş, Medine’den de onları çıkarıp atmak hatta tamamen yok etmek arzusundaydı. Kureyş’in tehditlerine karşı Hz. Peygamber bazı tedbirler almıştır. Bu tedbirler sonucunda İslâm tarihinin önemli olaylarından biri olan Büyük Bedir Savaşı meydana gelmiştir. Bu çalışmada söz konusu savaş esnasında Kureyşlilerin tutumları asabiyetçilik bağlamında ele alınmaktadır. Genel olarak savaşa iştirak edenlerin tutumlarına bakıldığında Kureyş’ten az bir kesimin savaş istediği, büyük kısmının çevre baskısından, kibir ve gururdan dolayı savaşa katıldıkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim Benî Hâşim’le siyasî çekişme içinde olan Benî Mahzûm ve Benî Abdüddâr’ın insanları savaşa teşvik ettiği ve onlara baskı uyguladığı görülmektedir. Savaşa katılma hususunda diğer kabilelerin ise pek istekli olmadıkları anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in dayıları olan Benî Zühre ve Hz. Ömer’in kabilesi Benî Adî savaşa katılmazken, Benî Hâşim savaşa kerhen katılmıştır. Özellikle kervanlarının kurtulduğunu öğrendikten sonra Kureyş’in önemli kollarından sayılan Benî Ümeyye ve Benî Esed daha yoldayken dönmek istemişlerdir. Çalışmada zikredilen kabilelerin tutumuna bakıldığında Câhiliye taassubundan kaynaklanan kabile asabiyetine dayandığını söylemek mümkündür. Diğer taraftan savaşa katılmayanların veya gönülsüz katılanların Hz. Peygamber’le yakın akrabalık bağlarının olduğu görülmektedir. Dolayısıyla burada asabiyetin hem müspet hem de menfi tesiri müşahede edilmektedir. Bedir’de; Arap Yarımadası’nda ilk defa kardeşler, baba ve evlatlar birbirlerine karşı kılıç çekmişlerdir. Bunula nesep bağının câhiliyedeki önemini yitirdiği ortaya çıkmıştır.","PeriodicalId":508407,"journal":{"name":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","volume":"2017 40","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Kabile Asabiyeti Açısından Bedir Gazvesi\",\"authors\":\"Abdurrahim Arslan\",\"doi\":\"10.15869/itobiad.1343937\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Câhiliye döneminde Araplar, değişik geleneklerin hâkim olduğu ve temelini asabiyetin teşkil ettiği kabile sistemi çatısı altında yaşıyorlardı. Kabilenin aldığı kararlar gerek siyasî gerek sosyal açıdan toplumun hayatında birinci derecede etkili oluyordu. İslâmiyet’in doğuşu sırasında kabile asabiyeti hayret verici bir şekilde etkisini göstermeye devam etmiş, bu da Kureyş ve Arap kabilelerini apaçık olan gerçekler karşısında kibirli kılmıştır. Hz. Peygamber ve Müslümanları Mekke’den göçe zorlayan Kureyş, Medine’den de onları çıkarıp atmak hatta tamamen yok etmek arzusundaydı. Kureyş’in tehditlerine karşı Hz. Peygamber bazı tedbirler almıştır. Bu tedbirler sonucunda İslâm tarihinin önemli olaylarından biri olan Büyük Bedir Savaşı meydana gelmiştir. Bu çalışmada söz konusu savaş esnasında Kureyşlilerin tutumları asabiyetçilik bağlamında ele alınmaktadır. Genel olarak savaşa iştirak edenlerin tutumlarına bakıldığında Kureyş’ten az bir kesimin savaş istediği, büyük kısmının çevre baskısından, kibir ve gururdan dolayı savaşa katıldıkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim Benî Hâşim’le siyasî çekişme içinde olan Benî Mahzûm ve Benî Abdüddâr’ın insanları savaşa teşvik ettiği ve onlara baskı uyguladığı görülmektedir. Savaşa katılma hususunda diğer kabilelerin ise pek istekli olmadıkları anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in dayıları olan Benî Zühre ve Hz. Ömer’in kabilesi Benî Adî savaşa katılmazken, Benî Hâşim savaşa kerhen katılmıştır. Özellikle kervanlarının kurtulduğunu öğrendikten sonra Kureyş’in önemli kollarından sayılan Benî Ümeyye ve Benî Esed daha yoldayken dönmek istemişlerdir. Çalışmada zikredilen kabilelerin tutumuna bakıldığında Câhiliye taassubundan kaynaklanan kabile asabiyetine dayandığını söylemek mümkündür. Diğer taraftan savaşa katılmayanların veya gönülsüz katılanların Hz. Peygamber’le yakın akrabalık bağlarının olduğu görülmektedir. Dolayısıyla burada asabiyetin hem müspet hem de menfi tesiri müşahede edilmektedir. Bedir’de; Arap Yarımadası’nda ilk defa kardeşler, baba ve evlatlar birbirlerine karşı kılıç çekmişlerdir. Bunula nesep bağının câhiliyedeki önemini yitirdiği ortaya çıkmıştır.\",\"PeriodicalId\":508407,\"journal\":{\"name\":\"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi\",\"volume\":\"2017 40\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-12-24\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.15869/itobiad.1343937\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15869/itobiad.1343937","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Câhiliye döneminde Araplar, değişik geleneklerin hâkim olduğu ve temelini asabiyetin teşkil ettiği kabile sistemi çatısı altında yaşıyorlardı. Kabilenin aldığı kararlar gerek siyasî gerek sosyal açıdan toplumun hayatında birinci derecede etkili oluyordu. İslâmiyet’in doğuşu sırasında kabile asabiyeti hayret verici bir şekilde etkisini göstermeye devam etmiş, bu da Kureyş ve Arap kabilelerini apaçık olan gerçekler karşısında kibirli kılmıştır. Hz. Peygamber ve Müslümanları Mekke’den göçe zorlayan Kureyş, Medine’den de onları çıkarıp atmak hatta tamamen yok etmek arzusundaydı. Kureyş’in tehditlerine karşı Hz. Peygamber bazı tedbirler almıştır. Bu tedbirler sonucunda İslâm tarihinin önemli olaylarından biri olan Büyük Bedir Savaşı meydana gelmiştir. Bu çalışmada söz konusu savaş esnasında Kureyşlilerin tutumları asabiyetçilik bağlamında ele alınmaktadır. Genel olarak savaşa iştirak edenlerin tutumlarına bakıldığında Kureyş’ten az bir kesimin savaş istediği, büyük kısmının çevre baskısından, kibir ve gururdan dolayı savaşa katıldıkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim Benî Hâşim’le siyasî çekişme içinde olan Benî Mahzûm ve Benî Abdüddâr’ın insanları savaşa teşvik ettiği ve onlara baskı uyguladığı görülmektedir. Savaşa katılma hususunda diğer kabilelerin ise pek istekli olmadıkları anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in dayıları olan Benî Zühre ve Hz. Ömer’in kabilesi Benî Adî savaşa katılmazken, Benî Hâşim savaşa kerhen katılmıştır. Özellikle kervanlarının kurtulduğunu öğrendikten sonra Kureyş’in önemli kollarından sayılan Benî Ümeyye ve Benî Esed daha yoldayken dönmek istemişlerdir. Çalışmada zikredilen kabilelerin tutumuna bakıldığında Câhiliye taassubundan kaynaklanan kabile asabiyetine dayandığını söylemek mümkündür. Diğer taraftan savaşa katılmayanların veya gönülsüz katılanların Hz. Peygamber’le yakın akrabalık bağlarının olduğu görülmektedir. Dolayısıyla burada asabiyetin hem müspet hem de menfi tesiri müşahede edilmektedir. Bedir’de; Arap Yarımadası’nda ilk defa kardeşler, baba ve evlatlar birbirlerine karşı kılıç çekmişlerdir. Bunula nesep bağının câhiliyedeki önemini yitirdiği ortaya çıkmıştır.