{"title":"Son Dönem Osmanlı Şeyhlerinden Ken’ân Rifâî: Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf Anlayışı","authors":"Arzu Eylül Yalçınkaya","doi":"10.35415/sirnakifd.653398","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ken’ân Rifâi, 20. yuzyilin onemli sufi seyhlerinden birisidir. Tasavvufi goruslerinde tevhid ve ask vurgusu one cikan seyh Ken’ân Rifâi, mesrebinde sahv unsuru galip gelen dengeli ve orta yolu takip etmis bir sufi portresi cizmektedir. Soz konusu denge hâli, onun din ve tasavvuf anlayisinda da kendisini hissettirmektedir. Bu makalede, Osmanli son donem sufi ve maârifcilerinden Ken’ân Rifâi’nin hayati ve tasavvuf anlayisi ortaya konulacaktir. Bunun icin oncelikle onun hayati ve tasavvuf egitiminin ayrintilari hakkinda bilgi verilecektir. Şeyh Ken’ân Rifâi, 1869 yilinda Selânik’te dunyaya geldi. Filibe Hânedani’na mensup olan Rifâi, 1876 Bulgar isyâni sirasinda ailesi ile birlikte Istanbul’a gelerek Fatih semtine yerlesti. Galatasaray Lisesi’nden mezuniyetinin ardindan, Bâbiâli’de gorev aldiktan sonra, Maârif Nezâreti bunyesindeki kurumlarda calismaya basladi. Balikesir’de baslayan memuriyet hayati boyunca, Anadolu’dan Balkanlara, Istanbul’dan Medine’ye kadar bircok vilayette Maârif mudurlugu, idarecilik ve mufettislik gibi vazifelerde bulunan Ken’ân Rifâi, bu sure zarfinda iki tarikattan seyr u sulukunu tamamladi. Filibeli Ethem Efendi’den Kadiri icazeti ve Medine Şeyhu’l-Mesâyihi Hamza er-Rifâi’den, Rifâi icazeti alarak, 1908 yilindan itibaren Fatih semtindeki Ummu Ken’ân Dergâhinda resmi olarak seyhlik gorevine basladi. Meclis-i Mesâyih’a bagli bir seyh olarak on yedi yil boyunca irsad faaliyetlerine devam eden Rifâi, yazdigi eserler ve besteledigi ilahilerle tasavvuf literaturune ve tekke kulturune onemli katkilarda bulundu. Ken'ân Rifâi, tekkelerin ilgasi ile ilgili karari, Hakk'in bir tecellisi olarak kabul ederek 1925 yilinda tekke faaliyetlerine son vermistir. Ken’ân Rifâi Osmanli Devleti’nin geleneksel ve modern egitim kurumlarinda yetismis bir egitimci ve mutasavviftir. Onun hayati ve tasavvuf anlayisini incelemek, Osmanli Devleti’nin son doneminde tasavvuf hareketlerini anlamaya da imkân vermektedir. ","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1000,"publicationDate":"2020-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.653398","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"0","JCRName":"RELIGION","Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Abstract
Ken’ân Rifâi, 20. yuzyilin onemli sufi seyhlerinden birisidir. Tasavvufi goruslerinde tevhid ve ask vurgusu one cikan seyh Ken’ân Rifâi, mesrebinde sahv unsuru galip gelen dengeli ve orta yolu takip etmis bir sufi portresi cizmektedir. Soz konusu denge hâli, onun din ve tasavvuf anlayisinda da kendisini hissettirmektedir. Bu makalede, Osmanli son donem sufi ve maârifcilerinden Ken’ân Rifâi’nin hayati ve tasavvuf anlayisi ortaya konulacaktir. Bunun icin oncelikle onun hayati ve tasavvuf egitiminin ayrintilari hakkinda bilgi verilecektir. Şeyh Ken’ân Rifâi, 1869 yilinda Selânik’te dunyaya geldi. Filibe Hânedani’na mensup olan Rifâi, 1876 Bulgar isyâni sirasinda ailesi ile birlikte Istanbul’a gelerek Fatih semtine yerlesti. Galatasaray Lisesi’nden mezuniyetinin ardindan, Bâbiâli’de gorev aldiktan sonra, Maârif Nezâreti bunyesindeki kurumlarda calismaya basladi. Balikesir’de baslayan memuriyet hayati boyunca, Anadolu’dan Balkanlara, Istanbul’dan Medine’ye kadar bircok vilayette Maârif mudurlugu, idarecilik ve mufettislik gibi vazifelerde bulunan Ken’ân Rifâi, bu sure zarfinda iki tarikattan seyr u sulukunu tamamladi. Filibeli Ethem Efendi’den Kadiri icazeti ve Medine Şeyhu’l-Mesâyihi Hamza er-Rifâi’den, Rifâi icazeti alarak, 1908 yilindan itibaren Fatih semtindeki Ummu Ken’ân Dergâhinda resmi olarak seyhlik gorevine basladi. Meclis-i Mesâyih’a bagli bir seyh olarak on yedi yil boyunca irsad faaliyetlerine devam eden Rifâi, yazdigi eserler ve besteledigi ilahilerle tasavvuf literaturune ve tekke kulturune onemli katkilarda bulundu. Ken'ân Rifâi, tekkelerin ilgasi ile ilgili karari, Hakk'in bir tecellisi olarak kabul ederek 1925 yilinda tekke faaliyetlerine son vermistir. Ken’ân Rifâi Osmanli Devleti’nin geleneksel ve modern egitim kurumlarinda yetismis bir egitimci ve mutasavviftir. Onun hayati ve tasavvuf anlayisini incelemek, Osmanli Devleti’nin son doneminde tasavvuf hareketlerini anlamaya da imkân vermektedir.