{"title":"Fiqh Measures and Sanctions Against Domestic Violence","authors":"Adem Yeni̇doğan","doi":"10.35415/sirnakifd.1234144","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik çeşitleriyle karşımıza çıkan kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasıyla ilgili modern toplumların çabaları dikkat çekmektedir. Tüm bu çabalara rağmen kültürel veya dinsel etkilerle problemin devam ettiği gözlemlenmektedir. Bu sebeple modern hukuk gibi fıkhın aile içi şiddeti önlemedeki önleyici tedbirleri ve mağdura verdiği hakların tespiti önemlidir. \nİslâm hukukunda eşlerin sorumluluklarına bakıldığında kadına yönelik her türlü şiddeti önleyici tedbirin alındığı söylenebilir. Eşlerin birbirlerini tanımalarının vesilesi olan nişanlılığın meşruiyeti ve evliliği bitirirken dahi eşlerin aralarında ihsanı unutmamaları tavsiyesi bu düzenlemelerin örneklerindendir. Esas itibariyle fıkhın bütün aile kuralları aile içi şiddete yönelik düzenleyici fonksiyonlar içermekteyse de bu çalışmada fonksiyonu itibariyle ön plana çıkan hükümler işlenmiştir. Bu bağlamda kocaya yüklenen nafaka sorumluluğunun ekonomik şiddeti; kocanın eşine hoş muamelede bulunması gerekliliğinin psikolojik ve fiziksel şiddeti; cinsel yetersizlik durumunda şahsın evlenmemesi gerekliliği kısmen cinsel şiddeti önleyici tedbir olarak sunulabilir. Bu tedbirlere rağmen erkeğin kadına yönelik şiddetin herhangi birini sergilemesi durumunda kadına hukukî haklar verilmiştir. Bu bağlamda kocanın iktidarsızlığı sebebiyle boşanmak için kadına mahkemeye başvurma hakkı verilmesi cinsel şiddetle karşılaşan kadının hukukî hakkı; kocanın nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle mahkemeye başvurma hakkının verilmesi ekonomik şiddetle karşılaşan kadının hukukî hakkı; Mâlikîlerin şiddetli geçimsizlik ve kötü muâmele sebebiyle kadının başvurusu üzerine hâkimin eşleri ayırmasının caizliği kanaatleri psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalan kadının hukukî hakkı olarak gösterilebilir. Mâlikîler haricinde klasik fıkıhta görülmeyen bu yaklaşıma Hukûk-ı Âile Kararnâmesi’nin 130. maddesinde yer verilmiştir. Esas itibariyle kocaya ait olan boşama hakkının kadına verilmesinin (tefvîzü’t-talâk) meşruiyeti ve kadının kendisini boşaması için kocasına bir bedel vermesi (muhâlea) de İslâm hukukunun aile içi şiddeti önleyici düzenlemelerindendir. \nSonuç itibariyle tüm bu düzenlemelerden İslâm hukukunda kocanın eşine karşı şiddetin her çeşidinden uzak durması gerektiği, aksi takdirde kadına tanınan haklar sebebiyle kocanın hukukî yaptırımla karşılaşacağı anlaşılmaktadır. Bahse konu düzenlemelere bakıldığında İslâm hukukunun modern hukuklar gibi aile içi şiddeti önlemede gerekli yasal düzenlemeleri yaptığı görülmektedir.","PeriodicalId":33450,"journal":{"name":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.1000,"publicationDate":"2023-05-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1234144","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"0","JCRName":"RELIGION","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik çeşitleriyle karşımıza çıkan kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasıyla ilgili modern toplumların çabaları dikkat çekmektedir. Tüm bu çabalara rağmen kültürel veya dinsel etkilerle problemin devam ettiği gözlemlenmektedir. Bu sebeple modern hukuk gibi fıkhın aile içi şiddeti önlemedeki önleyici tedbirleri ve mağdura verdiği hakların tespiti önemlidir.
İslâm hukukunda eşlerin sorumluluklarına bakıldığında kadına yönelik her türlü şiddeti önleyici tedbirin alındığı söylenebilir. Eşlerin birbirlerini tanımalarının vesilesi olan nişanlılığın meşruiyeti ve evliliği bitirirken dahi eşlerin aralarında ihsanı unutmamaları tavsiyesi bu düzenlemelerin örneklerindendir. Esas itibariyle fıkhın bütün aile kuralları aile içi şiddete yönelik düzenleyici fonksiyonlar içermekteyse de bu çalışmada fonksiyonu itibariyle ön plana çıkan hükümler işlenmiştir. Bu bağlamda kocaya yüklenen nafaka sorumluluğunun ekonomik şiddeti; kocanın eşine hoş muamelede bulunması gerekliliğinin psikolojik ve fiziksel şiddeti; cinsel yetersizlik durumunda şahsın evlenmemesi gerekliliği kısmen cinsel şiddeti önleyici tedbir olarak sunulabilir. Bu tedbirlere rağmen erkeğin kadına yönelik şiddetin herhangi birini sergilemesi durumunda kadına hukukî haklar verilmiştir. Bu bağlamda kocanın iktidarsızlığı sebebiyle boşanmak için kadına mahkemeye başvurma hakkı verilmesi cinsel şiddetle karşılaşan kadının hukukî hakkı; kocanın nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle mahkemeye başvurma hakkının verilmesi ekonomik şiddetle karşılaşan kadının hukukî hakkı; Mâlikîlerin şiddetli geçimsizlik ve kötü muâmele sebebiyle kadının başvurusu üzerine hâkimin eşleri ayırmasının caizliği kanaatleri psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalan kadının hukukî hakkı olarak gösterilebilir. Mâlikîler haricinde klasik fıkıhta görülmeyen bu yaklaşıma Hukûk-ı Âile Kararnâmesi’nin 130. maddesinde yer verilmiştir. Esas itibariyle kocaya ait olan boşama hakkının kadına verilmesinin (tefvîzü’t-talâk) meşruiyeti ve kadının kendisini boşaması için kocasına bir bedel vermesi (muhâlea) de İslâm hukukunun aile içi şiddeti önleyici düzenlemelerindendir.
Sonuç itibariyle tüm bu düzenlemelerden İslâm hukukunda kocanın eşine karşı şiddetin her çeşidinden uzak durması gerektiği, aksi takdirde kadına tanınan haklar sebebiyle kocanın hukukî yaptırımla karşılaşacağı anlaşılmaktadır. Bahse konu düzenlemelere bakıldığında İslâm hukukunun modern hukuklar gibi aile içi şiddeti önlemede gerekli yasal düzenlemeleri yaptığı görülmektedir.