Mimari Temsil Sitemlerinde Mekânsal Deneyim Sorunlarının Aşılması İçin Disiplinler Arası Denemeler: Bêka ve Lemoine’nin Yaşanan Mimarisinde Mekânın Duyusal Gücü
{"title":"Mimari Temsil Sitemlerinde Mekânsal Deneyim Sorunlarının Aşılması İçin Disiplinler Arası Denemeler: Bêka ve Lemoine’nin Yaşanan Mimarisinde Mekânın Duyusal Gücü","authors":"E. Yıldız, M. Akbulut","doi":"10.21733/ibad.1469627","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Mimarlık karşılaştığı sorunları çözme ihtiyacı olarak disiplinlerarası bir yaklaşıma başvurur. Mimarlık diğer disiplinlerle kurduğu ilişkilerden doğan olasılıklar arasında seçimler yaparak alternatifler üretirken, etkileşimde olduğu diğer disiplinlere de benzer fırsatlar sunarak iki yönlü bir ilişkiyi mümkün kılar. Mimarlık, anlatım, temsil ve iletişim için görsel yöntemleri kullanma zorunluluğu ile görsel iletişim yöntemlerini kullanan diğer disiplinlerle ilişki kurabilmekte ve bu ilişkiyi sinema ile kurma olanağına da sahiptir. Sinema ve mimarlık, gerçek hayatta deneyimlediğimiz üç boyutlu mekânın iki boyutlu temsillerini üretir ve kullanır. Deneyimin temsili, zamana bağlı düşüncelerden arınmış, standart yöntemlerle estetik nesnelere dönüştürülen temsil sistemlerinde ciddi bir sorun yaratmaktadır. Zaman-mekânın zamana ve mekandaki deneyimlere bağlı olarak aktarılabileceği mimari temsil sistemlerinin uygulanması bu sorunun üstesinden gelebilir. Filmin sinemada yarattığı mekân imgesi, mimari temsillere hâkim olan durağanlıktan kurtulmuş, dinamik bir izlenim yaratarak izleyiciye geleneksel iki boyutlu mimari temsilden farklı bir deneyim yaşatabilmektedir. Çalışmada mimaride mekânsal deneyim temsil bünyesinde sınırlandırılmış, farklı mimari temsil kullanımının mekânsal deneyimde yarattığı değişim ve dönüşümler incelenmiştir. Bu çalışmada, sinema aracılığı ile izleyicinin dahil olduğu hareket kullanımı ile temsil sistemlerinin deneyim açısından zayıflığının aşılmasının mümkün olup olmadığı, yönetmenliğini Ila Bêka ve Louise Lemoine'in yaptığı iki film üzerinden sorgulanmıştır. Çalışma sonucunda Bêka ve Lemoine'in 'Mekânın Duygusal Gücü' olarak tanımladıkları zaman-mekân boyutunu çalışmalarına dahil ederek mimarlık üzerine filmler ürettikleri ve temsil sistemlerinin deneyim açısından zayıflığının üstesinden gelinebildiği görülmüştür. Bu bağlamda temsil düzleminde deneyim ve ifadesine dair yeni bir tartışma zemini yaratarak mimarlık pratiğinin gelişmesine ve ilerlemesine önemli katkı sağlamaktadır.","PeriodicalId":491707,"journal":{"name":"IBAD sosyal bilimler dergisi","volume":"60 18","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"IBAD sosyal bilimler dergisi","FirstCategoryId":"0","ListUrlMain":"https://doi.org/10.21733/ibad.1469627","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Mimarlık karşılaştığı sorunları çözme ihtiyacı olarak disiplinlerarası bir yaklaşıma başvurur. Mimarlık diğer disiplinlerle kurduğu ilişkilerden doğan olasılıklar arasında seçimler yaparak alternatifler üretirken, etkileşimde olduğu diğer disiplinlere de benzer fırsatlar sunarak iki yönlü bir ilişkiyi mümkün kılar. Mimarlık, anlatım, temsil ve iletişim için görsel yöntemleri kullanma zorunluluğu ile görsel iletişim yöntemlerini kullanan diğer disiplinlerle ilişki kurabilmekte ve bu ilişkiyi sinema ile kurma olanağına da sahiptir. Sinema ve mimarlık, gerçek hayatta deneyimlediğimiz üç boyutlu mekânın iki boyutlu temsillerini üretir ve kullanır. Deneyimin temsili, zamana bağlı düşüncelerden arınmış, standart yöntemlerle estetik nesnelere dönüştürülen temsil sistemlerinde ciddi bir sorun yaratmaktadır. Zaman-mekânın zamana ve mekandaki deneyimlere bağlı olarak aktarılabileceği mimari temsil sistemlerinin uygulanması bu sorunun üstesinden gelebilir. Filmin sinemada yarattığı mekân imgesi, mimari temsillere hâkim olan durağanlıktan kurtulmuş, dinamik bir izlenim yaratarak izleyiciye geleneksel iki boyutlu mimari temsilden farklı bir deneyim yaşatabilmektedir. Çalışmada mimaride mekânsal deneyim temsil bünyesinde sınırlandırılmış, farklı mimari temsil kullanımının mekânsal deneyimde yarattığı değişim ve dönüşümler incelenmiştir. Bu çalışmada, sinema aracılığı ile izleyicinin dahil olduğu hareket kullanımı ile temsil sistemlerinin deneyim açısından zayıflığının aşılmasının mümkün olup olmadığı, yönetmenliğini Ila Bêka ve Louise Lemoine'in yaptığı iki film üzerinden sorgulanmıştır. Çalışma sonucunda Bêka ve Lemoine'in 'Mekânın Duygusal Gücü' olarak tanımladıkları zaman-mekân boyutunu çalışmalarına dahil ederek mimarlık üzerine filmler ürettikleri ve temsil sistemlerinin deneyim açısından zayıflığının üstesinden gelinebildiği görülmüştür. Bu bağlamda temsil düzleminde deneyim ve ifadesine dair yeni bir tartışma zemini yaratarak mimarlık pratiğinin gelişmesine ve ilerlemesine önemli katkı sağlamaktadır.