{"title":"ÖLÜM ACISININ BULUŞTURDUĞU İKİ ANNE/ ŞAİR: SIRRÎ RÂHİLE HANIM VE ÂDİLE SULTAN’IN ÇOCUKLARI İÇİN YAZDIĞI MERSİYELER","authors":"Gökçehan Aysel YILMAZ","doi":"10.58659/estad.1349650","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Klasik Türk Edebiyatı’nda, peygamberler, Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri gibi din büyükleri, padişahlar, yöneticiler, aile, akraba vb. kişi /kişilerin ölümünün ardından yazılan; ölen kişinin övgüsünü, geride kalanın ise hüznünü yansıtan şiirlere mersiye denilmektedir. Mersiyeler, aile ve yakın çevreden bir kişinin ölümü üzerine yazıldığında; ölüm acısı daha içten bir üslupla dile getirilmektedir. XIX. yüzyıl kadın şairlerinden Sırrî Râhile Hanım (ö. 1877) ve Âdile Sultan’ın (ö. 1899) divanlarında, genç yaşta ölen çocukları Rifat ve Hayriye Sultan için yazdıkları mersiyeler bulunmaktadır. Âdile Sultan, vefat eden aile üyelerinin anısına kaleme aldığı “İftiraknâme”sinde de kızının hatırasına yer vermektedir. Bu manzumeler, iki anne/şairin kaleminden çıkarak edebiyat tarihi içerisinde farklı bir yere konumlanmaktadır. Çalışmada, aynı yüzyılda yaşayan iki anne/şairin çocukları için yazdığı mersiyeler; içerik özellikleri ve barındırdıkları dinî-tasavvufî temalar bağlamında incelenmektedir. Söz konusu mersiyelerde, bu türün geleneği doğrultusunda dünyanın fani oluşu, ölümün kaçınılmazlığı, kaza ve kadere boyun eğme gibi dinî unsurlar yer almıştır. Özellikle Sırrî Râhile Hanım’ın mersiyesinde ney, şem, pervane, hum-hâne, melamet, Hallâc-ı Mansûr’un darağacı, melamet hırkası, üryan olmak, ehl-i aşk gibi remizler sıklıkla kullanılarak daha yoğun bir tasavvufî anlam oluşturulmuştur. Anne/ şairler, ölen çocuklarının güzel özelliklerini anlatmış; onlarla ilgili benzetme ilgileri kurmuşlardır. Mersiyelerin son bölümlerinde ise çocukların geride bıraktığı annelerinin vaziyetinden bahsedilmiş; bu ölümlerden alınacak ibretler sıralanarak onların ruhlarına dualar edilmiştir.","PeriodicalId":475062,"journal":{"name":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","volume":"181 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.58659/estad.1349650","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Klasik Türk Edebiyatı’nda, peygamberler, Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri gibi din büyükleri, padişahlar, yöneticiler, aile, akraba vb. kişi /kişilerin ölümünün ardından yazılan; ölen kişinin övgüsünü, geride kalanın ise hüznünü yansıtan şiirlere mersiye denilmektedir. Mersiyeler, aile ve yakın çevreden bir kişinin ölümü üzerine yazıldığında; ölüm acısı daha içten bir üslupla dile getirilmektedir. XIX. yüzyıl kadın şairlerinden Sırrî Râhile Hanım (ö. 1877) ve Âdile Sultan’ın (ö. 1899) divanlarında, genç yaşta ölen çocukları Rifat ve Hayriye Sultan için yazdıkları mersiyeler bulunmaktadır. Âdile Sultan, vefat eden aile üyelerinin anısına kaleme aldığı “İftiraknâme”sinde de kızının hatırasına yer vermektedir. Bu manzumeler, iki anne/şairin kaleminden çıkarak edebiyat tarihi içerisinde farklı bir yere konumlanmaktadır. Çalışmada, aynı yüzyılda yaşayan iki anne/şairin çocukları için yazdığı mersiyeler; içerik özellikleri ve barındırdıkları dinî-tasavvufî temalar bağlamında incelenmektedir. Söz konusu mersiyelerde, bu türün geleneği doğrultusunda dünyanın fani oluşu, ölümün kaçınılmazlığı, kaza ve kadere boyun eğme gibi dinî unsurlar yer almıştır. Özellikle Sırrî Râhile Hanım’ın mersiyesinde ney, şem, pervane, hum-hâne, melamet, Hallâc-ı Mansûr’un darağacı, melamet hırkası, üryan olmak, ehl-i aşk gibi remizler sıklıkla kullanılarak daha yoğun bir tasavvufî anlam oluşturulmuştur. Anne/ şairler, ölen çocuklarının güzel özelliklerini anlatmış; onlarla ilgili benzetme ilgileri kurmuşlardır. Mersiyelerin son bölümlerinde ise çocukların geride bıraktığı annelerinin vaziyetinden bahsedilmiş; bu ölümlerden alınacak ibretler sıralanarak onların ruhlarına dualar edilmiştir.