{"title":"KUTBEDDIN IZNIKÎ’S MUQADDIME AND THE SEMANTIC CATEGORY OF THE VERB DÜRT- IN HISTORICAL TEXTS OF TURKISH","authors":"Çağla TEZCİ ÇAKIR, İ. Taş","doi":"10.32321/cutad.1272891","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Terim olarak ilmihâl, ‘inanç, ibadet, muamelat (günlük yaşayış), ahlak konuları, yer yer büyük peygamberler, ayrıca Hz. Muhammed’in hayatına dair özlü bilgileri içeren el kitabı’ anlamına gelir. İlmihâl geleneği ilk olarak halkın anlayacağı dilde, basit, sade anlatımlı, temel dinî konularda özlü bilgilere duyulan ihtiyaçtan dolayı 15.-16. yüzyıllarda Osmanlılarda ortaya çıkmıştır. Bu gelenek önce Arapça eserlerin Türkçeye tercümesi ve eksik görülen hususların eserlere eklenmesiyle başlamıştır. Bu türün Osmanlılardaki ilk örneği, adında “ilmihâl” sözcüğü geçmese de, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’si kabul edilir. \nİznikî’nin Mukaddime’sinin yerli ve yabancı kütüphanelerde olmak üzere sayısız nüshası bulunmaktadır. Eser bâb adı verilen beş bölümden ve bir girişten oluşmaktadır. Giriş bölümünde eserin yazarı, yazılış nedenleri, amacı ve konusu üzerinde durulur. İlk bölümde iman, imanın şartları, cennet-cehennem, sevap-günah gibi kavramlar çeşitli mezheplerin görüşleri aktarılarak anlatılır. İkinci bölümde namaz konusu ele alınmıştır. Üçüncü bölüm zekât, öşür, fitre, haraç, kurban, gömü ve sadaka hükümlerine ayrılmıştır. dördüncü bölüm oruca, beşinci bölüm de hac ve umre hükümlerine ayrılmıştır. \nMukaddime, kendi döneminde rağbet gördüğü ve pek çok nüshası bulunduğu için filolojik araştırmalara da konu edilmiştir. Bu çalışmalar incelendiğinde eserin, yer yer halkın anlayacağı dille ve sade bir anlatımla kaleme alındığı söylenebilir. Bunun yanında metnin gerek söz varlığı gerekse üslup olarak konuşma dilinden izler taşıdığı da görülmektedir. Söz varlığı açısından bakıldığında ise eserde, Türkiye Türkçesi ağızlarından tanıdığımız ancak dönem metinlerinde tesadüf etmediğimiz kehellik ėt- ‘üşenmek, tembellik etmek’ ya da seyrek olarak karşılaştığımız ḳovalt- ‘secdede iken karın ile uyluk arasını açmak’ gibi sözcüklere de rastlanmaktadır. Bu çalışmada konu ettiğimiz dürt- fiili ise metinde aynı pasajda üç kez geçmektedir ve ‘(kâfur vb. kokulu nesneler) sürmek’ anlamına gelmektedir. Eski Türkçe metinlerden itibaren sıklıkla karşılaştığımız ve özgün anlamı ‘(koku, kokulu maddeler, yağ vb.) sürmek’ olan dürt- (< türt-) fiili, Eski Türkçe (11. yüzyıla kadar) ve Orta Türkçe (12.-15. yüzyıl arası) metinleri tahlil edildiğinde farklı semantik dağılımlar sergilediği görülmektedir. İşte burada konu edilen çalışma, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’sinde yer alan kesitten hareketle Eski Türkçe ve Orta Türkçe metinlerdeki pasajları irdeleyerek fiilin semantik kategorisini tespit etmeyi ve söz konusu kategorilerin temel anlamla olan ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır.","PeriodicalId":240040,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","volume":"104 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-06-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32321/cutad.1272891","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Terim olarak ilmihâl, ‘inanç, ibadet, muamelat (günlük yaşayış), ahlak konuları, yer yer büyük peygamberler, ayrıca Hz. Muhammed’in hayatına dair özlü bilgileri içeren el kitabı’ anlamına gelir. İlmihâl geleneği ilk olarak halkın anlayacağı dilde, basit, sade anlatımlı, temel dinî konularda özlü bilgilere duyulan ihtiyaçtan dolayı 15.-16. yüzyıllarda Osmanlılarda ortaya çıkmıştır. Bu gelenek önce Arapça eserlerin Türkçeye tercümesi ve eksik görülen hususların eserlere eklenmesiyle başlamıştır. Bu türün Osmanlılardaki ilk örneği, adında “ilmihâl” sözcüğü geçmese de, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’si kabul edilir.
İznikî’nin Mukaddime’sinin yerli ve yabancı kütüphanelerde olmak üzere sayısız nüshası bulunmaktadır. Eser bâb adı verilen beş bölümden ve bir girişten oluşmaktadır. Giriş bölümünde eserin yazarı, yazılış nedenleri, amacı ve konusu üzerinde durulur. İlk bölümde iman, imanın şartları, cennet-cehennem, sevap-günah gibi kavramlar çeşitli mezheplerin görüşleri aktarılarak anlatılır. İkinci bölümde namaz konusu ele alınmıştır. Üçüncü bölüm zekât, öşür, fitre, haraç, kurban, gömü ve sadaka hükümlerine ayrılmıştır. dördüncü bölüm oruca, beşinci bölüm de hac ve umre hükümlerine ayrılmıştır.
Mukaddime, kendi döneminde rağbet gördüğü ve pek çok nüshası bulunduğu için filolojik araştırmalara da konu edilmiştir. Bu çalışmalar incelendiğinde eserin, yer yer halkın anlayacağı dille ve sade bir anlatımla kaleme alındığı söylenebilir. Bunun yanında metnin gerek söz varlığı gerekse üslup olarak konuşma dilinden izler taşıdığı da görülmektedir. Söz varlığı açısından bakıldığında ise eserde, Türkiye Türkçesi ağızlarından tanıdığımız ancak dönem metinlerinde tesadüf etmediğimiz kehellik ėt- ‘üşenmek, tembellik etmek’ ya da seyrek olarak karşılaştığımız ḳovalt- ‘secdede iken karın ile uyluk arasını açmak’ gibi sözcüklere de rastlanmaktadır. Bu çalışmada konu ettiğimiz dürt- fiili ise metinde aynı pasajda üç kez geçmektedir ve ‘(kâfur vb. kokulu nesneler) sürmek’ anlamına gelmektedir. Eski Türkçe metinlerden itibaren sıklıkla karşılaştığımız ve özgün anlamı ‘(koku, kokulu maddeler, yağ vb.) sürmek’ olan dürt- (< türt-) fiili, Eski Türkçe (11. yüzyıla kadar) ve Orta Türkçe (12.-15. yüzyıl arası) metinleri tahlil edildiğinde farklı semantik dağılımlar sergilediği görülmektedir. İşte burada konu edilen çalışma, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’sinde yer alan kesitten hareketle Eski Türkçe ve Orta Türkçe metinlerdeki pasajları irdeleyerek fiilin semantik kategorisini tespit etmeyi ve söz konusu kategorilerin temel anlamla olan ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır.