{"title":"LÂMİ’Î ÇELEBİ’NİN ARUZ RİSALESİ","authors":"Muhittin Turan","doi":"10.32321/cutad.1246580","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Eski Türk edebiyatında aruz veznini konu edinen eserler daha çok belagat kitaplarında bir bölüm ya da müstakil olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmalarda veznin tarihi hakkında verilen bilgilerin yanı sıra vezinlerin sâlim ve fer’leri, bahirler, daireler vb. hususlarda manzum veya mensur olarak malumat verilmiştir. Gerek belagat kitapları içerisinde yer alan gerekse müstakil olarak kaleme alınan bazı aruz risaleleri, aruz ilminin genel kurallarını ortaya koyduklarından, onlardan sonra bu alanda yazılan eserler de öncekilerini takip etmiştir. Diğer bir ifade ile bu risalelerin özellikle içerdikleri ıstılahları ve örnek beyitleri kendilerinden sonra kaleme alınmış risalelere örnek teşkil etmiştir. Bu durumun, söz konusu eserlerin ya tarihi süreç içerisinde birbirlerinden etkilenmesinden ya da ittihaz ettikleri ortak bir modelin varlığından kaynaklandığı söylenebilir. Bu bağlamda Reşîdüddîn-i Vatvât (öl. 1177)’ın Hadâ’iku’s-Sihr fî-Dakâyıkı’ş-Şi’r’i, İranlı Şerefüddîn-i Râmî (XIV. yy.)’nin Enîsü’l-Uşşâk’ı gerek Anadolu sahasında gerekse İran ve Arap coğrafyasında bu konularda yazılmış eserlere, özellikle örnek beyitler ve diğer bazı mensur bölümler noktasında bir model oluşturmuştur. Dolayısıyla bu anlamda bir silsilenin veya sınırlı bir geleneğin oluştuğunu söylemek mümkündür. Bu silsilenin halkalarından birini XVI. yy. Divan şairi Lâmi’î Çelebi’nin aruz risalesi oluşturmaktadır. 5 varak gibi küçük bir hacme sahip olan eser, içeriği ve yapısı münasebetiyle dikkate değer olduğu kadar kendinden önce veya muasırları tarafından kaleme alınmış bu konudaki eserlerle azımsanmayacak derecede ortak örnek beyitler içermektedir. Bu yazıda, öncelikle aruz tarihi hakkında hatırlatıcı ve muhtasar bilgiler verilecektir. Ardından uzun zamandır araştırmacıların istifadesinde olmayan ve Şerefü’l-İnsân’da mevcudiyetinden bahsedilen Lâmi’î Çelebi’nin Konya İl Halk Kütüphanesi 42 Kon 5811/2 demirbaş numarasında “Evzân-ı Arûz” adıyla kayıtlı olan aruz risalesi hakkında tanıtıcı bilgiler aktarılacak, aynı zamanda söz konusu eserin Lâmi’î Çelebi’ye aidiyeti bu sahadaki eserlerden örneklerle kanıtlanacaktır. Son olarak da risalenin çeviri yazılı metni verilecektir.","PeriodicalId":240040,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","volume":"91 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-04-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32321/cutad.1246580","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Eski Türk edebiyatında aruz veznini konu edinen eserler daha çok belagat kitaplarında bir bölüm ya da müstakil olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmalarda veznin tarihi hakkında verilen bilgilerin yanı sıra vezinlerin sâlim ve fer’leri, bahirler, daireler vb. hususlarda manzum veya mensur olarak malumat verilmiştir. Gerek belagat kitapları içerisinde yer alan gerekse müstakil olarak kaleme alınan bazı aruz risaleleri, aruz ilminin genel kurallarını ortaya koyduklarından, onlardan sonra bu alanda yazılan eserler de öncekilerini takip etmiştir. Diğer bir ifade ile bu risalelerin özellikle içerdikleri ıstılahları ve örnek beyitleri kendilerinden sonra kaleme alınmış risalelere örnek teşkil etmiştir. Bu durumun, söz konusu eserlerin ya tarihi süreç içerisinde birbirlerinden etkilenmesinden ya da ittihaz ettikleri ortak bir modelin varlığından kaynaklandığı söylenebilir. Bu bağlamda Reşîdüddîn-i Vatvât (öl. 1177)’ın Hadâ’iku’s-Sihr fî-Dakâyıkı’ş-Şi’r’i, İranlı Şerefüddîn-i Râmî (XIV. yy.)’nin Enîsü’l-Uşşâk’ı gerek Anadolu sahasında gerekse İran ve Arap coğrafyasında bu konularda yazılmış eserlere, özellikle örnek beyitler ve diğer bazı mensur bölümler noktasında bir model oluşturmuştur. Dolayısıyla bu anlamda bir silsilenin veya sınırlı bir geleneğin oluştuğunu söylemek mümkündür. Bu silsilenin halkalarından birini XVI. yy. Divan şairi Lâmi’î Çelebi’nin aruz risalesi oluşturmaktadır. 5 varak gibi küçük bir hacme sahip olan eser, içeriği ve yapısı münasebetiyle dikkate değer olduğu kadar kendinden önce veya muasırları tarafından kaleme alınmış bu konudaki eserlerle azımsanmayacak derecede ortak örnek beyitler içermektedir. Bu yazıda, öncelikle aruz tarihi hakkında hatırlatıcı ve muhtasar bilgiler verilecektir. Ardından uzun zamandır araştırmacıların istifadesinde olmayan ve Şerefü’l-İnsân’da mevcudiyetinden bahsedilen Lâmi’î Çelebi’nin Konya İl Halk Kütüphanesi 42 Kon 5811/2 demirbaş numarasında “Evzân-ı Arûz” adıyla kayıtlı olan aruz risalesi hakkında tanıtıcı bilgiler aktarılacak, aynı zamanda söz konusu eserin Lâmi’î Çelebi’ye aidiyeti bu sahadaki eserlerden örneklerle kanıtlanacaktır. Son olarak da risalenin çeviri yazılı metni verilecektir.