{"title":"Ahlak İlkeleri Açısından Peygamberlerin Sıfatları","authors":"Maksut Çetin","doi":"10.47502/mizan.1192611","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ahlak, genel olarak insan tabiatının temel duyguları olan akıl, gazap ve şehvetin itidal üzere ya da şehvet ve gazap kuvvelerinin aklın emrinde olması durumudur. Ahlak felsefecileri bu durumu, adalet kavramıyla ifade etmiştir. Dolayısıyla adalet, mezkûr üç kuvvenin istikamet çizgisinde hareket etmesi ya da gazap ve şehvetin aklın vasatı olan hikmetin emrinde olması anlamına gelir ki bu, aynı zamanda ahlakın da tanımıdır. Onun için ahlak ilkeleri, insanda bulunan akıl melekesinin hikmet, gazap duygusunun cesaret, şehvet kuvvesinin ise iffet çizgisinde hareket etmesi anlamına gelir. Ayrıca bir eylemin ahlakî olarak isimlendirilmesi için onun, toplum içinde ve isteyerek yapılması gerekir. Çünkü ahlakın bireysel yönü olduğu kadar sosyal yönü de söz konusudur. Zira ahlakî ilkelerin kalıcı hale gelmesi için onların, bir sosyal ortamda ve örnek eğitimciler tarafından öğretilmesi gerekir. \nTarihsel olarak insanları ahlak alanında iffet, şecaat ve hikmet üzere, toplumsal düzeyde ise adalet ve istikamet çizgisinde tutmaya çalışan kişiler, peygamberlerdir. Onlar, bilgi ve ahlak, inanç ve ibadet, sosyal ve siyasal alanda insanoğluna önderlik etmiş şahsiyetlerdir. Zira peygamberler, insanın metafizik dünyaya ait merak duygusunu, ruhî duygularının istikamet üzere kalmasını, temel inanç ve ibadet konularındaki ihtiyacını, sosyo-politik sahada gerekli gördüğü ilkeleri öğretmek üzere gönderilmişlerdir. \nOntolojik olarak beşer cinsinden olan peygamberlerin, insanlardan farklı nitelikler taşıması doğaldır. Zira onlar, insan ile Yüce Yaratıcı arasındaki irtibatı sağlayan kişilerdir. Peygamberlerin vahiy alması ve mucize göstermesi onları diğer insanlardan farklı kılan önemli iki özelliktir. Ayrıca onlar, örnek ve önder kişiler oldukları için insanoğlunun sahip olduğu temel ahlakî ilkelerin zirvesindedirler. Getirdikleri bilgileri kabul etmek ve onları örnek almak için peygamberlerin güvenilir, ismet sahibi ve hikmetle bezenmiş olmaları gerekir. Onun için ulema, temel ahlak ilkelerini esas alarak peygamberlerin sıfatlarını belirlemiştir. Mesela, insanın ahlak ilkelerinden iffet, ismete; şecaat ve cesaret, emanet ve sıdka; hikmet, fetanete; adalet ise tebliğe tekabül edecek şekilde yorumlanmıştır. Zira bu sıfatlar, her ne kadar tüm insanlar için ortak nitelikler olarak kabul edilmiş olsa da peygamberlerde zirvesini bulmuştur.","PeriodicalId":274883,"journal":{"name":"Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.47502/mizan.1192611","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Ahlak, genel olarak insan tabiatının temel duyguları olan akıl, gazap ve şehvetin itidal üzere ya da şehvet ve gazap kuvvelerinin aklın emrinde olması durumudur. Ahlak felsefecileri bu durumu, adalet kavramıyla ifade etmiştir. Dolayısıyla adalet, mezkûr üç kuvvenin istikamet çizgisinde hareket etmesi ya da gazap ve şehvetin aklın vasatı olan hikmetin emrinde olması anlamına gelir ki bu, aynı zamanda ahlakın da tanımıdır. Onun için ahlak ilkeleri, insanda bulunan akıl melekesinin hikmet, gazap duygusunun cesaret, şehvet kuvvesinin ise iffet çizgisinde hareket etmesi anlamına gelir. Ayrıca bir eylemin ahlakî olarak isimlendirilmesi için onun, toplum içinde ve isteyerek yapılması gerekir. Çünkü ahlakın bireysel yönü olduğu kadar sosyal yönü de söz konusudur. Zira ahlakî ilkelerin kalıcı hale gelmesi için onların, bir sosyal ortamda ve örnek eğitimciler tarafından öğretilmesi gerekir.
Tarihsel olarak insanları ahlak alanında iffet, şecaat ve hikmet üzere, toplumsal düzeyde ise adalet ve istikamet çizgisinde tutmaya çalışan kişiler, peygamberlerdir. Onlar, bilgi ve ahlak, inanç ve ibadet, sosyal ve siyasal alanda insanoğluna önderlik etmiş şahsiyetlerdir. Zira peygamberler, insanın metafizik dünyaya ait merak duygusunu, ruhî duygularının istikamet üzere kalmasını, temel inanç ve ibadet konularındaki ihtiyacını, sosyo-politik sahada gerekli gördüğü ilkeleri öğretmek üzere gönderilmişlerdir.
Ontolojik olarak beşer cinsinden olan peygamberlerin, insanlardan farklı nitelikler taşıması doğaldır. Zira onlar, insan ile Yüce Yaratıcı arasındaki irtibatı sağlayan kişilerdir. Peygamberlerin vahiy alması ve mucize göstermesi onları diğer insanlardan farklı kılan önemli iki özelliktir. Ayrıca onlar, örnek ve önder kişiler oldukları için insanoğlunun sahip olduğu temel ahlakî ilkelerin zirvesindedirler. Getirdikleri bilgileri kabul etmek ve onları örnek almak için peygamberlerin güvenilir, ismet sahibi ve hikmetle bezenmiş olmaları gerekir. Onun için ulema, temel ahlak ilkelerini esas alarak peygamberlerin sıfatlarını belirlemiştir. Mesela, insanın ahlak ilkelerinden iffet, ismete; şecaat ve cesaret, emanet ve sıdka; hikmet, fetanete; adalet ise tebliğe tekabül edecek şekilde yorumlanmıştır. Zira bu sıfatlar, her ne kadar tüm insanlar için ortak nitelikler olarak kabul edilmiş olsa da peygamberlerde zirvesini bulmuştur.