{"title":"Doğu Akdeniz’in Değişen Jeopolitiği ve Türk Dış Politikası","authors":"Emre Ozan","doi":"10.15869/itobiad.1141014","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Doğu Akdeniz tarih boyunca önemli bir bölge olmakla birlikte Soğuk Savaş döneminden bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin bir uzantısı olarak kabul edilmiştir. Son yıllarda ise kendi dinamikleri ile önem kazanmış ve bağımsız bir alt-bölge haline gelmiştir. Doğu Akdeniz jeopolitiğinde yaşanan bu yapısal dönüşümden en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Doğu Akdeniz Türk dış politikasında büyük bir önem kazanmış ve Türkiye’nin güvenlik söyleminde geniş bir yer kaplamaya başlamıştır. Doğu Akdeniz’de yaşanan önemli jeopolitik kırılmalar bölge devletleri arasındaki güvenlik ilişkilerinin dönüşümüne yol açmakta ve Türkiye bu dönüşüme yanıt verme ihtiyacı duymaktadır. Bu çerçevede, bu makale realist uluslararası ilişkiler yaklaşımlarının ittifak oluşumlarına dair açıklamalarını temel alarak Doğu Akdeniz’deki ittifak oluşumlarını ve Türkiye’nin bu sürece nasıl bir yanıt verdiğini tartışmayı amaçlamaktadır. Söz konusu dönüşüm başlıca üç boyuta sahiptir. Birincisi bölgede keşfedilen hidrokarbon kaynakları bölge ülkeleri arasında hem iş birliği için fırsatlar yaratmış hem de çeşitli uyuşmazlıklara yol açmıştır. Enerji faktörü ittifak yapılarının temel değişkenlerinden biri haline gelmiştir. İkincisi Arap Baharı sonrasında artan bölgesel güvensizlikler ve istikrarsızlık tüm bölge ülkelerinin ittifak tercihlerini etkilemiştir. Üçüncüsü Doğu Akdeniz ve çevresinde artan büyük güç rekabeti bir yandan bölgenin askerileşmesine yol açmakta diğer yandan bölge ülkelerinin ittifak tercihlerini etkilemektedir. Yapısal dönüşümün bu üç boyutu birbirlerinden bağımsız süreçler değildir. Tam aksine birbirleriyle bağlantılı karmaşık süreçlerdir. Bu çalışmada, Doğu Akdeniz’in birbirleriyle bağlantılı üç dinamik çerçevesinde tanımlanan jeopolitik dönüşümünün Türk dış politikası üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmanın temel argümanı Doğu Akdeniz’de yaşanan jeopolitik dönüşümün Türkiye’yi güvenlik odaklı bir dış politikaya yönelttiği ve Doğu Akdeniz’in yeni jeopolitik yapısına uyum sağlama ihtiyacının Türk dış politikasındaki yeni denge arayışları ile eşzamanlı ortaya çıktığıdır.","PeriodicalId":112385,"journal":{"name":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15869/itobiad.1141014","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Doğu Akdeniz tarih boyunca önemli bir bölge olmakla birlikte Soğuk Savaş döneminden bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin bir uzantısı olarak kabul edilmiştir. Son yıllarda ise kendi dinamikleri ile önem kazanmış ve bağımsız bir alt-bölge haline gelmiştir. Doğu Akdeniz jeopolitiğinde yaşanan bu yapısal dönüşümden en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Doğu Akdeniz Türk dış politikasında büyük bir önem kazanmış ve Türkiye’nin güvenlik söyleminde geniş bir yer kaplamaya başlamıştır. Doğu Akdeniz’de yaşanan önemli jeopolitik kırılmalar bölge devletleri arasındaki güvenlik ilişkilerinin dönüşümüne yol açmakta ve Türkiye bu dönüşüme yanıt verme ihtiyacı duymaktadır. Bu çerçevede, bu makale realist uluslararası ilişkiler yaklaşımlarının ittifak oluşumlarına dair açıklamalarını temel alarak Doğu Akdeniz’deki ittifak oluşumlarını ve Türkiye’nin bu sürece nasıl bir yanıt verdiğini tartışmayı amaçlamaktadır. Söz konusu dönüşüm başlıca üç boyuta sahiptir. Birincisi bölgede keşfedilen hidrokarbon kaynakları bölge ülkeleri arasında hem iş birliği için fırsatlar yaratmış hem de çeşitli uyuşmazlıklara yol açmıştır. Enerji faktörü ittifak yapılarının temel değişkenlerinden biri haline gelmiştir. İkincisi Arap Baharı sonrasında artan bölgesel güvensizlikler ve istikrarsızlık tüm bölge ülkelerinin ittifak tercihlerini etkilemiştir. Üçüncüsü Doğu Akdeniz ve çevresinde artan büyük güç rekabeti bir yandan bölgenin askerileşmesine yol açmakta diğer yandan bölge ülkelerinin ittifak tercihlerini etkilemektedir. Yapısal dönüşümün bu üç boyutu birbirlerinden bağımsız süreçler değildir. Tam aksine birbirleriyle bağlantılı karmaşık süreçlerdir. Bu çalışmada, Doğu Akdeniz’in birbirleriyle bağlantılı üç dinamik çerçevesinde tanımlanan jeopolitik dönüşümünün Türk dış politikası üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmanın temel argümanı Doğu Akdeniz’de yaşanan jeopolitik dönüşümün Türkiye’yi güvenlik odaklı bir dış politikaya yönelttiği ve Doğu Akdeniz’in yeni jeopolitik yapısına uyum sağlama ihtiyacının Türk dış politikasındaki yeni denge arayışları ile eşzamanlı ortaya çıktığıdır.