{"title":"INDIVIDUAL AND STATE RELATIONSHIP IN THE FOUNDATION PHILOSOPHY OF THE REPUBLIC: TURKISH CITIZENSHIP LAW NO 1312 AND ITS PRACTICES","authors":"D. Yılmaz, Didem Konya","doi":"10.33431/belgi.1094637","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Vatandaşlık, kişinin devletle olan hukuki ve siyasi bağını ifade etmektedir. İlkçağlardan günümüze kadar devletler, kişileri belirli kurallar çerçevesinde tabiiyetine almıştır. Osmanlı Devleti’nde vatandaşlık kavramı, imparatorluk dâhilinde yaşayan halkların özel kimliklerinden bağımsız devlete olan aidiyeti ifade etmiştir. Bu aidiyet, Osmanlıcılık ideolojisiyle sağlanmaya çalışılmıştır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’nin birçok savaşta yenilmesiyle vatandaşlık meselesi, hukuki ve sosyal boyutlarıyla gündeme gelmiştir. Meselenin en önemli noktası ise Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıkların nüfuz alanlarını ve ayrıcalıklarını arttırmak istemesinden doğmaktaydı. Bu topraklarda yaşayan herkesi Osmanlıcılık prensibi doğrultusunda bir araya getirmek üzere Osmanlı Tabiiyet Kanunu hazırlanmıştır. \nMillî Mücadele sonrasında vatandaşlık sorunları ve yeni devletin vatandaşlarına kazandıracağı Türk kimliği Lozan Barış Antlaşması ile giderilmeye çalışmıştır. Vatandaşlık kavramı, ulus devlet bilinci çerçevesinde ele alınmış ve konu üzerine yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Ancak yapılan görüşmelerden netice alınamaması 1928 yılında vatandaşlık tanımının tekrar ele alınmasına ve Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun hazırlanmasına giden süreci başlatmıştır. Modern vatandaşlığın temellerinin atıldığı yeni dönemde vatandaşlığa kabul ve vatandaşlıktan çıkarılmanın sınırları belirlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, eşitlik prensibinden yola çıkarak vatandaşlık hakkını dil, kültür ve ahlak birliğiyle Türkiye sınırında yaşayan herkese tanımıştır. \nBu çalışmada; 4 Haziran 1928 tarih ve 1312 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu ve Kanuna yönelik uygulamaların tarihsel arka planı incelenecektir. Ulusal kimliğin inşa sürecine rehberlik eden Kanun çerçevesinde, vatandaşlık anlayışının güçlendirilmesi girişimleri üzerinde durulacaktır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden elde edilen veriler incelenmiştir. Söz konusu veriler 1928 yılında çıkarılan 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve kanunun tatbikat şekline yönelik içerikten oluşmaktadır. Bununla birlikte döneme ilişkin gazeteler taranmış, konuyla ilgili çeşitli çalışmalardan faydalanılarak birinci el kaynaklar desteklenmiştir.","PeriodicalId":164471,"journal":{"name":"Belgi Dergisi","volume":"148 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Belgi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.33431/belgi.1094637","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Vatandaşlık, kişinin devletle olan hukuki ve siyasi bağını ifade etmektedir. İlkçağlardan günümüze kadar devletler, kişileri belirli kurallar çerçevesinde tabiiyetine almıştır. Osmanlı Devleti’nde vatandaşlık kavramı, imparatorluk dâhilinde yaşayan halkların özel kimliklerinden bağımsız devlete olan aidiyeti ifade etmiştir. Bu aidiyet, Osmanlıcılık ideolojisiyle sağlanmaya çalışılmıştır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’nin birçok savaşta yenilmesiyle vatandaşlık meselesi, hukuki ve sosyal boyutlarıyla gündeme gelmiştir. Meselenin en önemli noktası ise Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıkların nüfuz alanlarını ve ayrıcalıklarını arttırmak istemesinden doğmaktaydı. Bu topraklarda yaşayan herkesi Osmanlıcılık prensibi doğrultusunda bir araya getirmek üzere Osmanlı Tabiiyet Kanunu hazırlanmıştır.
Millî Mücadele sonrasında vatandaşlık sorunları ve yeni devletin vatandaşlarına kazandıracağı Türk kimliği Lozan Barış Antlaşması ile giderilmeye çalışmıştır. Vatandaşlık kavramı, ulus devlet bilinci çerçevesinde ele alınmış ve konu üzerine yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Ancak yapılan görüşmelerden netice alınamaması 1928 yılında vatandaşlık tanımının tekrar ele alınmasına ve Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun hazırlanmasına giden süreci başlatmıştır. Modern vatandaşlığın temellerinin atıldığı yeni dönemde vatandaşlığa kabul ve vatandaşlıktan çıkarılmanın sınırları belirlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, eşitlik prensibinden yola çıkarak vatandaşlık hakkını dil, kültür ve ahlak birliğiyle Türkiye sınırında yaşayan herkese tanımıştır.
Bu çalışmada; 4 Haziran 1928 tarih ve 1312 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu ve Kanuna yönelik uygulamaların tarihsel arka planı incelenecektir. Ulusal kimliğin inşa sürecine rehberlik eden Kanun çerçevesinde, vatandaşlık anlayışının güçlendirilmesi girişimleri üzerinde durulacaktır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nden elde edilen veriler incelenmiştir. Söz konusu veriler 1928 yılında çıkarılan 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve kanunun tatbikat şekline yönelik içerikten oluşmaktadır. Bununla birlikte döneme ilişkin gazeteler taranmış, konuyla ilgili çeşitli çalışmalardan faydalanılarak birinci el kaynaklar desteklenmiştir.