{"title":"FEREC BA'DE'Ş-ŞİDDE IN TURKISH LITERATURE","authors":"Tuğba Meral","doi":"10.32321/cutad.1274342","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ferec baᶜde’ş-şidde, Arap edebiyatında sıkıntıdan ferahlığa ulaşılan hikâyelerin toplandığı bir edebî tür olarak dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmış; Fars edebiyatındaki örnekleri ise on üçüncü yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Arap ve Fars edebiyatlarında çok popüler olan bu edebî türün günümüze ulaşan Türkçe yazmaları, genellikle eser odaklı olarak çalışıldığı için Türk edebiyatında Ferec baᶜde’ş-şidde, bugüne dek tek bir eser gibi algılanarak değerlendirilmiş; on beşinci yüzyılda Farsçadan tercüme yoluyla edebiyatımıza girdiği düşüncesi yaygınlaşmıştır. Oysa Türk edebiyatında; 14 bâblı, 13 bâblı ve 42 hikâyeli olmak üzere üç ayrı Ferec baᶜde’ş-şidde külliyatı bulunmaktadır. 14 bâblı Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde, on beşinci yüzyılda Mevlânâ Lutfî Tokadî tarafından Arapçadan; 13 bâblı Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde, yine on beşinci yüzyılda Mehmed b. Ömerü’l-Hâlebî tarafından Farsçadan tercüme edilerek hazırlanmıştır. İlk musannifi belli olmayan 42 hikâyeli Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde ise bugüne dek Farsçadan tercüme olarak değerlendirilmiştir fakat Arap ve Fars edebiyatlarında 42 hikâyeli başka bir Ferec baᶜde’ş-şidde'nin bulunmaması; 42 hikâyeli yazmaların, Ferec baᶜde’ş-şidde türünün karakteristik özelliklerini taşımaması ve mevcut yazmalarda tespit edilen sözlü gelenek unsurları, bu külliyattaki hikâyelerin derlenerek hazırlandığına işaret etmektedir. 42 hikâyeli külliyata ait günümüze ulaşan en eski nüsha, bugüne kadar Budapeşte (1451) yazması olarak bilinmektedir fakat Paris-I (1390-1410) yazmasının daha eski olduğu anlaşılmıştır. Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'lerin bilinen en eski yazmaları, 42 hikâyeli külliyata ve on dördüncü yüzyıla aittir. Dolayısıyla Türk edebiyatına Ferec baᶜde’ş-şidde türünün ilk olarak on dördüncü yüzyılda 42 hikâyeli yazmalarla girdiği söylenebilir. Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'ler üzerine yapılan araştırmalarda genellikle 42 hikâyeli yazmalara yoğunlaşılmış; 14 bâblı ve 13 bâblı külliyatlara ait yazmalar ise maalesef bugüne dek ihmal edilmiştir. Bu makalede, Türkiye'deki ve yurt dışındaki kütüphanelerde tespit edilen Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde yazmaları üç külliyat hâlinde değerlendirilecek; üç külliyatın bugüne dek gözden kaçırılan yeni yazma nüshaları tanıtılacak ve son olarak (Paris-I, Budapeşte, Hamidiye ve Fatih-I olmak üzere) dört nüshadan hareketle 42 hikâyeli Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'nin özellikleri üzerine ayrıntılı bir inceleme yapılacaktır.","PeriodicalId":240040,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","volume":"44 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-05-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32321/cutad.1274342","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Ferec baᶜde’ş-şidde, Arap edebiyatında sıkıntıdan ferahlığa ulaşılan hikâyelerin toplandığı bir edebî tür olarak dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmış; Fars edebiyatındaki örnekleri ise on üçüncü yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Arap ve Fars edebiyatlarında çok popüler olan bu edebî türün günümüze ulaşan Türkçe yazmaları, genellikle eser odaklı olarak çalışıldığı için Türk edebiyatında Ferec baᶜde’ş-şidde, bugüne dek tek bir eser gibi algılanarak değerlendirilmiş; on beşinci yüzyılda Farsçadan tercüme yoluyla edebiyatımıza girdiği düşüncesi yaygınlaşmıştır. Oysa Türk edebiyatında; 14 bâblı, 13 bâblı ve 42 hikâyeli olmak üzere üç ayrı Ferec baᶜde’ş-şidde külliyatı bulunmaktadır. 14 bâblı Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde, on beşinci yüzyılda Mevlânâ Lutfî Tokadî tarafından Arapçadan; 13 bâblı Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde, yine on beşinci yüzyılda Mehmed b. Ömerü’l-Hâlebî tarafından Farsçadan tercüme edilerek hazırlanmıştır. İlk musannifi belli olmayan 42 hikâyeli Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde ise bugüne dek Farsçadan tercüme olarak değerlendirilmiştir fakat Arap ve Fars edebiyatlarında 42 hikâyeli başka bir Ferec baᶜde’ş-şidde'nin bulunmaması; 42 hikâyeli yazmaların, Ferec baᶜde’ş-şidde türünün karakteristik özelliklerini taşımaması ve mevcut yazmalarda tespit edilen sözlü gelenek unsurları, bu külliyattaki hikâyelerin derlenerek hazırlandığına işaret etmektedir. 42 hikâyeli külliyata ait günümüze ulaşan en eski nüsha, bugüne kadar Budapeşte (1451) yazması olarak bilinmektedir fakat Paris-I (1390-1410) yazmasının daha eski olduğu anlaşılmıştır. Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'lerin bilinen en eski yazmaları, 42 hikâyeli külliyata ve on dördüncü yüzyıla aittir. Dolayısıyla Türk edebiyatına Ferec baᶜde’ş-şidde türünün ilk olarak on dördüncü yüzyılda 42 hikâyeli yazmalarla girdiği söylenebilir. Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'ler üzerine yapılan araştırmalarda genellikle 42 hikâyeli yazmalara yoğunlaşılmış; 14 bâblı ve 13 bâblı külliyatlara ait yazmalar ise maalesef bugüne dek ihmal edilmiştir. Bu makalede, Türkiye'deki ve yurt dışındaki kütüphanelerde tespit edilen Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde yazmaları üç külliyat hâlinde değerlendirilecek; üç külliyatın bugüne dek gözden kaçırılan yeni yazma nüshaları tanıtılacak ve son olarak (Paris-I, Budapeşte, Hamidiye ve Fatih-I olmak üzere) dört nüshadan hareketle 42 hikâyeli Türkçe Ferec baᶜde’ş-şidde'nin özellikleri üzerine ayrıntılı bir inceleme yapılacaktır.