{"title":"Sebeb-i Nüzûlün Tefsire Yansıması: Âl-i İmrân Sûresi 28 ve 118. Âyetler Örneği","authors":"Mustafa Hamurli","doi":"10.30623/hij.952979","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kur’an-i Kerim’in bircok âyetinde inanc, ibadet, ahlak ve muamelat mevzulari gibi Musluman'in dine dair aklini kurcalayan konularda muminlerin kâfirleri ve din dusmanlarini dost edinemeyecegi hususu dile getirilmistir. Ancak genel anlamda onlarla dostluk kurulup kurulamayacagi hususunda acik bir nas olmadigi ve bu konuda farkli yaklasimlarin var oldugu bilinmektedir. Bu baglamda Âl-i Imrân suresinin 28 ile 118. âyetlerin kâfirler, Yahudiler ve munafiklarla dostluk sinirlarini belirlemede muphem noktalar barindirdigi gorulmekte ve bu muphemligin sebeb-i nuzul rivayetleri ile giderilmesinin mumkun oldugu anlasilmaktadir. Yapilan arastirmayla Yahudi ve kâfirlerle dostluk kurulabilecek alanlarin belirlenmesi hedeflenmektedir. Calismamizin, Yahudiler basta olmak uzere butun kâfirlerin dost edinemeyecegini belirten Âl-i Imrân suresinin 28 ile 118. âyetlerin sebeb-i nuzuluyle ilgili rivayetlerin incelenmesi ve tefsir âlimlerinin ilgili âyetlerle alakali yorumlarinin degerlendirilmesi amaclanmistir. Ayrica bu calismada Muslumanlarin siyasi ve toplumsal yapilariyla ilgili ozel ve gizli kalmasi gereken konularin Yahudi ve kâfirlerle paylasilmamasi ve bu mevzularla ilgili gizli sirlarin onlara aktarilmamasi konu edinilmektedir. Kâfirleri, Yahudileri ve munafiklari dost ve sirdas edinmemekle ilgili inen âyetlerin sadedinde bu âyetlerin nuzul sebeplerine deginilmis ve konuyla ilgili Vâhidi’nin (o. 468/1076) “Esbâbu’n-Nuzul” adli eseri ve Suyuti’nin de (o. 911/1505) “Lubâbu’n nukul fi esbâbi’n nuzul” adli kaynak eserinde zikredilen rivayetlere yer verilmistir. Bu rivayetlerin sihhat dereceleriyle ilgili hadis âlimlerinin olumlu veya olumsuz kanaatleri belirtilmistir. Birbiriyle celistigi dusunulen rivayetler basta olmak uzere âyetin sebeb-i nuzuluyle alakali butun rivayetler senet tenkidine tabi tutulmus ve sihhat derecesi dikkate alinarak sahih olan rivayetler tercih bakimindan oncelenmistir. Senet tenkidi disinda bu rivayetlerden hangilerinin sebeb-i nuzule acikca ya da dolayli olarak delalet eden lafizlari barindirdigi konusuna aciklik getirilmistir. Ilk donem mufessirlerden Taberi, Zemahseri ve Râzi gibi âlimlerle birlikte cagdas mufessirlerden Resid Rizâ, Elmalili Hamdi Yazir ve Seyyid Kutub’un, ilgili âyetler hakkinda yaptiklari yorumlarda nasil bir metot izledikleri ve sebeb-i nuzul rivayetlerinin tefsir yorumlari uzerinde nasil bir etki biraktigi konusu uzerinde durulmustur. Mufessirlerin yaptiklari yorumlardaki benzer dusuncelere dikkat cekilmis ve bu mufessirlerin ortak yonleri vurgulanmistir. Yapilan bu calismada, Âl-i Imrân suresi 28. âyetin nuzul sebebiyle ilgili bes rivayetin zikredildigi ve bu rivayetler icerisinde ilk rivayetin hem senet bakimindan sahih kabul edildigi ve hem de sebeb-i nuzule acikca delalet eden kaliplari barindirdigi anlasilmistir. Islâm toplumuna zarar verecegi endisesiyle Yahudi ve kâfirlerle her yonuyle dostane iliskiler kurmanin haram kilindigi dikkate alindiginda, ilgili âyetin dogru anlasilmasinda sebeb-i nuzul rivayetinin onemli bir role sahip oldugu soylenebilir. Âl-i Imrân suresi 118. âyetin nuzul sebebiyle alakali olarak, sebeb-i nuzul kaynaklarinda iki rivayetin zikredildigi gorulmustur. Zikredilen ilk rivayetin sebeb-i nuzule acikca delalet edecek lafizlari barindirdigi ve senet bakimindan da hadis âlimleri tarafindan sahih kabul edildigi anlasilmistir. Bazi âlimler, kâfirlerle dostluk kurulamayacagi ifadesini genelleyip hicbir sekilde onlarla dost olunamayacagini belirtirken diger bazi âlimlerde bunu daha dar bir cerceveyle sinirlamaktadir. Diger taraftan kisiyi sirke ve kufre sevk etmeyecek hususlarda, gonul bagi olmaksizin onlarla yakin iliski kurulabilecegi de belirtilmektedir. Âl-i Imrân suresinin 28. âyetiyle ilgili yorumlara bakildiginda bircok mufessirin sebeb-i nuzul rivayetlerini zikrettikleri fakat âyetin tefsiri sadedinde bu rivayetlerde dile getirilen detaylara yer vermedikleri gorulmustur. Rivayetler icerisinde, Ensâr’dan bazi kimselerin Yahudilerle dostluk kurmus olmalari nedeniyle âyetin nazil oldugunu gosteren rivayetin nuzul sebebi olarak degerlendirilebilecegi anlasilmaktadir. Sebeb-i nuzul rivayetinde belirtildigi uzere sahâbeden bazi kimselerin Yahudilerle dostluk kurduklari goz onune alindiginda, âyette zikredilen kâfirler ifadesiyle Yahudilerin kastedildigi soylenebilir. 118. âyette ise genel olarak Yahudilerin dost ve sirdas edinilmemesi gerektiginden bahsedildigi goz onune alindiginda, ilgili rivayetlerin de bu anlami tasidigi ve dolayisiyla bu rivayetlerin âyetteki anlami pekistirmekten ziyade farkli bir anlam icermedigi gorulmustur.","PeriodicalId":261893,"journal":{"name":"Harran İlahiyat Dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2021-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Harran İlahiyat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.30623/hij.952979","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Kur’an-i Kerim’in bircok âyetinde inanc, ibadet, ahlak ve muamelat mevzulari gibi Musluman'in dine dair aklini kurcalayan konularda muminlerin kâfirleri ve din dusmanlarini dost edinemeyecegi hususu dile getirilmistir. Ancak genel anlamda onlarla dostluk kurulup kurulamayacagi hususunda acik bir nas olmadigi ve bu konuda farkli yaklasimlarin var oldugu bilinmektedir. Bu baglamda Âl-i Imrân suresinin 28 ile 118. âyetlerin kâfirler, Yahudiler ve munafiklarla dostluk sinirlarini belirlemede muphem noktalar barindirdigi gorulmekte ve bu muphemligin sebeb-i nuzul rivayetleri ile giderilmesinin mumkun oldugu anlasilmaktadir. Yapilan arastirmayla Yahudi ve kâfirlerle dostluk kurulabilecek alanlarin belirlenmesi hedeflenmektedir. Calismamizin, Yahudiler basta olmak uzere butun kâfirlerin dost edinemeyecegini belirten Âl-i Imrân suresinin 28 ile 118. âyetlerin sebeb-i nuzuluyle ilgili rivayetlerin incelenmesi ve tefsir âlimlerinin ilgili âyetlerle alakali yorumlarinin degerlendirilmesi amaclanmistir. Ayrica bu calismada Muslumanlarin siyasi ve toplumsal yapilariyla ilgili ozel ve gizli kalmasi gereken konularin Yahudi ve kâfirlerle paylasilmamasi ve bu mevzularla ilgili gizli sirlarin onlara aktarilmamasi konu edinilmektedir. Kâfirleri, Yahudileri ve munafiklari dost ve sirdas edinmemekle ilgili inen âyetlerin sadedinde bu âyetlerin nuzul sebeplerine deginilmis ve konuyla ilgili Vâhidi’nin (o. 468/1076) “Esbâbu’n-Nuzul” adli eseri ve Suyuti’nin de (o. 911/1505) “Lubâbu’n nukul fi esbâbi’n nuzul” adli kaynak eserinde zikredilen rivayetlere yer verilmistir. Bu rivayetlerin sihhat dereceleriyle ilgili hadis âlimlerinin olumlu veya olumsuz kanaatleri belirtilmistir. Birbiriyle celistigi dusunulen rivayetler basta olmak uzere âyetin sebeb-i nuzuluyle alakali butun rivayetler senet tenkidine tabi tutulmus ve sihhat derecesi dikkate alinarak sahih olan rivayetler tercih bakimindan oncelenmistir. Senet tenkidi disinda bu rivayetlerden hangilerinin sebeb-i nuzule acikca ya da dolayli olarak delalet eden lafizlari barindirdigi konusuna aciklik getirilmistir. Ilk donem mufessirlerden Taberi, Zemahseri ve Râzi gibi âlimlerle birlikte cagdas mufessirlerden Resid Rizâ, Elmalili Hamdi Yazir ve Seyyid Kutub’un, ilgili âyetler hakkinda yaptiklari yorumlarda nasil bir metot izledikleri ve sebeb-i nuzul rivayetlerinin tefsir yorumlari uzerinde nasil bir etki biraktigi konusu uzerinde durulmustur. Mufessirlerin yaptiklari yorumlardaki benzer dusuncelere dikkat cekilmis ve bu mufessirlerin ortak yonleri vurgulanmistir. Yapilan bu calismada, Âl-i Imrân suresi 28. âyetin nuzul sebebiyle ilgili bes rivayetin zikredildigi ve bu rivayetler icerisinde ilk rivayetin hem senet bakimindan sahih kabul edildigi ve hem de sebeb-i nuzule acikca delalet eden kaliplari barindirdigi anlasilmistir. Islâm toplumuna zarar verecegi endisesiyle Yahudi ve kâfirlerle her yonuyle dostane iliskiler kurmanin haram kilindigi dikkate alindiginda, ilgili âyetin dogru anlasilmasinda sebeb-i nuzul rivayetinin onemli bir role sahip oldugu soylenebilir. Âl-i Imrân suresi 118. âyetin nuzul sebebiyle alakali olarak, sebeb-i nuzul kaynaklarinda iki rivayetin zikredildigi gorulmustur. Zikredilen ilk rivayetin sebeb-i nuzule acikca delalet edecek lafizlari barindirdigi ve senet bakimindan da hadis âlimleri tarafindan sahih kabul edildigi anlasilmistir. Bazi âlimler, kâfirlerle dostluk kurulamayacagi ifadesini genelleyip hicbir sekilde onlarla dost olunamayacagini belirtirken diger bazi âlimlerde bunu daha dar bir cerceveyle sinirlamaktadir. Diger taraftan kisiyi sirke ve kufre sevk etmeyecek hususlarda, gonul bagi olmaksizin onlarla yakin iliski kurulabilecegi de belirtilmektedir. Âl-i Imrân suresinin 28. âyetiyle ilgili yorumlara bakildiginda bircok mufessirin sebeb-i nuzul rivayetlerini zikrettikleri fakat âyetin tefsiri sadedinde bu rivayetlerde dile getirilen detaylara yer vermedikleri gorulmustur. Rivayetler icerisinde, Ensâr’dan bazi kimselerin Yahudilerle dostluk kurmus olmalari nedeniyle âyetin nazil oldugunu gosteren rivayetin nuzul sebebi olarak degerlendirilebilecegi anlasilmaktadir. Sebeb-i nuzul rivayetinde belirtildigi uzere sahâbeden bazi kimselerin Yahudilerle dostluk kurduklari goz onune alindiginda, âyette zikredilen kâfirler ifadesiyle Yahudilerin kastedildigi soylenebilir. 118. âyette ise genel olarak Yahudilerin dost ve sirdas edinilmemesi gerektiginden bahsedildigi goz onune alindiginda, ilgili rivayetlerin de bu anlami tasidigi ve dolayisiyla bu rivayetlerin âyetteki anlami pekistirmekten ziyade farkli bir anlam icermedigi gorulmustur.