{"title":"Toplumsal Bedenin Yetkinliği: Nasîrüddîn-i Tûsî’de İdeal Yönetim Ontolojisi","authors":"Kamuran Gökdağ","doi":"10.26570/ISAD.459783","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu calismadaki maksat Nasiruddin-i Tusi’nin, alisilagelindigi uzere, erdemli devlet(ler) - erdemli olmayan devletler, baska bir ifadeyle ideal devlet(ler) - ideal olmayan devletler tasnifini bir defa daha aktarmak degildir. Şuphesiz Tusi’nin bu konudaki tasnifleri en iyi bicimiyle yine kendi metinlerinden, ozellikle Ahlâk-i Nâsiri ’den okunabilir. Aksine buradaki amac, ister erdemli olsun ister erdemli olmasin, Tusi’nin metinlerindeki butun iktidar bicimlerini ortak kesen ontolojik ilkenin ne oldugunu tespit etmek, bu ilkenin hem askinlik hem de ickinlik duzlemleriyle ya da salt bilgi ve salt eylem alanlariyla ayni anda kesisen bir metafora nasil donustugunu ve Tusi dusuncesinde bu metaforun normatif bir teleoloji baglaminda ideal olan isleyisini gostermektir. Kavramsal cercevesi bakimindan insan dogasi geregi toplumsal bir varliktir seklinde Aristo’ya referansla kullanilan bu ilkeye mahiyeti bakimindan ise, Aristo’nun oncesi ve ozellikle hocasi Eflâtun da (Platon) dahil olmak uzere, hemen hemen butun klasik siyaset dusunurleri muracaat ederler. Basvurulan bu mahiyet, en kaba haliyle, insani varolusun ancak toplumsal bir bedende mumkun oldugu dusuncesidir. Tusi dusuncesinde ise bu ilkenin ozellikle belirledigi sey, insana ozgu siyasi eylemin bir toplum icinde ya da butun bireyleri askin toplumsal bir bedende tahayyul edilebilecegidir. Ancak Tusi literaturunde, bu bedenin organlarini veya bilesenlerini butunluklu bir birlige kavusturarak yetkinlestiren surecin ne oldugu, bu surecin siyaset felsefesinin Aristocu kurucu ilkesiyle iliskisinin nasil kuruldugu sorusu henuz aciklikla sorulmus degildir. Tusi’nin anlasilmasinda oldukca onemli olan bu sorunun mumkun cevabi, onun, soz konusu kurucu ilke baglaminda her biri insan dogasinda koklenen bazi ikilikler arasindaki gerilimleri nasil astigini ya da eledigini ve butun bu ikilikleri veya cokluklari birbirini onaylayarak butunleyen bir birlige nasil kavusturdugunu gostermekle bulunabilir.","PeriodicalId":177102,"journal":{"name":"İslâm Araştırmaları Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2018-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İslâm Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.26570/ISAD.459783","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu calismadaki maksat Nasiruddin-i Tusi’nin, alisilagelindigi uzere, erdemli devlet(ler) - erdemli olmayan devletler, baska bir ifadeyle ideal devlet(ler) - ideal olmayan devletler tasnifini bir defa daha aktarmak degildir. Şuphesiz Tusi’nin bu konudaki tasnifleri en iyi bicimiyle yine kendi metinlerinden, ozellikle Ahlâk-i Nâsiri ’den okunabilir. Aksine buradaki amac, ister erdemli olsun ister erdemli olmasin, Tusi’nin metinlerindeki butun iktidar bicimlerini ortak kesen ontolojik ilkenin ne oldugunu tespit etmek, bu ilkenin hem askinlik hem de ickinlik duzlemleriyle ya da salt bilgi ve salt eylem alanlariyla ayni anda kesisen bir metafora nasil donustugunu ve Tusi dusuncesinde bu metaforun normatif bir teleoloji baglaminda ideal olan isleyisini gostermektir. Kavramsal cercevesi bakimindan insan dogasi geregi toplumsal bir varliktir seklinde Aristo’ya referansla kullanilan bu ilkeye mahiyeti bakimindan ise, Aristo’nun oncesi ve ozellikle hocasi Eflâtun da (Platon) dahil olmak uzere, hemen hemen butun klasik siyaset dusunurleri muracaat ederler. Basvurulan bu mahiyet, en kaba haliyle, insani varolusun ancak toplumsal bir bedende mumkun oldugu dusuncesidir. Tusi dusuncesinde ise bu ilkenin ozellikle belirledigi sey, insana ozgu siyasi eylemin bir toplum icinde ya da butun bireyleri askin toplumsal bir bedende tahayyul edilebilecegidir. Ancak Tusi literaturunde, bu bedenin organlarini veya bilesenlerini butunluklu bir birlige kavusturarak yetkinlestiren surecin ne oldugu, bu surecin siyaset felsefesinin Aristocu kurucu ilkesiyle iliskisinin nasil kuruldugu sorusu henuz aciklikla sorulmus degildir. Tusi’nin anlasilmasinda oldukca onemli olan bu sorunun mumkun cevabi, onun, soz konusu kurucu ilke baglaminda her biri insan dogasinda koklenen bazi ikilikler arasindaki gerilimleri nasil astigini ya da eledigini ve butun bu ikilikleri veya cokluklari birbirini onaylayarak butunleyen bir birlige nasil kavusturdugunu gostermekle bulunabilir.