{"title":"RUS EDEBİYATINDA TARİHÎ KÜLTÜREL BİR SEMBOL OLARAK YATAĞAN KILICI","authors":"Esra Elmacioğlu, Sonnur Atay","doi":"10.56694/karadearas.1220647","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Geçmişten beri Rusya-Türkiye ilişkileri siyasi, ekonomik, kültürel etkenlere bağlı olarak değişken bir seyir izlemektedir. Tarihî süreç içerisinde iki ülke arasındaki inişli çıkışlı ilişkilerin XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yaşanan önemli savaşlara dayandığı görülmektedir. Ruslar açısından Türkler, öncelikle sözü edilen Türk-Rus savaşları çerçevesinde tarihin nesnesi Rus’un düşmanı savaşçılardır. Türk-Rus savaşları temelinde ele alınan düşman Osmanlı-Türk imajı, Rus edebiyatında birçok eserde yansımasını bulur. Öncelikle Türk askeri yeniçeri kimliğiyle, 1834 yılında M. N. Zagoskin’in Hopyor’da Akşam (Вечер на Хопре) hikâyesinde, aynı yıl A. S. Puşkin’in Kırcali (Кирджали) öyküsünde kendine yer bulur. Sözü edilen eserlerde yeniçerilerin kullandığı silahlar ve vahşi tavırları göze çarpmaktadır. Yeniçeriler ve özellikle yatağan olarak tanımlanan kılıçları, sıklıkla tekrarlanan imgeler olarak dönem edebiyatına yansır. Yatağan ve yeniçeri imgesi Türk-Rus savaşına ithafen yazılan eserlerin başlıca öznesi, Türk askerinin vazgeçilmez karakteristik özelliği olarak kullanılmaya devam eder. N. F. Pavlov’un 1835 yılında yayımladığı Yatağan (Ятаган) başlıklı uzun öyküsünde de bunun etkileri görülmektedir. Türk-Rus savaşlarının ardılı niteliğinde yazılan bir başka eser V. S. Pikul’un 1959-1960 yılları arasında kaleme aldığı Bayezid (Баязет) romanıdır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Kafkasya cephesinden resmedildiği bu eserde yatağan kılıcı Türkleri simgeleyen bir sembol, düşmanı korkutan bir nesnedir. Tarihte başarılarıyla iz bırakan Türk askeri, Rus edebiyatında yatağan kılıcıyla adeta özdeşleştirilmiştir. Bu bağlamda sözü edilen Hopyor’da Akşam, Kırcali, Yatağan ve Bayezid eserleriyle sınırlandırdığımız bu çalışmanın konusu, Türklerin başlıca savaş malzemesi olarak gösterilen yatağan kılıcının eserlere nasıl yansıtıldığını göstermektir. Böylelikle Türk-Rus savaşlarında döneme özgü kullanılan silahlar, Rus edebî eserlerdeki Türk askerine bakış açısı tespit edilerek dönem tarihinin arka planı hakkında bilgi edinilmiştir. Son olarak tarihsel ve kültürel etkileşim bağlamında Türk dilinden Rusçaya geçen askerî terimler tespit edilerek sözcüklerin etimolojik çözümlemelerine yer verilmiştir.","PeriodicalId":156690,"journal":{"name":"Karadeniz Araştırmaları","volume":"108 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Karadeniz Araştırmaları","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.56694/karadearas.1220647","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Geçmişten beri Rusya-Türkiye ilişkileri siyasi, ekonomik, kültürel etkenlere bağlı olarak değişken bir seyir izlemektedir. Tarihî süreç içerisinde iki ülke arasındaki inişli çıkışlı ilişkilerin XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yaşanan önemli savaşlara dayandığı görülmektedir. Ruslar açısından Türkler, öncelikle sözü edilen Türk-Rus savaşları çerçevesinde tarihin nesnesi Rus’un düşmanı savaşçılardır. Türk-Rus savaşları temelinde ele alınan düşman Osmanlı-Türk imajı, Rus edebiyatında birçok eserde yansımasını bulur. Öncelikle Türk askeri yeniçeri kimliğiyle, 1834 yılında M. N. Zagoskin’in Hopyor’da Akşam (Вечер на Хопре) hikâyesinde, aynı yıl A. S. Puşkin’in Kırcali (Кирджали) öyküsünde kendine yer bulur. Sözü edilen eserlerde yeniçerilerin kullandığı silahlar ve vahşi tavırları göze çarpmaktadır. Yeniçeriler ve özellikle yatağan olarak tanımlanan kılıçları, sıklıkla tekrarlanan imgeler olarak dönem edebiyatına yansır. Yatağan ve yeniçeri imgesi Türk-Rus savaşına ithafen yazılan eserlerin başlıca öznesi, Türk askerinin vazgeçilmez karakteristik özelliği olarak kullanılmaya devam eder. N. F. Pavlov’un 1835 yılında yayımladığı Yatağan (Ятаган) başlıklı uzun öyküsünde de bunun etkileri görülmektedir. Türk-Rus savaşlarının ardılı niteliğinde yazılan bir başka eser V. S. Pikul’un 1959-1960 yılları arasında kaleme aldığı Bayezid (Баязет) romanıdır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Kafkasya cephesinden resmedildiği bu eserde yatağan kılıcı Türkleri simgeleyen bir sembol, düşmanı korkutan bir nesnedir. Tarihte başarılarıyla iz bırakan Türk askeri, Rus edebiyatında yatağan kılıcıyla adeta özdeşleştirilmiştir. Bu bağlamda sözü edilen Hopyor’da Akşam, Kırcali, Yatağan ve Bayezid eserleriyle sınırlandırdığımız bu çalışmanın konusu, Türklerin başlıca savaş malzemesi olarak gösterilen yatağan kılıcının eserlere nasıl yansıtıldığını göstermektir. Böylelikle Türk-Rus savaşlarında döneme özgü kullanılan silahlar, Rus edebî eserlerdeki Türk askerine bakış açısı tespit edilerek dönem tarihinin arka planı hakkında bilgi edinilmiştir. Son olarak tarihsel ve kültürel etkileşim bağlamında Türk dilinden Rusçaya geçen askerî terimler tespit edilerek sözcüklerin etimolojik çözümlemelerine yer verilmiştir.