{"title":"Abdullah İbn Lehî‘A (Ö. 174/790) ve İlmî Kişiliği","authors":"Bekir Tatli","doi":"10.52754/16947673_2021_31_1","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Her ne kadar Abdullah b. Lehîʻa (ö. 174/790) ismini Türkçe akademik çalışmalarda pek duymasak da esasında kendisi erken dönem hadis ve fıkıh eserlerinde isminden oldukça fazla söz ettiren bir kimsedir. Nitekim her ne zaman onun ismine bir hadis rivayetinin senedinde rastlasak, hemen onun “zayıf” bir râvi olduğu yorumu yapılarak, rivayet ettiği hadis hakkında da “sahih olmadığı/zayıf olduğu” yönünde acele bir hüküm verildiğini görürüz. Hâlbuki onun hakkında çok övgü dolu sözler söyleyen âlimlerimiz de vardır. Ancak bu durum çoğu defa görmezden gelinerek onun cerh edilmekten kurtulamadığı dikkat çekmektedir. Ne var ki, herhangi bir râvi ile ilgili cerh/taʻdil anlamında bir hüküm verileceği zaman tarafsız olmak ve o râvinin olumlu ve olumsuz bütün yönlerini ortaya koyarak objektif bir değerlendirme yapmak gerekir. Her şeyden önce bu hakkaniyetli olmanın ve adaletin bir gereğidir. Diğer taraftan işin bir de “kul hakkı” boyutu da vardır. Dolayısıyla İbn Lehîʻa’nın tarafsız bir gözle durumunun ortaya konulması gerekir. Bu nedenle makalemize konu olan İbn Lehîʻa’nın, rical tenkidi işinin sübjektif ve öznel yönleri olduğu gerçeğini gözler önüne serme açısından iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Türkçe literatürde onunla ilgili çalışmaların az sayıda olması ve Türk okuyucular tarafından da kendisinin daha iyi tanınması açısından böyle bir makalenin faydasına inanıyoruz. Bizim makalemiz daha çok, diğer çalışmaların ele almadığı “İbn Lehî‘a’nın ilmî muhiti, hocaları, talebeleri ve eserleri” konularını incelemektedir. Çalışmamız sonunda İbn Lehîʻa’nın cerh yönünün ağır basmakla birlikte bir çırpıda zayıf addedilerek yok sayılmasının da mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":394532,"journal":{"name":"Scientific Journal of Faculty of Theology","volume":"32 20","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Scientific Journal of Faculty of Theology","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.52754/16947673_2021_31_1","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Her ne kadar Abdullah b. Lehîʻa (ö. 174/790) ismini Türkçe akademik çalışmalarda pek duymasak da esasında kendisi erken dönem hadis ve fıkıh eserlerinde isminden oldukça fazla söz ettiren bir kimsedir. Nitekim her ne zaman onun ismine bir hadis rivayetinin senedinde rastlasak, hemen onun “zayıf” bir râvi olduğu yorumu yapılarak, rivayet ettiği hadis hakkında da “sahih olmadığı/zayıf olduğu” yönünde acele bir hüküm verildiğini görürüz. Hâlbuki onun hakkında çok övgü dolu sözler söyleyen âlimlerimiz de vardır. Ancak bu durum çoğu defa görmezden gelinerek onun cerh edilmekten kurtulamadığı dikkat çekmektedir. Ne var ki, herhangi bir râvi ile ilgili cerh/taʻdil anlamında bir hüküm verileceği zaman tarafsız olmak ve o râvinin olumlu ve olumsuz bütün yönlerini ortaya koyarak objektif bir değerlendirme yapmak gerekir. Her şeyden önce bu hakkaniyetli olmanın ve adaletin bir gereğidir. Diğer taraftan işin bir de “kul hakkı” boyutu da vardır. Dolayısıyla İbn Lehîʻa’nın tarafsız bir gözle durumunun ortaya konulması gerekir. Bu nedenle makalemize konu olan İbn Lehîʻa’nın, rical tenkidi işinin sübjektif ve öznel yönleri olduğu gerçeğini gözler önüne serme açısından iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Türkçe literatürde onunla ilgili çalışmaların az sayıda olması ve Türk okuyucular tarafından da kendisinin daha iyi tanınması açısından böyle bir makalenin faydasına inanıyoruz. Bizim makalemiz daha çok, diğer çalışmaların ele almadığı “İbn Lehî‘a’nın ilmî muhiti, hocaları, talebeleri ve eserleri” konularını incelemektedir. Çalışmamız sonunda İbn Lehîʻa’nın cerh yönünün ağır basmakla birlikte bir çırpıda zayıf addedilerek yok sayılmasının da mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.