{"title":"Muhammad HulusîUsturumcavî的一个未知回应:Risalette'l-Emâu'l-Isnâ'Ashre-Dâ'iret'l Beyne'l-Elvetîyye","authors":"E. Özdemir","doi":"10.19059/mukaddime.706454","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Insan-i kamil olma yonunde, riyazet, halvet, uzlet gibi tavirlarla nefsle mucahede etmeyi esas alan ve Kur’an ve sunneti bu mucahede surecinde merkeze alan sufi hayat tarzi tasavvuf ve tarikat adlari ile kurumsal bir hal almis ve belirli bir sistematik icerisinde manevi egitimin merkezleri haline gelmistir. Her tasavvufi yolun yani tarikatin kurucu seyhi, o yola tabi olanlara yolun âdâb ve erkânini iceren eserler kalem almislar ya da yolun prensiplerine dair yaptiklari sohbetler daha sonra muntesipler tarafindan kaleme alinip kusaktan kusaga aktarilmistir. Fikih, kelam, hadis, tefsir gibi temel Islami disiplinlerin her birinin kendine ait istilahi vardir. Duyu organlarinin kifayet etmedigi metafizik aleme kalp ile yapilan bir yolculuktur. Sufinin elde ettigi bu manevi bilgi dogrudan dogruya nâzil olan vahyden farkli olarak perdelidir ve cogu zaman tevile muhtactir. Bu manevi yolculukta sâlikin rehberi ve acilan her bir âlemin tevil edicisi onun piri mursid-i kâmilidir. Celveti tarikati da kulun riza makamina ulasmasi ve sâlikin Insan-i kamil mertebesine ulasmasi amaciyla ortaya cikan manevi bir tesekkuldur. Celvetiler de Lâ ilâhe illallah olan tevhid zikrinin yani sira diger isimlere de temessuk etmislerdir. Celveti seyhlerinden Ismail Hakki Bursevi bu yedi isme bes isim daha ilave ederek Celveti sâliklerinin sulukunun on iki isimle tamama erecegini ifade etmektedir. Bu isimler Lâ ilâhe illallâh, Allah, Hu, Hak, Hayy, Kayyum, Kahhâr, Vehhâb, Fettâh, Vâhid, Ahad, Samed isimleridir. Ismail Hakki Bursevi’nin 18. yy’da bugunku Makedonya sinirlari icerisinde yer alan Usturumca sehrinde yasamis olan seyh ve sair halifelerinden Muhammed Hulusi, Celveti sâliklerinin kullandigi on iki isme dair “Risâletu'l Esmâu'l-Isnâ 'Asere-Dâ'iretu’l Beyne'l-Celvetiyye\" adli Arapca risaleyi kalem almistir. Celvetiler arasinda kullanilan on iki isimle birlikte istigfar, salâvat-i serif ve kelime-i tevhidin de serhlerini yapmistir. Her bir kelimenin lugat anlaminin yaninda, Arapca sarf ilmine gore kelimelerin nasil turetildigi ve nahv ilmine gore ise kelimelerin cumle icinde nasil bir anlam kazandigini bu ilimlerin otoritelerinden referanslar sunarak aktarmistir. Usturumcavi, Celveti seyhlerinin sâliklere hangi ismi neden zikretmesi gerektigi ve sâlikin devam ettigi zikir sonucunda nasil bir davranisa sahip olmasi gerektigini eserinde zikretmektedir. Usturumcavi, Şeyhi Ismail Hakki Bursevi’den ogrendigi suluk sistemini, kendinden sonra gelecek olan muritlere de izahli bir sekilde aktarmistir.","PeriodicalId":31425,"journal":{"name":"Mukaddime","volume":"11 1","pages":"47-73"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2020-05-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":"{\"title\":\"Muhammed Hulusî Usturumcavî’nin Bilinmeyen Bir Risalesi: Risâletü'l-Esmâü'l-İsnâ 'Aşere-Dâ'iretü’l Beyne'l-Celvetîyye\",\"authors\":\"E. Özdemir\",\"doi\":\"10.19059/mukaddime.706454\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Insan-i kamil olma yonunde, riyazet, halvet, uzlet gibi tavirlarla nefsle mucahede etmeyi esas alan ve Kur’an ve sunneti bu mucahede surecinde merkeze alan sufi hayat tarzi tasavvuf ve tarikat adlari ile kurumsal bir hal almis ve belirli bir sistematik icerisinde manevi egitimin merkezleri haline gelmistir. Her tasavvufi yolun yani tarikatin kurucu seyhi, o yola tabi olanlara yolun âdâb ve erkânini iceren eserler kalem almislar ya da yolun prensiplerine dair yaptiklari sohbetler daha sonra muntesipler tarafindan kaleme alinip kusaktan kusaga aktarilmistir. Fikih, kelam, hadis, tefsir gibi temel Islami disiplinlerin her birinin kendine ait istilahi vardir. Duyu organlarinin kifayet etmedigi metafizik aleme kalp ile yapilan bir yolculuktur. Sufinin elde ettigi bu manevi bilgi dogrudan dogruya nâzil olan vahyden farkli olarak perdelidir ve cogu zaman tevile muhtactir. Bu manevi yolculukta sâlikin rehberi ve acilan her bir âlemin tevil edicisi onun piri mursid-i kâmilidir. Celveti tarikati da kulun riza makamina ulasmasi ve sâlikin Insan-i kamil mertebesine ulasmasi amaciyla ortaya cikan manevi bir tesekkuldur. Celvetiler de Lâ ilâhe illallah olan tevhid zikrinin yani sira diger isimlere de temessuk etmislerdir. Celveti seyhlerinden Ismail Hakki Bursevi bu yedi isme bes isim daha ilave ederek Celveti sâliklerinin sulukunun on iki isimle tamama erecegini ifade etmektedir. Bu isimler Lâ ilâhe illallâh, Allah, Hu, Hak, Hayy, Kayyum, Kahhâr, Vehhâb, Fettâh, Vâhid, Ahad, Samed isimleridir. Ismail Hakki Bursevi’nin 18. yy’da bugunku Makedonya sinirlari icerisinde yer alan Usturumca sehrinde yasamis olan seyh ve sair halifelerinden Muhammed Hulusi, Celveti sâliklerinin kullandigi on iki isme dair “Risâletu'l Esmâu'l-Isnâ 'Asere-Dâ'iretu’l Beyne'l-Celvetiyye\\\" adli Arapca risaleyi kalem almistir. Celvetiler arasinda kullanilan on iki isimle birlikte istigfar, salâvat-i serif ve kelime-i tevhidin de serhlerini yapmistir. Her bir kelimenin lugat anlaminin yaninda, Arapca sarf ilmine gore kelimelerin nasil turetildigi ve nahv ilmine gore ise kelimelerin cumle icinde nasil bir anlam kazandigini bu ilimlerin otoritelerinden referanslar sunarak aktarmistir. Usturumcavi, Celveti seyhlerinin sâliklere hangi ismi neden zikretmesi gerektigi ve sâlikin devam ettigi zikir sonucunda nasil bir davranisa sahip olmasi gerektigini eserinde zikretmektedir. Usturumcavi, Şeyhi Ismail Hakki Bursevi’den ogrendigi suluk sistemini, kendinden sonra gelecek olan muritlere de izahli bir sekilde aktarmistir.\",\"PeriodicalId\":31425,\"journal\":{\"name\":\"Mukaddime\",\"volume\":\"11 1\",\"pages\":\"47-73\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2020-05-27\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"1\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Mukaddime\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.19059/mukaddime.706454\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mukaddime","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.19059/mukaddime.706454","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Muhammed Hulusî Usturumcavî’nin Bilinmeyen Bir Risalesi: Risâletü'l-Esmâü'l-İsnâ 'Aşere-Dâ'iretü’l Beyne'l-Celvetîyye
Insan-i kamil olma yonunde, riyazet, halvet, uzlet gibi tavirlarla nefsle mucahede etmeyi esas alan ve Kur’an ve sunneti bu mucahede surecinde merkeze alan sufi hayat tarzi tasavvuf ve tarikat adlari ile kurumsal bir hal almis ve belirli bir sistematik icerisinde manevi egitimin merkezleri haline gelmistir. Her tasavvufi yolun yani tarikatin kurucu seyhi, o yola tabi olanlara yolun âdâb ve erkânini iceren eserler kalem almislar ya da yolun prensiplerine dair yaptiklari sohbetler daha sonra muntesipler tarafindan kaleme alinip kusaktan kusaga aktarilmistir. Fikih, kelam, hadis, tefsir gibi temel Islami disiplinlerin her birinin kendine ait istilahi vardir. Duyu organlarinin kifayet etmedigi metafizik aleme kalp ile yapilan bir yolculuktur. Sufinin elde ettigi bu manevi bilgi dogrudan dogruya nâzil olan vahyden farkli olarak perdelidir ve cogu zaman tevile muhtactir. Bu manevi yolculukta sâlikin rehberi ve acilan her bir âlemin tevil edicisi onun piri mursid-i kâmilidir. Celveti tarikati da kulun riza makamina ulasmasi ve sâlikin Insan-i kamil mertebesine ulasmasi amaciyla ortaya cikan manevi bir tesekkuldur. Celvetiler de Lâ ilâhe illallah olan tevhid zikrinin yani sira diger isimlere de temessuk etmislerdir. Celveti seyhlerinden Ismail Hakki Bursevi bu yedi isme bes isim daha ilave ederek Celveti sâliklerinin sulukunun on iki isimle tamama erecegini ifade etmektedir. Bu isimler Lâ ilâhe illallâh, Allah, Hu, Hak, Hayy, Kayyum, Kahhâr, Vehhâb, Fettâh, Vâhid, Ahad, Samed isimleridir. Ismail Hakki Bursevi’nin 18. yy’da bugunku Makedonya sinirlari icerisinde yer alan Usturumca sehrinde yasamis olan seyh ve sair halifelerinden Muhammed Hulusi, Celveti sâliklerinin kullandigi on iki isme dair “Risâletu'l Esmâu'l-Isnâ 'Asere-Dâ'iretu’l Beyne'l-Celvetiyye" adli Arapca risaleyi kalem almistir. Celvetiler arasinda kullanilan on iki isimle birlikte istigfar, salâvat-i serif ve kelime-i tevhidin de serhlerini yapmistir. Her bir kelimenin lugat anlaminin yaninda, Arapca sarf ilmine gore kelimelerin nasil turetildigi ve nahv ilmine gore ise kelimelerin cumle icinde nasil bir anlam kazandigini bu ilimlerin otoritelerinden referanslar sunarak aktarmistir. Usturumcavi, Celveti seyhlerinin sâliklere hangi ismi neden zikretmesi gerektigi ve sâlikin devam ettigi zikir sonucunda nasil bir davranisa sahip olmasi gerektigini eserinde zikretmektedir. Usturumcavi, Şeyhi Ismail Hakki Bursevi’den ogrendigi suluk sistemini, kendinden sonra gelecek olan muritlere de izahli bir sekilde aktarmistir.