穆塔济拉中为死者祈祷的问题(在穆塔济拉和圣训派资料的框架内)

İbrahim Bayram
{"title":"穆塔济拉中为死者祈祷的问题(在穆塔济拉和圣训派资料的框架内)","authors":"İbrahim Bayram","doi":"10.30622/tarr.1410585","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kelâm ilminin çeşitli konularında birbirlerinden farklı görüşler beyan eden Muꜥtezile ile Ehl-i sünnet’in ayrıştıkları meselelerden birini de ölülere dua mevzuu yahut ölülere duanın fayda sağlayıp sağlamayacağı bahsi oluşturmaktadır. Burada ihtilaf, daha çok fasık olarak ölmüş kişiye duanın yapılıp yapılamayacağı hususu üzerinden şekillenmiştir. Kâfir olarak ölen kimseye dua edilemeyeceği hususunda iki mezhep fikir birliği etmişken, günahına tövbe etmeden ölen kişi hakkında farklı hükümler ortaya koymaları, onları ilgili mesele özelinde birbirinden ayrıştırmıştır. İlk dönem Ehl-i sünnet eserlerinin kimi örneklerinde ve muhtasar şekilde kaleme alınmış akaid risalelerinde daha çok kendi yaklaşımlarının izahı sadedinde ölüye duanın fayda sağlayacağının özel olarak beyanı ile yetinilirken, bunların kimi şerhlerinde ise aksi yöndeki fikir hususi olarak Muꜥtezile’ye izafe edilir olmuştur. Muꜥtezile’nin konu ile ilgili yaklaşımının ipuçlarını daha çok Kādî Abdülcebbâr’ın eserleri üzerinden tespit etmek mümkündür. Onun izahlarına bakıldığında meselenin genel planda ölülere ve yaşayanlara dua şeklinde ayrılmayıp bir kısım esaslar üzerinden ortaya konulduğu görülmektedir. Bu izahlardan anlaşıldığına göre uhrevî boyutta ölülere dua edilmeyeceği hususu kâfir dışında, tövbe etmeden ölmüş günahkâr için de geçerlidir. Her ikisi de övgüye değil, yergiye müstahak oldukları için onlara dua edilmez. Edilse dahi bundan fayda görmeleri mümkün değildir. Buna karşın ister tövbe etmek isterse başka surette gerçekleşmiş olsun günahkâr sıfatıyla ölmemiş kişiye ise dua etmek mümkündür. İlgili görüş, mezhebin diğer kimi konulara yaklaşımlarıyla da paralellik arz etmektedir. Bu görüşü onların şefaat, adalet ve el-menzile beyne’l-menzileteyn gibi fikir ve ilkeleriyle ilintili hale getirmek gayet mümkün hatta zorunlu gözükmektedir. Nasıl şefaat en azından kimi mensupları özelinde sadece mümine yapılır da fasık olarak ölen yani cehenneme gidecek kişiye yapılmazsa, dua da aynı şekilde uhrevî boyutta fasıka değil sadece mümine yapılır. Onların adalet anlayışı da herkesin sadece yaptığından sorumlu olması ve karşılığını almasını gerektirdiği için cehennemlik kişinin, başkasının duasıyla makamını değiştirmesi söz konusu olmamaktadır. Yine tövbe etmeden ölen fasık kimsenin el-menzile beyne’l-menzileteyn ilkesi gereği cehenneme gitmesi gerektiği için bu durumu bozacak bir hususa karşı çıkılmaktadır. Ehl-i sünnet kelâmcılarının içerisinde ölülere duanın fayda etmeyeceği görüşünü Muꜥtezile’ye nispet edenler, bu hususta genelde bir takyide gitmemişlerdir. Bu durumda ya Muꜥtezile’nin içerisinde söz konusu görüşü mutlak şekilde savunanlar bulunmakta yahut bu nisbede onların genel ilkeleri çerçevesinde günahkar kişiye duayı reddetmeleri kastedilmektedir. Kâfire dua zaten söz konusu olmadığı için o sadet dışı kalmaktadır. Burada Ehl-i sünnet’in ister tövbe etsin ister etmesin günahkârı mümin kabul ederken, Muꜥtezile’nin tövbe etmeden ölen günahkârı iman dairesinden tamamen çıkarması, anlaşıldığı kadarıyla ilkinin ikincisine aslında mümin olana duayı nefyettikleri görüşünün nispet edilmesine zemin hazırlamıştır. Bu konuda ilgili nisbeyi yapan Ehl-i sünnet ilim ehli, kimi zaman Muꜥtezile’nin bu hususta dayanakları olduğunu söyledikleri delillere de atıf yapmışlar, peşi sıra da bunlara cevap vermişlerdir. Teftâzânî sonrası yoğunlaştığı görülen bu nisbeler ve delil sunumu ile onlara verilen cevaplarda hem âyet hem hadis hem de konuyla bağlantılı bir kısım öteki görüşlerin izahından yararlanıldığı müşahede edilmektedir. İşte bu makalede önce genel bir tablo sunulacak, ardından sırasıyla ilkin Muꜥtezile kaynaklarından hareketle onların konuya nasıl baktığı ortaya konulacak, peşi sıra da Ehl-i Sünnet’in, konuyla ilgili onlara izafe ettikleri görüş ve delillerin sunumu ile cevaplarına yer verilecektir. İşin nihayetinde belki bütün unsurları ile mesele aydınlığa kavuşmayacak olsa da genel anlamda sisler dağılacaktır.","PeriodicalId":318431,"journal":{"name":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","volume":"25 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-03-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Mu’tezile’de Ölülere Dua Meselesi (Muꜥtezile ve Ehl-i Sünnet Kaynakları Çerçevesinde)\",\"authors\":\"İbrahim Bayram\",\"doi\":\"10.30622/tarr.1410585\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Kelâm ilminin çeşitli konularında birbirlerinden farklı görüşler beyan eden Muꜥtezile ile Ehl-i sünnet’in ayrıştıkları meselelerden birini de ölülere dua mevzuu yahut ölülere duanın fayda sağlayıp sağlamayacağı bahsi oluşturmaktadır. Burada ihtilaf, daha çok fasık olarak ölmüş kişiye duanın yapılıp yapılamayacağı hususu üzerinden şekillenmiştir. Kâfir olarak ölen kimseye dua edilemeyeceği hususunda iki mezhep fikir birliği etmişken, günahına tövbe etmeden ölen kişi hakkında farklı hükümler ortaya koymaları, onları ilgili mesele özelinde birbirinden ayrıştırmıştır. İlk dönem Ehl-i sünnet eserlerinin kimi örneklerinde ve muhtasar şekilde kaleme alınmış akaid risalelerinde daha çok kendi yaklaşımlarının izahı sadedinde ölüye duanın fayda sağlayacağının özel olarak beyanı ile yetinilirken, bunların kimi şerhlerinde ise aksi yöndeki fikir hususi olarak Muꜥtezile’ye izafe edilir olmuştur. Muꜥtezile’nin konu ile ilgili yaklaşımının ipuçlarını daha çok Kādî Abdülcebbâr’ın eserleri üzerinden tespit etmek mümkündür. Onun izahlarına bakıldığında meselenin genel planda ölülere ve yaşayanlara dua şeklinde ayrılmayıp bir kısım esaslar üzerinden ortaya konulduğu görülmektedir. Bu izahlardan anlaşıldığına göre uhrevî boyutta ölülere dua edilmeyeceği hususu kâfir dışında, tövbe etmeden ölmüş günahkâr için de geçerlidir. Her ikisi de övgüye değil, yergiye müstahak oldukları için onlara dua edilmez. Edilse dahi bundan fayda görmeleri mümkün değildir. Buna karşın ister tövbe etmek isterse başka surette gerçekleşmiş olsun günahkâr sıfatıyla ölmemiş kişiye ise dua etmek mümkündür. İlgili görüş, mezhebin diğer kimi konulara yaklaşımlarıyla da paralellik arz etmektedir. Bu görüşü onların şefaat, adalet ve el-menzile beyne’l-menzileteyn gibi fikir ve ilkeleriyle ilintili hale getirmek gayet mümkün hatta zorunlu gözükmektedir. Nasıl şefaat en azından kimi mensupları özelinde sadece mümine yapılır da fasık olarak ölen yani cehenneme gidecek kişiye yapılmazsa, dua da aynı şekilde uhrevî boyutta fasıka değil sadece mümine yapılır. Onların adalet anlayışı da herkesin sadece yaptığından sorumlu olması ve karşılığını almasını gerektirdiği için cehennemlik kişinin, başkasının duasıyla makamını değiştirmesi söz konusu olmamaktadır. Yine tövbe etmeden ölen fasık kimsenin el-menzile beyne’l-menzileteyn ilkesi gereği cehenneme gitmesi gerektiği için bu durumu bozacak bir hususa karşı çıkılmaktadır. Ehl-i sünnet kelâmcılarının içerisinde ölülere duanın fayda etmeyeceği görüşünü Muꜥtezile’ye nispet edenler, bu hususta genelde bir takyide gitmemişlerdir. Bu durumda ya Muꜥtezile’nin içerisinde söz konusu görüşü mutlak şekilde savunanlar bulunmakta yahut bu nisbede onların genel ilkeleri çerçevesinde günahkar kişiye duayı reddetmeleri kastedilmektedir. Kâfire dua zaten söz konusu olmadığı için o sadet dışı kalmaktadır. Burada Ehl-i sünnet’in ister tövbe etsin ister etmesin günahkârı mümin kabul ederken, Muꜥtezile’nin tövbe etmeden ölen günahkârı iman dairesinden tamamen çıkarması, anlaşıldığı kadarıyla ilkinin ikincisine aslında mümin olana duayı nefyettikleri görüşünün nispet edilmesine zemin hazırlamıştır. Bu konuda ilgili nisbeyi yapan Ehl-i sünnet ilim ehli, kimi zaman Muꜥtezile’nin bu hususta dayanakları olduğunu söyledikleri delillere de atıf yapmışlar, peşi sıra da bunlara cevap vermişlerdir. Teftâzânî sonrası yoğunlaştığı görülen bu nisbeler ve delil sunumu ile onlara verilen cevaplarda hem âyet hem hadis hem de konuyla bağlantılı bir kısım öteki görüşlerin izahından yararlanıldığı müşahede edilmektedir. İşte bu makalede önce genel bir tablo sunulacak, ardından sırasıyla ilkin Muꜥtezile kaynaklarından hareketle onların konuya nasıl baktığı ortaya konulacak, peşi sıra da Ehl-i Sünnet’in, konuyla ilgili onlara izafe ettikleri görüş ve delillerin sunumu ile cevaplarına yer verilecektir. İşin nihayetinde belki bütün unsurları ile mesele aydınlığa kavuşmayacak olsa da genel anlamda sisler dağılacaktır.\",\"PeriodicalId\":318431,\"journal\":{\"name\":\"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]\",\"volume\":\"25 5\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2024-03-07\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.30622/tarr.1410585\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR]","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.30622/tarr.1410585","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

摘要

穆圣和圣门弟子在各种神学问题上观点不一,他们的分歧之一是为死者祈祷或为死者祈祷是否有益的问题。这里的争议主要集中在是否可以为作为异教徒死去的人祈祷的问题上。虽然两个教派都认为不能为死于异教徒的人祈祷,但他们对死而不悔罪的人提出了不同的判断,这使他们在相关问题上产生了分歧。在早期《圣训实录》的一些作品和有关《圣训实录》的简短论文中,这两个教派只满足于特别声明为死者祈祷的好处,以解释自己的做法,而在他们的一些注释中,则特别将相反的观点归因于穆圣派。我们主要可以通过卡迪-艾布德-贾巴尔 (Qāḍī ʿAbd al-Jabbār) 的作品来发现穆圣在这一问题上的思路。我们看一下他的解释,就会发现这个问题并不是笼统地分为为死者祈祷和为生者祈祷,而是根据一些原则提出来的。根据这些解释,不为亡者祈祷后世的问题对死不悔改的罪人有效,但不信道者除外。因为这两种人都不应受到赞颂,而应受到谴责,所以不能为他们祈祷。即使为他们祈祷,他们也不可能从中受益。另一方面,可以为没有作为罪人死去的人祈祷,无论是通过忏悔还是其他方式。这种观点与该教派在其他一些问题上的做法是一致的。将这一观点与他们的代祷、正义和 al-menzila bayna al-menzilatayn 等思想和原则联系起来似乎是完全可能的,甚至是必须的。正如代祷(至少在其部分成员中是这样)只为信徒而不是为作为违法者(即将下地狱的人)而死的人而做,祈祷同样只为信徒而不是为异界的违法者而做。因为他们对正义的理解要求每个人只对自己所做的事负责,并因此得到奖赏,所以将下地狱的人不可能通过别人的祈祷来改变自己的处境。同样,根据 al-menzila bayna al-menzilatayn 的原则,死不悔改的违法者必须下地狱,因此任何会破坏这种情况的行为都是被反对的。在 "圣行派 "的神学家中,把为死者祈祷无用的观点归咎于穆圣派的人一般都没有在这方面做出任何批判。在这种情况下,要么是穆圣派内部有这种观点的绝对捍卫者,要么这种归因是指他们在其一般原则的框架内拒绝为罪人祈祷。既然为不信道者祈祷已经是不可能的事,那么他也就脱离了信仰。在这里,"先知派 "接受罪人为信徒,无论他是否悔改,而 "穆圣派 "则将死不悔改的罪人完全排除在信仰圈之外,这一事实显然为前者将他们实际上拒绝为信徒祈祷的观点归于后者铺平了道路。进行相关归因的 "先知的信徒 "学者有时会提到穆圣说他们在这方面所依据的论据,然后对其进行回应。我们注意到,这些归因、证据的提出以及对这些归因的回应似乎在 al-Taftāzānī 之后得到了加强,这些归因、证据的提出以及对这些归因的回应既利用了经文、圣训,也利用了与该主题相关的其他一些观点的解释。在本文中,首先将介绍总体情况,然后根据穆圣的资料,揭示他们对这一问题的看法,接着介绍伊斯兰教徒对他们的看法和证据以及他们的回应。最后,虽然可能无法澄清该问题的所有要素,但总体而言,迷雾将被驱散。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
Mu’tezile’de Ölülere Dua Meselesi (Muꜥtezile ve Ehl-i Sünnet Kaynakları Çerçevesinde)
Kelâm ilminin çeşitli konularında birbirlerinden farklı görüşler beyan eden Muꜥtezile ile Ehl-i sünnet’in ayrıştıkları meselelerden birini de ölülere dua mevzuu yahut ölülere duanın fayda sağlayıp sağlamayacağı bahsi oluşturmaktadır. Burada ihtilaf, daha çok fasık olarak ölmüş kişiye duanın yapılıp yapılamayacağı hususu üzerinden şekillenmiştir. Kâfir olarak ölen kimseye dua edilemeyeceği hususunda iki mezhep fikir birliği etmişken, günahına tövbe etmeden ölen kişi hakkında farklı hükümler ortaya koymaları, onları ilgili mesele özelinde birbirinden ayrıştırmıştır. İlk dönem Ehl-i sünnet eserlerinin kimi örneklerinde ve muhtasar şekilde kaleme alınmış akaid risalelerinde daha çok kendi yaklaşımlarının izahı sadedinde ölüye duanın fayda sağlayacağının özel olarak beyanı ile yetinilirken, bunların kimi şerhlerinde ise aksi yöndeki fikir hususi olarak Muꜥtezile’ye izafe edilir olmuştur. Muꜥtezile’nin konu ile ilgili yaklaşımının ipuçlarını daha çok Kādî Abdülcebbâr’ın eserleri üzerinden tespit etmek mümkündür. Onun izahlarına bakıldığında meselenin genel planda ölülere ve yaşayanlara dua şeklinde ayrılmayıp bir kısım esaslar üzerinden ortaya konulduğu görülmektedir. Bu izahlardan anlaşıldığına göre uhrevî boyutta ölülere dua edilmeyeceği hususu kâfir dışında, tövbe etmeden ölmüş günahkâr için de geçerlidir. Her ikisi de övgüye değil, yergiye müstahak oldukları için onlara dua edilmez. Edilse dahi bundan fayda görmeleri mümkün değildir. Buna karşın ister tövbe etmek isterse başka surette gerçekleşmiş olsun günahkâr sıfatıyla ölmemiş kişiye ise dua etmek mümkündür. İlgili görüş, mezhebin diğer kimi konulara yaklaşımlarıyla da paralellik arz etmektedir. Bu görüşü onların şefaat, adalet ve el-menzile beyne’l-menzileteyn gibi fikir ve ilkeleriyle ilintili hale getirmek gayet mümkün hatta zorunlu gözükmektedir. Nasıl şefaat en azından kimi mensupları özelinde sadece mümine yapılır da fasık olarak ölen yani cehenneme gidecek kişiye yapılmazsa, dua da aynı şekilde uhrevî boyutta fasıka değil sadece mümine yapılır. Onların adalet anlayışı da herkesin sadece yaptığından sorumlu olması ve karşılığını almasını gerektirdiği için cehennemlik kişinin, başkasının duasıyla makamını değiştirmesi söz konusu olmamaktadır. Yine tövbe etmeden ölen fasık kimsenin el-menzile beyne’l-menzileteyn ilkesi gereği cehenneme gitmesi gerektiği için bu durumu bozacak bir hususa karşı çıkılmaktadır. Ehl-i sünnet kelâmcılarının içerisinde ölülere duanın fayda etmeyeceği görüşünü Muꜥtezile’ye nispet edenler, bu hususta genelde bir takyide gitmemişlerdir. Bu durumda ya Muꜥtezile’nin içerisinde söz konusu görüşü mutlak şekilde savunanlar bulunmakta yahut bu nisbede onların genel ilkeleri çerçevesinde günahkar kişiye duayı reddetmeleri kastedilmektedir. Kâfire dua zaten söz konusu olmadığı için o sadet dışı kalmaktadır. Burada Ehl-i sünnet’in ister tövbe etsin ister etmesin günahkârı mümin kabul ederken, Muꜥtezile’nin tövbe etmeden ölen günahkârı iman dairesinden tamamen çıkarması, anlaşıldığı kadarıyla ilkinin ikincisine aslında mümin olana duayı nefyettikleri görüşünün nispet edilmesine zemin hazırlamıştır. Bu konuda ilgili nisbeyi yapan Ehl-i sünnet ilim ehli, kimi zaman Muꜥtezile’nin bu hususta dayanakları olduğunu söyledikleri delillere de atıf yapmışlar, peşi sıra da bunlara cevap vermişlerdir. Teftâzânî sonrası yoğunlaştığı görülen bu nisbeler ve delil sunumu ile onlara verilen cevaplarda hem âyet hem hadis hem de konuyla bağlantılı bir kısım öteki görüşlerin izahından yararlanıldığı müşahede edilmektedir. İşte bu makalede önce genel bir tablo sunulacak, ardından sırasıyla ilkin Muꜥtezile kaynaklarından hareketle onların konuya nasıl baktığı ortaya konulacak, peşi sıra da Ehl-i Sünnet’in, konuyla ilgili onlara izafe ettikleri görüş ve delillerin sunumu ile cevaplarına yer verilecektir. İşin nihayetinde belki bütün unsurları ile mesele aydınlığa kavuşmayacak olsa da genel anlamda sisler dağılacaktır.
求助全文
通过发布文献求助,成功后即可免费获取论文全文。 去求助
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:604180095
Book学术官方微信