{"title":"在接受税款作为天课的问题上将ʿUshūr 税款作为证据的机会","authors":"Hüseyin Baysa","doi":"10.54427/ijisef.1299446","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Zekâtın yasal bir zorunluluk olarak kabul edilmediği ülkelerde, inançları gereği kendilerini zekât mükellefi sayan bireylerin diğer vatandaşlardan farklı olarak bu dinî vecibenin yanı sıra vergi yükümlülükleri de bulunmaktadır. Aynı ülkenin vatandaşları arasında ortaya çıkan bu eşitsizlik, son dönemlerin önemli bir meselesi haline gelmiştir. Mali sorumluluk etrafında gelişen bu sorunun çözümü için akademik ortamlarda zekâtı vergiye veya vergiyi zekâta saydırma imkânı sorgulanmaktadır. Zekât, sosyal işlevi itibariyle kamu vergisine kısmen benzemekte; ancak nisâb, oran, kaynak ve sarf yerleri açısından ondan ayrılmaktadır. Bununla birlikte vergi kalemlerinin bir kısmı zekâta elverişli olup, vergi mekanizması marifetiyle zekât olarak toplanması mümkündür. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde ticaret malları zekâtının ‘uşûr yöntemi üzerinden tahsil edilmesi, bunun uygulamalı bir örneğidir. ‘Uşûr, gayrimüslim tüccarlardan gümrük ve güvenlik vergisi olarak alınırken, müslüman tüccarlardan zekât kapsamında tahsil edilmiştir. Ancak ülkemizdeki mer’î mevzuata göre vergi birliği ilkesine aykırı olacağı için zekâtın vergi formatında tahsili güç görünmektedir. Bunun yerine, siyasi yönetimin kontrolünde, zekât şartlarına uygun bir fon kurulabilir ve bireylere fona yatırdıkları zekât miktarınca, daha önce ödedikleri gelir ve sermaye vergisinden iade yapılabilir.","PeriodicalId":136568,"journal":{"name":"International Journal of Islamic Economics and Finance Studies","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-07-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"The Opportunity to Use ʿUshūr Collection as Evidence in the Issue of Accepting Tax as Zakāt\",\"authors\":\"Hüseyin Baysa\",\"doi\":\"10.54427/ijisef.1299446\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Zekâtın yasal bir zorunluluk olarak kabul edilmediği ülkelerde, inançları gereği kendilerini zekât mükellefi sayan bireylerin diğer vatandaşlardan farklı olarak bu dinî vecibenin yanı sıra vergi yükümlülükleri de bulunmaktadır. Aynı ülkenin vatandaşları arasında ortaya çıkan bu eşitsizlik, son dönemlerin önemli bir meselesi haline gelmiştir. Mali sorumluluk etrafında gelişen bu sorunun çözümü için akademik ortamlarda zekâtı vergiye veya vergiyi zekâta saydırma imkânı sorgulanmaktadır. Zekât, sosyal işlevi itibariyle kamu vergisine kısmen benzemekte; ancak nisâb, oran, kaynak ve sarf yerleri açısından ondan ayrılmaktadır. Bununla birlikte vergi kalemlerinin bir kısmı zekâta elverişli olup, vergi mekanizması marifetiyle zekât olarak toplanması mümkündür. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde ticaret malları zekâtının ‘uşûr yöntemi üzerinden tahsil edilmesi, bunun uygulamalı bir örneğidir. ‘Uşûr, gayrimüslim tüccarlardan gümrük ve güvenlik vergisi olarak alınırken, müslüman tüccarlardan zekât kapsamında tahsil edilmiştir. Ancak ülkemizdeki mer’î mevzuata göre vergi birliği ilkesine aykırı olacağı için zekâtın vergi formatında tahsili güç görünmektedir. Bunun yerine, siyasi yönetimin kontrolünde, zekât şartlarına uygun bir fon kurulabilir ve bireylere fona yatırdıkları zekât miktarınca, daha önce ödedikleri gelir ve sermaye vergisinden iade yapılabilir.\",\"PeriodicalId\":136568,\"journal\":{\"name\":\"International Journal of Islamic Economics and Finance Studies\",\"volume\":\"17 1\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-07-05\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"International Journal of Islamic Economics and Finance Studies\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.54427/ijisef.1299446\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"International Journal of Islamic Economics and Finance Studies","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.54427/ijisef.1299446","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
The Opportunity to Use ʿUshūr Collection as Evidence in the Issue of Accepting Tax as Zakāt
Zekâtın yasal bir zorunluluk olarak kabul edilmediği ülkelerde, inançları gereği kendilerini zekât mükellefi sayan bireylerin diğer vatandaşlardan farklı olarak bu dinî vecibenin yanı sıra vergi yükümlülükleri de bulunmaktadır. Aynı ülkenin vatandaşları arasında ortaya çıkan bu eşitsizlik, son dönemlerin önemli bir meselesi haline gelmiştir. Mali sorumluluk etrafında gelişen bu sorunun çözümü için akademik ortamlarda zekâtı vergiye veya vergiyi zekâta saydırma imkânı sorgulanmaktadır. Zekât, sosyal işlevi itibariyle kamu vergisine kısmen benzemekte; ancak nisâb, oran, kaynak ve sarf yerleri açısından ondan ayrılmaktadır. Bununla birlikte vergi kalemlerinin bir kısmı zekâta elverişli olup, vergi mekanizması marifetiyle zekât olarak toplanması mümkündür. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde ticaret malları zekâtının ‘uşûr yöntemi üzerinden tahsil edilmesi, bunun uygulamalı bir örneğidir. ‘Uşûr, gayrimüslim tüccarlardan gümrük ve güvenlik vergisi olarak alınırken, müslüman tüccarlardan zekât kapsamında tahsil edilmiştir. Ancak ülkemizdeki mer’î mevzuata göre vergi birliği ilkesine aykırı olacağı için zekâtın vergi formatında tahsili güç görünmektedir. Bunun yerine, siyasi yönetimin kontrolünde, zekât şartlarına uygun bir fon kurulabilir ve bireylere fona yatırdıkları zekât miktarınca, daha önce ödedikleri gelir ve sermaye vergisinden iade yapılabilir.