{"title":"来源于torah personalİty lİvİng İn, erzurum的口述tradİtİon, beor之子balam","authors":"Muhammet Emin ALTINIŞIK","doi":"10.29157/etusbed.1339907","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kur’an-ı Kerim insanlığa ilahi mesajı iletirken geçmiş milletlerin Allah’a karşı tutum ve davranışlarından örnekler sunmuştur. Genelde kıssa şeklinde verilen bu örneklerden insanların ders çıkarması ya da öğüt alması istenmiştir. Kıssalarda yer alan isim ve mekânlar pek çok ayette ya yer almamış ya da ikinci planda kalmıştır. İlk dönem Müslümanlarında merak uyandıran bu durum, kıssaların ayrıntılı açıklanması noktasında Müslümanları arayışa yöneltmiştir. Fazla uzağa gitmeyen Müslümanlar, aralarındaki ticaret, komşuluk ve kültürel alışverişin yoğun olduğu Yahudilerden kıssalar hakkında ayrıntılı bilgiler alarak Tevrat kaynaklı anlatıların tefsir kitaplarına girmesine sebep olmuşlardır. Tefsir kitaplarında yer alan bu anlatılar zamanla diğer İslamî eserlere intikal etmiş ve Müslümanlar arasında yazılı ve sözlü gelenek yoluyla yayılmaya başlamıştır. 
 Türklerin İslamiyeti kabulü ile birlikte Türk halk bilimi ürünleri de çeşitlenmiştir. Özellikle Kur’an kıssalarının tefsirinde Tevrat anlatıları motif ve konu bakımından masal, halk hikayesi ve efsanelerin yer aldığı Türk anlatı geleneğinin kaynaklarından birini oluşturmuştur. 
 Bel’âm bin Bâ’ûrâ kıssası da efsane/menkıbe şeklinde Türk sözlü anlatı geleneği içinde yer alan Tevrat kaynaklı anlatılardan biridir. Kıssa, tefsirlerden sözlü geleneğe intikal ederek tespit edildiği kadarıyla yaklaşık dört asırdan beri Erzurum’da anlatılmaktadır.","PeriodicalId":482759,"journal":{"name":"Erzurum Teknik Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"154 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"A TORAH-SOURCED PERSONALİTY LİVİNG İN THE ORAL TRADİTİON OF ERZURUM: BALAM SON OF BEOR\",\"authors\":\"Muhammet Emin ALTINIŞIK\",\"doi\":\"10.29157/etusbed.1339907\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Kur’an-ı Kerim insanlığa ilahi mesajı iletirken geçmiş milletlerin Allah’a karşı tutum ve davranışlarından örnekler sunmuştur. Genelde kıssa şeklinde verilen bu örneklerden insanların ders çıkarması ya da öğüt alması istenmiştir. Kıssalarda yer alan isim ve mekânlar pek çok ayette ya yer almamış ya da ikinci planda kalmıştır. İlk dönem Müslümanlarında merak uyandıran bu durum, kıssaların ayrıntılı açıklanması noktasında Müslümanları arayışa yöneltmiştir. Fazla uzağa gitmeyen Müslümanlar, aralarındaki ticaret, komşuluk ve kültürel alışverişin yoğun olduğu Yahudilerden kıssalar hakkında ayrıntılı bilgiler alarak Tevrat kaynaklı anlatıların tefsir kitaplarına girmesine sebep olmuşlardır. Tefsir kitaplarında yer alan bu anlatılar zamanla diğer İslamî eserlere intikal etmiş ve Müslümanlar arasında yazılı ve sözlü gelenek yoluyla yayılmaya başlamıştır. 
 Türklerin İslamiyeti kabulü ile birlikte Türk halk bilimi ürünleri de çeşitlenmiştir. Özellikle Kur’an kıssalarının tefsirinde Tevrat anlatıları motif ve konu bakımından masal, halk hikayesi ve efsanelerin yer aldığı Türk anlatı geleneğinin kaynaklarından birini oluşturmuştur. 
 Bel’âm bin Bâ’ûrâ kıssası da efsane/menkıbe şeklinde Türk sözlü anlatı geleneği içinde yer alan Tevrat kaynaklı anlatılardan biridir. Kıssa, tefsirlerden sözlü geleneğe intikal ederek tespit edildiği kadarıyla yaklaşık dört asırdan beri Erzurum’da anlatılmaktadır.\",\"PeriodicalId\":482759,\"journal\":{\"name\":\"Erzurum Teknik Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi\",\"volume\":\"154 1\",\"pages\":\"0\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-09-30\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Erzurum Teknik Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.29157/etusbed.1339907\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Erzurum Teknik Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.29157/etusbed.1339907","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
A TORAH-SOURCED PERSONALİTY LİVİNG İN THE ORAL TRADİTİON OF ERZURUM: BALAM SON OF BEOR
Kur’an-ı Kerim insanlığa ilahi mesajı iletirken geçmiş milletlerin Allah’a karşı tutum ve davranışlarından örnekler sunmuştur. Genelde kıssa şeklinde verilen bu örneklerden insanların ders çıkarması ya da öğüt alması istenmiştir. Kıssalarda yer alan isim ve mekânlar pek çok ayette ya yer almamış ya da ikinci planda kalmıştır. İlk dönem Müslümanlarında merak uyandıran bu durum, kıssaların ayrıntılı açıklanması noktasında Müslümanları arayışa yöneltmiştir. Fazla uzağa gitmeyen Müslümanlar, aralarındaki ticaret, komşuluk ve kültürel alışverişin yoğun olduğu Yahudilerden kıssalar hakkında ayrıntılı bilgiler alarak Tevrat kaynaklı anlatıların tefsir kitaplarına girmesine sebep olmuşlardır. Tefsir kitaplarında yer alan bu anlatılar zamanla diğer İslamî eserlere intikal etmiş ve Müslümanlar arasında yazılı ve sözlü gelenek yoluyla yayılmaya başlamıştır.
Türklerin İslamiyeti kabulü ile birlikte Türk halk bilimi ürünleri de çeşitlenmiştir. Özellikle Kur’an kıssalarının tefsirinde Tevrat anlatıları motif ve konu bakımından masal, halk hikayesi ve efsanelerin yer aldığı Türk anlatı geleneğinin kaynaklarından birini oluşturmuştur.
Bel’âm bin Bâ’ûrâ kıssası da efsane/menkıbe şeklinde Türk sözlü anlatı geleneği içinde yer alan Tevrat kaynaklı anlatılardan biridir. Kıssa, tefsirlerden sözlü geleneğe intikal ederek tespit edildiği kadarıyla yaklaşık dört asırdan beri Erzurum’da anlatılmaktadır.