{"title":"从平等原则的宪法法院判例法看语言多元化的要求","authors":"Hakan Kolçak","doi":"10.59399/cuhad.1275283","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Dilsel çoğulculuk talepleri, 1982 Anayasası tarafından düzenlenen eşitlik ilkesi referans gösterilerek sıklıkla ileri sürülmektedir. Söz konusu ilkenin mevzubahis taleplerin karşılanmasını gerekli kılıp kılmadığı, bu çalışma kapsamında irdelenmektedir. Not edilen araştırma sorusuna cevap verilirken anayasal eşitlik ilkesinin kapsamı ile Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bahse konu ilkeye dair yerleşik içtihadı incelenmiştir. Bu sebeple çalışmada hukuk dogmatiği yönteminin benimsendiği belirtilmelidir. Çalışmada 1982 Anayasası’nın 10. maddesi uyarınca genel kuralın mutlak eşitliğin sağlanması olduğu; fakat anılan maddede ismen zikredilen kesimler yönünden, nispi eşitlik uygulamalarının istisnai olarak tatbik edilebileceği belirtilmektedir. Sadece bu kesimler bakımından, dilsel çoğulculuk taleplerinin eşitlik ilkesine atıf yapılarak ileri sürülmesi sınırlı da olsa mümkündür. Ancak nispi eşitlik uygulaması ile bertarafı hedeflenen dezavantajlı durumun, bir başına dilsel farklılıktan kaynaklanmaması gerekir; çünkü dil yönünden ayrımcılık, Anayasa’nın 10/1. maddesi mucibince özgül ayrım yasaklarındandır. Dezavantajlı durumun dilsel farklılıklardan kaynaklanmadığı hâllerde ise söz konusu dezavantajın bertarafında dilsel çoğulculuk talebinin pozitif etki sunma potansiyeli varsa, bu taleplerin ileri sürülmesi olasıdır. AYM’nin yerleşik içtihadına göre, ileri sürülebilecek taleplerin nesnel temele dayanması ve ölçülü olması da ayrıca gerekmektedir.","PeriodicalId":380261,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-05-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"An Analysis on the Demands for Linguistic Pluralism in Light of the Case-law of the Constitutional Court on the Principle of Equality\",\"authors\":\"Hakan Kolçak\",\"doi\":\"10.59399/cuhad.1275283\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Dilsel çoğulculuk talepleri, 1982 Anayasası tarafından düzenlenen eşitlik ilkesi referans gösterilerek sıklıkla ileri sürülmektedir. Söz konusu ilkenin mevzubahis taleplerin karşılanmasını gerekli kılıp kılmadığı, bu çalışma kapsamında irdelenmektedir. Not edilen araştırma sorusuna cevap verilirken anayasal eşitlik ilkesinin kapsamı ile Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bahse konu ilkeye dair yerleşik içtihadı incelenmiştir. Bu sebeple çalışmada hukuk dogmatiği yönteminin benimsendiği belirtilmelidir. Çalışmada 1982 Anayasası’nın 10. maddesi uyarınca genel kuralın mutlak eşitliğin sağlanması olduğu; fakat anılan maddede ismen zikredilen kesimler yönünden, nispi eşitlik uygulamalarının istisnai olarak tatbik edilebileceği belirtilmektedir. Sadece bu kesimler bakımından, dilsel çoğulculuk taleplerinin eşitlik ilkesine atıf yapılarak ileri sürülmesi sınırlı da olsa mümkündür. Ancak nispi eşitlik uygulaması ile bertarafı hedeflenen dezavantajlı durumun, bir başına dilsel farklılıktan kaynaklanmaması gerekir; çünkü dil yönünden ayrımcılık, Anayasa’nın 10/1. maddesi mucibince özgül ayrım yasaklarındandır. Dezavantajlı durumun dilsel farklılıklardan kaynaklanmadığı hâllerde ise söz konusu dezavantajın bertarafında dilsel çoğulculuk talebinin pozitif etki sunma potansiyeli varsa, bu taleplerin ileri sürülmesi olasıdır. AYM’nin yerleşik içtihadına göre, ileri sürülebilecek taleplerin nesnel temele dayanması ve ölçülü olması da ayrıca gerekmektedir.\",\"PeriodicalId\":380261,\"journal\":{\"name\":\"Çukurova Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi\",\"volume\":\"38 1\",\"pages\":\"0\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-05-06\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Çukurova Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.59399/cuhad.1275283\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Çukurova Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.59399/cuhad.1275283","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
An Analysis on the Demands for Linguistic Pluralism in Light of the Case-law of the Constitutional Court on the Principle of Equality
Dilsel çoğulculuk talepleri, 1982 Anayasası tarafından düzenlenen eşitlik ilkesi referans gösterilerek sıklıkla ileri sürülmektedir. Söz konusu ilkenin mevzubahis taleplerin karşılanmasını gerekli kılıp kılmadığı, bu çalışma kapsamında irdelenmektedir. Not edilen araştırma sorusuna cevap verilirken anayasal eşitlik ilkesinin kapsamı ile Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bahse konu ilkeye dair yerleşik içtihadı incelenmiştir. Bu sebeple çalışmada hukuk dogmatiği yönteminin benimsendiği belirtilmelidir. Çalışmada 1982 Anayasası’nın 10. maddesi uyarınca genel kuralın mutlak eşitliğin sağlanması olduğu; fakat anılan maddede ismen zikredilen kesimler yönünden, nispi eşitlik uygulamalarının istisnai olarak tatbik edilebileceği belirtilmektedir. Sadece bu kesimler bakımından, dilsel çoğulculuk taleplerinin eşitlik ilkesine atıf yapılarak ileri sürülmesi sınırlı da olsa mümkündür. Ancak nispi eşitlik uygulaması ile bertarafı hedeflenen dezavantajlı durumun, bir başına dilsel farklılıktan kaynaklanmaması gerekir; çünkü dil yönünden ayrımcılık, Anayasa’nın 10/1. maddesi mucibince özgül ayrım yasaklarındandır. Dezavantajlı durumun dilsel farklılıklardan kaynaklanmadığı hâllerde ise söz konusu dezavantajın bertarafında dilsel çoğulculuk talebinin pozitif etki sunma potansiyeli varsa, bu taleplerin ileri sürülmesi olasıdır. AYM’nin yerleşik içtihadına göre, ileri sürülebilecek taleplerin nesnel temele dayanması ve ölçülü olması da ayrıca gerekmektedir.