{"title":"İHVÂN-I SAFÂ RİSALELERİNDE PEYGAMBER ve FİLOZOFA VERİLEN DEĞER","authors":"M. Karakuş","doi":"10.31834/kilissbd.421720","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu calismada insanin kurtulusunun din ve felsefenin birlikteligiyle gerceklesecegine inanan ve bu ugurda caba sarfeden Ihvân-i Safâ dusuncesinde insanligin mutlulugu icin yol gosterici konumda bulunan peygamber ile filozofa verilen deger tartisilmistir. Ihvân-i Safâ dusuncesinde insan, Allah tarafindan en guzel surette yaratilmis bir varlik olup, en ustun ve en asagi nefisleri kabule yatkin bir sekilde donatilmistir. Insani nefsin kabul ettigi yuksek dereceler; felsefi bilgiye eristigi derece olan meleki derece ile nebevi dereceye eristigi kutsi derecedir. Bu kutsi derece sayesinde de insan, nefsi itibariyle ulastigi en yuksek mertebe olan vahyi kabul eder. Bu anlamda Ihvân-i Safâ dusuncesinde en ustun makam Peygamberlik makami olmaktadir. Bu makam, felsefe yapmanin mumkun olmadigi bir yerdir. Felsefe ise peygamberlikten sonra beseri sanatlarin en degerlisidir. Aslinda Ihvân-i Safâ’ya gore peygamber ile filozof her ikisi de dunyayi yerme ve ahiret hayatina yoneltme, insan nefsini guzellestirme ve islah etme, olus ve bozulus alemi olan cehennemden kurtarma ve onu cennete iletme noktasinda ayni gorevi yerine getirmektedirler. Bununla birlikte Ihvân-i Safâ anlayisinda filozof; dunyalik bilginin, peygamber ise hem dunyalik ve hem de ahirete ait ebedi hayata yonelten bilginin kaynagi olarak goruldugunden, her birisine verilen gercek deger de hitap ettikleri dunya nisbetinde olmaktadir. Peygamberi, gonullerin doktoru; filozofu ise bedenlerin doktoru olarak goren Ihvân, ruhu asil; bedeni ise ruhun bir aleti gormesi yonuyle de peygamberi filozoftan daha ustun bir konumda degerlendirmektedir. Yine Ihvân-i Safâ, filozoflari, mantiki kiyaslar ve felsefi egitim yoluyla bilgiye ulasmalarindan hareketle elde ettikleri bilgi bakimindan farkli goruslere ulasmalari ve ayni gorus uzerinde birlesememeleri nedeniyle elestirirken Peygamberleri ise getirdikleri bilgileri suphe edilmeyecek bir yolla meleklerden almalari ve bu hakikatleri insanlara aktarmalari sebebiyle filozoflardan ustun gormektedir.","PeriodicalId":52722,"journal":{"name":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2018-06-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Alinteri sosyal bilimler dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.31834/kilissbd.421720","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu calismada insanin kurtulusunun din ve felsefenin birlikteligiyle gerceklesecegine inanan ve bu ugurda caba sarfeden Ihvân-i Safâ dusuncesinde insanligin mutlulugu icin yol gosterici konumda bulunan peygamber ile filozofa verilen deger tartisilmistir. Ihvân-i Safâ dusuncesinde insan, Allah tarafindan en guzel surette yaratilmis bir varlik olup, en ustun ve en asagi nefisleri kabule yatkin bir sekilde donatilmistir. Insani nefsin kabul ettigi yuksek dereceler; felsefi bilgiye eristigi derece olan meleki derece ile nebevi dereceye eristigi kutsi derecedir. Bu kutsi derece sayesinde de insan, nefsi itibariyle ulastigi en yuksek mertebe olan vahyi kabul eder. Bu anlamda Ihvân-i Safâ dusuncesinde en ustun makam Peygamberlik makami olmaktadir. Bu makam, felsefe yapmanin mumkun olmadigi bir yerdir. Felsefe ise peygamberlikten sonra beseri sanatlarin en degerlisidir. Aslinda Ihvân-i Safâ’ya gore peygamber ile filozof her ikisi de dunyayi yerme ve ahiret hayatina yoneltme, insan nefsini guzellestirme ve islah etme, olus ve bozulus alemi olan cehennemden kurtarma ve onu cennete iletme noktasinda ayni gorevi yerine getirmektedirler. Bununla birlikte Ihvân-i Safâ anlayisinda filozof; dunyalik bilginin, peygamber ise hem dunyalik ve hem de ahirete ait ebedi hayata yonelten bilginin kaynagi olarak goruldugunden, her birisine verilen gercek deger de hitap ettikleri dunya nisbetinde olmaktadir. Peygamberi, gonullerin doktoru; filozofu ise bedenlerin doktoru olarak goren Ihvân, ruhu asil; bedeni ise ruhun bir aleti gormesi yonuyle de peygamberi filozoftan daha ustun bir konumda degerlendirmektedir. Yine Ihvân-i Safâ, filozoflari, mantiki kiyaslar ve felsefi egitim yoluyla bilgiye ulasmalarindan hareketle elde ettikleri bilgi bakimindan farkli goruslere ulasmalari ve ayni gorus uzerinde birlesememeleri nedeniyle elestirirken Peygamberleri ise getirdikleri bilgileri suphe edilmeyecek bir yolla meleklerden almalari ve bu hakikatleri insanlara aktarmalari sebebiyle filozoflardan ustun gormektedir.