{"title":"Deprem etkileşimlerinde Coulomb gerilme kriteri değerlendirmesi; Doğu Anadolu fay hattı","authors":"Ayse Bengu Sunbul, Fatih Sunbul","doi":"10.7212/ZKUFBD.V8I2.1166","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Türkiye’nin önemli fay zonlarından biri olan Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), içinde bulunduğumuz yüzyılda çok aktif görünmemesine rağmen tarihsel dönemlerde büyük depremler üretmiş bir fay zonudur. DAFZ’in yakın çevresinde büyük yerleşim birimlerinin bulunması dolayısıyla gelecekte meydana gelebilecek muhtemel bir depremin yerinin belirlenmesi hayati önem arz etmektedir. Fayların içinde bulundukları gerilme durumları ve komşu faylara olan etkisis Coulomb gerilme kriteri ile modellenebilmekte, gerilmenin arttığı bölgeler tespit edilerek, gelecekte oluşabilecek bir deprem lokasyon olarak değerlendirilebilmektedir. Bu çalışmada da Coulomb kriteri kullanılarak 1822 yılından günümüze kadar meydana gelmiş orta ve büyük ölçekli depremler modellenmiş ve incelenen depremlerin birbirleri ile olan ilişkileri araştırılmıştır. Ayrıca, lehva hareketlerine bağlı meydana gelen tektonik gerilme değişimleri analiz edilerek, bölgede deprem riski oluşturabilecek gerilmenin yüksek olduğu alanlar incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre; modellenen 18 depremden 12 tanesi oluşumları itibariyle birbiri ile ilişkilidir; bir önce oluşan deprem bir sonra oluşan depreme gerilme transferi yapmıştır ve bir anlamda birbirlerini tetiklemişlerdir. Bunların yanında, daha önceki yıllarda araştırmacılar tarafından gerilme artışı saptanan Elazığ-Bingöl arasındaki segmentin 2003 Bingöl ve 2010 Elazığ depremlerinden sonra kısmen deprem riski taşımadıgı tespit edilmiştir. Diğer taraftan Kahramanmaraş-Malatya arasında yer alan segmentte hem deprem tetiklemelerinden hem de tektonik hareketlerden kaynaklı bir gerilme artışı tespit edilerek, deprem riskinin yüksek olduğu alan olarak çalışmada belirlenmiştir.","PeriodicalId":17742,"journal":{"name":"Karaelmas Science and Engineering Journal","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2018-12-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"2","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Karaelmas Science and Engineering Journal","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.7212/ZKUFBD.V8I2.1166","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 2
Abstract
Türkiye’nin önemli fay zonlarından biri olan Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), içinde bulunduğumuz yüzyılda çok aktif görünmemesine rağmen tarihsel dönemlerde büyük depremler üretmiş bir fay zonudur. DAFZ’in yakın çevresinde büyük yerleşim birimlerinin bulunması dolayısıyla gelecekte meydana gelebilecek muhtemel bir depremin yerinin belirlenmesi hayati önem arz etmektedir. Fayların içinde bulundukları gerilme durumları ve komşu faylara olan etkisis Coulomb gerilme kriteri ile modellenebilmekte, gerilmenin arttığı bölgeler tespit edilerek, gelecekte oluşabilecek bir deprem lokasyon olarak değerlendirilebilmektedir. Bu çalışmada da Coulomb kriteri kullanılarak 1822 yılından günümüze kadar meydana gelmiş orta ve büyük ölçekli depremler modellenmiş ve incelenen depremlerin birbirleri ile olan ilişkileri araştırılmıştır. Ayrıca, lehva hareketlerine bağlı meydana gelen tektonik gerilme değişimleri analiz edilerek, bölgede deprem riski oluşturabilecek gerilmenin yüksek olduğu alanlar incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre; modellenen 18 depremden 12 tanesi oluşumları itibariyle birbiri ile ilişkilidir; bir önce oluşan deprem bir sonra oluşan depreme gerilme transferi yapmıştır ve bir anlamda birbirlerini tetiklemişlerdir. Bunların yanında, daha önceki yıllarda araştırmacılar tarafından gerilme artışı saptanan Elazığ-Bingöl arasındaki segmentin 2003 Bingöl ve 2010 Elazığ depremlerinden sonra kısmen deprem riski taşımadıgı tespit edilmiştir. Diğer taraftan Kahramanmaraş-Malatya arasında yer alan segmentte hem deprem tetiklemelerinden hem de tektonik hareketlerden kaynaklı bir gerilme artışı tespit edilerek, deprem riskinin yüksek olduğu alan olarak çalışmada belirlenmiştir.