{"title":"MUKÂTİL’DEN GÜNÜMÜZE VÜCÛH-NEZÂİR TANIMLARI","authors":"Nadiye Bulut","doi":"10.61304/did.1424273","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kur’ân’ı Kerîm’in tefsiri, nüzulüyle birlikte başlamıştır. Kur’ân’ın ilk müfessiri de Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Kur’ân’ın içerdiği manaları ve incelikleri ortaya çıkarma gayreti sahâbe ve tâbiînle de devam etmiştir. Kur’ân’ın inzâl döneminde hitap ettiği kitle tarafından genel anlamıyla anlaşıldığı ve tereddüt edilen hususlar içinde Hz. Peygamber’in gerekli açıklamaları yaptığı vâkidir. \nVücûh-Nezâir ilmi tefsir ilminin bir alt dalı veya tefsir usulünde ulûmü’l-Kur’ân içerisinde ele alınan, tedvini İslâmi ilimlerin tasnifinden ve hatta rivayet tefsirlerinin ortaya çıkışından da önceye dayanan, Kur’ân-î araştırmaların ve bir anlamda Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsirinin en erken örnekleri olan, kökü ve okunuşu aynı olmakla birlikte Kur’ân lafızlarının geçtiği her yerde kazandığı farklı anlamları araştıran, yazılı ve özgün nakil biçimiyle, Kur’ân’ın meydan okuyan mucizevî yönlerinden biri olan ilimdir. Tarihten günümüze gelinen noktada vücûh-nezâir ilmine dair çeşitli tanımlar yapılmıştır. Ancak yapılan bu tanımlar ilk dönem müelliflerinin maksadını tam olarak yansıtmadığı gibi, bu ilmi muhtevasının ve mecrasının dışına taşımış, özellikle de son dönem vücûh-nezâir anlayışıyla, nezâir boyutu çok farklı bir anlama bürünmüş, dolayısıyla ilmin asıl kaynağı ve amacından uzaklaşılmıştır. Bu saha da ilk eseri telif eden Mukâtil b. Süleyman’dan, günümüze gelinceye kadar vücûh tanımında bazı nüanslar dışında genel olarak benzerlik mevcut iken, nezâir tanımında ise epeyce farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Kavramların özellikle nezâir teriminin, “vücûh-nezâir” literatüründeki kullanımdan farklı şekillerde tanımlanmasının başlıca sebebi kanaatimizce, bu alanda yazılan ilk dönem eserlerinde, bu ilmin tanımının net bir şekilde yapılmamış olmasıdır. Zira bu ilmin ilk derli toplu tanımı, doğuşundan yaklaşık dört yüz elli yıl kadar sonra İbnü’l-Cevzî (ö.592/1201) tarafından yapılmıştır.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"9 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-06-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Diyanet İlmi Dergi","FirstCategoryId":"0","ListUrlMain":"https://doi.org/10.61304/did.1424273","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Kur’ân’ı Kerîm’in tefsiri, nüzulüyle birlikte başlamıştır. Kur’ân’ın ilk müfessiri de Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Kur’ân’ın içerdiği manaları ve incelikleri ortaya çıkarma gayreti sahâbe ve tâbiînle de devam etmiştir. Kur’ân’ın inzâl döneminde hitap ettiği kitle tarafından genel anlamıyla anlaşıldığı ve tereddüt edilen hususlar içinde Hz. Peygamber’in gerekli açıklamaları yaptığı vâkidir.
Vücûh-Nezâir ilmi tefsir ilminin bir alt dalı veya tefsir usulünde ulûmü’l-Kur’ân içerisinde ele alınan, tedvini İslâmi ilimlerin tasnifinden ve hatta rivayet tefsirlerinin ortaya çıkışından da önceye dayanan, Kur’ân-î araştırmaların ve bir anlamda Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsirinin en erken örnekleri olan, kökü ve okunuşu aynı olmakla birlikte Kur’ân lafızlarının geçtiği her yerde kazandığı farklı anlamları araştıran, yazılı ve özgün nakil biçimiyle, Kur’ân’ın meydan okuyan mucizevî yönlerinden biri olan ilimdir. Tarihten günümüze gelinen noktada vücûh-nezâir ilmine dair çeşitli tanımlar yapılmıştır. Ancak yapılan bu tanımlar ilk dönem müelliflerinin maksadını tam olarak yansıtmadığı gibi, bu ilmi muhtevasının ve mecrasının dışına taşımış, özellikle de son dönem vücûh-nezâir anlayışıyla, nezâir boyutu çok farklı bir anlama bürünmüş, dolayısıyla ilmin asıl kaynağı ve amacından uzaklaşılmıştır. Bu saha da ilk eseri telif eden Mukâtil b. Süleyman’dan, günümüze gelinceye kadar vücûh tanımında bazı nüanslar dışında genel olarak benzerlik mevcut iken, nezâir tanımında ise epeyce farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Kavramların özellikle nezâir teriminin, “vücûh-nezâir” literatüründeki kullanımdan farklı şekillerde tanımlanmasının başlıca sebebi kanaatimizce, bu alanda yazılan ilk dönem eserlerinde, bu ilmin tanımının net bir şekilde yapılmamış olmasıdır. Zira bu ilmin ilk derli toplu tanımı, doğuşundan yaklaşık dört yüz elli yıl kadar sonra İbnü’l-Cevzî (ö.592/1201) tarafından yapılmıştır.