Kentsel Arazi Yönetiminde Mülkiyet ve İmar Hakkının Kentsel ve Çevresel Adalet Yönünden Değerlendirilmesi: İstanbul İli Sultanbeyli İlçesi Örneği (Türkiye)
Harun Tanrıvermiş, Aydın Güven Terzioğlu, Yeşim Aliefendioğlu
{"title":"Kentsel Arazi Yönetiminde Mülkiyet ve İmar Hakkının Kentsel ve Çevresel Adalet Yönünden Değerlendirilmesi: İstanbul İli Sultanbeyli İlçesi Örneği (Türkiye)","authors":"Harun Tanrıvermiş, Aydın Güven Terzioğlu, Yeşim Aliefendioğlu","doi":"10.31198/idealkent.1400451","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Arazi mülkiyet hakkı; hemen her ülkede anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış bir ayni hak türüdür. Özellikle kentsel arazi piyasalarında mülkiyet ve imar hakkı; kentsel gelişme süreci, yönü ve hızını etkilemektedir. Planlama sürecinde arazi kullanım kararlarının geliştirilmesi ve kullanım yoğunluğunun; ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri yaşamsal öneme sahiptir. Çalışmada; plansız gelişen ve birçok mülkiyet sorunlarının yaşandığı İstanbul İli Sultanbeyli İlçesinde, mülkiyet hakkının tesisi için yapılan planlama uygulamalarının kentsel ve çevresel adalet kapsamında analizi yapılmış ve temel sorun alanları ve bunların etkileri; odak grup çalışması, idari veriler ve yargı kararlarının birlikte analizi yoluyla ortaya konulmuştur. Sultanbeyli İlçesinde, mülkiyet hakkının tesisini esas alacak planlama ve imar uygulama çalışmalarının birçok zor süreci barındırdığı dikkati çekmekte olup İlçede plansız yapılaşmanın yaygın olduğunu ve mülkiyet veya hak sahipliğine dayanmayan parseller üzerinde kaçak yapılaşmanın büyük ölçüde gerçekleştiği görülmektedir. Kentsel gelişim ve dönüşümün sağlanabilmesi, kentlilerin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşam standartlarının arttırılması oldukça güç, yüksek maliyetli ve uzun zaman alabileceği dikkati çekmektedir. İstanbul İlinin büyük çoğunluğunun temel ihtiyacı olan su kaynakları, endemik türleri ve orman arazilerine zarar vermeden, çevresel duyarlılığı yüksek düzeyde tutarak yapılması gereken bir planlama ve ardından yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı İlçede, herkesin mülkiyet hakkına önceleyen ve kentsel adalet kavramını esas alan uygulamaların yapılması gerekecektir.","PeriodicalId":492019,"journal":{"name":"İDEALKENT","volume":"28 13","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-04-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İDEALKENT","FirstCategoryId":"0","ListUrlMain":"https://doi.org/10.31198/idealkent.1400451","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Arazi mülkiyet hakkı; hemen her ülkede anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış bir ayni hak türüdür. Özellikle kentsel arazi piyasalarında mülkiyet ve imar hakkı; kentsel gelişme süreci, yönü ve hızını etkilemektedir. Planlama sürecinde arazi kullanım kararlarının geliştirilmesi ve kullanım yoğunluğunun; ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri yaşamsal öneme sahiptir. Çalışmada; plansız gelişen ve birçok mülkiyet sorunlarının yaşandığı İstanbul İli Sultanbeyli İlçesinde, mülkiyet hakkının tesisi için yapılan planlama uygulamalarının kentsel ve çevresel adalet kapsamında analizi yapılmış ve temel sorun alanları ve bunların etkileri; odak grup çalışması, idari veriler ve yargı kararlarının birlikte analizi yoluyla ortaya konulmuştur. Sultanbeyli İlçesinde, mülkiyet hakkının tesisini esas alacak planlama ve imar uygulama çalışmalarının birçok zor süreci barındırdığı dikkati çekmekte olup İlçede plansız yapılaşmanın yaygın olduğunu ve mülkiyet veya hak sahipliğine dayanmayan parseller üzerinde kaçak yapılaşmanın büyük ölçüde gerçekleştiği görülmektedir. Kentsel gelişim ve dönüşümün sağlanabilmesi, kentlilerin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşam standartlarının arttırılması oldukça güç, yüksek maliyetli ve uzun zaman alabileceği dikkati çekmektedir. İstanbul İlinin büyük çoğunluğunun temel ihtiyacı olan su kaynakları, endemik türleri ve orman arazilerine zarar vermeden, çevresel duyarlılığı yüksek düzeyde tutarak yapılması gereken bir planlama ve ardından yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı İlçede, herkesin mülkiyet hakkına önceleyen ve kentsel adalet kavramını esas alan uygulamaların yapılması gerekecektir.