{"title":"Ruh Sağlığı Yasa taslağı Işığında Psikiyatri Hastalarında Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması - İstemsiz Yatış ve Zorla Tedavi-","authors":"Maral Törenli","doi":"10.46928/iticusbe.1368392","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Anayasa’nın 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 5. maddesine paralel olarak düzenlenmiş olan “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı” kuşkusuz yaşama hakkına anlam katan kişinin en temel haklarındandır. Bir kişiyi hasta olsun veya olmasın özgürlüğünden mahrum etmek, hürriyetini kısıtlamak ve kendi isteği ve rızası hilafına tıbbi müdahalede bulunmak hukuka aykırıdır. \nKişilerin kendi geleceklerini belirleme hakkına ve benden bütünlüğüne saygı gereği her tür tıbbi girişim öncesi kendilerinden onam alınması hem yasal hem de etik açıdan bir zorunluluktur. Ancak, bazı istisnai durumlarda kanunun cevaz verdiği müddetçe kendileri ve toplum için tehlike oluşturan kişilerin kendi istekleri dışında zorla bir kuruma yerleştirilmeleri ve tedavi edilmeleri yasalarca uygun görülmektedir. \nKaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndan (İMK) yeni Türk Medeni Kanunu’na (TMK) aktarılan “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması” kurumunu düzenleyen TMK 432 ve devamı maddelerinde kimlerin, hangi koşullarda rızaları hilafına elverişli bir kuruma yerleştirilebilecekleri veya alıkonabilecekleri tahdidi olarak sayılmış ve düzenlenmiştir. Akıl hastalığı veya zayıflığı olanlar bahsi geçen koşulların varlığı halinde istemleri dışında zorla kuruma yatırılacak ve tedavileri yapılabilecektir. \nZihinsel ve ruhsal engelli bireyler yüzyıllar boyunca tehdit unsuru olarak görüldüklerinden dolayı mümkün olduğu kadar toplumun dışında tutulmuşlardır. Bu kişilerin ne şekilde aydınlatılmaları gerektiği ve rızaları hilafına, hangi koşullarda kuruma yatırılabilecekleri ve zorla tedavi edilebilecekleri konusuna ilişkin tartışmalar devam etmektedir. TMK hükümleri bu tartışmalara cevap vermek için yetersiz kalmaktadır. Konunun etraflıca değerlendirilip istemsiz yatış ve zorla tedavinin yasal dayanağa oturtulması zorunludur. \nKişilerin rızaları hilafına kuruma yerleştirilmeleri, alıkonulmaları suretiyle özgürlüklerinin kısıtlanması ve zorla tedavi edilmeleri, özgürlük haklarına ve beden bütünlüklerine karşı ağır bir müdahale oluşturmaktadır. Bundan dolayı konu hem hukuki açıdan hem de tıp etiği açısından önemli tartışmalara neden olmaktadır. Bu kişilerin psikiyatri hastası olmaları bu gerçeği değiştirmez. \nÇalışmamızda öncelikle psikiyatride zorla yatış ve zorla tedavi kavramlarından, yasal düzenlemelerden ve psikiyatri hastalarında “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması” şartlarından bahsedilecek olup son olarak da psikiyatri hastalarında aydınlatılma ve rızanın özelliklerine değinilecektir.","PeriodicalId":179518,"journal":{"name":"İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"49 16","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.46928/iticusbe.1368392","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Anayasa’nın 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 5. maddesine paralel olarak düzenlenmiş olan “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı” kuşkusuz yaşama hakkına anlam katan kişinin en temel haklarındandır. Bir kişiyi hasta olsun veya olmasın özgürlüğünden mahrum etmek, hürriyetini kısıtlamak ve kendi isteği ve rızası hilafına tıbbi müdahalede bulunmak hukuka aykırıdır.
Kişilerin kendi geleceklerini belirleme hakkına ve benden bütünlüğüne saygı gereği her tür tıbbi girişim öncesi kendilerinden onam alınması hem yasal hem de etik açıdan bir zorunluluktur. Ancak, bazı istisnai durumlarda kanunun cevaz verdiği müddetçe kendileri ve toplum için tehlike oluşturan kişilerin kendi istekleri dışında zorla bir kuruma yerleştirilmeleri ve tedavi edilmeleri yasalarca uygun görülmektedir.
Kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndan (İMK) yeni Türk Medeni Kanunu’na (TMK) aktarılan “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması” kurumunu düzenleyen TMK 432 ve devamı maddelerinde kimlerin, hangi koşullarda rızaları hilafına elverişli bir kuruma yerleştirilebilecekleri veya alıkonabilecekleri tahdidi olarak sayılmış ve düzenlenmiştir. Akıl hastalığı veya zayıflığı olanlar bahsi geçen koşulların varlığı halinde istemleri dışında zorla kuruma yatırılacak ve tedavileri yapılabilecektir.
Zihinsel ve ruhsal engelli bireyler yüzyıllar boyunca tehdit unsuru olarak görüldüklerinden dolayı mümkün olduğu kadar toplumun dışında tutulmuşlardır. Bu kişilerin ne şekilde aydınlatılmaları gerektiği ve rızaları hilafına, hangi koşullarda kuruma yatırılabilecekleri ve zorla tedavi edilebilecekleri konusuna ilişkin tartışmalar devam etmektedir. TMK hükümleri bu tartışmalara cevap vermek için yetersiz kalmaktadır. Konunun etraflıca değerlendirilip istemsiz yatış ve zorla tedavinin yasal dayanağa oturtulması zorunludur.
Kişilerin rızaları hilafına kuruma yerleştirilmeleri, alıkonulmaları suretiyle özgürlüklerinin kısıtlanması ve zorla tedavi edilmeleri, özgürlük haklarına ve beden bütünlüklerine karşı ağır bir müdahale oluşturmaktadır. Bundan dolayı konu hem hukuki açıdan hem de tıp etiği açısından önemli tartışmalara neden olmaktadır. Bu kişilerin psikiyatri hastası olmaları bu gerçeği değiştirmez.
Çalışmamızda öncelikle psikiyatride zorla yatış ve zorla tedavi kavramlarından, yasal düzenlemelerden ve psikiyatri hastalarında “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması” şartlarından bahsedilecek olup son olarak da psikiyatri hastalarında aydınlatılma ve rızanın özelliklerine değinilecektir.