{"title":"23 April National Sovereignty And Children's Day in the Context of Building and Developing Cultural Identity","authors":"Gulperi MEZKİT SABAN","doi":"10.12981/mahder.1417585","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Çocuk ve çocuk folkloru üzerine yapılan araştırmalar, batıda on sekizinci yüzyılda başlamış; Osmanlı toplumunda da on dokuzuncu yüzyılda ele alınabilmiştir. Bu dönemden önce, çocuk, ayrı bir birey olarak değerlendirilmediği için üzerine yapılmış kapsamlı çalışmalar da mevcut değildir. Bu sebeple çocuk kavramı, ‘modern dönemin icadı’ olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yaşanan modernleşme ile birlikte çocuğun ‘farkına varılması’ ve eğitim yolu ile kitleleştirileceğinin anlaşılmasına binaen ‘geleceğin yöneticileri olan’ çocuklar, dönemin hâkim düsturu olan ‘milliyetçi’ değerler ile yetiştirilmek istenmiştir. Bu çerçevede, meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920 ve aynı zamanda Milli Hâkimiyet Bayramı’nın yıl dönümü; 1925 yılında ilk olarak ‘Çocuk Haftası’ adı ile Himaye-i Etfâl Cemiyeti tarafından ilan edilmiştir. Art arda gelen I. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı neticesinde, ülkenin erkek nüfusunun büyük bir kısmının yok olmuş; bu sebeple birçok ailenin dağılmıştır. Babasız kalan çocukların açlık ve sefalet ile yüzleştiği esnada, Himaye- i Etfâl Cemiyeti tarafından ‘fayda esaslı’ oluşturulan ve bu amaçla ‘rozet ve pulların’ satıldığı gün olan 23 Nisan, 1926 tarihinde de ‘Çocuk Bayramı’ olarak ilan edilmiştir. Cumhuriyet yöneticileri, törenlerin ‘halkı bir araya getirme, yeni kurulan devletin sistemleştirdiği düşünceler üzerine ikna etme, bu düşünceleri benimsetme ve ritüel halinde sürdürmesini sağlamak üzere dönüştürücü gücünden de faydalanmıştır. Bu çerçevede milliyetçi düşüncelerin ‘en yoğun’ yaşandığı alanlar olarak da bilinen milli bayram törenleri, çocukların ‘milli’ kimliğini oluşturan ve dönüştüren bir parametre olarak değerlendirilmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin simge ve sembollerinin, düşünce ve değerlerinin aktarım mekânı olarak görülen 23 Nisan Çocuk Bayramı, ‘dünyaya yeni gelen bir bebeğin’ doğuşu ile eş olarak görülmüştür. Bu metafor, yeni doğan bebeklerin, 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olarak ilan edildiği tarihte henüz altı-yedi yaşlarında oldukları ve yeni kurulan devletle yaşıt olarak görüldüklerinden hem çocukların hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘hayata doğuş bayramı’ olarak da adlandırılmıştır. Çocuk bayramı kapsamında ritüel haline gelen bir dizi modern öğreti, modern çocuk oluşturma ve geleceğin ‘modern Türkiye’sini’ yaratmak için de esas amaç olarak görülmüştür. Erken Cumhuriyet Dönemi’nde ulus-devlet projesi kapsamında ‘milliyetçi çocuk’ yetiştirmek, Cumhuriyet yöneticilerince ‘milli/vatani görev’ olarak sunulmuş; kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine ve toplumun en küçük birimi olan aileye kadar toplumun her kesiminden bu göreve katılmaları beklenmiş; çocukların da kendilerine ‘ideal’ olarak sunulan ‘Türk’e yakışan üstün vasıfları’ edinmeleri beklenmiştir. Ele alınan makalede, çocuğun birey olarak kabul edilmesinden sonra, üzerine inşa edilmek istenen değerlerin, Cumhuriyet aydınları tarafından nasıl işlendiği ve törenlerin bu kültürlenme sürecindeki etkisi anlatılacak ve Çocuk Bayramı’nın da katkısıyla oluşturulan Cumhuriyet çocuğunun profili ortaya konulacaktır.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"35 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-03-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.12981/mahder.1417585","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Çocuk ve çocuk folkloru üzerine yapılan araştırmalar, batıda on sekizinci yüzyılda başlamış; Osmanlı toplumunda da on dokuzuncu yüzyılda ele alınabilmiştir. Bu dönemden önce, çocuk, ayrı bir birey olarak değerlendirilmediği için üzerine yapılmış kapsamlı çalışmalar da mevcut değildir. Bu sebeple çocuk kavramı, ‘modern dönemin icadı’ olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yaşanan modernleşme ile birlikte çocuğun ‘farkına varılması’ ve eğitim yolu ile kitleleştirileceğinin anlaşılmasına binaen ‘geleceğin yöneticileri olan’ çocuklar, dönemin hâkim düsturu olan ‘milliyetçi’ değerler ile yetiştirilmek istenmiştir. Bu çerçevede, meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920 ve aynı zamanda Milli Hâkimiyet Bayramı’nın yıl dönümü; 1925 yılında ilk olarak ‘Çocuk Haftası’ adı ile Himaye-i Etfâl Cemiyeti tarafından ilan edilmiştir. Art arda gelen I. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı neticesinde, ülkenin erkek nüfusunun büyük bir kısmının yok olmuş; bu sebeple birçok ailenin dağılmıştır. Babasız kalan çocukların açlık ve sefalet ile yüzleştiği esnada, Himaye- i Etfâl Cemiyeti tarafından ‘fayda esaslı’ oluşturulan ve bu amaçla ‘rozet ve pulların’ satıldığı gün olan 23 Nisan, 1926 tarihinde de ‘Çocuk Bayramı’ olarak ilan edilmiştir. Cumhuriyet yöneticileri, törenlerin ‘halkı bir araya getirme, yeni kurulan devletin sistemleştirdiği düşünceler üzerine ikna etme, bu düşünceleri benimsetme ve ritüel halinde sürdürmesini sağlamak üzere dönüştürücü gücünden de faydalanmıştır. Bu çerçevede milliyetçi düşüncelerin ‘en yoğun’ yaşandığı alanlar olarak da bilinen milli bayram törenleri, çocukların ‘milli’ kimliğini oluşturan ve dönüştüren bir parametre olarak değerlendirilmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin simge ve sembollerinin, düşünce ve değerlerinin aktarım mekânı olarak görülen 23 Nisan Çocuk Bayramı, ‘dünyaya yeni gelen bir bebeğin’ doğuşu ile eş olarak görülmüştür. Bu metafor, yeni doğan bebeklerin, 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olarak ilan edildiği tarihte henüz altı-yedi yaşlarında oldukları ve yeni kurulan devletle yaşıt olarak görüldüklerinden hem çocukların hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘hayata doğuş bayramı’ olarak da adlandırılmıştır. Çocuk bayramı kapsamında ritüel haline gelen bir dizi modern öğreti, modern çocuk oluşturma ve geleceğin ‘modern Türkiye’sini’ yaratmak için de esas amaç olarak görülmüştür. Erken Cumhuriyet Dönemi’nde ulus-devlet projesi kapsamında ‘milliyetçi çocuk’ yetiştirmek, Cumhuriyet yöneticilerince ‘milli/vatani görev’ olarak sunulmuş; kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine ve toplumun en küçük birimi olan aileye kadar toplumun her kesiminden bu göreve katılmaları beklenmiş; çocukların da kendilerine ‘ideal’ olarak sunulan ‘Türk’e yakışan üstün vasıfları’ edinmeleri beklenmiştir. Ele alınan makalede, çocuğun birey olarak kabul edilmesinden sonra, üzerine inşa edilmek istenen değerlerin, Cumhuriyet aydınları tarafından nasıl işlendiği ve törenlerin bu kültürlenme sürecindeki etkisi anlatılacak ve Çocuk Bayramı’nın da katkısıyla oluşturulan Cumhuriyet çocuğunun profili ortaya konulacaktır.