{"title":"FOUCAULT’DA ÖZNELLİK ve HAKİKAT: KENDİLİK BİLGİSİ KARŞISINDA KENDİLİK KAYGISI","authors":"Canan Yarar","doi":"10.53844/flsf.1366595","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Öznellik ve hakikat arasındaki ilişkilerin evrensel ve zorunlu değil olumsal ve tarihsel olduğunu ortaya koymaya çalışan Foucault felsefesinin eleştirel yanı, güncelliğimizin parçası olarak kim olduğumuza ilişkin bir sorgulamadan bir başka deyişle “şimdinin ontolojisi” adını verdiği sınır bir tutumdan geçmektedir. Bu bağlamda tarihin belirli bir anında belirli ihtiyaçlara cevap veremek adına söylemsel olarak olarak kurulan öznel deneyimlerin (delilik, suça eğilimlilik, cinsellik vb.) analizine yönelen Foucault, 1980 sonrası etik alandaki çalışmalarında bu öznel deneyimlere bağlı olarak kişinin kendisi ve hakikat ile kurduğu ilişki deneyimini sorunsallaştırır. Bu makalenin amacı, Foucault’nun bu sorunsallaştırmayı Erken Hıristiyanlığın kendilik pratiklerinde kendiliğin kurban edilmesi, yani bilgi ve irade öznesinin ayrışımı karşısında Antik Yunan ruhani pratiklerinde öznenin kendilik kaygısıyla yaşamını bir tekhne olarak estetize ettiği ve bu bağlamda da bilgi ve iradenin örtüştüğü kendilik inşası bağlamında nasıl ele aldığına dikkat çekebilmektir. Foucault’nun bu analizi aynı zamanda şimdinin ontolojisi fikrinin etik bağlama nasıl sirayet ettiğini kavramamızı sağlayabilecektir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-10-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53844/flsf.1366595","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Öznellik ve hakikat arasındaki ilişkilerin evrensel ve zorunlu değil olumsal ve tarihsel olduğunu ortaya koymaya çalışan Foucault felsefesinin eleştirel yanı, güncelliğimizin parçası olarak kim olduğumuza ilişkin bir sorgulamadan bir başka deyişle “şimdinin ontolojisi” adını verdiği sınır bir tutumdan geçmektedir. Bu bağlamda tarihin belirli bir anında belirli ihtiyaçlara cevap veremek adına söylemsel olarak olarak kurulan öznel deneyimlerin (delilik, suça eğilimlilik, cinsellik vb.) analizine yönelen Foucault, 1980 sonrası etik alandaki çalışmalarında bu öznel deneyimlere bağlı olarak kişinin kendisi ve hakikat ile kurduğu ilişki deneyimini sorunsallaştırır. Bu makalenin amacı, Foucault’nun bu sorunsallaştırmayı Erken Hıristiyanlığın kendilik pratiklerinde kendiliğin kurban edilmesi, yani bilgi ve irade öznesinin ayrışımı karşısında Antik Yunan ruhani pratiklerinde öznenin kendilik kaygısıyla yaşamını bir tekhne olarak estetize ettiği ve bu bağlamda da bilgi ve iradenin örtüştüğü kendilik inşası bağlamında nasıl ele aldığına dikkat çekebilmektir. Foucault’nun bu analizi aynı zamanda şimdinin ontolojisi fikrinin etik bağlama nasıl sirayet ettiğini kavramamızı sağlayabilecektir.