İbn Hafîf Hakkında Yeni Bir Farsça es-Sîre Tercümesi ve Mütercimi: Terceme-i Kitâbu’s-Sîreti’ş-Şeyh Ebî Abdillâh bin Hafîf eş-Şîrâzî ve Tâcüddîn Kürbâlî
{"title":"İbn Hafîf Hakkında Yeni Bir Farsça es-Sîre Tercümesi ve Mütercimi: Terceme-i Kitâbu’s-Sîreti’ş-Şeyh Ebî Abdillâh bin Hafîf eş-Şîrâzî ve Tâcüddîn Kürbâlî","authors":"Muhammet Coşkun","doi":"10.32739/ustad.2023.4.47","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İran’ın Fars eyaletindeki Şîraz şehrinin en büyük sûfîsi, Ebû Abdullâh Muhammed bin Hafîf bin İsfikşâd ed-Dabbî ed-Deylemî eş-Şirâzî kabul edilmektedir. 371/982’de vefat eden İbn Hafîf, yaşadığı çağda yoluna tâbi olunacak ilk on sûfîden biri olarak kabul edilmesine rağmen, günümüzde maalesef yeterince tanınmamaktadır. Oysa Cüneyd-i Bağdâdî’den sonra tasavvufun taşınmasında kilit rol oynamış, tasavvufun ilimle buluşturulması, Kur’ân ve Sünnet’le açıklanarak sınırlarının çizilmesi, içerde veya dışarıda tasavvufla ilgili problemleri ele alması, bütün faaliyetlerini de güçlü ilmî temellere oturtmuş ve bunları yazıya dökmüş olması bakımından oldukça başarılı bir kimliğe sahiptir. Bu kimliğiyle onu bize tanıtan ilk kaynak, kendi müritlerinden Ebü’l-Hasan Ali ed-Deylemî’dir. Kitâbü’s-Sîreti’ş-Şeyh Ebi Abdillâh b. Hafîf adını verdiği ve çalışmada kısaca es-Sîre olarak belirteceğimiz eserin Arapça orijinali maalesef hâlâ gün yüzüne çıkmamış olup bu eserin Farsça bir tercümesi günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Rüknüddîn b. Cüneyd eş-Şîrâzî tarafından yapılan tercümenin İstanbul ve Berlin nüshalarından hareketle Annemarie Schimmel tarafından 1955’te neşri yapılmıştır. Bununla birlikte, teknolojinin getirdiği imkânlarla bir yerlerden Arapça aslının bulunmasını ümitle gözlerken, eserin zikrettiğimiz neşirden farklı bir Farsça tercümesine rastladık. Bu tercüme, diğer tercümeden daha tam ve fazladan bazı bilgiler de ihtiva etmektedir. İbn Hafîf’in hayatına dair bazı sorulara cevaplar barındırıyor olması da, bizim için ayrı bir heyecan sebebi olmuştur. Tâcüddîn Kürbâlî isimli, tanınmayan bir mütercim tarafından yapılan bu tercümenin, İbn Hafîf üzerindeki perdeyi daha fazla aralamasını ve onun, tasavvufun özellikle sistemleşme evresindeki katkılarının daha net ortaya çıkmasına yardımcı olmasını umuyoruz. Bu makalede özellikle Tâcüddîn Kürbâlî’nin kimliği üzerinde durulacak olup, onun Gülşen-i Râz şârihlerinden Şüca‘ Kürbâlî olma ihtimâli incelenecektir.","PeriodicalId":422995,"journal":{"name":"Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Dergisi","volume":"253 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32739/ustad.2023.4.47","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
İran’ın Fars eyaletindeki Şîraz şehrinin en büyük sûfîsi, Ebû Abdullâh Muhammed bin Hafîf bin İsfikşâd ed-Dabbî ed-Deylemî eş-Şirâzî kabul edilmektedir. 371/982’de vefat eden İbn Hafîf, yaşadığı çağda yoluna tâbi olunacak ilk on sûfîden biri olarak kabul edilmesine rağmen, günümüzde maalesef yeterince tanınmamaktadır. Oysa Cüneyd-i Bağdâdî’den sonra tasavvufun taşınmasında kilit rol oynamış, tasavvufun ilimle buluşturulması, Kur’ân ve Sünnet’le açıklanarak sınırlarının çizilmesi, içerde veya dışarıda tasavvufla ilgili problemleri ele alması, bütün faaliyetlerini de güçlü ilmî temellere oturtmuş ve bunları yazıya dökmüş olması bakımından oldukça başarılı bir kimliğe sahiptir. Bu kimliğiyle onu bize tanıtan ilk kaynak, kendi müritlerinden Ebü’l-Hasan Ali ed-Deylemî’dir. Kitâbü’s-Sîreti’ş-Şeyh Ebi Abdillâh b. Hafîf adını verdiği ve çalışmada kısaca es-Sîre olarak belirteceğimiz eserin Arapça orijinali maalesef hâlâ gün yüzüne çıkmamış olup bu eserin Farsça bir tercümesi günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Rüknüddîn b. Cüneyd eş-Şîrâzî tarafından yapılan tercümenin İstanbul ve Berlin nüshalarından hareketle Annemarie Schimmel tarafından 1955’te neşri yapılmıştır. Bununla birlikte, teknolojinin getirdiği imkânlarla bir yerlerden Arapça aslının bulunmasını ümitle gözlerken, eserin zikrettiğimiz neşirden farklı bir Farsça tercümesine rastladık. Bu tercüme, diğer tercümeden daha tam ve fazladan bazı bilgiler de ihtiva etmektedir. İbn Hafîf’in hayatına dair bazı sorulara cevaplar barındırıyor olması da, bizim için ayrı bir heyecan sebebi olmuştur. Tâcüddîn Kürbâlî isimli, tanınmayan bir mütercim tarafından yapılan bu tercümenin, İbn Hafîf üzerindeki perdeyi daha fazla aralamasını ve onun, tasavvufun özellikle sistemleşme evresindeki katkılarının daha net ortaya çıkmasına yardımcı olmasını umuyoruz. Bu makalede özellikle Tâcüddîn Kürbâlî’nin kimliği üzerinde durulacak olup, onun Gülşen-i Râz şârihlerinden Şüca‘ Kürbâlî olma ihtimâli incelenecektir.