{"title":"The Role of Self-organization in the Individuation of the Organism","authors":"Çağlar Karaca","doi":"10.53844/flsf.1318064","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Düzenlilik arz eden süreçlerin ve örüntülerin, belirleyici bir kalıp veya dışarıdan bir müdahale olmaksızın çok sayıdaki bileşen arasındaki karşılıklı ilişkilere dayalı olarak ortaya çıkması anlamına gelen self-organizasyon, günümüzde üzerine giderek daha fazla araştırma yürütülen bir olgudur. Self-organizasyonla bağlantılı düşünceler felsefe tarihinde de Antik Çağ’dan itibaren ileri sürülmüştür. Bu olgunun dengeden-uzak sistemler temelinde termodinamik açıdan ele alınması ise bu alanda yeni bir dönemi başlatmıştır. Self-organize sistemlerde ve canlı varlıklarda form maddedeki akışa bağlı olarak ortaya çıkmakta ve içsel olarak belirlenmektedir. Organizmanın gelişim sürecinin self-organizasyonla bağlantısının kurulması, Aristoteles’ten itibaren çözülmeye çalışılan, canlılıkta formun gelişimi problemine ışık tutmaktadır. Bu makale, son dönemde yürütülen bilimsel çalışmalar temelinde söz konusu bağlantı üzerinde durmakta ve meselenin felsefî boyutuna dair bir tartışma yürütmektedir. Morfogenez sürecinde Turing örüntüleri gibi self-organize etmenlerin rolü üzerindeki çalışmalar organizmanın formu probleminin çözümünde yeni bir kapı aralamaktadır. Felsefî açıdan ise, Simondon’un ifadesiyle, bireyin oluş sürecinin bireyden önce geldiğini ve organizmada bu oluş sürecinin yaşam boyu sürdüğünü ileri süren bireyleşim temelli yaklaşım, self-organizasyonun organizmanın gelişimi üzerindeki etkisini anlamak adına son derece önemlidir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53844/flsf.1318064","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Düzenlilik arz eden süreçlerin ve örüntülerin, belirleyici bir kalıp veya dışarıdan bir müdahale olmaksızın çok sayıdaki bileşen arasındaki karşılıklı ilişkilere dayalı olarak ortaya çıkması anlamına gelen self-organizasyon, günümüzde üzerine giderek daha fazla araştırma yürütülen bir olgudur. Self-organizasyonla bağlantılı düşünceler felsefe tarihinde de Antik Çağ’dan itibaren ileri sürülmüştür. Bu olgunun dengeden-uzak sistemler temelinde termodinamik açıdan ele alınması ise bu alanda yeni bir dönemi başlatmıştır. Self-organize sistemlerde ve canlı varlıklarda form maddedeki akışa bağlı olarak ortaya çıkmakta ve içsel olarak belirlenmektedir. Organizmanın gelişim sürecinin self-organizasyonla bağlantısının kurulması, Aristoteles’ten itibaren çözülmeye çalışılan, canlılıkta formun gelişimi problemine ışık tutmaktadır. Bu makale, son dönemde yürütülen bilimsel çalışmalar temelinde söz konusu bağlantı üzerinde durmakta ve meselenin felsefî boyutuna dair bir tartışma yürütmektedir. Morfogenez sürecinde Turing örüntüleri gibi self-organize etmenlerin rolü üzerindeki çalışmalar organizmanın formu probleminin çözümünde yeni bir kapı aralamaktadır. Felsefî açıdan ise, Simondon’un ifadesiyle, bireyin oluş sürecinin bireyden önce geldiğini ve organizmada bu oluş sürecinin yaşam boyu sürdüğünü ileri süren bireyleşim temelli yaklaşım, self-organizasyonun organizmanın gelişimi üzerindeki etkisini anlamak adına son derece önemlidir.