The Relationship Between Knowledge and Practice in the Qur’ān and its Reflection on the Practice of the Companions: The Example of Abdullah b. ‘Umar

Ceyda GÜRMAN
{"title":"The Relationship Between Knowledge and Practice in the Qur’ān and its Reflection on the Practice of the Companions: The Example of Abdullah b. ‘Umar","authors":"Ceyda GÜRMAN","doi":"10.56720/mevzu.1346721","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Sahâbenin önde gelen isimlerinden Abdullah b. Ömer (ö. 73/693) ilmi, takvası ve sünnete bağlılığıyla temayüz etmiş mühim bir şahsiyettir. İlim yolculuğunda bir müddet ehl-i suffe ile birlikte Mescid-i Nebevî’nin ilmî ve manevî ikliminden istifade etmiş, bizzat Hz. Peygamber’in tedrisinden geçmiştir. Başta babası Hz. Ömer (ö. 23/644) olmak üzere İslâm’ın öncü nesli ashâbın büyükleri ile bir arada bulunma imkânı elde etmiştir. Yaşadığı dönemin fitne ve siyâsî karışıklıklarından uzak duran, idarecilerin kadılık ya da valilik gibi görev tekliflerini de geri çeviren Abdullah b. Ömer, tüm vaktini ilme ve bu ilmin gerektirdiği şekilde ibadete hasretmiştir. Onun Kur’an öğrenmeye yüklediği anlamı, Bakara sûresinin hüküm ve haberlerini öğrenmek için sekiz yıl çaba sarf ettiği rivayetiyle birlikte düşünmek gerekir. Böylece asıl amacının sadece kıraat ya da hıfz değil bilakis tefekkür ve tedebbür etmek ve aynı zamanda âyetlerdeki emir ve yasakları uygulamak olduğu anlaşılacaktır. Abdullah b. Ömer, Ebû Hüreyre’den (ö. 58/678) sonra en çok hadis rivayet eden muksirûn sahâbeden ve en çok fetva veren yedi fakihten biridir. Ülkemizde onun ilgili ilimlerdeki yeri hakkında muhtelif çalışmalar kaleme alınmış, tefsir ilmindeki yerine münhasır müstakil bir çalışma ise telif edilmemiştir. Bu makale, onun Hz. Peygamber’in sünnetini tefsirine yansıtıp yansıtmadığı, verdiği fetvalarda Kur’an’a nasıl başvurduğu ve içtihatta bulunduğu, tefsirde re’yi tercih edip etmediği gibi konulara eğilerek, kaynaklardaki tefsir rivayetlerini incelemektedir. Onun Kur’an anlayışını tespitte, özellikle âyetleri yorumlar-ken vurguladığı ilim-amel birlikteliğine odaklanılmış ve İslâm’ın öngördüğü şekilde örnek Müslüman modeli sunması açısından, bizzat hayatında nasıl icra ettiği değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":211720,"journal":{"name":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"2014 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.56720/mevzu.1346721","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

Sahâbenin önde gelen isimlerinden Abdullah b. Ömer (ö. 73/693) ilmi, takvası ve sünnete bağlılığıyla temayüz etmiş mühim bir şahsiyettir. İlim yolculuğunda bir müddet ehl-i suffe ile birlikte Mescid-i Nebevî’nin ilmî ve manevî ikliminden istifade etmiş, bizzat Hz. Peygamber’in tedrisinden geçmiştir. Başta babası Hz. Ömer (ö. 23/644) olmak üzere İslâm’ın öncü nesli ashâbın büyükleri ile bir arada bulunma imkânı elde etmiştir. Yaşadığı dönemin fitne ve siyâsî karışıklıklarından uzak duran, idarecilerin kadılık ya da valilik gibi görev tekliflerini de geri çeviren Abdullah b. Ömer, tüm vaktini ilme ve bu ilmin gerektirdiği şekilde ibadete hasretmiştir. Onun Kur’an öğrenmeye yüklediği anlamı, Bakara sûresinin hüküm ve haberlerini öğrenmek için sekiz yıl çaba sarf ettiği rivayetiyle birlikte düşünmek gerekir. Böylece asıl amacının sadece kıraat ya da hıfz değil bilakis tefekkür ve tedebbür etmek ve aynı zamanda âyetlerdeki emir ve yasakları uygulamak olduğu anlaşılacaktır. Abdullah b. Ömer, Ebû Hüreyre’den (ö. 58/678) sonra en çok hadis rivayet eden muksirûn sahâbeden ve en çok fetva veren yedi fakihten biridir. Ülkemizde onun ilgili ilimlerdeki yeri hakkında muhtelif çalışmalar kaleme alınmış, tefsir ilmindeki yerine münhasır müstakil bir çalışma ise telif edilmemiştir. Bu makale, onun Hz. Peygamber’in sünnetini tefsirine yansıtıp yansıtmadığı, verdiği fetvalarda Kur’an’a nasıl başvurduğu ve içtihatta bulunduğu, tefsirde re’yi tercih edip etmediği gibi konulara eğilerek, kaynaklardaki tefsir rivayetlerini incelemektedir. Onun Kur’an anlayışını tespitte, özellikle âyetleri yorumlar-ken vurguladığı ilim-amel birlikteliğine odaklanılmış ve İslâm’ın öngördüğü şekilde örnek Müslüman modeli sunması açısından, bizzat hayatında nasıl icra ettiği değerlendirilmiştir.
《古兰经》中知识与实践的关系ān及其对同伴实践的反思——以阿卜杜拉·b·欧麦尔为例
阿卜杜拉-欧麦尔(卒于 73/693)是同伴中的佼佼者之一,他是一位以知识、虔诚和恪守圣训而著称的重要人物。在他的求知之旅中,他曾与 "阿赫勒苏法"(Ahl al-Suffa)一起在纳巴威清真寺(Masjid al-Nabawî)接受了一段时间的科学和精神熏陶,并得到了先知本人的亲自教诲。他有机会与阿夏布先驱一代的长者们在一起,尤其是他的父亲赫兹-欧麦尔(卒于 23/644)。阿卜杜拉-本-欧麦尔远离了他所生活的那个时代的骚乱和政治动荡,拒绝了管理者提出的 qadiyat 或总督等职务,他将所有的时间都投入到知识和崇拜中,这也是知识所要求的。他对学习《古兰经》所赋予的意义,应与他花了八年时间学习《巴卡拉经》的条文和新闻的叙述一并考虑。因此,可以理解他的主要目的不仅仅是诵读或背诵,还包括沉思和反省,以及应用经文中的命令和禁令。阿卜杜拉-欧麦尔是继艾布-胡莱拉(卒于 58/678)之后最多产的圣训传述者之一,也是最多产的七位法学家之一。在我国,对他在相关科学中的地位有各种研究,但专门针对他在塔菲斯学中的地位的独立研究还没有。本文分析了资料中的塔夫西尔传述,重点关注他是否在塔夫西尔中体现了先知的圣行、他如何在教令中应用《古兰经》、他如何提出 "伊集哈德"(ijtihad)以及他是否在塔夫西尔中偏爱 "再伊"(re'i)等问题。在确定他对《古兰经》的理解时,重点关注他在解释经文时所强调的知行合一,以及他如何在自己的生活中履行知行合一,从而展现伊斯兰教所设想的穆斯林典范。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
求助全文
约1分钟内获得全文 求助全文
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信