Klasik Türk Şiiri'nde Vahdet-i Vücûd Felsefesi

Nihat BIÇAK
{"title":"Klasik Türk Şiiri'nde Vahdet-i Vücûd Felsefesi","authors":"Nihat BIÇAK","doi":"10.30767/diledeara.1279885","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İslamiyet, yapılan fetihler neticesinde 7. yüzyıl ortalarında Yunan felsefesiyle tanışır. Bu felsefe ve başka kültürlerin de etkisiyle gelişen İslam tasavvufu, Tanrı ile varlık ilişkisine yeni bir bakış açısı getirir. 9. yüzyıldan itibaren sistemleşen ve farklı ekoller ortaya koyan İslam tasavvufunda vahdet-i vücûd felsefesinin de temelleri atılır. Özellikle 922’de Bağdat’ta öldürülen Hallac-ı Mansur’un “Ben Tanrıyım” anlamındaki Ene’l-Hakk sözü, hem İslam hem de vahdet-i vücûd felsefesi için dönüm noktası olur. Onun bu sözü, yaklaşık 300 yıl sonra Muhyiddîn Arabî tarafından “vahdet-i vücûd” adıyla sistemleştirilir ve bu öğreti hem İslam hem de Anadolu tasavvufunun temel taşlarından biri olur. Vahdet-i vücûd felsefesi, her varlıkta Tanrı’nın bir hikmetinin, kudretinin, güzelliğinin, imzasının bulunduğunu; kâinatın her zerresinin Tanrı ile dolu olduğunu; dolayısıyla varlığın Tanrı’dan ayrı düşünülemeyeceğini iddia eder. Mansur, bu sırrı çözdüğü için “Ben Tanrı’yım” demişti. İnsan da bu sırrı çözdüğü ölçüde ulvî amacı olan Tanrı’ya, ilk “Bir”liğe yaklaşır. Vahdet-i vücûd felsefesinin özeti budur. Bu çalışmada da öncelikle Yeni Eflatunculuğa kısaca değinilecek ve bunun İslamî versiyonu kabul edilen “vahdet-i vücûd” felsefesi ele alınacaktır. Sunulacak şiir örneklerinden bu felsefenin ortaya çıkışından itibaren neredeyse her kesimden şairi etkilediği görülecektir. Böylece bu felsefenin Anadolu aydını tarafından nasıl yorumlandığı anlaşılacaktır.","PeriodicalId":476312,"journal":{"name":"Dil ve edebiyat araştırmaları dergisi","volume":"41 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-05-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Dil ve edebiyat araştırmaları dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.30767/diledeara.1279885","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

İslamiyet, yapılan fetihler neticesinde 7. yüzyıl ortalarında Yunan felsefesiyle tanışır. Bu felsefe ve başka kültürlerin de etkisiyle gelişen İslam tasavvufu, Tanrı ile varlık ilişkisine yeni bir bakış açısı getirir. 9. yüzyıldan itibaren sistemleşen ve farklı ekoller ortaya koyan İslam tasavvufunda vahdet-i vücûd felsefesinin de temelleri atılır. Özellikle 922’de Bağdat’ta öldürülen Hallac-ı Mansur’un “Ben Tanrıyım” anlamındaki Ene’l-Hakk sözü, hem İslam hem de vahdet-i vücûd felsefesi için dönüm noktası olur. Onun bu sözü, yaklaşık 300 yıl sonra Muhyiddîn Arabî tarafından “vahdet-i vücûd” adıyla sistemleştirilir ve bu öğreti hem İslam hem de Anadolu tasavvufunun temel taşlarından biri olur. Vahdet-i vücûd felsefesi, her varlıkta Tanrı’nın bir hikmetinin, kudretinin, güzelliğinin, imzasının bulunduğunu; kâinatın her zerresinin Tanrı ile dolu olduğunu; dolayısıyla varlığın Tanrı’dan ayrı düşünülemeyeceğini iddia eder. Mansur, bu sırrı çözdüğü için “Ben Tanrı’yım” demişti. İnsan da bu sırrı çözdüğü ölçüde ulvî amacı olan Tanrı’ya, ilk “Bir”liğe yaklaşır. Vahdet-i vücûd felsefesinin özeti budur. Bu çalışmada da öncelikle Yeni Eflatunculuğa kısaca değinilecek ve bunun İslamî versiyonu kabul edilen “vahdet-i vücûd” felsefesi ele alınacaktır. Sunulacak şiir örneklerinden bu felsefenin ortaya çıkışından itibaren neredeyse her kesimden şairi etkilediği görülecektir. Böylece bu felsefenin Anadolu aydını tarafından nasıl yorumlandığı anlaşılacaktır.
土耳其古典诗歌中的 Wahdat-i Bodhûd 哲学
7 世纪中叶,伊斯兰教因征服而开始了解希腊哲学。在这种哲学和其他文化影响下发展起来的伊斯兰苏菲主义,为真主与存在之间的关系带来了新的视角。从 9 世纪起,伊斯兰苏菲将不同流派系统化并加以揭示,也为 wahdat al-wujūd 哲学奠定了基础。特别是 922 年在巴格达被杀的哈拉克-伊-曼苏尔说了一句 Ene'l-Haqq,意思是 "我是真主",这句话成为伊斯兰教和 wahdat al-wujûd 哲学的转折点。大约 300 年后,穆希丁-阿拉比将他的话系统化,并命名为 "真主至上",这一学说成为伊斯兰教和安纳托利亚苏菲派的基石之一。wahdat al-wujûd 哲学认为,真主的智慧、力量、美感和特征存在于每一个生命之中;宇宙的每一个微粒都充满了真主;因此,不能将存在与真主割裂开来。曼苏尔说 "我是神",是因为他解开了这个谜。只要人类解开了这个谜,他就接近了上帝,接近了第一个 "本体",这是他的最高目标。这就是 wahdat al-wujūd 哲学的总结。在本研究中,将简要提及新柏拉图主义,并讨论 "wahdat al-wujûd "哲学,它被认为是该哲学的伊斯兰版本。从将要介绍的诗歌实例中可以看出,自新柏拉图主义出现以来,它几乎影响了各行各业的诗人。因此,我们将了解安纳托利亚知识分子是如何诠释这一哲学的。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
求助全文
约1分钟内获得全文 求助全文
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信