{"title":"TÜRK DESTANLARINDA ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI","authors":"Yusuf Kenan Bezgi̇n","doi":"10.47994/usbad.1227406","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Dinler, her ne kadar birbirinden farklı görünseler de onların birleştikleri ortak bir nokta vardır. Bu, inanma ihtiyacının getirdiği kendisinin ve yaşadığı dünya arasında bağ kuracağı bir varlığa ya da varlıklara bağlanma istediğidir. Dolayısıyla insanın herhangi bir yaratıcı güce inanma isteği sonradan öğrenilmiş bir hadise değil fıtratında mevcut olan bir kavramdır. \nBilindiği gibi Türkler, İslam dinini tam olarak benimsemeden evvel bulundukları coğrafyalara bağlı olarak çeşitli dinlerin etkisi altında kalmışlardır. Bu etki onların dinî inanışları, evrene dair düşünceleri ve sözlü kültür ürünleri üzerinde dönem dönem birtakım izler dahi bırakmıştır. Ancak etkisi altında kaldıkları hatta benimsedikleri dinlerde bile tek bir yaratıcıyı yani Tanrı’yı merkeze almışlardır. Genel bir ifade ile İslamiyet’e geçişlerinde de (IX. yy.) bu tek Tanrı inancının en temel etken olduğu söylenebilir. \nTek Tanrı’nın birliğine olan vurgu ise İslam dinin özünü oluşturmaktır. Bu itibarla her şeyden önce Kur’ân-ı Kerîm’ de yer alan Allah’ın isim ve sıfatları, O’nun varlığından ve tek oluşundan bahseder. Tüm isim ve sıfatlar O’nu niteler. Dolayısıyla tüm peygamberler, tevhit tebliğiyle/mesajıyla gelmişlerdir (Enbiyâ, 21/25). Bu nokta da Kur’ân bir mesajdır ve mesajda kitabın nihaî anlamı olan tevhittir. Bu çalışmada, Allah’ın isim ve sıfatlarından yola çıkılarak Türk destanlarında tevhit inancına dair birtakım çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"347 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-04-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.47994/usbad.1227406","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Dinler, her ne kadar birbirinden farklı görünseler de onların birleştikleri ortak bir nokta vardır. Bu, inanma ihtiyacının getirdiği kendisinin ve yaşadığı dünya arasında bağ kuracağı bir varlığa ya da varlıklara bağlanma istediğidir. Dolayısıyla insanın herhangi bir yaratıcı güce inanma isteği sonradan öğrenilmiş bir hadise değil fıtratında mevcut olan bir kavramdır.
Bilindiği gibi Türkler, İslam dinini tam olarak benimsemeden evvel bulundukları coğrafyalara bağlı olarak çeşitli dinlerin etkisi altında kalmışlardır. Bu etki onların dinî inanışları, evrene dair düşünceleri ve sözlü kültür ürünleri üzerinde dönem dönem birtakım izler dahi bırakmıştır. Ancak etkisi altında kaldıkları hatta benimsedikleri dinlerde bile tek bir yaratıcıyı yani Tanrı’yı merkeze almışlardır. Genel bir ifade ile İslamiyet’e geçişlerinde de (IX. yy.) bu tek Tanrı inancının en temel etken olduğu söylenebilir.
Tek Tanrı’nın birliğine olan vurgu ise İslam dinin özünü oluşturmaktır. Bu itibarla her şeyden önce Kur’ân-ı Kerîm’ de yer alan Allah’ın isim ve sıfatları, O’nun varlığından ve tek oluşundan bahseder. Tüm isim ve sıfatlar O’nu niteler. Dolayısıyla tüm peygamberler, tevhit tebliğiyle/mesajıyla gelmişlerdir (Enbiyâ, 21/25). Bu nokta da Kur’ân bir mesajdır ve mesajda kitabın nihaî anlamı olan tevhittir. Bu çalışmada, Allah’ın isim ve sıfatlarından yola çıkılarak Türk destanlarında tevhit inancına dair birtakım çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır.