{"title":"Reflection of Migration in Social Change to Cultural Security","authors":"Yunus Eroglu, Şener Kaya","doi":"10.17550/akademikincelemeler.1135963","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Tarihin başlangıcından itibaren insan ile yaşamış olduğu mekân arasındaki ilişki ve sosyal olarak inşa ettiği bu mekândan kopuş dikkat çekici bir meseledir. Bu ilişki sadece inşa edilen sosyal mekândan kopuş ile cereyan etmemekte, mekânsal değişikliğin ardından gelinen yerdeki sosyal inşa da yeni bir ilişkinin ve sosyal değişimin kapısını aralamaktadır. Bu bağlamda, insanlığın varoluşundan itibaren temel ihtiyacı olan güvenli çevre oluşturma gayretinin toplumsal değişime ve göç olgusuna olan etkisi, günümüzde özellikle Avrupa devletlerinde klasik güvenlik anlayışının dışında Kopenhag Okulu’nun sosyal inşacı bir anlayış ile ortaya koyduğu “güvenlikleştirme” yaklaşımının ana unsurları olan siyasal, ekonomik, çevresel ve toplumsal anlamda bir güvenlik tehdidi olarak ele alınmaktadır. Avrupa ülkelerinde son yıllarda politika yapıcılar, devlet dışı aktörler ve göçmenlerin varlığından rahatsız olan kitleler göçü toplumsal güvenliğin alt unsuru olan kültürel güvenliklerine bir tehdit olarak gördüklerinden güncel politikalarında ve gelecek stratejilerinde bu olguyu dikkate almışlardır. Politika yapıcıların kültürel güvenliğe ilişkin yaklaşımlarını hem literatür derlemesi hem de göç karşıtı söylemleri üzerinden analiz edecek olan bu çalışmanın temel amacı, toplumsal güvenlik içerisinde yer alan kültürel güvenlik ile göç arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu konunun araştırılması göçün güvenlik unsuru haline getirilmesi sürecinde kültür konusunun niçin ve nasıl ele alındığını ortaya koymaktır. Göçmenlerin genellikle söylemsel olarak hedef ülkenin sosyal uyum, kültürel doku ve kimliğine bir tehdit olarak sunulması, bunun devamında göçmenlerin “yabancı istilası” olarak güvensizlik yaratan bir sosyal aktör gibi düşünülmesi ve “söz edimi”nin de bu bağlamda nasıl inşa edildiği, çalışmanın çıkarım yaratma araçlarına karşılık gelmektedir.","PeriodicalId":401248,"journal":{"name":"Akademik İncelemeler Dergisi (AID)","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Akademik İncelemeler Dergisi (AID)","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.17550/akademikincelemeler.1135963","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Tarihin başlangıcından itibaren insan ile yaşamış olduğu mekân arasındaki ilişki ve sosyal olarak inşa ettiği bu mekândan kopuş dikkat çekici bir meseledir. Bu ilişki sadece inşa edilen sosyal mekândan kopuş ile cereyan etmemekte, mekânsal değişikliğin ardından gelinen yerdeki sosyal inşa da yeni bir ilişkinin ve sosyal değişimin kapısını aralamaktadır. Bu bağlamda, insanlığın varoluşundan itibaren temel ihtiyacı olan güvenli çevre oluşturma gayretinin toplumsal değişime ve göç olgusuna olan etkisi, günümüzde özellikle Avrupa devletlerinde klasik güvenlik anlayışının dışında Kopenhag Okulu’nun sosyal inşacı bir anlayış ile ortaya koyduğu “güvenlikleştirme” yaklaşımının ana unsurları olan siyasal, ekonomik, çevresel ve toplumsal anlamda bir güvenlik tehdidi olarak ele alınmaktadır. Avrupa ülkelerinde son yıllarda politika yapıcılar, devlet dışı aktörler ve göçmenlerin varlığından rahatsız olan kitleler göçü toplumsal güvenliğin alt unsuru olan kültürel güvenliklerine bir tehdit olarak gördüklerinden güncel politikalarında ve gelecek stratejilerinde bu olguyu dikkate almışlardır. Politika yapıcıların kültürel güvenliğe ilişkin yaklaşımlarını hem literatür derlemesi hem de göç karşıtı söylemleri üzerinden analiz edecek olan bu çalışmanın temel amacı, toplumsal güvenlik içerisinde yer alan kültürel güvenlik ile göç arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu konunun araştırılması göçün güvenlik unsuru haline getirilmesi sürecinde kültür konusunun niçin ve nasıl ele alındığını ortaya koymaktır. Göçmenlerin genellikle söylemsel olarak hedef ülkenin sosyal uyum, kültürel doku ve kimliğine bir tehdit olarak sunulması, bunun devamında göçmenlerin “yabancı istilası” olarak güvensizlik yaratan bir sosyal aktör gibi düşünülmesi ve “söz edimi”nin de bu bağlamda nasıl inşa edildiği, çalışmanın çıkarım yaratma araçlarına karşılık gelmektedir.