{"title":"Mâtürîdî Kelâmında Teklîf-i Mâ Lâ Yutâk","authors":"Mikail İpek","doi":"10.56720/mevzu.1293887","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Teklif-i mâ lâ yutâk meselesi, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de tartı-şılmış Tanrı’nın kudret ve adaletinden bağımsız bir ahlak yasasının imkânını konu edinen teolojik bir sorundur. Tanrı’dan bağımsız bir ahlak yasasını mümkün kabul edenler, O’nun kullara güç yetiremeyecekleri şeyi teklif etmesinin ahlakî olmadığını savunurken; Tanrı’nın mutlak otoritesini kabul edip, dinden bağımsız bir ahlak yasasının mevcudiyetini mümkün görmeyenler ise bunun caiz olabileceğini söylemektedir. Müslüman kültüründe teklîf-i mâ lâ yutâk konusunu ilk defa gündeme getiren Mu’tezile bilginlerine göre kullara güç yetiremeyecekleri teklif, kabîh olduğundan caiz değildir. Eş’arî bilginler, bu görüşün aksini savunmak suretiyle Allah’a zorunluluk veya kısıtlama getirmenin kudret sıfatına halel getirmek demek olduğunu ve dolayısıyla teklîf-i mâ lâ yutâk’ın caiz olduğunu belirtmiştir. Mu’tezile ve Eş’arî dışında birçok kelâm ekolü bu konuda görüş belirtmişse de söz konusu görüşlerin genel olarak bu iki mezhebin düşüncesi etrafında şekillendiği söylenebilir. Teklîf-i mâ lâ yutâk konusunda Mâtürîdî bilginler, Mu’tezile’yle Eş’arîler’in benimsediği görüşün ortasını bulmaya çalışmıştır. Dolayısıyla Mâtürîdîler’in söz konusu polemiğe alternatif bir çıkar yol sağladığı, bu itibarla meselenin araştırılmaya değer olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada Mâtürîdî bilginlerin önde gelen isimlerinin teklîf-i mâ lâ yutâk’a dair görüşleri ve bunların aklî ve naklî dayanakları üzerinde durulmuştur. Araştırmada Mu’tezile ve Eş’arî ekolünün görüşleri de mukayeseli olarak ele alınmış olup teklîf-i mâ lâ yutâk’ı ilgilendiren “kader”, “teklîf” ve “istitâat” konularına da girilmiştir.","PeriodicalId":211720,"journal":{"name":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-07-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.56720/mevzu.1293887","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Teklif-i mâ lâ yutâk meselesi, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de tartı-şılmış Tanrı’nın kudret ve adaletinden bağımsız bir ahlak yasasının imkânını konu edinen teolojik bir sorundur. Tanrı’dan bağımsız bir ahlak yasasını mümkün kabul edenler, O’nun kullara güç yetiremeyecekleri şeyi teklif etmesinin ahlakî olmadığını savunurken; Tanrı’nın mutlak otoritesini kabul edip, dinden bağımsız bir ahlak yasasının mevcudiyetini mümkün görmeyenler ise bunun caiz olabileceğini söylemektedir. Müslüman kültüründe teklîf-i mâ lâ yutâk konusunu ilk defa gündeme getiren Mu’tezile bilginlerine göre kullara güç yetiremeyecekleri teklif, kabîh olduğundan caiz değildir. Eş’arî bilginler, bu görüşün aksini savunmak suretiyle Allah’a zorunluluk veya kısıtlama getirmenin kudret sıfatına halel getirmek demek olduğunu ve dolayısıyla teklîf-i mâ lâ yutâk’ın caiz olduğunu belirtmiştir. Mu’tezile ve Eş’arî dışında birçok kelâm ekolü bu konuda görüş belirtmişse de söz konusu görüşlerin genel olarak bu iki mezhebin düşüncesi etrafında şekillendiği söylenebilir. Teklîf-i mâ lâ yutâk konusunda Mâtürîdî bilginler, Mu’tezile’yle Eş’arîler’in benimsediği görüşün ortasını bulmaya çalışmıştır. Dolayısıyla Mâtürîdîler’in söz konusu polemiğe alternatif bir çıkar yol sağladığı, bu itibarla meselenin araştırılmaya değer olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada Mâtürîdî bilginlerin önde gelen isimlerinin teklîf-i mâ lâ yutâk’a dair görüşleri ve bunların aklî ve naklî dayanakları üzerinde durulmuştur. Araştırmada Mu’tezile ve Eş’arî ekolünün görüşleri de mukayeseli olarak ele alınmış olup teklîf-i mâ lâ yutâk’ı ilgilendiren “kader”, “teklîf” ve “istitâat” konularına da girilmiştir.