{"title":"Firdevsî-i Rûmî’nin Süleyman-nâmesi’nin Düzenleniş Biçimi (37 ve 76. Cilt Örnekleminde)","authors":"Mehmet Ünal","doi":"10.59372/turajas.1300504","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Firdevsî-i Rûmî, on beşinci yüzyılın ikinci yarısı ile on altıncı yüzyılın başında yaşamış üretken bir yazardır. En önemli ve hacimli eseri Süleyman-nâme-i Kebîr’dir. Gayretli yazar Firdevsî, ömrünü bu eseri tamamlamak için harcamıştır. Bu esere II. Mehmet’in teşviki ile başlamıştır. Firdevsî, Allah’ın isimleri adedince doksan dokuz cilt, hacimli bir eser tasarlar. Yavuz Sultan Selim döneminin başlarında 81. cilde kadar muvaffak olur. \nMetinde Süleyman Peygamber’in dinini yayma çabası, kendisine tabi olmayanlarla mücadelesi anlatılır. Hayali ve gerçek hikâyeler nazım/nesir ifade edilmiştir. Bu hikâyelerde Hz. Süleyman’ın karşılaştığı insanlarla, hayvanlarla, cinlerle, devlerle ve meleklerle yaptığı konuşmalar aktarılır. Bu anlatımlar esnasında coğrafya, astronomi, sağlık, kimya, hayvan bilimi, metafizik, doğa olayları hakkında bilgiler verilir. Süleyman Peygamber’in divanı tasvir edilirken onun büyüklüğü gözler önüne serilir. Firdevsî hikemî üslup sahibidir. Eserlerinde eğitici, öğretici ve kıssadan hisse almaya yönelik bir anlatım tarzı tercih etmiştir. Anlam derinlerde değil, yüzeyseldir. Sanat kaygısından uzaktır. \nBu hacimli eseri incelediğimizde yazarın metni belli bir sistem dâhilinde oluşturduğu anlaşılır. 81 ciltte de aynı düzen görülür. Metnin otuz yedi ve yetmiş altı ciltleri temelinde bu düzen örneklendirilmiştir. Ciltler incelendiğinde metinlerin üç bölümden oluştuğu anlaşılmıştır. Giriş bölümünde kasidelerle yazar sanat yeteneğini gösterme çabası içinde olmuştur. Asıl konunun işlendiği meclislerde nispeten konuşma diline yakın bir üslup benimsemiş, bitiş bölümünde metni dualarla bitirmiştir. Çalışmada bu hacimli eserin düzeni ortaya çıkarılarak eser hakkında araştırma yapanlara yol gösterici olmak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":206327,"journal":{"name":"Turkish Research Journal of Academic Social Science","volume":"75 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-06-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Turkish Research Journal of Academic Social Science","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.59372/turajas.1300504","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Firdevsî-i Rûmî, on beşinci yüzyılın ikinci yarısı ile on altıncı yüzyılın başında yaşamış üretken bir yazardır. En önemli ve hacimli eseri Süleyman-nâme-i Kebîr’dir. Gayretli yazar Firdevsî, ömrünü bu eseri tamamlamak için harcamıştır. Bu esere II. Mehmet’in teşviki ile başlamıştır. Firdevsî, Allah’ın isimleri adedince doksan dokuz cilt, hacimli bir eser tasarlar. Yavuz Sultan Selim döneminin başlarında 81. cilde kadar muvaffak olur.
Metinde Süleyman Peygamber’in dinini yayma çabası, kendisine tabi olmayanlarla mücadelesi anlatılır. Hayali ve gerçek hikâyeler nazım/nesir ifade edilmiştir. Bu hikâyelerde Hz. Süleyman’ın karşılaştığı insanlarla, hayvanlarla, cinlerle, devlerle ve meleklerle yaptığı konuşmalar aktarılır. Bu anlatımlar esnasında coğrafya, astronomi, sağlık, kimya, hayvan bilimi, metafizik, doğa olayları hakkında bilgiler verilir. Süleyman Peygamber’in divanı tasvir edilirken onun büyüklüğü gözler önüne serilir. Firdevsî hikemî üslup sahibidir. Eserlerinde eğitici, öğretici ve kıssadan hisse almaya yönelik bir anlatım tarzı tercih etmiştir. Anlam derinlerde değil, yüzeyseldir. Sanat kaygısından uzaktır.
Bu hacimli eseri incelediğimizde yazarın metni belli bir sistem dâhilinde oluşturduğu anlaşılır. 81 ciltte de aynı düzen görülür. Metnin otuz yedi ve yetmiş altı ciltleri temelinde bu düzen örneklendirilmiştir. Ciltler incelendiğinde metinlerin üç bölümden oluştuğu anlaşılmıştır. Giriş bölümünde kasidelerle yazar sanat yeteneğini gösterme çabası içinde olmuştur. Asıl konunun işlendiği meclislerde nispeten konuşma diline yakın bir üslup benimsemiş, bitiş bölümünde metni dualarla bitirmiştir. Çalışmada bu hacimli eserin düzeni ortaya çıkarılarak eser hakkında araştırma yapanlara yol gösterici olmak amaçlanmıştır.