İnsan Haklarının Evrenselliği ve Kültürel Göreliliği Tartışmasında Öz/Çekirdek-Çevre Haklar Kavramsallaştırması: Siyasal Düşünceler Perspektifinden Eleştirel Bir İnceleme
{"title":"İnsan Haklarının Evrenselliği ve Kültürel Göreliliği Tartışmasında Öz/Çekirdek-Çevre Haklar Kavramsallaştırması: Siyasal Düşünceler Perspektifinden Eleştirel Bir İnceleme","authors":"Y. Alkan","doi":"10.36484/liberal.1198572","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Siyaset teorisinin ve uluslararası hukukun kesişiminde yer alan konulardan biri olarak insan haklarının korunması hem akademik literatürde hem de uygulamada evrensellik ve kültürel görelilik teorileri arasında bir gerilime yol açmaktadır. İnsan haklarının felsefi temelleri üzerine alternatif görüşler olsa da nispeten üzerinde görüş birliğine varılan insan haklarının evrenselliği, bireyin sırf insan olmak itibariyle, doğuştan itibaren, zaman ve mekandan bağımsız, devredilemez ve vazgeçilemez haklara sahip olduğu anlayışı üzerine kuruludur. Bu teorik varsayım, bilhassa iki dünya savaşı arası ve sonrası dönemde insan haklarının uluslararası düzeyde korunması için oluşturulan mekanizmalara düşünsel bir temel oluşturmuştur. Kültürel görelilik ise, aksine, insan haklarının evrensel olmadığını, kültürle alakalı ve bağlam temelli olduğunu iddia etmektedir. Başka bir deyişle, Batı’nın spesifik kültürel deneyiminin ürünü olan birey temelli insan hakları evrensel olarak dünyanın kalanına tek geçerli formül olarak sunulamaz. Bu gerilim akademik literatürde bazı hakların öz/çekirdek haklar olarak evrensel olduğu, bazı çevre haklarınsa kültürel göreci olduğu, yani kültür eksenli alternatif formülasyonlara açık olduğu yaklaşımının savunulmasına yol açmıştır. Bu da konu üzerinde evrenselcilerden, kültürel görecilere ve ılımlılara kadar çok sayıda yaklaşımın yer aldığı teorik, felsefi ve normatif argümanlara sahip perspektiflerin yer aldığı bir skalanın oluşmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, insan haklarının evrenselliği-kültürel göreliliğinin öz/çekirdek-çevre haklar kavramsallaştırması üzerinden ve siyasal düşünceler perspektifinden eleştirel bir incelemesini sunmaktır. Çalışmanın ana argümanı ise; öz/çekirdek-çevre haklar kavramsallaştırmasının ve bunun sonucunda oluşan zayıf evrenselci/kültürel göreci söylemin farklılıklara saygı, çokkültürlülük, çoğulculuk ve değer çoğulculuğunun geliştirilmesi için önemli bir söylem olmakla birlikte, insan haklarının evrenselliği iddiasının halen teorik ve normatif olarak mümkün ve değerli olduğudur. Bununla beraber evrensel insan hakları söylemi reel politikte emperyalist ve oryantalist bir yaklaşımla kullanılabileceği gibi öz/çekirdek-çevre hak söylemi de statükocu yönetim anlayışları tarafından insan hakları ihlallerinin perdelenmesi amacıyla kullanılabilir.","PeriodicalId":163357,"journal":{"name":"Liberal Düşünce Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Liberal Düşünce Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.36484/liberal.1198572","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Siyaset teorisinin ve uluslararası hukukun kesişiminde yer alan konulardan biri olarak insan haklarının korunması hem akademik literatürde hem de uygulamada evrensellik ve kültürel görelilik teorileri arasında bir gerilime yol açmaktadır. İnsan haklarının felsefi temelleri üzerine alternatif görüşler olsa da nispeten üzerinde görüş birliğine varılan insan haklarının evrenselliği, bireyin sırf insan olmak itibariyle, doğuştan itibaren, zaman ve mekandan bağımsız, devredilemez ve vazgeçilemez haklara sahip olduğu anlayışı üzerine kuruludur. Bu teorik varsayım, bilhassa iki dünya savaşı arası ve sonrası dönemde insan haklarının uluslararası düzeyde korunması için oluşturulan mekanizmalara düşünsel bir temel oluşturmuştur. Kültürel görelilik ise, aksine, insan haklarının evrensel olmadığını, kültürle alakalı ve bağlam temelli olduğunu iddia etmektedir. Başka bir deyişle, Batı’nın spesifik kültürel deneyiminin ürünü olan birey temelli insan hakları evrensel olarak dünyanın kalanına tek geçerli formül olarak sunulamaz. Bu gerilim akademik literatürde bazı hakların öz/çekirdek haklar olarak evrensel olduğu, bazı çevre haklarınsa kültürel göreci olduğu, yani kültür eksenli alternatif formülasyonlara açık olduğu yaklaşımının savunulmasına yol açmıştır. Bu da konu üzerinde evrenselcilerden, kültürel görecilere ve ılımlılara kadar çok sayıda yaklaşımın yer aldığı teorik, felsefi ve normatif argümanlara sahip perspektiflerin yer aldığı bir skalanın oluşmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, insan haklarının evrenselliği-kültürel göreliliğinin öz/çekirdek-çevre haklar kavramsallaştırması üzerinden ve siyasal düşünceler perspektifinden eleştirel bir incelemesini sunmaktır. Çalışmanın ana argümanı ise; öz/çekirdek-çevre haklar kavramsallaştırmasının ve bunun sonucunda oluşan zayıf evrenselci/kültürel göreci söylemin farklılıklara saygı, çokkültürlülük, çoğulculuk ve değer çoğulculuğunun geliştirilmesi için önemli bir söylem olmakla birlikte, insan haklarının evrenselliği iddiasının halen teorik ve normatif olarak mümkün ve değerli olduğudur. Bununla beraber evrensel insan hakları söylemi reel politikte emperyalist ve oryantalist bir yaklaşımla kullanılabileceği gibi öz/çekirdek-çevre hak söylemi de statükocu yönetim anlayışları tarafından insan hakları ihlallerinin perdelenmesi amacıyla kullanılabilir.