{"title":"Türkiye’de Sağ Seçmen Bloğunun Konsolidasyonu Bağlamında 16 Nisan Referandumu","authors":"Müslüm Kayaci","doi":"10.25069/spmj.350039","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Turkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ulkeyi yoneten kadro, toplumsal, siyasal ve sosyolojik alanlarda radikal kararlar alarak toplumu muasirlastirma/medenilestirme/Batili degerleri benimsetme misyonlariyla hareket etti. Bu dusuncenin arkasinda yatan temel etken, Osmanli’dan miras alinan halk kitlesinin egitimsiz, Batili demokratik degerleri bilmeyen ve bir kisim hurafelerle zihinlerinin dolu oldugu kabuluydu. Bu sorunun cozumu icin toplumun otoriter bir tarzda yonetilmesi gerekiyordu. Nitekim 9 Eylul 1923 (Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurulusu) ile 14 Mayis 1950 secimlerine kadar gecen surecte ulke Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafindan yonetilmistir. Bu ayni zamanda, CHP’nin otoriter bir tarzda kendini tahkim etmesi sureciydi. Zaten bu tahkimata guvenilerek Demokrat Parti’nin (DP) siyasete girmesine izin verilmisti. Cok partili hayata gecisle birlikte CHP’nin toplumsal dokuyla uyusmayan otoriter politikalarina karsi tepkili genis bir kesim hemen DP catisi altinda birlesmis ve DP, -o zamanki secim sistemi ile de baglantili olarak- girdigi ilk demokratik secimde tarihi degerde bir basari elde etmistir. Bu basari aslinda tek parti yonetiminin otoriter, dayatmaci modernlestirme projesine karsi toplumsal tepkinin siyasal yansimasi olmustur. Ulke icinde Cumhuriyet’in kurucu ideolojisini tasiyan tek parti rejimine karsi ve onun otoriterliginden sikayetci ne kadar kesim varsa ya DP icerisinde aktif siyasete girmis ya da dolayli olarak DP’yi desteklemistir. Bu ayrisma, Cumhuriyet’in kurucu ideolojisini destekleyenler ile bu ideolojiye mesafeli duran iki kesimin siyaset arenasinda gunumuze kadar suregelen bolunmenin ilk duragi olmustur. Sonrasinda da gorulmustur ki, DP’nin temsil ettigi kesim ulke icerisinde daha buyuk kitleye sahip olmustur. Bu calismada, DP’nin ilk temsilcisi oldugu ve kabaca ‘sag siyaset’ diyebilecegimiz cizginin Turkiye’deki seruveni kisaca belirtilmeye ve 16 Nisan referandumunun pek gundem olmayan yonu yani sag siyasetin ozellikle yurutmeye daha uzun yillar egemen olma stratejisi irdelenmeye calisilmistir.","PeriodicalId":395315,"journal":{"name":"Strategic Public Management Journal","volume":"42 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2017-12-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Strategic Public Management Journal","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.25069/spmj.350039","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Turkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ulkeyi yoneten kadro, toplumsal, siyasal ve sosyolojik alanlarda radikal kararlar alarak toplumu muasirlastirma/medenilestirme/Batili degerleri benimsetme misyonlariyla hareket etti. Bu dusuncenin arkasinda yatan temel etken, Osmanli’dan miras alinan halk kitlesinin egitimsiz, Batili demokratik degerleri bilmeyen ve bir kisim hurafelerle zihinlerinin dolu oldugu kabuluydu. Bu sorunun cozumu icin toplumun otoriter bir tarzda yonetilmesi gerekiyordu. Nitekim 9 Eylul 1923 (Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurulusu) ile 14 Mayis 1950 secimlerine kadar gecen surecte ulke Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafindan yonetilmistir. Bu ayni zamanda, CHP’nin otoriter bir tarzda kendini tahkim etmesi sureciydi. Zaten bu tahkimata guvenilerek Demokrat Parti’nin (DP) siyasete girmesine izin verilmisti. Cok partili hayata gecisle birlikte CHP’nin toplumsal dokuyla uyusmayan otoriter politikalarina karsi tepkili genis bir kesim hemen DP catisi altinda birlesmis ve DP, -o zamanki secim sistemi ile de baglantili olarak- girdigi ilk demokratik secimde tarihi degerde bir basari elde etmistir. Bu basari aslinda tek parti yonetiminin otoriter, dayatmaci modernlestirme projesine karsi toplumsal tepkinin siyasal yansimasi olmustur. Ulke icinde Cumhuriyet’in kurucu ideolojisini tasiyan tek parti rejimine karsi ve onun otoriterliginden sikayetci ne kadar kesim varsa ya DP icerisinde aktif siyasete girmis ya da dolayli olarak DP’yi desteklemistir. Bu ayrisma, Cumhuriyet’in kurucu ideolojisini destekleyenler ile bu ideolojiye mesafeli duran iki kesimin siyaset arenasinda gunumuze kadar suregelen bolunmenin ilk duragi olmustur. Sonrasinda da gorulmustur ki, DP’nin temsil ettigi kesim ulke icerisinde daha buyuk kitleye sahip olmustur. Bu calismada, DP’nin ilk temsilcisi oldugu ve kabaca ‘sag siyaset’ diyebilecegimiz cizginin Turkiye’deki seruveni kisaca belirtilmeye ve 16 Nisan referandumunun pek gundem olmayan yonu yani sag siyasetin ozellikle yurutmeye daha uzun yillar egemen olma stratejisi irdelenmeye calisilmistir.