{"title":"Tip 2 Diyabette Devamlı Egzersiz ve Safran Kullanımınınİnsülin Direnci ve Glikozun Hücre İçine Alımına Etkisi","authors":"Raihana Halim, Zaynab Dahi, Nazar Mohammad Halim","doi":"10.52460/issc.2021.012","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Diyabet (Şeker Hastalığı) insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu oluşan, ömür boyu süren, yüksek kan glikoz seviyesi ile karakterize bir metabolik hastalıktır. İnsülin hormonu tamamen eksikse \"Tip 1 diyabet (insüline bağımlı diyabet)\", denmekte, genellikle çocuklarda ve gençlerde görülmektedir. \"Tip 2 diyabet (insüline bağımlı olmayan diyabet)\", tip 1 diyabetten farklı olarak, insülin hormonun miktarı yetersiz veya dokular insüline karşı direnç göstermektedir daha çok 35 yaş ve üzeri görülmektedir. Diyabetin en yaygın şekli olan tip 2 diyabet gelişiminde insülin direnci önemli bir rol oynar.2014 yılında yapılan çalışmaya göre diyabet hastalarının sayısı 422 milyon olduğu belirtmiştir. Bu rakam 2035'te 592 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra, diyabet sağlıklı beslenme ve fiziksel egzersizle kontrol edilebilmektedir. Eski çağlardan beri, bitkiler dünya çapında bir ayurveda tıbbı kaynağı olarak kullanılmıştır ve tıp babası Hipokrat “Gıda ilacınız olsun ve ilacınız yemeğiniz olsun” tavsiyesinde bulunmuştur. Safran (Crocussativus L.) bitkisi dünyadaki en eski doğal ve farmasötik bitkilerden biri olarak bilinmektedir. Safran, 150'den fazla bileşen içermekte, biyolojik olarak aktif metabolitlerikrosin, pikrokrosin ve safranaldır. Safran ağırlıklı olarak gıda, kozmetik ve boya endüstrilerinde kullanılmasının yanında, son zamanlardaki çalışmalar; antidepresan, antispazmodik, antidiyabetik, antikanser ve balgam söktürücü etkilerini göstermektedir. Yapılan birkaç araştırmada safranın insülin direnci üzerinde etkisi olduğu saptanmıştır. Safran tedavisi ile glikoz alımı hücreler tarafından önemli ölçüde uyarılmıştır. Ayrıca, safran ekstresi, doza bağımlı bir şekilde insülin sekresyonunu belirgin olarak arttırmıştır. Aynı şekilde, fiziksel egzersiz de, diyabetin önlenmesi ve tedavisinde önemli bir rol oynamakta ve glikozun hücre içine taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Diyabet hastalarında, egzersizin glikoz seviyesi üzerinde etkisi birçok çalışmada araştırmacılar tarafından belirtilmiştir. Egzersiz yoğunluğu ile uyarılan insülin sekresyonundaki değişiklikler hakkında az bilgi bulunmaktadır. Birkaç çalışmada kadın ve erkek, obez ve orta yaşlarda olan diyabetik hastalar üzerinde denemeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların insülin sekresyonlarındaki değişiklikleri, glikoz seviyeleri ve ortalama glikoz toleransları kaydedilmiştir. Bireyler orta şiddette egzersiz yaptıktan sonra anlamlı derecede düşük glikoz seviyeleri göstermişlerdir. Başka bir çalışmada, fiziksel egzersiz ile birlikte safran ekstresinin kullanımının etkisi araştırılmıştır. Bu yöntemi kullanarak, diyabetin kontrolü için daha etkili ve doğal bir yöntemin ortaya çıkabileceği düşünülmüştür. Özetle, bazı çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre, kadınlar ve erkekler üzerinde akut yüksek yoğunluklu egzersizin, orta yoğunluklu egzersizden daha fazla kan glikozunun düşürdüğünü göstermiştir. Ayrıca, safranının devamlı egzersizle birleştirilmesinin diyabetik hastalar üzerinde güçlü bir törapatik faktör olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, diyabet hastalıklarına, devamlı egzersiz ve safran tüketiminin kombinasyonundan yararlanarak glikoz düzeylerini kontrol etmeleri tavsiye edilir. Bununla birlikte, moleküler düzeyde diyabetik parametreler üzerinde safranın spesifik bileşiklerinin uygun dozunu ve rolünü tanımlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.","PeriodicalId":136262,"journal":{"name":"5th International Students Science Congress","volume":"62 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2021-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"5th International Students Science Congress","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.52460/issc.2021.012","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Abstract
Diyabet (Şeker Hastalığı) insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu oluşan, ömür boyu süren, yüksek kan glikoz seviyesi ile karakterize bir metabolik hastalıktır. İnsülin hormonu tamamen eksikse "Tip 1 diyabet (insüline bağımlı diyabet)", denmekte, genellikle çocuklarda ve gençlerde görülmektedir. "Tip 2 diyabet (insüline bağımlı olmayan diyabet)", tip 1 diyabetten farklı olarak, insülin hormonun miktarı yetersiz veya dokular insüline karşı direnç göstermektedir daha çok 35 yaş ve üzeri görülmektedir. Diyabetin en yaygın şekli olan tip 2 diyabet gelişiminde insülin direnci önemli bir rol oynar.2014 yılında yapılan çalışmaya göre diyabet hastalarının sayısı 422 milyon olduğu belirtmiştir. Bu rakam 2035'te 592 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra, diyabet sağlıklı beslenme ve fiziksel egzersizle kontrol edilebilmektedir. Eski çağlardan beri, bitkiler dünya çapında bir ayurveda tıbbı kaynağı olarak kullanılmıştır ve tıp babası Hipokrat “Gıda ilacınız olsun ve ilacınız yemeğiniz olsun” tavsiyesinde bulunmuştur. Safran (Crocussativus L.) bitkisi dünyadaki en eski doğal ve farmasötik bitkilerden biri olarak bilinmektedir. Safran, 150'den fazla bileşen içermekte, biyolojik olarak aktif metabolitlerikrosin, pikrokrosin ve safranaldır. Safran ağırlıklı olarak gıda, kozmetik ve boya endüstrilerinde kullanılmasının yanında, son zamanlardaki çalışmalar; antidepresan, antispazmodik, antidiyabetik, antikanser ve balgam söktürücü etkilerini göstermektedir. Yapılan birkaç araştırmada safranın insülin direnci üzerinde etkisi olduğu saptanmıştır. Safran tedavisi ile glikoz alımı hücreler tarafından önemli ölçüde uyarılmıştır. Ayrıca, safran ekstresi, doza bağımlı bir şekilde insülin sekresyonunu belirgin olarak arttırmıştır. Aynı şekilde, fiziksel egzersiz de, diyabetin önlenmesi ve tedavisinde önemli bir rol oynamakta ve glikozun hücre içine taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Diyabet hastalarında, egzersizin glikoz seviyesi üzerinde etkisi birçok çalışmada araştırmacılar tarafından belirtilmiştir. Egzersiz yoğunluğu ile uyarılan insülin sekresyonundaki değişiklikler hakkında az bilgi bulunmaktadır. Birkaç çalışmada kadın ve erkek, obez ve orta yaşlarda olan diyabetik hastalar üzerinde denemeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların insülin sekresyonlarındaki değişiklikleri, glikoz seviyeleri ve ortalama glikoz toleransları kaydedilmiştir. Bireyler orta şiddette egzersiz yaptıktan sonra anlamlı derecede düşük glikoz seviyeleri göstermişlerdir. Başka bir çalışmada, fiziksel egzersiz ile birlikte safran ekstresinin kullanımının etkisi araştırılmıştır. Bu yöntemi kullanarak, diyabetin kontrolü için daha etkili ve doğal bir yöntemin ortaya çıkabileceği düşünülmüştür. Özetle, bazı çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre, kadınlar ve erkekler üzerinde akut yüksek yoğunluklu egzersizin, orta yoğunluklu egzersizden daha fazla kan glikozunun düşürdüğünü göstermiştir. Ayrıca, safranının devamlı egzersizle birleştirilmesinin diyabetik hastalar üzerinde güçlü bir törapatik faktör olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, diyabet hastalıklarına, devamlı egzersiz ve safran tüketiminin kombinasyonundan yararlanarak glikoz düzeylerini kontrol etmeleri tavsiye edilir. Bununla birlikte, moleküler düzeyde diyabetik parametreler üzerinde safranın spesifik bileşiklerinin uygun dozunu ve rolünü tanımlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.