{"title":"SCHOPENHAUER VE NİETZSCHE’DE SANAT VE YAŞAM","authors":"A. Demir","doi":"10.53844/flsf.1105102","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu çalışma Nietzsche ve Schopenhauer’ın tragedyaya yaklaşımları üzerinden onların yaşama ilişkin kavrayışlarını ele almaktadır. Nietzsche Schopenhauer’ın pesimizminin üstesinden yaşama sanatın gözüyle bakmak yoluyla gelir. Schopenhauer’da principium individuationis ile isteme arasındaki ilişkiyi sergiledik ve bu ilişkide insanın sanat yoluyla bir anlığına bile olsa istemeyi susturabildiği karşımıza çıktı. Schopenhauer’da yaşam, insanın kendisini bir şekilde ondan bağımsız kılması gereken bir şeydir. Yaşamın antagonizmasını ortaya koyan tragedya, insanın bu bağımsızlık çabasındaki çaresizliğine de ayna tutar. İkinci olarak, Nietzsche’nin yaşam ile sanat arasında sıkı bağlar kurmasının onu başka bir doğrultuya yönelttiğini savunduk. Tragedyanın Doğuşu’nda sanatı yaşamın gözüyle değerlendirme gayesinin diğer eserlerinde, yaşamı sanatın gözüyle değerlendirme gayesine dönüştüğünü ileri sürdük. Tragedyanın Doğuşu bu çalışma açısından, Nietzsche’nin diğer eserlerinden ayrı bir yere koymak suretiyle değerlendirilmedi. Bu kitabın öne sürdüğü Apollon Dionysos ikiliğini, sanatın sınırlarını aşan bir bağlamda yorumladık. Böylece bu ikiliği görünür kılan tragedyanın, yaşamın zenginliğinin iyinin ve kötünün ötesinde olumlanmasına teşvik ettiğini gösterdik. Sonuçta, Nietzsche’nin Dionysosçu olumlama ile Schopenhauer’ın pesimizmini aşabildiğini, fakat bir yandan da bunu varoluşun dehşetini ve terörünü reddetmeksizin yaptığını öne sürdük. Tasarım ve isteme olarak dünya düşüncesi ile Schopenhauer’ın sanatı bir teselli olarak gördüğü yerde, Apollonik ve Dionysosçu sanat düşüncesi ile Nietzsche’nin yaşamı teselli gereksinmeyen bir şey olarak gördüğünü ortaya koyduk.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"339 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53844/flsf.1105102","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu çalışma Nietzsche ve Schopenhauer’ın tragedyaya yaklaşımları üzerinden onların yaşama ilişkin kavrayışlarını ele almaktadır. Nietzsche Schopenhauer’ın pesimizminin üstesinden yaşama sanatın gözüyle bakmak yoluyla gelir. Schopenhauer’da principium individuationis ile isteme arasındaki ilişkiyi sergiledik ve bu ilişkide insanın sanat yoluyla bir anlığına bile olsa istemeyi susturabildiği karşımıza çıktı. Schopenhauer’da yaşam, insanın kendisini bir şekilde ondan bağımsız kılması gereken bir şeydir. Yaşamın antagonizmasını ortaya koyan tragedya, insanın bu bağımsızlık çabasındaki çaresizliğine de ayna tutar. İkinci olarak, Nietzsche’nin yaşam ile sanat arasında sıkı bağlar kurmasının onu başka bir doğrultuya yönelttiğini savunduk. Tragedyanın Doğuşu’nda sanatı yaşamın gözüyle değerlendirme gayesinin diğer eserlerinde, yaşamı sanatın gözüyle değerlendirme gayesine dönüştüğünü ileri sürdük. Tragedyanın Doğuşu bu çalışma açısından, Nietzsche’nin diğer eserlerinden ayrı bir yere koymak suretiyle değerlendirilmedi. Bu kitabın öne sürdüğü Apollon Dionysos ikiliğini, sanatın sınırlarını aşan bir bağlamda yorumladık. Böylece bu ikiliği görünür kılan tragedyanın, yaşamın zenginliğinin iyinin ve kötünün ötesinde olumlanmasına teşvik ettiğini gösterdik. Sonuçta, Nietzsche’nin Dionysosçu olumlama ile Schopenhauer’ın pesimizmini aşabildiğini, fakat bir yandan da bunu varoluşun dehşetini ve terörünü reddetmeksizin yaptığını öne sürdük. Tasarım ve isteme olarak dünya düşüncesi ile Schopenhauer’ın sanatı bir teselli olarak gördüğü yerde, Apollonik ve Dionysosçu sanat düşüncesi ile Nietzsche’nin yaşamı teselli gereksinmeyen bir şey olarak gördüğünü ortaya koyduk.